Borusan Grubu’nun son 10 yılına baktığımızda değişimin her zaman ön planda tutulduğunu ve zorlayıcı hedeflere ulaşmanın yolunun insan ve süreçten geçtiği bilinciyle hareket edildiğini görebiliriz. 2000 yılından itibaren en üst seviyeden paylaşılan vizyon ve değerlerle organizasyonun ivmesi artıyor, 2002 yılında başlatılan Yalın 6 Sigma programıyla kurumsal değişim yapısallaştırılıyor ve hızlanıyor. Bir kurumun kültürünü anlamak istersek geçmişini, bugünü ve geleceğini oluşturma çabasını birlikte değerlendirmeliyiz. Bir kurumun kültürü, bir insanın karakteri gibi düşünülebilir, en temeldeki değerler değişmese de zamanla tutum ve davranışlar değişecektir. Bu nedenle değerleri kurum değerlerimizle örtüşen ve hedeflediğimiz yenilikçi ortamı yaratacak ve destekleyecek doğru kişileri işe almalıyız.
Borusan Grubu’nun son 10 yılına baktığımızda değişimin her zaman ön planda tutulduğunu ve zorlayıcı hedeflere ulaşmanın yolunun insan ve süreçten geçtiği bilinciyle hareket edildiğini görebiliriz. 2000 yılından itibaren en üst seviyeden paylaşılan vizyon ve değerlerle organizasyonun ivmesi artıyor, 2002 yılında başlatılan Yalın 6 Sigma programıyla kurumsal değişim yapısallaştırılıyor ve hızlanıyor.
Yalın 6 Sigma strateji, organizasyon ve metodolojinin mükemmel şekilde etkileşimiyle müşteriye en büyük değeri yaratmak üzere çalışılmasını gerekli kılan bir yöntem. Bu yöntemi hayat biçimi olarak benimsediğinizde strateji ve metodolojinin yanında organizasyonun en uygun şekilde yönetilmesini sağlamak da zorlayıcı ve kritik. Borusan’da bir yandan tecrübeli ve yüksek potansiyelli çalışanlara değişimin yönetiminde kritik roller verilirken, diğer yandan da yeni işe alımlarda arzu edilen yeniliğe ve değişime açık ortamı destekleyecek elemanların bünyeye katılması için çalışılıyor.
Değişim, çok boyutlu ve kendi dinamiğini kendi içinde geliştiren, tüm sistemleri uyum sağlamak zorunda bırakan çağımız gerçeğidir. Bugün hızla ve bilinçli bir şekilde buna ayak uydurabilen kurumlar ayakta kalmakta ve hedefledikleri başarıyı yakalayabilmekte. Teknolojiden sosyal hayata, aile yapısından politik sistemlere, tüketim alışkanlıklarından tarıma, yani aklınıza gelebilecek her alanda hızlı ve yoğun bir değişim ortamında yaşıyoruz. Bu ortamın oyuncuları olarak bizler, yoğun bilgi akışının içinde doğruyu seçmek, hızla harekete geçmek, farklı disiplinlerdeki gelişmelerin kendi süreçlerimize etkisini öngörmek, müşterinin yarınki beklentilerini hayal edebilmek becerilerine sahip olmalıyız.
Bütün bu gerekler kurumları sahip oldukları kadroları değerlendirmeye ve yönetimde açık, paylaşımcı, dinleyen ve risk alabilen kadrolar yaratmaya yönlendiriyor. Daha yatay organizasyonlarda, daha çok inisiyatif verilen ekiplerle çalışılıyor artık. Proje bazlı çalışma ortamları son yıllarda her şirkette yaygın; kişilerin kendilerini göstermeleri ve gelişmeleri için ideal yapılar. Bu tür ortamlarda bilgiyi arayan, bulan ve yorumlayan; müşteri algısı yüksek ve işin bütününü kavrayabilen; ekip çalışmasında etkili ve başarılı; özgüveni yüksek ve iletişim becerileri gelişmiş çalışanlar başarıyı yakalamakta zorlanmıyorlar. İşin teknik ve analitik boyutuna verilen ağırlık gitgide topluma ve insana olan etki, faaliyetlerin iletişimi ve algısı boyutlarıyla dengelenmekte. İş hayatında başarı kadar, mutluluk ve sürdürülebilirlik kavramları da önplana çıkıyor. İşi ve özel hayatı bir bütün olarak kavrayabilen modeller, iş-yaşam dengesi kavramının yerini alıyor.
Bir kurumun kültürünü anlamak istersek geçmişini, bugünü ve geleceğini oluşturma çabasını birlikte değerlendirmeliyiz. Bir kurumun kültürü, bir insanın karakteri gibi düşünülebilir; en temeldeki değerler değişmese de zamanla tutum ve davranışlar değişecektir. Bu nedenle değerleri kurum değerlerimizle örtüşen ve hedeflediğimiz yenilikçi ortamı yaratacak ve destekleyecek doğru kişileri işe almalıyız.
Kısaca yenilikçi ve yaratıcı bir ortam yaratacak çalışanların;
- Geniş düşünebilen, hızlı, meraklı ve öğrenmek için hevesli
- Bilgiyi yorumlayabilen, çıkarımda bulunabilen, geleceği hayal edebilen
- Değişime uyabilen ve farklı durumlarda yeni roller üstlenebilen
- İnisiyatif alabilen ve çözüm üretebilen
- Ekip çalışması yapabilen
- Risk alabilen, hatalarından öğrenebilen
- Kaynakları etkin yönetebilen
- Fikirleri hayata geçirebilen kişiler olması gerektiğini söyleyebiliriz.
Günümüzde çalışanların doğru soruları sorabilmesi, cevapları bilmesinden daha değerli. Eğitim sistemimizin bu konudaki katkısının istenen düzeyde olmadığını düşünürsek, kurumlarda yenilikçiliği besleyecek ortamları yaratabilmemiz hem kurumlarımız, hem de ülkemiz için önemli katkılar sağlayacaktır.
Leave a Comment
Your email address will not be published. Required fields are marked with *