Hâle (halo) etkisi, insanların bir olgunun belirli bir yönüne dair izlenimlerinin, diğer yönlerine ilişkin algılarını da etkilemesine neden olan bilişsel bir önyargı olarak tanımlanabilir. Bu etki, örneğin, bir kişinin fiziksel olarak çekici bulunmasının, onun aynı zamanda ilginç bir kişiliğe sahip olduğu varsayımına yol açmasına neden olabilir. Özünde hâle etkisi ister bir kişi ister bir ürün
Hâle (halo) etkisi, insanların bir olgunun belirli bir yönüne dair izlenimlerinin, diğer yönlerine ilişkin algılarını da etkilemesine neden olan bilişsel bir önyargı olarak tanımlanabilir. Bu etki, örneğin, bir kişinin fiziksel olarak çekici bulunmasının, onun aynı zamanda ilginç bir kişiliğe sahip olduğu varsayımına yol açmasına neden olabilir.
Özünde hâle etkisi ister bir kişi ister bir ürün ya da bir şirket olsun, belirli bir varlığı bilinçli veya bilinçsiz bir şekilde değerlendirirken, belirgin tek bir özelliğini algılama biçimimizin, diğer özellikleri ve genel algımız üzerinde belirleyici bir rol oynadığını ifade eder.
Hâle etkisinin anlaşılması önemlidir; çünkü bu bilişsel önyargı oldukça yaygındır ve hem bizim başkalarını algılama biçimimizi hem de başkalarının bizi nasıl değerlendirdiğini önemli ölçüde etkileyebilir.
Hâle etkisi örnekleri
Hâle etkisinin en iyi bilinen örneklerinden biri, psikolog Solomon Asch tarafından 1946 yılında yapılan bir çalışmada ortaya çıkmıştır. Çalışmanın en ünlü deneyi, katılımcılara bir kişinin iki tanımından birinin sunulmasını içerir:
A: zeki-çalışkan-dürtüsel-eleştirel-inatçı-kıskanç
B: kıskanç-inatçı-eleştirel-dürtüsel-çalışkan-zeki
Her iki betimleme de içerdikleri özellikler bakımından aynıdır; tek fark A betimlemesinin olumlu özelliklerle (‘zeki’ ve ‘çalışkan’) başlayıp daha belirsiz özelliklere (‘dürtüsel’, ‘eleştirel’ ve ‘inatçı’) geçmesi ve son olarak olumsuz bir özellikle (‘kıskanç’) kapanması, B betimlemesinin ise bu özellikleri ters sırada listelemesidir. Ancak, bu küçük farklılık katılımcılar arasında bir hâle etkisi yaratmış ve bu da tarif edilen kişiyi nasıl algıladıkları konusunda önemli bir farka yol açmıştır:
“A’nın yarattığı izlenim, ağırlıklı olarak, yeteneklerini gölgelemeyen bazı eksikliklere sahip yetenekli bir kişi izlenimidir. Öte yandan B, yetenekleri ciddi zorlukları nedeniyle engellenen bir ‘sorun’ olarak çoğunluğu etkilemektedir. Ayrıca, bazı nitelikler (örneğin dürtüsellik, eleştirellik) A koşulu altında olumlu bir şekilde yorumlanırken, B koşulu altında olumsuz bir renk almaktadır.”
