Değerli KAYNAK Dostları,

Biliyorum siz okuyucularımız arasında “yol açın Z kuşağı geliyor” dedirten Jack Neal yok. 2006 yılında henüz 3 yaşında iken annesinin açık bıraktığı eBay hesabından bir araba açık artırımına katılıp “buy it now” düğmesine basarak pembe bir Nissan Figaro araba alan bu çocuk 1997-2003 doğumluların da araya bir kuşak olarak hızla katılmalarına sebep oldu. Evet, bizim henüz Z kuşağı okurumuz yok lakin Baby Boomer’lardan X ve Y kuşağına kadar uzanan geniş bir okur grubumuz var. İşte Kaynak dergisinin 41-42. sayısını bu kuşaklardan Y kuşağına ayırdık.
Kurum yönetiminin son kademelerinde olan ve iş devri için yeni lider yöneticileri yetiştirmeye çalışan Baby Boomerlar ve X kuşağı nasıl başarılı olur? Yeni kuşakların iş yaşamı beklentileri konusunda neler biliniyor ve hangi hazırlıklar yapıldı? Bugünün yöneticilerine sorulabilecek pek çok sorudan bazıları bunlar.

Elektronik sistemlerin dijital devrimiyle açılan yol Y kuşağı için eski kuşakların bilmediği iş yapış biçimleri sunuyor. Bu kuşağın, sosyal paylaşım sitelerinden, kiralama sitelerine ve bilgi alışverişi sunan bloglara kadar yaşamlarına yön veren yeni alışkanlıkları farklı davranış biçimleri oluşturuyor. Acaba çevrelendikleri teknoloji ve içinde bulundukları sosyal yapı onlara hangi değerleri kazandırdı? Yaşam anlamları ne? Ne için var olmayı ve uğruna mücadele etmeyi istiyorlar? Merakımızı, bu kuşağın sosyal hayattaki ve iş yaşamındaki duruşları, onlar için yaptığımız hazırlık ve dünyanın onlardan beklentisi oluşturuyor.

İnsanlık tarihi boyunca hayatın ivmesi yıllara bağlı olarak artıyor. Bu hızı, dünün keşif ve icatları bu günün yaratıcı ve yenilikçi girişimleri pekiştiriyor. İnsanlar daha adil, daha güvenli bir dünyada sağlıklı ve refah içinde olmak istiyor. Y kuşağının şansı beyninde. Bazıları yüklü aile mirasıyla iki adım atamazken bazıları mirassız servetle dev adımlar atıyor. Felsefesi “dijital dünyada yer alacak bir inovasyon yap, ihtiyaç oluştur, çözümün kullanılsın”. Onlar maddi birikimleri olmadan büyük kapitallerle iş yatırımları yapmadan dünya zenginleri listesinde kolayca yer alabilecek bir servetin sahibi olabiliyorlar. 2000’li yıllarda yaşamın kurallarının değişim ivmesi daha da artacak.

Y kuşağı ile çalışan konuk yazarlarımız kendi tecrübelerini bizimle paylaştılar.

Unilever Türkiye’den Selin Deniz Şimşek Y kuşağı çalışanlarla ilgili uygulamalarını ve Philip Morris SA’dan Yonca Koç işe alım serüvenini paylaşıyorlar. PWC den Durucan Baltaş kurumların Y kuşağına hazırlanışını, endüstri ve örgüt psikolojisi uzmanı Öykü Büyükdere Sıcakkanlı, İK’nın yeni yaklaşımlarını, Coproline’dan, Berke Sarpaş Y kuşağının iş hayatına getirdiği yenilikleri anlatıyorlar.

Kaynak dergisinin bu sayısında Y kuşağının faklı yanları, yaratıcı yenilikçi özellikleri, iş anlayışı, kariyer anlayışı, iş yaşamı beklentileri, değerlerinin yaşamlarına yansıması, kısacası onların dünyadan, dünyanın onlardan beklentisi konuların da iz süreceksiniz.

