1920’li yıllarda ortalama şirket ömürleri 67 yılları görürken artık 15 yıllarda seyretmekte ve bu ortalama Türkiye’de de hemen hemen aynı seviyelerde. Dolayısı ile değişimin öngörülemeyen etkileri VUCA kavramını öne çıkarmış bulunmakta. İnsan Kaynakları anlamında insanların işlerini değil, yöneticilerini terk ettikleri kavramı çalışmalarla belirlenmişken, yöneticilerin artık daha da fazla VUCA dünyasına ayak uydurmak ve bunun için çaba harcamaları gerekliliği önem kazanmıştır. VUCA ile yöneticiler belirsizlikle baştmenin yanında değişim ve yeni görevlere uyum sağlamalı, yaratıcı olmalı, işbirliği ortamı yaratmalı ve geribildirimleri alarak, insanların performasını artırmalarına yardımcı olmalı. Çevik liderliğinde 3 yetkinlik seviyesi bulunmakta: liderlerin %45’i uzmanlık seviyesindedir ve bu liderler sorun çözme odaklıdırlar, gene liderlerin %35’i başarılı seviyesindedir ve bu liderler stratejiye ve sonuçlara odalıdırlar, son olarak liderlerin %10’u katalizör liderdir ve bu liderler vizyonerdirler. Çevikliğe en kolay katalizör liderler uyum sağlayabilmektedir. Çevik liderliğe giderken oluşturulacak yol haritasıda şu şekilde olmalıdır, bağlam oluşturma çevikliği, paydaş çevikliği, yaratıcı çeviklik, kişisel çeviklik liderliği. Bu alanlarda hangi alanlarda gelişim sağlanması gerekliliği geribildirimlerle tespit edilmeli, iç ve dış kaynaklarla gelişim sağlanmalıdır ve takip edilmeli, deneyimsel olarak hayata geçirilmelidir.
DEVAMINI OKUEmpatinin sıfır noktası mümkün mü? Simon Baron–Cohen, bu soruya “evet” diyor ve bunu “Zero Degrees of Empathy” kitabında örneklerle destekliyor. Başkalarının gözünde nasıl göründüğünü düşünebilmek bir öz farkındalıktır ve bu yüksek duygusal zeka yetkinliğidir. Bu ilk aşamayı geçmeden empati kurabilmek olası değildir. Bazı insanlar, kendi istek, ihtiyaçlarına o kadar çok odaklıdır ki, sonrasında “bir tek ben” duygusu yaşar. Soğuk havalarda kısa kollu tişörtüyle mendil satan bir çocuğun yanında sanki olumsuz bir durum yokmuş gibi geçtiğimiz anların olması, zaman zaman bu durumun hepimiz tarafından yaşandığının bir göstergesidir. Eğitimlerde “kimler empati kurmada kendini başarılı buluyor?” diye sorulduğunda, sınıfın %90-95’i elini kaldırıyor. Ancak uygulamalara geçildiğinde sınıfın %10’u bu konuda başarılı olduğu görülüyor. Sonuç olarak hayatımızda Cohen’in bahsettiği sıfır düzeyinde olmasa da empati kurmakta zorlanan birçok insan var. Bu durum hem iş hem de özel hayatta ilişkileri ve süreçleri derinden etkiliyor. Bu nedenle bu konuda gelişmeye ve dönüşmeye ihtiyaç var.
DEVAMINI OKU