Uzun Yaşamak Mutlu Eder mi?

Uzun yaşamak hatta ölümsüzlük insanların zihnini çağlar boyu meşgul etmiştir. Çok önem verdiği bedeninin çürüyüp yok olacağını, biriktirdiklerin anlamı kalmayacağını düşünmek zorlayıcı olmuştur. Bu konuya ilgi duyanlar yazıyı okumaya devam edebilirler.

Sağlıklı ve uzun yaşamak konusunda yapılan araştırmalar insanın hayat süresinin üst sınırı olup olmadığı konusunu düşündürür.  Science dergisinde yayınlanan bir araştırma böyle bir sınırın olmadığını bildiriyor. İtalya’da 105 yaşın üzerindeki 3806 kişiyi içine alan araştırma, 75 yaşında 55 yaşına kıyasla ölüme daha yakın olduğumuzu ve 105 yaşına kadar da her yaş için bu ihtimalin giderek yükseldiğini ortaya koyuyor. Ancak araştırmaya göre 105 yaşının üzerinde ölüm riski yavaşlıyor ve plato yapmaya başlıyor.1 Böyle bir üst sınır olmasa ve cesaretlendirici gibi gözükse de 100 yaşın ötesinde bir yaşam gerçekten istenmesi gereken bir şey midir?

Bazı araştırmacılar insan için son ömür süresinin 125 olduğunu ileri sürseler de kayıtlara geçen en uzun yaşayan insanlar 117 yaşındaki Chiyo Miyako ve 1997’de 122 yaşında ölen Jeanne Calment olmuştur. Birleşik Krallık’ta 2030 yılında 100 yaşını geçen 36.000 kişi olacağı öngörülmektedir.

Çok uzun bir yaşam süresi hayatımızı daha iyi ve yaşamaya değer kılar mı?

Bu sorunun cevabı önemli ölçüde kişinin haz ve acı beklentisiyle ilişkilidir. Çünkü çok kişi acı ve sıkıntı dolu 100 yıllık bir yaşamı, bunların olmadığı 80 yıllık yaşama tercih eder. Ancak yaş ilerledikçe insan kapasitesini sınırlayan inme veya dejeneratif hastalıkların gelişme ihtimali ve sağlık sorunlarının yaşam kalitesini düşürmesi kaçınılmaz olur. Hiç şüphesiz bu olumsuzlukları yaşam biçimini düzenleyerek, düzenli fizik aktivite, sağlıklı beslenme ve besin destekleriyle bir ölçüde hafifletmek mümkün olsa da yaşamdan alınan haz dengesinin sıkıntı ve acılara ağır basması kolay değildir.

Yaşam süresinin uzamasının toplumsal açıdan bir başka önemli sonucu da çalışan nüfus başına düşen emekli sayısının yükselmesidir. Bunun doğal sonuçları, emeklilik maaşının düşmesi, emeklilere verilen hizmetlerin kalitesinin bozulması, aktif nüfusun daha uzun çalışmak zorunda kalması ve onlara verilen hizmetlerin sınırlanmasıdır.

İnsanlar sahip olmak istediklerini elde ederlerse daha iyi yaşayacaklarına inanırlar. Uzun hayat süresi, kişiye elde etmek istediklerine sahip olmak için daha yüksek bir şans verir. Ancak demansa giren bir kişinin uzun yaşaması hem kendisi hem de çevresi için bir yüktür. Birçoklarına göre bu durumdaki insanlar için daha erken ölmek daha iyi bir son gibi gözükür. İnsanların kendi hayat hikayeleri için ideal son, kendi kendilerine yeterek ve aktif olarak yaşamayı başardıkları süredir. Bu nedenle yaşamları fiziki olarak çevrelerine yük olacağını hisseden insanlar için İsviçre’de ötanazi yaptırmak için özel klinikler kurulmuştur.

Her insanın hayatına anlam veren ve kimliğini şekillendiren belirli istekleri vardır. Bu istekler bazıları için şiir veya roman yazarak bir eser bırakmak, bazıları için çocuğunu yetiştirmek veya toplumsal boyutu olan bir projeyi tamamlamak olabilir. Bazıları içinse bu istekler, tüketemeyeceği kadar para kazanmak, yararlanamayacağı kadar mal edinmek veya yemek ve cinsellik gibi kısa süreli doyum sağlayan arzulardır.

