Vaatler Boş Çıksa da

Önümüzdeki günlerde Türkiye önemli bir seçim yaşayacak. Seçim sonuçlarının anlaşılması için, bu süreçte olayları ve halkın psikolojisi üzerinde etkili olan faktörleri bilimsel bir perspektiften yorumlamaya imkan veren bilgileri merak edenler yazıyı okumaya devam edebilirler.

İnsanlar temel inançları ile çelişen bir durumla karşılaşırlarsa, aşırı bir rahatsızlık ve zihinsel stres yaşarlar. Buna bilişsel çelişki (cognitive dissonance) denir. Leon Festinger’in bilişsel çelişki kuramı, insanların iç çelişkilerini çözme biçimine odaklanmıştır. Festinger hipotezini iki temel üzerine oturtmuştur. Birincisi, çelişki sonucunda psikolojik olarak rahatsızlık duyan kişi çelişkiyi azaltmak ve kendi içinde uyum sağlamak arayışına girer. İkincisi, çelişki aşikâr olarak ortadaysa bunu azaltma çabalarının yanı sıra kişi aynı zamanda bu çelişkiyi ortaya koyan bilgi ve durumlardan aktif olarak kaçınma yolunu seçer. Böyle bir durumda imkân varsa dış gerekçelere sığınır, eğer buna imkân yoksa kendisi gerekçe üretir.

Kehanet Boşa Çıktığında

Bilişsel çelişki kavramını ortaya koyan Leon Festinger, 1956 yılında yayınladığı Kehanet Boşa çıktığında (When Propechy Fails) kitabında dünyanın UFO’lar tarafından işgal edilip kıyametin kopacağı ve sadece kendilerinin hayatta kalacaklarına inanan bir tarikatı anlatmıştır. Tarikat üyeleri, liderlerinin kendilerini topladığı yer ve saatte UFO işgalinin gerçekleşmeyip kıyametin de kopmadığını, dünyanın da yerli yerinde durduğunu görünce kuvvetli bir zihinsel çelişki yaşamışlardır. Bu durumda, enayi yerine konduklarını, servetlerini boşa harcadıklarını ve aldatıldıklarını kabul etmeleri gerekir. Ancak tarikat üyelerinin çok büyük çoğunluğu, bu fiyaskoyu liderlerinin de yardımıyla farklı bir şekilde çözmüştür. Onlara göre uzaylılar, tarikatlarını ödüllendirmek ve onları güçlendirmek için ikinci bir şans vermiştir ve daha çok insanı ikna ederek kurtarmaları için kıyameti ertelemiştir. Böylece grup kendini toplamış ve daha fazla taraftar edinmek için harekete geçmiş, bunun sonucunda da gücünü daha çok artırmıştır.

Neden böyle olur? Aptal mıdır bu insanlar? Bu sorunun cevabını psikolog Leon Festinger, ‘When Prophecy Fails’ (Kehanet Boşa Çıktığında) adlı kitabında veriyor. Temel inançlarımızla çelişen bir durum yaşadığımızda, aşırı bir rahatsızlık ve zihinsel stres yaşarız. Leon Festinger bu durumu ‘bilişsel çelişki’ (‘cognitive dissonance’) olarak adlandırıyor ve sözünü ettiğim kitabında bu kavramı anlatıyor.