Hâle etkisinin dikkate değer bir başka örneği de Nobel ödüllü psikolog ve ekonomist Daniel Kahneman tarafından anlatılan aşağıdaki hikâyede görülmektedir:
“Profesörlük kariyerimin başlarında, öğrencilerin kompozisyon sınavlarına geleneksel yöntemlerle not veriyordum. Her seferinde bir test kitapçığını elime alır ve o öğrencinin tüm kompozisyonlarını arka arkaya okuyarak notlandırırdım. Daha sonra toplamı hesaplar ve bir sonraki öğrenciye geçerdim. Sonunda her kitapçıktaki denemelere ilişkin değerlendirmelerimin çarpıcı biçimde homojen olduğunu fark ettim. Notlandırmamın bir hâle etkisi gösterdiğinden ve puanladığım ilk sorunun genel not üzerinde orantısız bir etkisi olduğundan şüphelenmeye başladım. Mekanizma basitti: ilk denemeye yüksek puan verdiysem, daha sonra belirsiz veya muğlak bir ifadeyle karşılaştığımda öğrenciye şüpheyle yaklaşıyordum. Bu makul görünüyordu. Elbette ilk kompozisyonda bu kadar başarılı olan bir öğrenci ikincisinde aptalca bir hata yapmazdı! Ancak benim yöntemimle ilgili ciddi bir sorun vardı. Bir öğrenci biri güçlü diğeri zayıf iki kompozisyon yazmışsa, hangi kompozisyonu önce okuduğuma bağlı olarak farklı nihai notlar veriyordum. Öğrencilere iki denemenin eşit ağırlığa sahip olduğunu söylemiştim, ancak bu doğru değildi: Birincisinin final notu üzerinde ikincisinden çok daha büyük bir etkisi vardı.”
– “Thinking, Fast and Slow” kitabından.
Hâle etkisinin bir diğer dikkat çekici örneği, insanların bir kadının kişiliğine dair algılarının, onun fiziksel görünümüne, özellikle de kilosuna bağlı olarak değişebildiğini ortaya koyan bir çalışmada görülmüştür. Bu araştırmada, katılımcılara bir kadının fotoğrafı ile hobileri ve yaşamına dair bazı arka plan bilgileri sunulmuştur. Bir grup katılımcıya kadının orijinal fotoğrafı verilirken, diğer gruba aynı kadının yaklaşık 50 kilo daha ağır görünmesi için dolgu giysilerle çekilmiş bir fotoğrafı gösterilmiştir. Daha sonra katılımcılara, gördükleri kadın hakkında ne düşündükleri sorulmuştur. Çalışmanın sonuçları, daha zayıf görünen kadının yalnızca fiziksel olarak daha çekici bulunmadığını, aynı zamanda daha iyi bir kişiliğe sahip olduğu ve kariyerinde daha başarılı olacağı yönünde değerlendirildiğini ortaya koymuştur. Oysa her iki gruba da kadına dair tamamen aynı arka plan bilgisi verilmiştir. Bu bulgu, katılımcıların kadının fiziksel görünümüne dair algılarının, onun kişiliği ve becerileri hakkındaki değerlendirmelerini etkileyerek güçlü bir hâle etkisi yarattığını göstermektedir.
Hâle etkisinin günlük hayattaki diğer örnekleri
Hâle etkisinin insanların düşüncelerini nasıl yönlendirdiğini gösteren birçok başka örnek de mevcuttur:
- Siyasi tartışmalarda potansiyel konuşmacılar değerlendirilirken, daha çekici adayların daha bilgili, ikna edici ve güvenilir siyasi bilgi kaynakları olarak görülme eğilimi gösterdiği tespit edilmiştir.
- Akademik çalışmalarda, okurlar bazen fiziksel olarak çekici bir yazar tarafından yazıldığını düşündükleri makalelere, daha az çekici bir yazar tarafından yazıldığını düşündükleri makalelere kıyasla daha yüksek puanlar vermiştir.
- Eğitim ortamlarında, öğrenciler öğretmenlerinin belirli bir özelliği hakkında güçlü bir fikre sahip olduklarında, genellikle bu görüşlerini öğretmenlerinin genel performans değerlendirmelerine yansıtarak hâle etkisini deneyimlemişlerdir.
Not: Fiziksel olarak çekici bireylerin, daha az çekici bireylere kıyasla sosyal açıdan daha olumlu özelliklere sahip olduğuna dair yaygın inanış, psikolojide “fiziksel çekicilik stereotipi” veya “güzel olan iyidir” stereotipi olarak adlandırılmaktadır.