Saygılarımla,

Prof. Dr. Zuhal BALTAŞ

Y Kuşağı; Onların Dünyadan, Dünyanın Onlardan Beklentileri

Y kuşağı özünde iki ayrı gruptan oluşuyor. Her ikisi de dijital devrimin sadık dostları. Suda 500 yıllık bir tarihi olan ‘surf/sörf’ün internete taşınması bu nesille oldu. Bu gruplardan biri toplumun ve iş yaşamının gözbebeği ve umudu olan, inovasyona yatkın olan araştırıcılar. Diğeri, ailelerini ve toplumu zorlayan, kendilerini tüketme eğiliminde olan bağımlılar. Dijital devrimin neredeyse her gün farklılaşan işlem kapasiteleri ve işlem alanları zihnimizi zorluyor. Y kuşağı bu yeni düzeni hava gibi, su gibi var sayıyor ve sorgulamıyor bile.Y kuşağı girişimciler, durdurulamaz, güçlü ve başarılı olarak tanımlanıyorlar. Bu kuşak doğduğu dünyada bilgiyi ellerinin altında, parmaklarının ucunda buluyor. Dünya basınında Açılış törenlerinin yapılacağı semtten beş sokak ötedeki uyuşturucu ticaretinin en hızlı bölgeleri de Y kuşağının Kanada’daki karanlık yüzü. Peki, Y kuşağının aydınlık yüzü nerede? Y kuşağının Fransa’daki aydınlık yüzü, Kanada’ya gönderdikleri milli takımlarındaki gençler.

İş Hayatında Farklı Kuşaklar

Gençliğimizde biz anne babalarımızı tutucu olmakla suçlarken, onlar da bizi sorumsuz olmakla itham etmişlerdi. Bugün anne baba olanlarsa çocuklarının aynı suçlamalarıyla karşılaşıyorlar. Her kuşak bir önceki veya sonraki kuşakta kendisine uymayan düşünce ve değerlerle karşılaşıyor ve bu karşılaşmanın kaçınılmaz sonu olarak çatışmalar ortaya çıkıyor. kuşakları birbirinden ayırt etmek için genellikle doğum yılları ve dolayısıyla gençliklerinde onları etkilemiş olan toplumsal olaylar göz önünde bulunduruluyor. Doğal olarak doğum yılı itibarıyla bir kuşakta olup hala bir önceki kuşağın koşullarında büyümüş olanlar da bulunuyor. Kimi zaman tanımlamalar arasında farklar olsa da ortak noktalarına bakıldığında Türkiye’deki dört farklı kuşağı tanımlayabiliriz. Bu kuşaklar, 1945 öncesi doğanlar: Gelenekçiler, 1946- 1964 arası doğanlar: Gelişimciler (Baby Boomers), 1965-1980 arası doğanlar: Arada Kalanlar (X kuşağı), 1981-2003 arasında doğanlar: Diji Y’ler(Y kuşağı).

Çeyrek Yaş Krizi

Y kuşağı gençleri diğer kuşaklara nazaran ailelerinin daha korumacı ve destekleyici yaklaşımıyla yetiştirildiler. Anne babalarından daha eğitimli olmaları ebeveynleri için önemliydi, dolayısıyla erken yaşta iş hayatına atılmak yerine okumaları konusunda ailelerinden destek gördüler. Eğitim düzeyinin yükselmesi, evlenme yaşının önceki kuşaklara nazaran gecikmesi, daha az mali sorumluluk ve ailelerin desteği gibi konular bu kuşağın daha geç yetişkin olmasına neden oluyor. Y kuşağından önceki nesiller işyerinde olumsuz duygulara kapıldıklarında bunu o anda irdelemedikleri gibi genellikle başkalarına göstermemeye de çalışmaktalar. Bu sebeple sevgilisinden ayrılmış bir Y kuşağı çalışanının üzüntüsünü iş yerine taşımasını ve/ya bunu performansı ile ilgili bir sebep olarak öne sürmesini anlamakta güçlük çekebilirler.

Y Kuşağı

Türkiye’de yöneticilerle konuştuğunuzda Y kuşağının iş hayatına girdiğini ve bu hayatın bir parçası olduğunu çok net fark ediyorsunuz. Kuşaklar toplumsal refah ve yaşantılarla çok yakından ilişkili olduğundan, gelir dağılımının ve gelişmişliğin homojen olmadığı Türkiye’de farklılıklarla karşılaşılabiliyor. Bu yazıda dünyada ve Türkiye’de Y kuşağı olarak tanımlanan kuşağa yakından bakacağız.