Kendine yalan söylemek

Zihinsel çelişki kuramı, insanların kendi beklenti ve tutumlarıyla gerçek dünya arasında sürekli olarak uyum aradıkları esasına dayanır. Bu nedenle insanlar bir çelişkiye düştüklerinde kabullerini ve davranışlarını uyumlu hale getirerek bu çelişkiyi azaltmaya çalışırlar. Böylece sağlanan uyumla psikolojik gerginlik azalır. Örneğin tatlıyı seven ve diyet yapmaya karar veren bir insan, Festinger’e göre kendisine tatlı ikram edildiğinde yaşadığı çelişkiyi üç yolla azaltabilir. Birincisi, kavrama yüklediği anlamı, dolayısıyla davranışını değiştirebilir. “Tatlı bana zararlı” der ve tatlı yemekten bütünüyle vazgeçer. İkincisi, karşılaştığı duruma yüklediği anlamı değiştirebilir. “Arada sırada kaçamak yapmanın bir zararı yoktur” der. Üçüncüsü, tutumunu veya aldığı kararı yeni kavramlarla yorumlayarak davranışını meşrulaştıracak koşullar oluşturur. “Günde yarım saat egzersiz yaparım ve tatlı yeme hakkımı kullanırım” der ve tatlıyı yer. Zihinsel çelişkiyi önlemek ve gerginliği azaltmak için en sık ikinci yöntem kullanılır. Bu durumda kişi durumu yeniden ve farklı bir şekilde yorumlar. Örneğin, sigaranın zararlı olduğu gerçeğini reddedemeyen bir annenin şöyle dediğini duydum: “Hayatım o kadar düzenli ve iyi anne olmak için o kadar çok çaba harcıyorum ki, bu kadarcık yanlış yapma hakkını kendime veriyorum.”

İnançlarımız, sorgulamadığımız temel kabullerimizdir. Bunlar en derindeki değerlerimiz aracılığıyla davranışa yansır. Dünyayı ve olayları inanç ve değerlerimize göre algılar ve yorumlarız. Bu nedenle insan temel inançlarıyla çelişen yeni bir durumla karşılaştığında gerginlik yaşar. Bu inancın bedeli ne kadar ağırsa, kişinin inançlarını değiştirerek bu çelişkiyi çözmesi o kadar zorlaşır. Dolayısıyla, kişi ortaya çıkan durum veya olguyu reddetme, yalanlama ve değiştirme yoluna gider. Bu arada kendi inancında olan insanların desteğini arayarak başkalarını ikna etmeye ve taraftar toplamaya çalışır.

Günümüzde bir taraftan kuvvetle ve yüksek sesle ileri sürülen yolsuzluk söylentileri, diğer taraftan ise bunun komplo olduğu iddiaları aynı güç ve yüksek tonda dile getirilmektedir. Yapılan kamuoyu araştırmaları ise iktidar partisinin yolsuzluk söylentilerinden, “yelin kayada yaptığı aşındırma” ölçüsünde etkilendiğini ortaya koymaktadır. Yakın zamanda yapılmış bir araştırma, iktidar partisi seçmeninin sadece yarısının rüşveti kabul ettiğini, ancak yine de bu durumun oy tercihlerini değiştiremeyeceğini ortaya koymuştur. Bu gelişmeler psikoloji disiplinin ortaya koyduğu önemli bir kavram konusunda sistemli bilgiye sahip olmayanları şaşırtmakta ve “halkın zekâsı” konusunda tartışmalara neden olmaktadır.

Taraftar olmak

Gerek siyasi gerekse spor alanında yaşanan her iki durumda da, olayların alevlenmesinden bir süre sonra ortaya çıkan gerçekler ne olursa olsun, taraflar fikirlerini değiştirmezler, tam tersine ortaya çıkan her yeni bilgiyi kendi görüşlerini güçlendirecek bir kanıt olarak değerlendirmişlerdir. Bunun nedeni insanların önemli konularda karar verirken, geçen yazıda da belirttiğim, kendilerine sordukları üç soruyla ilgilidir:

  • Ben kimim?
  • Bu nasıl bir durum?
  • Benim gibi biri bu durumda ne yapar?

Gönül verdiği bir siyasi parti taraftarı olmak akıl ve mantıkla ilgili değil, duygularla ilgili bir seçimdir. Bu nedenle partinin taraftarı olan bir kişinin “benim partim hile yaptı” ve “haksız bir kazanç elde etti” demesi imkânsıza yakın biçimde zordur. Bunun yerine “hayır yapmadı”, “başkaları da yapmıştı”, “Türkiye’de herkes yapıyor”, “biz böyle yaptığımız için değil birileri bize düşman olduğu için bize karşılar” diyerek zihinsel çelişkiyi ortadan kaldırır. Bu gerekçeleri ne kadar yüksek sesle ve sık tekrar ederse, kendisi de o kadar çok inanır.

