İş Hayatı Özel Hayatın Rakibi mi?

“Bugün ülkemizde ve dünyada özellikle çalışanlar arasında yaygın olan “Tükenmişlik Sendromu-Burnout”, enerji kaybı, işe gitmeme arzusu, daha hassas olma, uyku bozuklukları, çabuk sinirlenme, her şeyi bırakıp uzaklara kaçma isteği gibi belirtilerle ortaya çıkmaktadır. “Tükenmişlik Sendromu” ile ilgili en yaygın kabul gören tanım, Maslach Tükenmişlik Envanteri’ni geliştiren Christina Maslach’tır. Maslach’a göre tükenmişliğin en önemli boyutu duygusal tükenmişliktir. Bu, bireyin duygusal ve fiziksel kaynaklarının tükenmesi anlamına gelmektedir.”

Çalışma hayatının alfabesi gibi uzun çalışma saatleri, kişilerin kendilerine ve ailelerine ayıracak vakitlerinin az olmasının, verimi düşürdüğü, stresi artırdığı ve çeşitli hastalıklara yol açtığı herkes tarafından bilinmektedir. – konudaki en büyük felaket örneğini Japonya’da yaşanmıştır. 2.Dünya Savaşı’nın yıkımı ve daha sonra süratle büyüyen Japonya’da 1980’li yıllarda nedensiz ölümlerin artması üzerine yapılan araştırmalar ortaya koymuştur. Japonlar yaptıkları bu araştırmayla “çok çalışmaktan ölmek” anlamına gelen ve “karoshi” olarak isimlendirdikleri felaketin bilançosunu, – aşırı çalışan 10.000 kişinin hayatını kaybetmesi olarak 1990 yılında duyurmuştur. 

OECD’nin uzun çalışma saatleri ve düşük sosyal aktiviteleri bir başarısızlık kriteri olarak kabul ettiği günümüzde, yaptığı araştırma bazı ülkelerin bu başarıyı hiçbir zaman yakalayamayacağını gösteriyor. 

Türkiye’de yılda ortalama 1855 saatlik çalışmanın OECD ortalaması olan 1765 saatten daha yüksek olduğunu göstermektedir. Raporun ayrıntılarına bakıldığında çalışanların %43’ünden fazlasının 50 saatten fazla çalıştığı Türkiye, 34 ülke arasında son sırada yer alıyor. Türkiyeyi yaklaşık %28.8 ile Meksika ve %27 ile Kore takip ediyor. Danimarka’da bu oran neredeyse 0 olarak kayıtlara geçiyor.

Tükenmişlik sendromu

Bugün ülkemizde ve dünyada özellikle çalışanlar arasında yaygın olan “Tükenmişlik Sendromu-Burnout”, enerji kaybı, işe gitmeme arzusu, daha hassas olma, uyku bozuklukları, çabuk sinirlenme, her şeyi bırakıp uzaklara kaçma isteği gibi belirtilerle ortaya çıkmaktadır. “Tükenmişlik Sendromu” ile ilgili en yaygın kabul gören tanım, Maslach Tükenmişlik Envanteri’ni geliştiren Christina Maslach’tır. Maslach’a göre tükenmişliğin en önemli boyutu duygusal tükenmişliktir. Bu, bireyin duygusal ve fiziksel kaynaklarının tükenmesi anlamına gelmektedir. Tükenmişliğin ikinci boyutu olan duyarsızlaşma; çevresini, işini kontrol edemediğini düşünen çalışanın olumsuz bir olayla karşılaştığında kendini çaresiz hissetmesi ve bu durumda başa çıkmak için makine gibi davranmaya başlaması şeklinde gözlenmektedir. Tükenmişliğin üçüncü boyutu kişisel başarı noksanlığı ise çalışanlar takdir edilmediklerini düşündüklerinde ortaya çıkmaktadır. Kişi kendini çaresiz ve olayları kontrol edilemez hissettiğinde kendi yeteneklerini sorgulamaya başlamakta ve bu durum kişisel başarı noksanlığına neden olmaktadır.

Kobe Üniversitesi’nde Dış İlişkiler Profesörü olan Masaaki Noda, çalışanların neden çok çalıştıkları ile ilgili yorumunda “Bu kişilerin kendilerini aile hayatına kapadıklarını ve iş yerinden başka gidecek yerleri olmadığını” belirtmiştir.

