Değerli Kaynak Dostlarımız,

Gelecek, bilgiyi işleyebilen, zihinsel esnekliği yüksek gençlere ihtiyaç duyuyor. Sorgulamaktan uzak, ezbere ve bireysel başarıya dayalı zayıf bir eğitim sistemi; interdisipliner, multidisipliner ve transdisipliner çalışmalarla evreni ve insanı anlamaya olanak sağlayamıyor ve oyun değiştiren inovatör olmaları için gençleri eğitemiyor.

Bilimle yatıp, bilgiyle kalkmadan çağı yakalamak ve inovatif olmak mümkün mü? 21.yy’da eleştirel düşünce, yaratıcılık, karanlık veriyi okumak, işbirliği ve iletişim becerileri öncelikli yetkinlikler arasında yer alıyor. Uzmanlıklarla iç içe giren bu yetkinlikler her meslekte önem kazandı. Bilgi, beceri ve yetkinlik geliştirmenin üniversite mezuniyetiyle doğrudan ilgili olmadığını, ancak öğrenme merakı ve deneyimle ilgili olduğunu görüyoruz.

James Collins; “kitapların firari içeriği, ışığın bir camdan geçmesi gibi, zihnimizin ve ruhumuzun içinden geçip gidiyor’’ diye hayıflanıyormuş. Toplumca, insan zihninin güçlükleriyle öğrendiğini, öğrettiğini ve uyguladığını bilemeyenler çemberinde sıkışıp kalıyoruz. Ne yazık ki ülkemizde akademisyen kadrosu güçleneceğine zayıflıyor. Üniversite diploma veren, ama gelecek ve umut vermeyen kurumlar haline dönüştü. Okullara kayıt olanların sayısının artmasına değil, bilgiyi üreten – sunan ve öğrenip kullanabilen- bireylere ihtiyaç var. Bugün için bilim ve onun hayata entegrasyonu bir tercih değil, çağdaş gelişimin ahlaki ve vicdani en güçlü parçasıdır.

Dünyadaki ve özellikle ülkemizdeki güncel krizlerin bitmek tükenmek bilmeyen yıpratıcılığına rağmen insanlık tarihinin iyi yönde evrildiğini biliyoruz. Öğrenmek dürtülerimizdeki kodlarda olduğu kadar, duyularla dış dünyadan aldığımız sinyallerin kaydedilmesiyle gerçekleşiyor. Tekrar ederse, pekişerek kalıcılığını arttırabiliyoruz. Ne var ki canlılık yaşamında olmayan ve sadece insana özgü olan, okuma, dinleme, uygulama yoluyla edinilen bilgi kaydı görmek veya duymak gibi doğal bir eylem değil. Okul öğrenmeleri salt okumaya ve ezbere dayanırsa insan için çok yabancı bir bilgi türünü temsil eder. Bilgi; edinilmeden ve defalarca kullanılmadan gereksinim duyulduğunda otomatik olarak tetiklenen bir refleks değildir. Öğrenme heyecanını I. sistemle hissetmek, II. sistemle emek vermek, sebat etmek, üzerine düşünce inşa etmek gibi konuları kapsar ve kalıcılaşmasında deneyimin rolü reddedilemez.

İleriki yıllarda zamanlarının önemli bölümünde çalıştıkları işi yükseltmek için emek verecek gençlerin öğrencilik yıllarındaki eğitim aktiviteleri iş hayatında üstlenecekleri rollerle örtüşmüyor. Okul yıllarının toplumsal değere çevrilebilmesi, yükseköğrenimin teknik eğitim anlayışını değiştirerek gençlerin yetkinlik gelişimini destekleyecek yenilikçi bir eğitim sistemine geçiş yapmasıyla mümkün. Meslek lisesi memleket meselesi (MLMM) ve Köy Enstitüleri anlayışı günün koşullarına uyarlanarak geliştirilmeli. Aynı zamanda, iş hayatını temsil eden kurumların öğrencilere ne olduğu anlaşılmayan “zorunlu staj”ın ötesine geçen deneyim fırsatları sunması gerekiyor.

Yaşamda her dönemeç bir öğrenme olanağı sunar. Ancak bilgi birikimi ve uzmanlaşmanın en yoğun olduğu yaş döneminin gençlik ve erken orta yaş olduğu bilgisini göz ardı etmeden eğitim ve iş hayatı arasındaki bağı özellikle bu dönemde güçlü tutmak gerekiyor.

