“Sen Beni Anlamıyorsun!”

Empatinin sıfır noktası mümkün mü? Simon Baron–Cohen, bu soruya “evet” diyor ve bunu “Zero Degrees of Empathy” kitabında örneklerle destekliyor. Başkalarının gözünde nasıl göründüğünü düşünebilmek bir öz farkındalıktır ve bu yüksek duygusal zeka yetkinliğidir. Bu ilk aşamayı geçmeden empati kurabilmek olası değildir. Bazı insanlar, kendi istek, ihtiyaçlarına o kadar çok odaklıdır ki, sonrasında “bir tek ben” duygusu yaşar. Soğuk havalarda kısa kollu tişörtüyle mendil satan bir çocuğun yanında sanki olumsuz bir durum yokmuş gibi geçtiğimiz anların olması, zaman zaman bu durumun hepimiz tarafından yaşandığının bir göstergesidir. Eğitimlerde “kimler empati kurmada kendini başarılı buluyor?” diye sorulduğunda, sınıfın %90-95’i elini kaldırıyor. Ancak uygulamalara geçildiğinde sınıfın %10’u bu konuda başarılı olduğu görülüyor. Sonuç olarak hayatımızda Cohen’in bahsettiği sıfır düzeyinde olmasa da empati kurmakta zorlanan birçok insan var. Bu durum hem iş hem de özel hayatta ilişkileri ve süreçleri derinden etkiliyor. Bu nedenle bu konuda gelişmeye ve dönüşmeye ihtiyaç var.

  • X yöneticisine iyi eğitim verin.
  • Hangi konuda iyi eğitim vereyim?
  • Adamlığı öğretin.
  • Neden bu şekilde söylediniz?
  • Bazen sadece benimle dalga geçmek, stresini atmak için beni çağırıyor ama ben sinir oluyorum, beni anlamıyor.

Bu kısa sohbetin sahibi, katılımcımla aynı kurumda çalışan ve çay servisi yapan bir görevli. Bahsettiği kişi iki tam günlük “Duygusal Zeka” eğitiminin sonunda “burada hem yeni şeyler öğrendim hem de çok eğlendim ama söylediklerinizi yapabileceğimi sanmıyorum” diyen bir katılımcı. Yol ve yöntem bilmemekle, karşı tarafı anlama, davranışlarının sonuçlarını düşünebilme ve görebilme farklı durumlar, bu çok açık. Burada duygusal zeka göstergelerinden biri olan empatinin önemi ortaya çıkıyor. Gelin birlikte burada empatiyi konuşalım.

Empatinin sıfır noktası mümkün mü?

Simon Baron–Cohen, bu soruya “evet” diyor ve bunu “Zero Degrees of Empathy” kitabında örneklerle destekliyor. Cohen kitabında, Dachau Toplama Kampı’nda, dondurucu suyla dolu tanklara insanları koyarak dayanaklılığını ölçtükleri batırma deneylerini, mahkûmların parmaklarının yerlerini değiştirerek neler olabileceğini araştıran bilim adamlarını veya 24 yıl boyunca kızına tecavüz eden adamın, kızının yaşadığı acıyı görmemesini, empatinin kapalı olma durumu olarak açıklıyor. Cohen bu empati düzeyindeki insanların az olduğunu belirse de haberlerde dinlediğimizde “bunu bir insan nasıl yapar?” sorusunun cevabını empatinin sıfır noktasındaki kişilerde arıyor. Bu durumda da iki süreç önem kazanıyor. Kişinin bunu fark etmesi ve bu becerisini arttıracak, hayatında kullanabilecek araçlara sahip olması.

Başkalarının gördüğü gibi kendinizi göremeye dayanabilir misiniz?

Başkalarının gözünde nasıl göründüğünü düşünebilmek bir öz farkındalıktır ve bu yüksek duygusal zeka yetkinliğidir. Bu ilk aşamayı geçmeden empati kurabilmek olası değildir. Bazı insanlar, kendi istek, ihtiyaçlarına o kadar çok odaklıdır ki, sonrasında “bir tek ben” duygusu yaşar. Soğuk havalarda kısa kollu tişörtüyle mendil satan bir çocuğun yanında sanki olumsuz bir durum yokmuş gibi geçtiğimiz anların olması, zaman zaman bu durumun hepimiz tarafından yaşandığının bir göstergesidir..