İnsanlar neden hâle etkisi yaşar?
“Bir kişinin özelliklerini gözlemlediğimiz sıra genellikle şans eseri belirlenir. Ancak sıralama önemlidir, çünkü hâle etkisi ilk izlenimlerin ağırlığını artırır, bazen de sonraki bilgilerin çoğunlukla boşa gitmesine neden olur.”
– Daniel Kahneman’ın “Thinking, Fast and Slow” adlı kitabından
İnsanların Hâle etkisini deneyimlemesinin çeşitli nedenleri vardır.
İlk olarak, insanlar bir kişi veya nesne hakkında ilk izlenimlerini oluşturduklarında, genellikle bu izlenimin doğru olduğunu kanıtlamaya çalışırlar. Bu çaba, iki temel amaca hizmet eder:
- İlk izlenimi oluşturan kişiye olumlu bir başarı hissi verir.
- Kişinin bilişsel çelişkiyle ilişkili olumsuz duygulardan kaçınmasına yardımcı olur. Bilişsel çelişki, ilk izleniminin yanlış olduğunu fark eden bireyin, bu izlenimi yeni ve daha doğru bir algıyla uzlaştırmak zorunda kalması durumunda ortaya çıkar.
Örneğin, bir kişinin komik olması gibi tek bir olumlu özelliğine maruz kaldığımızda, o kişi hakkında genel olarak olumlu bir izlenim oluşturma eğiliminde oluruz; çünkü elimizdeki bilgi yalnızca bununla sınırlıdır. Daha sonra bu kişi hakkında daha fazla şey öğrendiğimizde, yeni bilgiler ilk izlenimimizle çelişse bile, bu izlenimin yanlış olduğunu kabul etmek istemediğimizden onu doğrulamaya çalışırız.
Bu noktada, hâle etkisinin, önceden var olan inançlarımızı destekleyecek şekilde bilgi aramamıza ve yorumlamamıza neden olan doğrulama yanılgısı (confirmation bias) ile ilişkili olduğunu unutmamak gerekir. İkinci olarak, insanlar bazı durumlarda, bir varlığın farklı özelliklerini birbirinden ayırmakta zorlandıkları için hâle etkisini deneyimlerler. Başka bir deyişle, bir kişi ya da nesnenin belirli bir özelliğini değerlendirirken, diğer özelliklerden bağımsız bir yargıya varmakta zorlanırlar ve bir niteliğe ilişkin algıları, diğer niteliklere dair değerlendirmelerine de yansır.
Örneğin, bir çalışanın iş yerindeki yetkinliğini değerlendirmeye çalışırken, onun ne kadar sevimli veya kendine güvenen biri olduğu gibi doğrudan ilgisiz olabilecek faktörleri hesaba katmadan, yalnızca yetkinliğini değerlendirmek çoğu zaman zorlaşır. Buna ek olarak, insanlar bazen hâle etkisini deneyimler; çünkü başkalarını değerlendirirken bilişsel yüklerini azaltmak isterler. Genel olarak, insanlar bir kişi hakkında ne kadar fazla faktöre dikkat ederse ve bu faktörler ne kadar karmaşıksa, geçerli ve objektif bir izlenim oluşturmaları o kadar zorlaşır. Bu nedenle, insanlar genellikle belirgin, dikkat çekici veya işlenmesi görece kolay bir özelliğe odaklanarak değerlendirmelerini şekillendirirler. Ancak bu yaklaşım, izlenimlerin doğruluğunu azaltma riski taşır. Yine de çoğu durumda insanlar bu potansiyel hatayı ya bilinçli olarak kabul eder ya da değerlendirme yaparken bunu göz önünde bulundurmazlar.