Williams’a göre uzun yaşayan bir insan kendisine heyecan veren ve anlam duygusu yaşatan kategorik arzularını büyük ihtimalle gerçekleştirir.2 Bu durum birçok kişi için büyük bir çıkmazdır çünkü kişi ya hayatının geri kalanını yıkıcı bir can sıkıntısı içinde geçirmek ya kendisine heyecan verecek yeni anlamlar peşinde koşarak, kimliğini yeniden yapılandırmak zorunda kalması demektir.

Ancak hayat yeni projelere yönelen ve yeni girişimler başlatmayı beceren yaşlı insanlar için de karmaşık ve zengin olabilir. Bu durum özellikle kendisine uzun hayatıyla eşlik eden yakın bir arkadaş veya partnerin varlığı ile daha anlamlı hale gelir. Bütün bu yazılanlar, uzun yaşamanın tek başına mutluluğu getirmeyeceğini düşündürmektedir.

Bazı araştırmalar genç yetişkinlere kıyasla yaşlı yetişkinlerin daha yüksek bir iyilik hali ve mutluluk düzeyine sahip olduklarını ortaya koymuştur. Bunun nedeni gençlerin yüksek beklentileri ve bunları gerçekleşmeme olasılığı konusundaki kaygıları; buna karşılık yaşlıların sahip olduklarıyla yetinme konusundaki kabulü olabilir. Gençlerin, yaşlılığın mutluluğu olumsuz etkileyeceği yönündeki öngörü bir çelişki oluşturmaktadır. Dört farklı yaş grubunun mutluluk beklentisi, içinde bulundukları döneme göre farklılık göstermiştir. Örneğin 21-35 yaş grubunda “aileden görülen destek”; 36-51 yaş grubunda “iş özel yaşam dengesi”; 52-71 yaş grubunda “topluma hizmet ve toplumdan aldığını topluma verme” belirleyici olmuş ve daha yaşlılar ise en büyük mutluluk kaynağının aile olduğunu bildirmiştir. 52-71 yaş grubunda ise en büyük mutluluk kaynağının anlam arayışı olduğu görülmüştür.

Kaynaklar:

  1. Study suggests human lifespan is yet to reach its peak, counters earlier research [İnternet]. Uygun erişim: https://www.firstpost.com/tech/science/study-suggests-human-lifespan-is-yet-to-reach-its-peak-counters-earlier-research-4630081.html
  2. Williams B. The Makropulos case: reflections on the tedium of immortality. Kitap bölümü: Problems of the Self: Philosophical Papers 1956–1972 (ss. 82-100). Cambridge: Cambridge University Press; 1973.
4 comments

Diğer Makaleler

Yorum Bırakın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmiştir

4 Comments

  • Faruk Ecevit
    20 Temmuz 2022, 21:26

    54 yaşındayım ve oğlum ve eşim dahi olsa kimseye yük olmadan yaşamak düşüncesindeyim. Yaşım ilerlediğinde farklı düşünür müyüm bilmiyorum, ancak kafamda netleştirdiğim bir konu. Tüm dünyada yasalaşması umuduyla….
    İleri yaşlarda toplumdan aldığını topluma vermek, toplum için faydalı olmak konusu…hiç düşünmemiştim, bizim toplumumuz için çok ileri bir konu gibi geldi, emekli olanlar ben bugüne kadar verdim zaten şimdi alma zamanı diye düşünüyordur:).
    Bu konu bence çok güzel, ileri yaşlarda neler yapabilirim, yapmalıyım, düşüneceğim.
    Saygılarımla
    Faruk Ecevit