Yukarıda anlatılan Festinger deneyinde tarikat üyeleri, liderlerinin UFO’ların geleceğini ve işgalin başlayacağını söylediğinin gerçekleşmemesi durumunda kendilerine sunulan gerekçeye sarılmışlardır. Netflix’te gösterilen “İtaatkâr Çocuklar” (Keep Sweet, Pray and Obey) ve benzeri birçok belgesel, insanların iradelerini gönüllü olarak başkalarına terk etmelerinin çok etkili bir örneğidir.

Sonuç

İnsanlar önemli bir konuda karar verirken mantıki gerekçelerle değil, temelini yukarıda sıraladığımız üç sorudan alan kimlikleriyle ilgili karar verirler. Bu süreçte mantıklı bir akış, fayda ve maliyet hesabı yoktur. Kimlik sadece sanıldığı gibi ırk, milliyet, din ile sınırlı değildir. İyi anne-baba kimliği, iyi taraftarlık kimliği, iyi Müslümanlık kimliği, iyi Atatürkçülük kimliği, çağdaş insan olma kimliği gibi farklı alanlarda da karar süreçlerinde belirleyicidir. Bu nedenle bir insanın kimliğini ihlal eden değişim çabaları başarısız olur.

Türkiye’de yaşanan politik gerilim bu bilgiler çerçevesinde incelendiğinde, sağırlar diyaloğunun nedeninin anlaşılması daha kolay olacaktır. Böylece de, oluşturulacak stratejilerin ve gelecekle ilgili beklentilerin daha gerçekçi temellere dayanması mümkün kılınacaktır.

Kaynaklar:

Festinger, L., Riecken, H. W., & Schachter, S. (1956). When prophecy fails.
Festinger, L. (1962). Cognitive dissonance. Scientific American, 207.
Harmon-Jones, E. (2002). A cognitive dissonance theory perspective on persuasion. The persuasion handbook: Developments in theory and practice, 99-116.

(*) Bu yazı “Akılsız Duyguların Cezasını Kararlar Çeker” (Akıllı İnsanlar Neden Yanlış Kararlar Verir) kitabının 51.sayfasından değiştirilerek alıntılanmıştır.

yazar avatarı
Prof. Dr. Acar Baltaş
Prof. Dr. Acar Baltaş, Türkiye’de geniş kitlelere, psikolojinin insan ihtiyaçları ve iş hayatının sorunları için bir çözüm olduğunu gösteren öncülerden biri oldu. Stres ve beden dili kavramlarını Prof. Dr. Zuhal Baltaş’la birlikte Türkiye’ye tanıttı. 1989 yılında yayınlanan “Üstün Başarı” kitabı öğrenmenin nöro-bilimsel temelleri ile öğrencilerin ihtiyaçları arasında köprü kuran ilk çalışma oldu. Ortaöğrenimini Istanbul Erkek Lisesi’nde, yüksek öğrenimini Istanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Psikoloji Bölümü’nde tamamlayan Acar Baltaş, doktorasını Cerrahpaşa Tıp Fakültesi’nde Nöroloji Anabilim Dalı’nda yüksek beyin fonksiyonları konusunda yaptı, klinik nöro-fizyoloji alanında Tıp Bilimleri Doktoru ünvanını aldı ve 1986 yılında Uygulamalı Psikoloji Doçenti, 1996 yılında Profesör oldu. 1977-1997 yılları arasında Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Anabilim Dalı’nda çalıştı. Yurtiçinde ve dışında yayınlanmış 100’dan fazla bilimsel çalışması bulunan Baltaş, 1983 yılından bu yana, iletişim ve tıbbi psikoloji alanındaki bilgilerini iş hayatının ihtiyaçları ile bağdaştırarak seminerler verdi, uygulamalar yaptı. Bu seminer ve uygulamalarında liderliğin kültür ve cinsiyetle ilişkisine (Türk kültüründe yönetmek ve kadın liderliği), duyguların kararlar üzerindeki etkisine ve zihniyet değişikliğine odaklandı. Acar Baltaş, yasal yollarla toplam 600.000 adet satışı yapılmış; bazılarının 40. baskıyı aştığı Stres ve Başaçıkma Yolları, Bedenin Dili, Ekip Çalışması ve Liderlik, Üstün Başarı, Hayalini Yorganına Göre Uzat, İnsana ve İşe Değer Katan Yeni İK, Türk Kültüründe Yönetmek, Akılsız Duyguların Cezasını Kararlar Çeker ve Baltaş Grubu Yönetim El Kitapları’nın yazarıdır. Baltaş, Türk kültürünün değer sisteminden çıkan dönüşüm programları ve ekip çalışması konusunda birçok kuruluşun uluslararası başarılarının hazırlayıcısı oldu. Türk A Milli Futbol Takımı’nın ve Galatasaray Futbol Takımı’nın psikolojik danışmanlığını yaptı, bu görevi Türk A Milli Futbol Takımı’yla sürdürdü. Türkiye Futbol Federasyonu bünyesinde antrenörlere yönelik, “genç sporcularda karakter gelişimi” ve “psikolojik performans danışmanlığı” programlarını yönetti. Ayrıca, 2009-2016 yılları arasında Harp Akademileri’nde kurmay subay adaylarına ve her rütbede terfi eden generallere kişilik ve liderlik eğitimleri verdi. Acar Baltaş, Prof. Dr. Zuhal Baltaş’la kurucusu oldukları, iş hayatında gözlenebilir zihniyet değişikliği ve ölçülebilir iş sonuçları için kurum ve çalışan etkinliğini hedefleyen Baltaş Grubu’nu yönetmektedir. Prof. Dr. Zuhal Baltaş ile evli ve iki çocuk babasıdır.
7 comments