Hâle etkisinin, insanların geçmiş deneyimlerine dayanarak oluşturdukları korelasyonlara bağlı olarak ortaya çıktığı durumlar da mevcuttur. İnsanlar, belirli özelliklerin birbiriyle ilişkili olduğunu öğrendikleri yaşantılarının sıklığıyla birlikte, genellikle bir özelliğin varlığının diğer özelliklerin varlığını ima ettiğini varsayarlar. Bazı durumlarda, bu korelasyonları dikkate almak, bireylerin nispeten doğru izlenimler oluşturmasına yardımcı olabilir. Örneğin, zaman içinde görsel tasarımı hoş ürünlerin teknik açıdan da güvenilir olduğunu öğrenirsek, yalnızca iyi bir görsel tasarıma sahip olduğu için belirli bir ürünün güvenilir olduğunu varsayabiliriz. Bu bağlamda, hâle etkisi bazı durumlarda yararlı bir sezgisel yöntem olarak da işlev görür.
İnsan beyni, bilgiyi işlerken genellikle zihinsel kısayollar kullanır. Bu kısayollar, özellikle hızlı karar vermemiz gereken veya belirleyici bilgilerin eksik olduğu durumlarda oldukça işlevsel olabilir. Örneğin, iki ürün arasında hızla bir seçim yapmamız gerektiğinde, ancak hangisinin işlev açısından daha üstün olduğunu bilmediğimizde, ürünlerin görsel tasarımına bakarak bir yargıya varabiliriz. Daha estetik görünen ürünün, performans açısından da daha üstün olacağı varsayımına dayanarak seçimimizi bu yönde yapabiliriz. Ancak, hâle etkisinin bu tür bir karar verme aracı olarak kullanılması kusursuz değildir ve zaman zaman yanlış seçimler yapmamıza neden olabilir. Bu durum, özellikle değerlendirdiğimiz konudan sorumlu kişinin hâle etkisinin farkında olduğu ve görüşümüzü bilinçli olarak manipüle etmeye çalıştığı durumlarda daha belirgin hâle gelir.
Hâle etkisi neden gerçekleşir?
Hâle etkisi ve başkaları hakkındaki görüşleriniz
Hâle etkisini açıklarken, bu önyargının başkalarını nasıl değerlendirdiğinizi önemli ölçüde etkileyebileceğini unutmamak gerekir. Hâle etkisi, algılarınızı hem olumlu hem de olumsuz yönde şekillendirebilir. Bu nedenle, olayları daha objektif değerlendirmek ve rasyonel kararlar almak için bu etkinin farkında olmak büyük önem taşır. Örneğin, karşılaştığınız bir kişinin tek bir olumlu özelliği (örneğin, fiziksel çekicilik), onun hakkında genel olarak olumlu bir izlenim oluşturmanız gerektiği anlamına gelmez. Benzer şekilde, bir kişinin tek bir olumsuz özelliği, onun hakkında tamamen olumsuz bir yargıya varmanıza neden olmamalıdır.
Başkalarını değerlendirirken hâle etkisinin sizi yönlendirmesini önlemek için, akıl yürütme sürecinizi yavaşlatmak gibi çeşitli bilişsel önyargı azaltma (debiasing) tekniklerinden yararlanabilirsiniz. En etkili teknikler, hâle etkisinin altında yatan nedenleri doğrudan ele alan stratejiler olacaktır. Örneğin, insanlarla ilk kez karşılaştığınızda, hakkında yalnızca tek bir değil, en az iki farklı olası izlenim oluşturmaya çalışabilirsiniz. Bu iki izlenimi aklınızda tutarak, daha fazla bilgi edinene kadar kesin bir yargıya varmaktan kaçınabilirsiniz. Böylece, ilk izleniminizi doğrulama eğiliminizi kontrol altında tutarak hâle etkisinin sizi yanıltmasını engelleyebilirsiniz.