    REPLY
  • Duayen
    21 Temmuz 2022, 09:16

    Mutluluk kavramının yaş ile anlamlı olduğuna inanmıyorum. Sonuçta bir şekilde bizlere (bizim bilmediğimiz) belirlenmiş süre sınırı olan yaşam da mutlu olmak bir takım kriterlere bağlıdır. Söyle ki doğdunuz ülkenin kalitesi, o ülkenin ananeleri, gelenekleri ve örf adetleri, ülke insanının bilinç düzeyi ve kalitesi, genel olarak ülke insanının eğitim seviyesi, çekirdek ailenizin kalitesi ve ekonomik düzeyi, beslenme ve barınma kalitesi vs. gibi kavramlar mutluluk için tohumları oluşturur. Mutluluk için formül kişiye göre değişir. Bir insan manevi zenginliği ile mutluluğa ulaşırken bir başka kişi ise maddiyatı ön planda tutabilir. İnsan genel olarak nankör ve doyumsuz yaratıldığından dolayı devamlı ister ki ister. Bir türlü doymak bilmeyen nefsi paylaşmadan ziyade kendinde toplanmasını isteyen arzu dürtüleri ile yola devam etmek ister. Mesela ben mutlu yaşama basit ve çevre darlığı ile ulaştım. Ne kadar az insan varsa çevrende o kadar az sorun var ilkesini yakaladım. Doğa ve denizi güzel olan küçük bir köye yerleştim. Ne trafik sorunu var ne de gürültü. Tabiiki internet olmazsa olmazımız. Çünkü o dar ve küçük çevrede doğal olarak eğitimli bir kişi olarak dünyada ve ülkemizdeki gelişmeleri takip etmek ihtiyacı hasıl oluyor. Doğadaki hayvanlara bir şekilde hizmet edilmesi gerekiyor. Şunu net gözlemlemiş bulunmaktayım ki yaşadığım yerde eğitim seviyesi ve ekonomik durumu kötü olmasına rağmen ne ülkedeki ne de dünyadaki gelişmeleri takip etmeyen yerli köylülere baktığımda inanın ki benden daha mutlu yaşadıklarına şahit oluyorum. Dünya hiç umurlarında değil. Bu arada bende genç yaşta İstanbul’u terk edenlerdenim. İyi ki de terk etmişim temiz hava temiz deniz doğa içinde bir yaşam az insan az trafik az sorunlar insan ömrünü az da olsa uzatıyor. Ancak şu bir gerçek ki İnsanoğlu doğayı ve denizi elinden geldiği kadar yıpratıyor ve kirletiyor. Yıpratılmış ve dengeleri bozulmuş bir dünyada nasıl mutlu yaşayabileceğini bile düşünmekten aciz nefes alıp duruyor. Bu dünyada doğal yaşam ve çeşitli hayvanlarla birlikte aynı şartlarda yaşamak zorundayız. Bu bir zincir ve bir şekilde de kırılmamalı.Ancak dünya geneline bakıldığında insanoğlunun bu kafa yapısı ile yaşamaya devam etme arzusu beni kaygılandırıyor. Bu kafa yapısı ile mutluluğu yakalamaları imkansız gözüküyor.

    REPLY
  • Yetkin Gürsel
    21 Temmuz 2022, 23:01

    Sağlıklı yaşamım plduğunca uzun yaşam iyi tabii , gereğini ( haraketli yaşam, içki sigara yok ise , günde 1,5 yemek vb) yapabiliyor isen…

    REPLY
  • Ahmet Abut
    21 Temmuz 2022, 23:12

    79 yasimi 23 aralikta bitirdim.
    Ozetle :
    Onemli olan yasam suresinin saglikli olma sarti ile mumkun oldugu kadar uzun surmesidir.
    Bunun icinde daima severek akilli beslenme, aile hayati, spor ve yuruyus
    yapma, yeni birseyler ogrenme, calisma,
    hobiler, sosyal hayat, ihtiyaclariniza yetecek kadar maddi imkan, alturuizm yani karsiliksiz yardim etme, inancli olma gerektigini saniyorum. Saydiklarimin tamami bir puzzel’in parcalari. Biri dahi eksik olsa denge bozulur.Bu arada
    zaman zaman buyuk zorluklarla karsilasma olacaktir. Mutluluk devamli olamaz. Acilar, olumler, hayatin bir parcasidir. Bunun icinde; ruhsal, fiziksel ve beyinsel olarak bu uclu denge icinde daima guclu olma zorunlulugumuz var.
    Ayrica uc yas var : Kronolojik, genetik ve
    piskolojik.

    REPLY

Son Makaleler

En Çok Yorumlanan

Öne Çıkan Videolar

Hayatın Hakkını Vermek

Hayatın Hakkını Vermek | Prof. Dr. Acar Baltaş | TEDxIzmir

Mesleğimi nasıl seçmeliyim?

Kurumların yönetim felsefesini hayata taşıyan insan ve değişim projeleri üzerine çalışan Prof. Dr. Zuhal Baltaş, mesleğinizi nasıl seçmelisiniz konusu üzerine bilgi veriyor.

Hayalini Yorganına Göre Uzat

Prof. Dr. Acar Baltaş, TEDxAnkara'da yaptığı konuşmada istek ve başarı arasındaki ilişki ile "yatkın olduğumuz şeyleri hayal etmenin" önemini anlatıyor.

Öne Çıkan Kitaplar

Personova Kişilik Envanteri Testi