Değerli Kaynak Dostlarımız,
Teknoloji, iş süreçlerinin iyileştirilmesine katkı sağlasa da, iş gücünün sürdürülebilirliği konusunda soru işareti yaratıyor. Kolaylaştırıcı teknolojiler çalışanlara mevcut işlerinde destek olarak hata payını düşürüyor, zamandan tasarruf sağlıyor, üretimi ve hizmeti katlayarak verimliliği artırıyor. Ancak otomasyona bağlı iş kaybı, emeği dışlayarak işsizlik rakamlarının tırmanmasına yol açıyor. Yapay zekânın rutin manüel ve zihinsel işleri üstlenmesinin neden olduğu bu eşitsizlik, kurumların iş yapış biçimlerini düzenleyecek bazı kurallara ihtiyaç duyuyor.
İş hayatının kazanç odaklı teknolojik üretimlerinde çalışanların emeğinin ne ölçüdekorunabildiği günümüzün önemli sorunlarından birine dönüştü. Değer bilinci yüksek kurumların bir süredir gündeminde olan sürdürülebilirlik faaliyetleri bugün artık yeni bir boyut kazandı. Üssel gelişen teknolojinin hızına yetişerek insanı ve parçası olduğu ekosistemi korumak ana meseleye dönüştü. Kurumlar başta istihdam olmak üzere, sürdürülebilirliğin her cephesinde değer yaratacak çözümlerin arayışında. Bu çalışmaların merkezinde yer alan “emek yanlısı inovasyon” kavramı, işi geliştirmenin ötesine geçmeye, kurumların var oluş vizyonunu şekillendirmeye başladı.
Dergi hazırlığı süresince sizlerle ilişki kuran ekibimiz; sağlık, üretim, demir çelik, kombi, otomotiv, ilaç, kimya, gıda, lojistik ve güvenliği içine alan farklı sektörlerden toplam 22 kurumla irtibata geçti. Bu kurumlardan “emek yanlısı inovasyon” kavramından haberdar olan yalnızca 10 kurum vardı. Bunların arasından 3 kurum, kavramın konuşulduğunu duymakla birlikte bir çalışma içinde olmadıklarını samimiyetle paylaştı. Ancak ulaştığımız kurumlar genel olarak haberdar olmasa da, emeği merkeze alan bu inovasyon biçimine merakla yaklaştılar. Bize yönelttikleri “Yeni bir konu mu konuşulmaya başlanmış? Bu konuda çalışma yapanların önerileri neler acaba?” soruları konunun zihinlerini kurcaladığını, otomatikleşen sistemlerde insan faktörünün somut çıktısı olan el ve akıl emeğinin ne olacağını düşündüklerini gösteriyordu.
Yeniliğe açık dostlarımızı yeni bir kavramla buluşturmanın heyecanını içeriğimize özenle yansıttık. Bu sayıya katkı sağlayan yazarlarımız insan aklını yüceltecek zihinsel süreçlerin ve yapay zekânın henüz devralamayacağı yetkinliklerin izini sürdüler, otomasyonun iş hayatına etkisini aktardılar, konuyu inovasyon ve sürdürülebilirlik ilişkisi içinde ele alarak hem dünyayı bu yaklaşıma hazırlayan gelişmeleri izlememizi, hem de geleceğe hazırlanmamızı kolaylaştırdılar.
İnsanın psikolojik, sosyal ve fizyolojik dengesi açısından çalışmak ve üretmek sağlıklı olmanın koşullarından biridir. Emek yanlısı inovasyon; insana bahşedilen niteliklerin yaşamda yer bulması, kişinin toplumda yer alması ve anlamlı bir hayat sürdürmesi açısından göz ardı edilemez değerdedir.
Saygılarımla,
Prof. Dr. Zuhal Baltaş