Hâle etkisi ve diğer insanların sizin hakkınızdaki görüşleri
Hâle etkisini hesaba katarken, bu önyargının yalnızca sizin başkalarını nasıl algıladığınızı değil, aynı zamanda başkalarının sizi nasıl değerlendirdiğini de etkileyebileceğini unutmamak gerekir. Bir alandaki özellikleriniz ve davranışlarınız, insanların sizi diğer alanlarda nasıl gördüğünü de şekillendirebilir. Bu durumu kendi avantajınıza kullanmak mümkündür. Örneğin, olumlu bir ilk izlenim oluşturmak, diğer insanların sizi genel olarak daha olumlu bir şekilde algılamasına neden olabilir.
Bu durumu açıklayan bir araştırmada, öğrencilere yabancı aksana sahip bir üniversite profesörünün röportajı izletilmiştir. Katılımcılar iki farklı gruba ayrılmış ve her grup, röportajın farklı bir versiyonunu izlemiştir:
- Birinci gruba, profesörün sıcak ve arkadaş canlısı olduğu bir versiyon gösterilmiştir.
- İkinci gruba ise profesörün soğuk ve mesafeli olduğu bir versiyon izletilmiştir.
Sonuçlar, hâle etkisinin güçlü bir şekilde devreye girdiğini göstermektedir. Sıcak ve arkadaş canlısı profesörün görüntüsünü izleyen öğrenciler, profesörün görünüşünü, aksanını ve jestlerini daha çekici ve sempatik olarak değerlendirirken; soğuk ve mesafeli profesörün görüntüsünü izleyen öğrenciler ise aynı özellikleri itici ve rahatsız edici bulmuştur. Bu çalışma, hâle etkisinin insanların algılarını nasıl şekillendirdiğine ve küçük değişikliklerin bile büyük farklar yaratabileceğine dair önemli bir örnek sunmaktadır. Kendi davranışlarınıza bilinçli olarak yön vererek, insanların sizi nasıl algıladığını kontrol edebilir ve olumlu bir etki yaratabilirsiniz.
Hâle etkisinde değişkenlik
Hâle etkisi, birçok durumda insanların düşüncelerini şekillendirebilse de, bu etkinin her zaman devrede olmadığını ve etkilediği süreçlerin her zaman net bir biçimde ortaya çıkmadığını unutmamak gerekir. Hâle etkisi, belirli koşullara bağlı olarak değişkenlik gösterebilir ve bazı durumlarda düşünce süreçleri üzerinde hiç etkili olmayabilir. Örneğin, yapılan bir araştırmada, yazarın fiziksel çekiciliğinin makale değerlendirmeleri üzerindeki etkisi incelenmiştir. Sonuçlara göre, hâle etkisi yalnızca bir erkek, bir kadın tarafından yazıldığını düşündüğü bir makaleyi değerlendirdiğinde ortaya çıkmıştır. Ancak, kadınlar kadın yazarların makalelerini değerlendirirken veya hem erkek hem de kadın katılımcılar erkek yazarların makalelerini değerlendirirken, yazarın fiziksel çekiciliğinin değerlendirme süreci üzerinde herhangi bir etkisi olmadığı gözlemlenmiştir.
Benzer değişkenlikler, hâle etkisi üzerine yapılan diğer birçok çalışmada da ortaya çıkmıştır. Bu bulgular, hâle etkisinin her zaman geçerli olduğunu varsaymamak gerektiğini ve bireylerin yargı ve karar verme süreçlerinde her zaman birincil faktör olmadığını göstermektedir. Dolayısıyla, hâle etkisini dikkate almak önemli olsa da her durumda tek belirleyici unsur olarak görmek yanıltıcı olabilir.