Diğer Makaleler

Leave a Comment

Your email address will not be published. Required fields are marked with *

7 Comments

  • Alp ökdem
    15 Temmuz 2022, 21:20

    Hocam çok değerli bilgiler ve yorumlarınız için teşekkür ediyorum, kendi adıma söyleyim sayenizde sürekli değişen ve gelişen dünyayı anlamlandırırken, kitaplarınızın payı büyük bende, sevgi ve saygılarımla…

    REPLY
  • iskender
    10 Mayıs 2023, 16:27

    Muhteşem bir yazı… Son günlerde kafamda olan birçok soruya cevap buldum. Teşekkürler…

    REPLY
  • Hamza Bozkurt
    10 Mayıs 2023, 21:14

    Nasıl oluyor da hala kazanıyor? Sorusunun cevabı. Bu tamam. Bir de karşı taraf yanı muhalefet neden anlamamakta direniyor, bir türlü kabullenemiyor?

    Tersinden sorarsak muhalefet "neden oy alamıyorum eksiğim nedir"? sorusunu kendisine soramıyor.

    Başka bir şey de "halkın zekasını" sorgulamak hakkını kendi kendinde görenleri nasıl anlamalıyız?

    REPLY
  • Dilek Artar
    11 Mayıs 2023, 08:12

    Değerli hocam,
    Herbir makalenizde bilimsel temelleri ve ilgili vakaları paylaşmanız , bir çok davranışı veya eylemi çok iyi bir şekilde açıklıyor. Bizlere böyle bir kaynak sağladığınız için teşekkür ederim. Şahsen hem iş , hem sosyal hayatımda yayınlarınızın katkısı büyüktür.

    REPLY
  • Mücahit Çelikbilek
    11 Mayıs 2023, 11:30

    Hocam bu dedikleriniz o kadar doğru ki… Hele müslümanlar… İnandıklarında şüphe olmayan Kuranı Kerimi okuyup da bugüne değin bildiklerinin aslında yanlış olduğunu gördüklerinde dahi ilk öğrendikleri yanlış bilgiye saplanıp kalabiliyorlar ve bukadar insan yanlış mı biliyor şimdi gibi argümanlara sarılıyorlar. Siyasal alanda da bu böyle tabi. Ama dünya güç toplamak ve gücü elinde tutmak isteyen muhterislerle dolu. İnsan gözü doymuyor elde etikçe daha çok istiyor. İşimiz zor valla

    REPLY

Son Makaleler

En Çok Yorumlanan

Öne Çıkan Videolar

Hayatın Hakkını Vermek

Hayatın Hakkını Vermek | Prof. Dr. Acar Baltaş | TEDxIzmir

Mesleğimi nasıl seçmeliyim?