Empati, davranışlarımızın, söylediklerimizin karşı taraf üzerindeki etkisini, ne hissettireceğini düşünmeyi gerektirir. Bu da yaşanan duygulara duyarlılık gösterebilmeyi kapsar. Doğal olarak kendine odaklı insanlar için bu durum daha zordur. Burada önemli nokta öz farkındalığı olmayan birinin bunu kendi kendine fark edemiyor olmasıdır. Çok fazla kişiden iş hayatı ile ilgili sıkıntısını dile getirdikten sonra “zaten onunla konuşsam da beni anlamaz” cümlesini duyarız. Gözlemlerine, yaşantılarına yönelik olan bu söylem, kişinin geribildirim vermesini engeller. Oysa dışarıdan nasıl göründüğünün açıklanması gerçekten kişi için yol gösterici olabilir. Eğitimler veya alınan koçluk çalışmaları da bu farkındalığı hızlı sağlamanın en etkin yollarındandır.

Empatimizi geliştirelim, duygusal zekamızı artıralım…

Farkındalığın sağlanması çok önemli ancak maalesef yeterli değil. Genel olarak ikinci aşama olarak kabul edilen anladığını ifade etme, geri iletme kısmında yetersizlikler yaşanıyor. Eğitimlerde “kimler empati kurmada kendini başarılı buluyor?” diye sorulduğunda, sınıfın %90-95’i elini kaldırıyor. Ancak uygulamalara geçildiğinde sınıfın %10’u bu konuda başarılı olduğu görülüyor. Bu uygulamalarda kişilerin açıklamalarından niyetlerinin iyi olduğu anlaşılmakla birlikte, kurulan cümlelerin karşı tarafı anlamaktan çok rahatsız etmeye yönelik olduğu ortaya çıkıyor. Günlük hayatta bir çalışma yapmak isterseniz; “sen beni anlamıyorsun” ifadesini duyduğunuzda ya da anlaşılmadığınızı hissettiğinizde bir düşünün!

Sonuç olarak hayatımızda Cohen’in bahsettiği sıfır düzeyinde olmasa da empati kurmakta zorlanan birçok insan var. Bu durum hem iş hem de özel hayatta ilişkileri ve süreçleri derinden etkiliyor. İlişki çatışmalarına neden oluyor. Bu nedenle bu konuda gelişmeye ve dönüşmeye ihtiyaç var. Hem iş hem de özel hayatta ilişkileri doğru yönetebilmek için etkin dinleme ve empati kavramları üzerinde düşünmek ve yeni beceriler kazanmak için çaba sarf etmek gerekir.

Kendimize şunu soralım; bize sıkıntısını dile getiren kişiye “şimdi kendimi daha iyi hissediyorum” dedirtebiliyor muyuz? Gelin çevremizdekilere bir finans kuruluşunun reklamındaki gibi “biri var halimden anlayan” duygusunu yaşatalım.

Kaynak:

  1. Simon Baron Cohen: Kötülüğün Anatomisi (Zero Degrees of Empathy), 2011

Diğer Makaleler

Yorum Bırakın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmiştir

Son Makaleler

En Çok Yorumlanan

Öne Çıkan Videolar

Hayatın Hakkını Vermek

Hayatın Hakkını Vermek | Prof. Dr. Acar Baltaş | TEDxIzmir

Mesleğimi nasıl seçmeliyim?

Kurumların yönetim felsefesini hayata taşıyan insan ve değişim projeleri üzerine çalışan Prof. Dr. Zuhal Baltaş, mesleğinizi nasıl seçmelisiniz konusu üzerine bilgi veriyor.

Hayalini Yorganına Göre Uzat

Prof. Dr. Acar Baltaş, TEDxAnkara'da yaptığı konuşmada istek ve başarı arasındaki ilişki ile "yatkın olduğumuz şeyleri hayal etmenin" önemini anlatıyor.

Öne Çıkan Kitaplar

Personova Kişilik Envanteri Testi