Yıllardır Baltaş Grubu olarak verdiğimiz seminerlerde sıklıkla sorduğum iki soruya verilen yanıtlar beni hem şaşırtmış hem de düşündürmüştür. Birincisi, “insanlar potansiyelinin ne kadarını iş hayatına yansıtır” sorusuna, gelen yanıtların %50’nin üzerine çıkmaması bir diğeri ise “insanlar potansiyellerinin ne kadarını ailelerine yansıtır” sorusuna verilen yanıtın ise %10’lar da kalmasıdır. Tüm çalışanlar ofislerini neredeyse ceplerinde taşımalarına karşın potansiyellerinin %50’sini iş hayatına yansıtmaları oldukça ilgi çekici bir sonuçtur. Türk Kültürü’nde temel değerlerimiz konuşulduğunda ilk başa oturan “Aile” kavramı ile verilen yanıt kıyaslandığında sonuç çok şaşırtıcıdır.

Özel hayatınızda mutsuzsanız iş hayatında başarılı ve mutlu olmanız oldukça zordur. Her birey hayatının kontrol ettiği kısmına hakimdir. Şimdi gelin iş ve özel yaşamımızı birlikte tasarlayalım:

Keyif aldığınız etkinlikleri belirleyin ve bunları aile bireyleriyle birlikte yapın: Örneğin; bisiklete binmek, seyahat etmek, konsere gitmek, fotoğraf çekmek, piknik yapmak, uzun süren Pazar sabahı kahvaltıları, sahilde yürüyüş vb. 

Zaman hırsızlarını tanımlayıp onlara “dur deyin”: Sürekli başkaları tarafından bölünüp gün içinde önemli işleri yapamıyorsanız “hayır” deme zamanınızın geldiğini unutmayın.

İş ve özel yaşamınızdaki “acil-önemli” kavramlarını tanımlayın:Önemli işlere öncelik tanıyın.

Zamanınızı planlayın: Hafta sonu için plan yapın ve iş hayatında olduğu gibi bunu ajandanıza not edin.

Yeteri kadar uyuyun: Gece geç yatmayın. Sabah erken kalkın. Hafta sonları da saatinizi kurarak erken saatte kalkın ve gününüzü kazanın. 

İşlerinizi delege edin: Başkalarının yapacağı işleri siz yapmayın.

Spor yapın: Yorgun olsanız bile açık havada yürümek tüm günün yorgunluğunu alacak ve kendinizi daha zinde hissettireceği için günde yarım saat yürüyün.

Mükemmel olmak yerine iyiyi yapın: Mükemmel iyinin düşmanıdır, unutmayın.

Odaklanın: Her şeye fazla dağılmayın. Seçenekleri azaltın ve en iyi yaptığınız şeyleri belirleyerek onlara enerji harcayın.

Eski arkadaşlarınızla birlikte zaman geçirin: Eski arkadaşlarınızla çocukluğunuza dönerek daha fazla gülmeyi deneyin.

Kendinize yalnız kalmak için zaman ayırın: Kendiniz için sakin ve tek başına kalacağınız zamanlar yaratın. 

Sabah kalktığınızda güne olumsuz cümlelerle başlamayın: Zor bir güne başlayacağınızı düşünüyorsanız kendinizi iyi hissedecek bir şey yapın. 

Tatil için mutlaka zaman ayırın: İş planınızı yaparak tatile zaman ayırın ve tatildeyken iş ile ilgili sadece acil konuları gündeminize alın.

Farklı yerler ve kültürlerle buluşun: Farklı mekanlar ve insanlar, zenginleştirir ve yeniler. Her yıl aynı yerde tatil yapmayın. 

Rutinin dışına çıkın: Her akşam aynı saatte eve gitmeyin. Eşinizi ya da arkadaşınızı arayın ve dışarıda buluşmayı teklif edin. 

İş hayatınızın özel yaşantınızın rakibi değil arkadaşı olmasını sağlayın…

Diğer Makaleler

Leave a Comment

Your email address will not be published. Required fields are marked with *

Son Makaleler

En Çok Yorumlanan

Öne Çıkan Videolar

Hayatın Hakkını Vermek

Hayatın Hakkını Vermek | Prof. Dr. Acar Baltaş | TEDxIzmir

Mesleğimi nasıl seçmeliyim?

Kurumların yönetim felsefesini hayata taşıyan insan ve değişim projeleri üzerine çalışan Prof. Dr. Zuhal Baltaş, mesleğinizi nasıl seçmelisiniz konusu üzerine bilgi veriyor.

Hayalini Yorganına Göre Uzat

Prof. Dr. Acar Baltaş, TEDxAnkara'da yaptığı konuşmada istek ve başarı arasındaki ilişki ile "yatkın olduğumuz şeyleri hayal etmenin" önemini anlatıyor.

Öne Çıkan Kitaplar

Personova Kişilik Envanteri Testi