Y Kuşağı İle İlgili Doğru Bilinen Yanlışlar

Y kuşağı bireyleri iş bulmak için başvuruda bulundukları büyük bir kuruma adım attıklarında, “Acaba ben bu karmaşık resimde nereye yerleştirileceğim?” diye düşünmezler. İşverene bakarken akıllarından, “Acaba sen benim hayat hikâyemde nasıl bir rol oynayacaksın?” geçer. İş hayatı sürecinde attıkları her adımda, kendileri için kurmakta oldukları yaşama uyum gösteren iş koşulları bulmak isterler. Böyle düşünmelerinin başlıca nedeni anne babaları tarafından fazlasıyla denetlenmiş, yönlendirilmiş ve sürekli olarak ödüllendirilmiş olmalarıdır. Y kuşağından yüksek verim elde edebilmek onları iyi tanımaktan geçer. Ancak yapılan araştırmalar toplumumuzda, bu kuşağın sahip olduğu tutumlar ile ilgili bazı yanlış inanışların olduğunu göstermektedir. Bu yazımızda bu inanışların neden yanlış inanışlar oldukları konusuna açıklık getireceğiz.

Y Kuşağı Ne İstiyor?

İş hayatında sayısı en hızla artan kesim, Y kuşağıdır. Son nüfus bilgilerine göre 71 milyon dolayındaki nüfusun yaklaşık %20’sini, 1980 sonrası doğanlar oluşturuyor. Bu kuşağın iş hayatındaki ağırlığı gelecek yıl, X kuşağı diye adlandırılan 1960-1980 doğumlulardan daha fazla olacaktır. Bu yaş aralığındaki çalışanların en belirgin özellikleri, evin çocuğu ve okulun öğrencisi olmakla, işyerinde çalışan olmak arasındaki farkı kavrayamamış olmalarıdır. Bu gençler evde bir sorun yaşadıklarında bunun çözümünü anne ve babalarından, okulda bir sorun yaşadıklarında da çözümü öğretmen ve okul yönetiminden bekleme alışkanlığını edinmişlerdir. Y kuşağının temel çalışma felsefesi, bir kurumda kendilerini geliştirebilecekleri ölçüde çalışmak ve sonra daha uygun bir iş fırsatı bularak onu değerlendirmek yönündedir.

Y Kuşağıyla Yeni Nesil İnsan Kaynakları Uygulamaları

İnsanlar gibi kuşakların da belirleyici özellikleri vardır. İş hayatında kendinden önceki kuşaktan daha fazla yer edinmeye başlayan Y kuşağı, özgüveni yüksek, düşüncelerini ortaya koymaktan çekinmeyen, özgür, hızlı ve yeni fikirlere açık yapısıyla kendisini belli ediyor. Bu kuşak – çalışan önceki kuşakların aksine – bugün kullandığımız teknolojik araçların birçoğuyla iş hayatına atılmadan çok önce, çocukluğunda tanıştı. Internetle büyüyen ilk kuşak olarak tanımlanan Y kuşağı için arkadaşlarıyla ve aile bireyleriyle sürekli gerçek zamanlı iletişim kurmak, çok işlevli telefonunu elinin uzantısı gibi kullanmak, temel iletişim aracı olarak gün boyunca mesajlaşmak bir yaşam biçimi. Bu genç bireyler teknolojiye daha yakın olmanın yanı sıra çağın getirdiği farklı bir kültürel altyapıya, değişik iş önceliklerine, yenilikçi fikirlere sahipler ve otoriteye bakış açıları önceki kuşaklara benzemiyor. Bütün bunlar bir araya gelince, kurumların çalışma biçimlerini yeniden şekillendirmedeki etkileri kaçınılmaz.