Hâle etkisi ile ilgili kavramlar
Pazarlamada hâle etkisi
En yaygın olarak, hâle etkisinden diğer insanları nasıl algıladığımız üzerindeki etkisiyle ilgili olarak bahsedilir. Bu bağlamda, hâle etkisi, bir kişinin özelliklerinden birini nasıl algıladığımızdan etkilenen genel bir görüş oluşturmamıza neden olabilir; etkileyen özellik genellikle ilk karşılaştığımız veya başka bir şekilde göze çarpan özelliktir. Ancak, hâle etkisi insanlara bakış açımızla sınırlı değildir. Ürünler ve şirketler gibi diğer olguları değerlendirme şeklimizi de etkileyebilir. Örneğin, belirli bir marka hakkında olumlu bir izleniminiz varsa, sahip olduğunuz olumlu izlenim elinizdeki ürünle doğrudan ilgili olmasa bile, o markadan ürün satın alma olasılığınızın daha yüksek olduğu anlamına gelir. Buna göre, hâle etkisi pazarlama söz konusu olduğunda dikkate alınması gereken önemli bir etkidir ve marka isimlerinin değerinin değerlendirilmesi söz konusu olduğunda sıklıkla dile getirilir.
Boynuz (Horn) etkisi
Boynuz etkisi, bir kişi ya da olguya ilişkin bir alanda edindiğimiz olumsuz izlenimin, diğer alanlardaki izlenimlerimizi etkilemesine neden olan bilişsel bir önyargıdır. Örneğin, sınıf içi davranışlar üzerine yapılan bir çalışmada, küçük çocuklar meydan okuyan bir şekilde davrandıklarında, öğretmenlerin onları yanlışlıkla hiperaktif veya dikkat eksikliği hiperaktivite bozukluğu (DEHB) olarak etiketleme olasılıklarının daha yüksek olduğu bulunmuştur.
Benzer şekilde, tüketici ürünleri bağlamında, boynuz etkisi, örneğin, belirli bir ürünün görünüşünü beğenmediğinizde, durumun böyle olması gerekmese de ürünün düşük performansa sahip olacağını varsaymanıza neden olabileceği anlamına gelebilir.
Terminoloji açısından, hâle etkisinin teknik olarak hem olumlu hem de olumsuz izlenimleri kapsadığını unutmayın. Bununla birlikte, bazı durumlarda hâle etkisi kesinlikle olumlu izlenimlere atıfta bulunmak için kullanılırken, boynuz etkisi olumsuz izlenimlere atıfta bulunmak için kullanılır. Bu nedenle, boynuz etkisi, pratikte hâle etkisi ile aynı bilişsel önyargı türüne atıfta bulunsa da zaman zaman ters hâle etkisi olarak adlandırılmaktadır.
Hâle etkisinin kökeni
Hâle etkisi kavramı, ünlü Amerikalı psikolog Edward Thorndike’a atfedilir ve Thorndike bu kavramı ilk kez 1920 yılında yazdığı “A Constant Error in Psychological Ratings” adlı makalesinde ele almıştır. Makalesinde, şu ifadeleri kullanmaktadır:
“1915 yılında iki büyük sanayi şirketinin çalışanları üzerinde yapılan bir araştırmada, aynı kişinin zekâ, endüstri, teknik beceri, güvenilirlik gibi çeşitli özelliklerine ilişkin değerlendirmelerin oldukça yüksek ve dengeli bir şekilde ilişkili olduğu gözlemlenmiştir. Sonuç olarak, değerlendirmeyi yapan kişilerin, bireyin doğası ve başarısının farklı yönlerini ayrı ayrı analiz edemedikleri ve her bir özelliği diğerlerinden bağımsız olarak değerlendiremedikleri anlaşılmaktadır. Verilen puanlar, büyük ölçüde, değerlendiricilerin bireyi genel olarak iyi ya da kötü olarak görme eğilimlerinden etkilenmiştir.”