Saygılarımla,

Prof. Dr. Zuhal BALTAŞ

Diploma Hayat Başarısı Getirmiyor

Üniversite iş hayatına bireyleri ne kadar hazırlıyor? Diploması olan insanların her zaman iş performansları yüksek mi oluyor? Yeni ortaya çıkan işler, meslekler, iş pazarındaki zihniyet değişikliği ve daha fazlası iş hayatında yeni iş becerilerinin ihtiyacını doğuruyor. Bu makalede yeni nesillerin, ihtiyaç duyacakları profesyonel becerilerini geliştirebilmek için çözüm önerileriyle buluşacaksınız.

21. Yüzyıl Yetkinlikleri – SORUN

Üniversitelerimiz eğitime değil öğretime odaklıdırlar. 21. yüzyılda Maalesef üniversiteler yetkinlik geliştirme konusunda pek fazla bir şey yapmamaktadırlar. Türkiyede ise birçok lise mezunu üniversiteye önemli kilit yetkinlikler konusunda eksik olarak gelmekteler. Bu yetkinlikler de üniversitede öğretilmemekle beraber yük iş dünyasına bırakılmaktadır. Bu yazımızda yetkinliklerin öneminden ve geliştirilmemelerinin ne gibi sonuçlar ima ettiğinden bahsedeceğiz.

21. Yüzyılda Başarıya 21 Yüzyıl Becerilerini Kazanmakla Ulaşılır

21. yüzyıl becerileri günümüzde gelişim için gereklidir. Ancak okullar ve kurumlar bu becerileri vermede yetersiz kalmakla birlikte teknolojik becerilere sosyal becerilerin pahasında odaklanılmaktadır.

İş Hayatında Geliştiren Staj Deneyimi Nasıl Olmalı?

Emeklilik ve hayat sektöründe faaliyet gösteren Cigna Finans’ın Eğitim ve İşe Alım müdürü Gülşah Başoğlu ile gençlere yaşattıkları staj deneyimini ve üniversitelerin genç yetenekleri iş hayatına ne derece hazırlayabildiği hakkında konuştuk.

Üniversite ve İş Hayatı Arasındaki Açığı Nasıl Kapatırız?

En doğru lider olmak için sadece üniversite yeterli mi? Üniversite ve iş hayatına bakıldığında, üniversitede öğrenilen çoğu teorik eğitim iş hayatının beklentilerini karşılayamaz durumdadır. Bazı kurumlarda yeni mezunlar işe başladıklarında birtakım oryantasyon süreçlerinden geçerler, burada bireyin pratik kazanması beklenir. Çalışanın değişen ve gelişen ihtiyaçlarını göz önünde bulundurarak mesleki ve kişisel gelişimi hedefleyen eğitimler planlanmalıdır. Fakat genele bakıldığında en önemli nokta bireyin üniversite süreci ve bu süreçten ne kadar yararlandığıdır. Kişi üniversitedeki görev ve sorumluluklarını profesyonel iş hayatında alacağı sorumluluk gibi görüp, değerlendirip kendine beceriler katmalıdır.

Mezun Adayların Gelecek Performansını Hangi Özellikleri Belirliyor?

EY kendilerini ikinci bir üniversite olarak tanımlar. Firmada yeni mezunlarla düzenlenen mülakatlarda elenen adayların ortak özellikleri olduğu görülmüştür. Mülakatı geçemeyen adayların sunuş becerileri, geçmiş deneyimleri ve ekip üyesi olarak çalışmalara katılma örnekleri yetersiz olarak kaydedilmiştir. Adayların çalışmak istedikleri kurum ve rol hakkında bilgi edinmeden mülakata gelmeleri mülakat sırasında zorlanmalarına sebep olmuştur. Adayların üniversite yıllarında kendilerine kattıkları birtakım yetiler ve deneyimler mezun olduklarında daha çok değer kazanmaktdır. Bu şekilde deneyime sahip kendini geliştirmeye çalışmış adaylar başaralı olmaya bir adım daha yakın olacaklardır. Bu yazıda hangi özelliğe sahip adaylar kısa vadede başarılı oluyor, hangi adaylar orta vadede başarılı oluyor sorularının cevaplarına ulaşabilirsiniz.

Kurumsal Hayata İlk Adım

“Sizce üniversiteler öğrencilerini iş yaşamına yeterince hazırlayabiliyorlar mı?” Sorusuna yanıtınız ne olurdu? Cevabın olumsuzluğu Türkiye’ye özgü de değil. Öğrencilikten çalışana geçiş bir strestir, yani kişi için kolay olmayan bir dönüşümdür. “Ben neredeyim?” ve “Benden ne bekleniyor?” sorularının hızla yanıtlanması çok önemli. Oryantasyon programına ve tasarlanan tüm eğitimlere kurumsal hayattan örnek, vaka ve uygulamalara çokça yer verilmesi, öğrenci kimliğinin kurumsal kartvizite dönüşme hızını artırır. Bu çalışmalar da iş hayatına yeni atılarak bu zorlu süreci yaşayan çiçeği burnunda çalışanların akademik ve kurumsal bilgi arasında köprü kurmasını sağlar. Bu makale okuyucuya “Ne yapılabilir?” konusuyla ilgili öneriler ve aydınlatıcı tavsiyelere yer vermiş.