Y Kuşağının Geliştirmesi Gereken Becerileri

Eğitimlerimizde Y kuşağı çalışanlardan en sık duyduğumuz sorun “Dikkatimi toplamakta zorlanıyorum, hemen dağılıyorum, zamanımı iyi yönetemiyorum” oluyor. Y kuşağının teknolojiyi çok iyi kullanması, hızlı olması ve çabuk öğrenmesi sebebiyle yöneticileri, en temel beceriler konusunda gelişmeye ihtiyaç duyduklarının farkında olmayabiliyor, dolayısıyla aslında önem kazanan onları kendilerini yönetecek becerileri geliştirmeleri için desteklemek ve yönlendirmek oluyor. Hızlı ve kısa zamanda sonuç almak istemeye odaklanmış olmaları sebebiyle uzun vadeli zaman yönetimi konusunda sorun yaşayabiliyorlar. Zaman yönetimine yardımcı olmak için öncelik belirlemeyi öğrenmeleri gerekiyor.

Y Kuşağına Hazır Kurumlar

Günümüzde büyük şirketler yeni mezunlar arasından en iyilerini şecme imkânına sahip olmak ve bu potansiyeli kendilerine çekmek için alışa gelmiş yolların dışında bir çok farklı yollar deniyorlar. Bu yeni mezunlar Y kuşağı olarak tanımlanmakta ve iş hayatı ile ilgili kendilerinden önce gelen kuşaklardan farklı beklenti ve ihtiyaçlara sahiptirler. Büyük şirketlerin yeni mezunlara, şirket kültürlerinin onlara ne kadar uygun olduğuna ikna etmek için ve Y kuşağınıntaleplerini karşılamak için önemle vurguladıkları ve “avantaj” olarak sundukları özellikler, çalışma şartları, izinler ve sosyal sorumluluk olarak üç başlık altında toplanabilir. Çalışma şartları ile ilgili sunulan özellikler esnek çalışma saatleri, evden çalışma imkânı ve çalışan olarak istedikleri zaman şirketinde ihtiyaçları ile örtüşecek şekilde geçici süreli olarak yarı zamanlı çalışma şekline geçiş imkanı sayılabilir. Otorite kavramına karşı daha az ihtiyatlı olarak yetişmiş bu kuşakta iş yerindeki sorumlulukları yerine getirirken masalarında görünüp görünmeme konusunu önceki kuşaklara nazaran çok daha geri planda tutuyor. Sorumluluklarını evden veya esnek çalışarak zamanında yerine getirebiliyorlarsa bir iş yerinde mesai saatleri boyunca bir masada oturmanın gerekli olmadığını düşünüyorlar.

Unilever’de Bir Y Kuşağı Olmak

Yapılan araştırmalar sonucunda üniversite öğrencilerinin daha çok deneyime inandığı bilinir. Bir işin içine girmekle o işi dinlemek arasında büyük fark görürler. Bu sebeple kendi marka tanıtımlarını kariyer günlerinde yapmak yerine öğrencileri aralarına alan Unilever ile “Y Kuşağı” kavramlarının bağlantılarını bu yazıda bulabilirsiniz. Vizyolarının özünü oluşturan “we work to create a beter future everyday” söylemini merkeze alarak, değerlerini, sahip olduklarını, onları diğerlerinden ayırt ettirecek özellikleri, gençlerin perspektifinden bakarak onların dilinden söylediklerinin altını çiziyorlar.

Değişen İşe Alım Serüveni: Y Kuşağı Etkisi

Son yıllarda insan kaynakları profesyonelleri arasında hep konuşulan bir konudur Y Kuşağı: “Ne olacak bu Y kuşağının hali?”, “Biz arkadaşları nasıl işe alacağız?”, “Şirkette nasıl çalıştıracağız ve verim alacağız?” diye hepimiz düşünürüz. Burada galiba ilk önce Y Kuşağının nasıl bir ortamda yetiştiğini, nelere maruz kaldığını göz önünde bulundurmamız ve onları anlamaya çalışmamız gerekiyor. Sonra da eski köye yeni adet getirip kendi iş yapış şekillerimizi gözden geçirmemiz ve işe alım stratejimize uygun yeni yöntemler belirlememiz…Mülakat hiçbir zaman tek taraflı bir süreç değildi, ama bugün sizin işveren olarak adayı tanımanız kadar adayın da şirketi, görevi, hatta yöneticisini tanıması önem kazandı. Y Kuşağı çoğunlukla arkadaş onayını önemseyen ve birbirlerinin fikirlerine değer verip yorumlarını açıkça paylaşan kişilerden oluşuyor. İşte bu noktada şirkette ‘Çalışan Referansı Programı’ olması doğru yetenekleri şirkete katma aşamasında çok işe yarıyor. Böylece hem yeni çalışanı öneren eski çalışanınızı ödüllendirme fırsatı elde ediyorsunuz, hem de şirket kültürü ve işleyişi ile ilgili fikir sahibi olup bilinçli bir şekilde sizi tercih etmiş yeni bir çalışan kazanıyorsunuz. Zaten arkadaşlığın olduğu eğlenceli bir ortamda çalışmayı kim istemez ki!