Kurumların yönetim felsefesini hayata taşıyan insan ve değişim projeleri üzerine çalışan Prof. Dr. Zuhal Baltaş, mesleğinizi nasıl seçmelisiniz konusu üzerine bilgi veriyor.

Hayalini Yorganına Göre Uzat

Prof. Dr. Acar Baltaş, TEDxAnkara'da yaptığı konuşmada istek ve başarı arasındaki ilişki ile "yatkın olduğumuz şeyleri hayal etmenin" önemini anlatıyor.

Öne Çıkan Kitaplar

yazar avatarı
Prof. Dr. Acar Baltaş
Prof. Dr. Acar Baltaş, Türkiye’de geniş kitlelere, psikolojinin insan ihtiyaçları ve iş hayatının sorunları için bir çözüm olduğunu gösteren öncülerden biri oldu. Stres ve beden dili kavramlarını Prof. Dr. Zuhal Baltaş’la birlikte Türkiye’ye tanıttı. 1989 yılında yayınlanan “Üstün Başarı” kitabı öğrenmenin nöro-bilimsel temelleri ile öğrencilerin ihtiyaçları arasında köprü kuran ilk çalışma oldu. Ortaöğrenimini Istanbul Erkek Lisesi’nde, yüksek öğrenimini Istanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Psikoloji Bölümü’nde tamamlayan Acar Baltaş, doktorasını Cerrahpaşa Tıp Fakültesi’nde Nöroloji Anabilim Dalı’nda yüksek beyin fonksiyonları konusunda yaptı, klinik nöro-fizyoloji alanında Tıp Bilimleri Doktoru ünvanını aldı ve 1986 yılında Uygulamalı Psikoloji Doçenti, 1996 yılında Profesör oldu. 1977-1997 yılları arasında Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Anabilim Dalı’nda çalıştı. Yurtiçinde ve dışında yayınlanmış 100’dan fazla bilimsel çalışması bulunan Baltaş, 1983 yılından bu yana, iletişim ve tıbbi psikoloji alanındaki bilgilerini iş hayatının ihtiyaçları ile bağdaştırarak seminerler verdi, uygulamalar yaptı. Bu seminer ve uygulamalarında liderliğin kültür ve cinsiyetle ilişkisine (Türk kültüründe yönetmek ve kadın liderliği), duyguların kararlar üzerindeki etkisine ve zihniyet değişikliğine odaklandı. Acar Baltaş, yasal yollarla toplam 600.000 adet satışı yapılmış; bazılarının 40. baskıyı aştığı Stres ve Başaçıkma Yolları, Bedenin Dili, Ekip Çalışması ve Liderlik, Üstün Başarı, Hayalini Yorganına Göre Uzat, İnsana ve İşe Değer Katan Yeni İK, Türk Kültüründe Yönetmek, Akılsız Duyguların Cezasını Kararlar Çeker ve Baltaş Grubu Yönetim El Kitapları’nın yazarıdır. Baltaş, Türk kültürünün değer sisteminden çıkan dönüşüm programları ve ekip çalışması konusunda birçok kuruluşun uluslararası başarılarının hazırlayıcısı oldu. Türk A Milli Futbol Takımı’nın ve Galatasaray Futbol Takımı’nın psikolojik danışmanlığını yaptı, bu görevi Türk A Milli Futbol Takımı’yla sürdürdü. Türkiye Futbol Federasyonu bünyesinde antrenörlere yönelik, “genç sporcularda karakter gelişimi” ve “psikolojik performans danışmanlığı” programlarını yönetti. Ayrıca, 2009-2016 yılları arasında Harp Akademileri’nde kurmay subay adaylarına ve her rütbede terfi eden generallere kişilik ve liderlik eğitimleri verdi. Acar Baltaş, Prof. Dr. Zuhal Baltaş’la kurucusu oldukları, iş hayatında gözlenebilir zihniyet değişikliği ve ölçülebilir iş sonuçları için kurum ve çalışan etkinliğini hedefleyen Baltaş Grubu’nu yönetmektedir. Prof. Dr. Zuhal Baltaş ile evli ve iki çocuk babasıdır.
Personova Kişilik Envanteri Testi