Yetkinlik Gelişiminde Üniversiteler, Kurumlar ve Değerlendirme Merkezleri İşbirliği

Yazıda öğrencilerin gerekli bireysel yetkinliklere sahip olarak mezun olabilmeleri için dışarısı ile nasıl bir iş birliğine ihtiyaç olduğu ve bu iş birliğinin sonucu seçme- değerlendirme süreçlerinin nasıl yapılandırılması gerektiğinden bahsedilmektedir. Değişen dünyada işgücünden beklenen yetkinliklerin değiştiği ve farklılaştığı görülmektedir. Yetkinlik ölçümü için kullanılan araçlardan biri değerlendirme merkezi uygulamalarıdır. Değerlendirme merkezleri adayları birçok açıdan gözlemlemek ve yönlendirmek için uygundur. Konuyu geniş bir yelpazede ele alarak, ne yapılmalı sorusuna cevap veren makalede, işe alım süreçlerinde yetkinlik ölçümü, işbirliği fırsatları, müfredatın iş hayatı ile uyumu, kariyer merkezleri aracılığı ile bireysel yetkinliklerin geliştirilmesi konuları ile ilgili bilgi edinebilirsiniz.

Araştırma – Uygulama Uyumsuzluğu

Araştırmacılar bulgularının uygulayıcılar tarafından yeterince dikkate alınmadığından, uygulayıcılar yürütülen araştırmaların gerçek dünyayı her zaman yansıtmadığından şikâyet ederler. Kontrollü ortamlarda yapılan araştırmalar, uygulayıcıların karşılaştıkları gerçek hayattaki ekonomi gibi değişkenleri kapsamamakla eleştirilmektedir. Bu durum araştırma ve uygulama arasında bir uyumsuzluk doğurur. Peki araştırma ve uygulama arasındaki bu farkı nasıl gideririz ki akademik dünya ve iş dünyası birbiriyle uyumlu hale gelsin?

Eyvah Mezun Oluyorum!

Günümüz gençleri, içine doğdukları kuşak nedeni ile aileleri tarafından korumacı ve destekleyici yetiştirildiler. Anne babalar da eğitime önem verdiler. Ancak yirmili yaşlarının ortasında yetişkin olma sancıları çeken bu yaş grubu, iş hayatına atılıp, yetişkin dünyasına girmeleriyle birlikte hayatları, kariyerleri, seçimleri ile ilgili birçok soru ile karşı karşıya kaldılar. Peki yetişkinliğe adım atmak isteyen gençler hedeflerine ulaşmak için hangi adımları takip etmeliler?

Gelişen Dünya ve Biz

Avrupa‘daki üniversitelerde eğitim kalitesi ile Türkiye arasında büyük bir fark var. Türkiye’deki üniversiteler bizi ve ülkemizi yarınlara hazırlıyor mu?

Yuvadan Uçan Kuşlar Yuvaya Dönecek mi?

Son yıllarda Türkiye’de işsizlik oranı genç nufüsta çok yüksek seviyelere gelmiştir. Ancak bir yandan işverenler, ihtiyaçlarını karşılayacak nitelikte işgücüne ulaşmakta zorluk yaşadıklarını dile getirmektedirler. Bugün Türkiye’de çok sayıda yükseköğretim kurumu bulunmasına karşılık, özel sektörde faaliyet gösteren firmaların yöneticilerinin iyi üniversiteden mezun olanlara olan algısı değişmemiştir. Nitelikli öğrencilerin eksikliğinden söz edilmektedir. Öğrenciler liseden öğrenimi tamamladıktan sonra eğitimlerini yurtdışında tamamlamak amacında oldukları gözlenmiştir. Örneğin her yıl yarıdan çoğu Türkiye’deki üniversiteleri tercih eden İstanbul Erkek Lisesi mezunları, başta Almanya olmak üzere farklı ülkelerdeki üniversitelerde okumak üzere harekete geçmiştir. Geleceğe yönelik kaygılar, iş bulma olasılığını artırma ya da farklı bir ülkede çalışma isteği, gençlerin lise düzeyinden sonra yurtdışı alternatiflerini araştırmalarına, bu olanakları zorlamalarına yol açmaktadır.

Personova Kişilik Envanteri Testi