Y Kuşağı İçin İşe Başlama Oryantasyonu

Y kuşağı yeni bir işe başladığında kuruma enerji ve heyecan dolu geliyor. İlk günden düşüncelerini paylaşma isteği ile dolup taşıyor. İşe başladıkları ilk gün kendilerine İK tarafından hoş geldin denilip bir görev tanımı ile masalarının başına yollandıklarında hayal kırıklığı yaşıyorlar. Bilgi çağında büyümüş olan bu kuşağın işe başladıkları ilk gün sormak istedikleri birçok soruları oluyor. Y kuşağı çalışanları, oryantasyon programlarının içeriğinin kendilerine fayda sağlayacak bir kişisel gelişim fırsatı sunmasını ve pasif dinleyici rolünden çok, aktif katılımcı olabildikleri programlar beklemektedirler. Bazı şirketler bu kuşağa yönelik olarak uzun bir süreye dağıtılmış olan programlar sunmaktadırlar ve programın sonunda katılımcıların belli temel becerileri kazanmasını da hedeflemektedir. İlgiye ve bilgiye alışık olan bu yeni kuşak çalışanlarının işe başladıkları ilk günden kuruma heyecanla yaklaşmaları ve kurumda neler yapabileceklerini görmeleri, oryantasyon programlarının doğru yapılandırılması ile mümkün oluyor.

Y Kuşağını Yönetmek

Bu sorumluluğunun bilincinde olan bir yöneticinin şunlara dikkat etmesi, Y kuşağı çalışanlarından üst düzeyde verim almaya ve onları kurumda tutmaya imkân verir: Genelleyerek değil, kişiselleştirerek ve özelleştirerek yönetin. Gerçek bir koçluk ilişkisi kurun.Y kuşağı çalışanlarınızla arkadaş ve meslektaş ilişkisi içinde olun. Düzenli olarak yapıcı geribildirim verin. Kurumdaki entelektüel sermayeden kolayca yararlanmalarına imkân sağlayın. Y kuşağının kendisiyle ilgili yüksek beklentilerini karşılamalarına yardım edin. Y kuşağı çalışanları, yaşları gereği kolay ve hızlı öğrenirler. Y kuşağını yönetmekten söz ederken onların potansiyellerinden yararlanmanın önemini de vurgulamak gerekir. Örneğin Y kuşağının elektronik ortamdaki becerisini düşünerek, bu alanda doğabilecek fırsatlardan yararlanmak için onların öncülüğüne duyulan ihtiyacı gözardı etmemek gerekir.

En İyisi Ben Bir Tıklayayım!

Her şeyin her zaman gelişim ve değişime açık olduğunu bilmiyor değiliz. Ama son zamanlarda çok fazla şey değişti. İnsanlık tarihi bir yana, son 80 yıl diğer tarafa. Bu durum bir ‘hızlı değişim’ bilinci geliştirdi. İnternet bu evrimin ve bilincin gelişimine tuz biber olmakla kalmadı, sebep oldu. ‘Y kuşağı’ da işte tam da bu bilincin ürünü. Her şeyi ‘hızlıca’ denemek isteyen zamanın gençleri, bir kere ‘tıklayarak’ her şeyin içine hızlıca bakmak ve hızla devam etmek istiyorlar. Vakitleri yok. Samimiyet ve birebir ilişkiler onlar için birçok şeyden daha değerli. Resmiyeti unutun. Rahat olun!

Personova Kişilik Envanteri Testi