Değerli Dostumuz,
İlerleme, bilgiyle donatılmış, duygusal olgunluğa erişmiş, birikimini davranışlarına yansıtma becerisine sahip insan sayısının artmasına bağlıdır. İnsanların yetkinliği arttıkça, kurumlar ve toplum değer kazanır. Baltaş-Baltaş’ın misyon cümlesinde yer alan “bireyler ve işletme üzerindeki somut etkisi ölçülebilir gelişme ve değişimler’e öncü olmak” ifadesi bu inancın bir yansımasıdır. 1983’ten beri, bireylerin iş, aile ve özel yaşamlarına taşınabilen ve yaşam kalitesini geliştiren eğitimler vermek temel amacımız oldu. Ülkemizde ilk kez 1996 yılında gündeme getirdiğimiz “eğitimlerin ölçülmesi” kavramı ile de eğitimlerin etkinliğini geliştirmeyi hedefledik. Son on yılda “insan sermayesi” kavramını merkez alan gelişmeler bu çabanın haklılığını kanıtlıyor.
Kaynak’ın bu sayısı, eğitimden elde edilen sonuçların ölçülerek somutlaştırılması konusunu ele almakta. Eğitimlerin ölçülmesi, yalnızca eğitimi veren kuruluşun hizmetini değerlendirmek için başvurulan bir araç değil. Amaç, en değerli sermayesi ve rekabet gücü insan olan kurumların ve toplumun, bu gücü geliştirmek için yaptığı eğitim etkinliğini değerlendirmektir. Bir başka deyişle, “Verilen eğitim doğru eğitim mi?” “Gözlenebilir/ölçülebilir farklar yaratıyor mu?”
Son beş yıldır özellikle iş dünyası katma değer yaratmada eğitimlerin katkısına inanıyor ve bu araçtan yoğun biçimde yararlanıyor. Artık eğitime yapılan maddi manevi yatırımların sonuçlarını somut biçimde ölçüp değerlendirme’nin, yatırımların karşılığının almak için hangi koşulların yerine getirilmesi gerektiğini sorgulamanın zamanı.
Ölçme, eğitimlerin niceliksel olduğu oranda niteliksel olarak da gelişmesi için önemli. Kurumun amaçları ile çalışanların beceri ve yetkinliklerini buluşturmak, insan kaynaklarının önemli rollerinden biri olduğuna göre, eğitimlerin ölçülmesi, etkili sonuçlar için etkin yaklaşımlar içinde olup olmadığımızın en objektif ve bilimsel kanıtını oluşturacaktır. Bu süreç insan sermayesinin stratejik değerlendirilmesi’ne ciddi katkılarda bulunacaktır.
Saygılarımızla,