Thorndike daha sonra, benzer bir etkinin ordu subaylarının değerlendirilmesinde de gözlemlendiğini belirtmiştir. Üstleri tarafından fiziksel nitelikleri, zekâları, liderlik yetenekleri ve kişisel karakterlerine göre değerlendirilen subayların puanlamalarında, bu özelliklerin birbirinden bağımsız olarak değerlendirilmesine yönelik açık talimatlara rağmen, sonuçların yine de birbirleriyle güçlü ve tutarlı bir korelasyon gösterdiğini ortaya koymuştur.
Bu durum, zekâ ve fiziksel özellikler arasında doğrudan bir bağlantı beklenmemesine rağmen, subayların zekâ derecelendirmelerinin, fiziksel görünümleri ve liderlik yetenekleriyle benzer oranlarda ilişkilendirildiğini göstermektedir.
Thorndike, aynı etkinin havacılık subaylarının değerlendirilmesinde de görüldüğünü belirtmiştir. Subaylık görevlerini yerine getirme konusundaki genel yetenekleri ile uçuş becerileri arasındaki korelasyonun beklenenden çok daha yüksek olduğu tespit edilmiştir. Thorndike, bu durumun, ”genel liyakat hâlesinin, özel yeteneklerin değerlendirmesine yansıtıldığını veya tam tersi bir etkinin ortaya çıktığını” göstermektedir.
Thorndike makalesini şu ifadelerle sonlandırmaktadır:
“Çok yetenekli bir ustabaşı, işveren, öğretmen veya bölüm başkanının bile bir bireyi, farklı özelliklerin bir birleşimi olarak değerlendirmekte zorlandığı ve her bir özelliği diğerlerinden bağımsız olarak puanlayamadığı sonucuna varılmıştır. ‘Hâle’ olarak adlandırdığımız sabit hata, şaşırtıcı derecede büyük görünmektedir…”
Thorndike, makalesinde ”hâle etkisi” terimini doğrudan kullanmasa da, bu fenomeni “hâlenin sabit hatası” olarak tanımlamış ve birçok noktada ”hâle“ kavramına atıfta bulunmuştur.
Oxford İngilizce Sözlüğü’ne göre, ”hâle etkisi” terimi ilk kez 1938 yılında S. M. Harvey tarafından yazılan ve British Journal of Psychology’de yayımlanan “A Preliminary Investigation of the Interview” adlı makalede kullanılmıştır:
“Aday hakkında edinilen genel izlenimin önemine dikkat çektik; bu izlenim, bazen önyargıya karşı bir direnç oluşturuyor, bazen de önyargının hangi mekanizma aracılığıyla işlediğini ortaya çıkarıyordu. Genellikle ‘hâle’ etkileri olarak adlandırılan bu tür genel izlenimlerin, bireylerin kişisel özelliklerini değerlendirme süreçlerini etkilediği daha önce de belirtilmişti…”
Bu açıklamalar, hâle etkisinin değerlendirme süreçleri üzerindeki sistematik etkisini ortaya koyarak, Thorndike’ın erken dönem araştırmalarından günümüz psikoloji literatürüne kadar uzanan gelişimini gözler önüne sermektedir.
Özet ve Sonuçlar
- Hâle etkisi, insanların bir olgunun belirli bir yönüne dair izlenimlerinin, diğer yönlerine ilişkin izlenimlerini etkilemesine neden olan bilişsel bir önyargıdır.
- Örneğin hâle etkisi, insanlar bir kişinin fiziksel olarak çekici olduğunu düşünürlerse, çekici olmadığını düşündükleri koşula kıyasla, o kişinin daha ilginç bir kişiliğe sahip olduğunu varsaymalarına neden olabilir.
- Hâle etkisini birçok nedenden dolayı yaşarız; özellikle de:
- Olaylarla ilgili ilk izlenimlerimizi doğrulamak istediğimiz,
- Aynı varlığın farklı özelliklerini birbirinden ayırmakta zorlandığımız,
- Bu şekilde yargıda bulunmak daha kolay olduğu,
- Farklı özellikler arasında belirli korelasyonlar beklemeyi öğrendiğimiz,
- Hâle temelli varsayımlar bazı durumlarda yararlı sezgisel yöntemler olarak hizmet edebildiği için.
