Değerli Dostumuz,
Kaynak dergisinin 23 üncü sayısında, insanlık kadar eski bir sorun olan insanlar arası çatışmanın işyerine yansımalarını sayfalarımıza taşıdık.
İnsanlar toplu halde yaşayabilmek için “iyi geçinme” ve “öne geçme” davranışları sergilemek zorundalar. Özellikle de toplum içinde öne geçme davranışları aynı zamanda çatışmaların da kaynağını oluşturmaktadır. Ancak ne ilginçtir ki, kendini varoluşun merkezinde, yaradılışın en gelişkin üyesi olarak gören insanoğlu, bir yandan hemcinslerinin önüne geçmek için her şeyi göze alabilecek davranışlarda bulunurken, bir yandan da uzun bir süre çatışmayı kendine yakıştıramamıştır. Geçen yüzyıl başlarında, “uygar insanlar çatışmaz” anlayışıyla çatışmalar göz ardı edilmiş ya da bastırılmıştır. Bu yaklaşım iş hayatında da uzun yıllar geçerli olmuştur. Çalışanlar arasında uyuşmazlık başgösterdiği zaman babacan yöneticiler duruma müdahale etmiş, olayı bastırmışlardır: “Yapmayın çocuklar! Biz bir aileyiz. Kırmayın birbirinizi. El sıkışın, bakayım! Duymayayım bir daha!”
Bu “kol kırılır, yen içinde kalır” anlayışı uzunca bir dönem işyerlerine hakim olmuştur. Neden sonra, insanların içinde kabaran duyguların ve enerjinin bastırmakla yok olmadığı, yön ve kılık değiştirerek başka bir şekilde kendini gösterdiği görülmüştür. Çatışma çözme ve daha sonra da çatışma yönetimi yaklaşımı bunun sonucunda ortaya çıkmış, çözümleyici ve yapıcı çatışmadan söz edilir olmuştur. 4 X İ olarak kısaca ifade edebileceğimiz çağdaş çatışma yaklaşımında şu dört yetkinlik öne çıkmaktadır:
- İlişki geliştiren iletişim: Etkin dinleme, empati, ben mesajı gibi iletişim tekniklerini doğru kullanarak, “anlama, anlatma ve anlaşma” yaklaşımını benimsemek.
- İş gereği yaklaşımı: İşi geliştirmek amacıyla ve sorumluluk bilinciyle işle ilgili en uygun çözümü aramak.
- İşbirliği yaklaşımı: Çatışma sonunda bireyleri aşan ve farklı sonuçlar elde etmeye imkan veren sinerji yaratmak.
- İş sonucu anlayışı: Kurum yararına artı değer üretmek amacıyla çatışmayı fırsata çevirmek.
Kaynak dergimizin bu sayısı yukarıda değindiğimiz konuları daha ayrıntılı ele almayı ve çatışma yönetimi anlayışını pekiştirmeyi amaçlamaktayız. Çatışmaları yok sayan veya güç gösterisiyle çözüme yönelen yaklaşımlarla değil, duygu ve düşünce özgürlüğü temelinde, diğerlerinin de var olduğu bilinciyle, saygıya dayalı yeni çözümler üretebileceğimiz günler dileğiyle…
Saygılarımızla,
Prof. Dr. Zuhal BALTAŞ