- Hâle etkisinin başkalarına bakış açınızı nasıl etkilediğini hatırlamak faydalı olabilir; çünkü bunu hesaba katmak daha rasyonel kararlar vermenizi ve başkaları hakkında yanlış çıkabilecek iyi veya kötü varsayımlardan kaçınmanızı sağlayacaktır.
- Hâle etkisinin, diğer insanların sizin hakkınızdaki algısını nasıl etkilediğini akılda tutmak da faydalı olabilir; çünkü bu, tek bir alandaki eylemlerinizin insanların sizin hakkınızdaki genel algısını olumlu ya da olumsuz yönde önemli ölçüde etkileyebileceği anlamına gelir.
* Özgün metne https://effectiviology.com/halo-effect/ bağlantı adresinden erişebilirsiniz.
Yazıda faydalanılan referanslar:
- Abikoff, H., Courtney, M., Pelham, W.E. et al. Teachers’ ratings of disruptive behaviors: The influence of halo effects. J Abnorm Child Psychol 21, 519–533 (1993). https://doi.org/10.1007/BF00916317
- Asch, S. E. (1946). Forming impressions of personality. The Journal of Abnormal and Social Psychology, 41(3), 258–290. https://doi.org/10.1037/h0055756
- Boyce, A. C. (1912). Qualities of merit in secondary school teachers. Journal of Educational Psychology, 3(3), 144–157. https://doi.org/10.1037/h0075150
- Dion, K., Berscheid, E., & Walster, E. (1972). What is beautiful is good. Journal of Personality and Social Psychology, 24(3), 285–290. https://doi.org/10.1037/h0033731
- Effectiviology. (n.d.). The halo effect: Why people often judge a book by its cover. Retrieved January 15, 2025, from https://effectiviology.com/halo-effect/
- Kahneman, D. (2011). Thinking, fast and slow. Farrar, Straus and Giroux.
- Kaplan, R.M. Is beauty talent? Sex interaction in the attractiveness halo effect. Sex Roles 4, 195–204 (1978). https://doi.org/10.1007/BF00287500
- Keeley, J. W., English, T., Irons, J., & Henslee, A. M. (2013). Investigating Halo and Ceiling Effects in Student Evaluations of Instruction. Educational and Psychological Measurement, 73(3), 440-457. https://doi.org/10.1177/0013164412475300
- Knight, F. B. (1922). Qualities Related to Success in Elementary School Teaching. The Journal of Educational Research, 5(3), 207–216. https://doi.org/10.1080/00220671.1922.10879248
- Leuthesser, L., Kohli, C.S. and Harich, K.R. (1995), “Brand equity: the halo effect measure”, European Journal of Marketing, Vol. 29 No. 4, pp. 57-66. https://doi.org/10.1108/03090569510086657
- Nisbett, R. E., & Wilson, T. D. (1977). The halo effect: Evidence for unconscious alteration of judgments. Journal of Personality and Social Psychology, 35(4), 250–256. https://doi.org/10.1037/0022-3514.35.4.250
- Palmer, C. L., & Peterson, R. D. (2016). Halo Effects and the Attractiveness Premium in Perceptions of Political Expertise. American Politics Research, 44(2), 353-382. https://doi.org/10.1177/1532673X15600517
- Thorndike, E. L. (1920). A constant error in psychological ratings. Journal of Applied Psychology, 4(1), 25–29. https://doi.org/10.1037/h0071663
- Wade, T.J., DiMaria, C. Weight Halo Effects: Individual Differences in Perceived Life Success as a Function of Women’s Race and Weight. Sex Roles 48, 461–465 (2003). https://doi.org/10.1023/A:1023582629538