Çağdaş işletmelerde farklı kişilikleri, farklı bakış açılarını bir araya getirmeye çok önem veriliyor. Eğitim kurumlarından tutun da Fortune 500 şirketlerine kadar bir çok kuruluş, karmaşık sorunları çözebilmek için farklı dünya görüşlerini temsil eden kişilerin işbirliği yapmasını istiyor. Günümüzün karmaşık dünyasında kimsenin tek başına her şeyi bilmesine, her şeye yetişmesine imkan yok. Ancak farklı görüşler kolayca zıtlaşmalara ve verimsiz durumlara dönüşebiliyor, hele de insanların kırmızı düğmelerine basılırsa… Bu tür durumlarla başa çıkabilmek için, bizi “çileden çıkaran” şeyin ne olduğunu bilmek kolaylık sağlıyor.
Çağdaş işletmelerde farklı kişilikleri, farklı bakış açılarını bir araya getirmeye çok önem veriliyor. Eğitim kurumlarından tutun da Fortune 500 şirketlerine kadar bir çok kuruluş, karmaşık sorunları çözebilmek için farklı dünya görüşlerini temsil eden kişilerin işbirliği yapmasını istiyor. Günümüzün karmaşık dünyasında kimsenin tek başına her şeyi bilmesine, her şeye yetişmesine imkan yok. Ancak farklı görüşler kolayca zıtlaşmalara ve verimsiz durumlara dönüşebiliyor, hele de insanların kırmızı düğmelerine basılırsa… Bu tür durumlarla başaçıkabilmek için, bizi “çileden çıkaran” şeyin ne olduğunu bilmek kolaylık sağlıyor.
Yaratıcı Liderlik Merkezi (Center for Creative Leadership) Nisan 2005 bülteninde okurlarına işyerlerinde çatışmanın nasıl ele alındığını sordu, 237 okurdan cevap aldı. Araştırmaya gelen cevaplar, çatışma söz konusu olduğunda, çok sayıda kurumun başını kuma gömdüğünü gösteriyor. En zor yönetilen çatışma türünün ise, eşit konumlarda bulunan yöneticiler arasındaki çatışma olduğu görülüyor. İşini yürütmek için diğer yönetici arkadaşlarının desteğine ihtiyaç duyan, onlarla karşılıklı bağımlılık ilişkisi içinde çalışan yöneticiler, çatışmalardan en çok şikayet edenler. İş planlarında eşitlerinden almayı umdukları yardımlara da yer veren bu yöneticiler, yaşadıkları çatışmalar sonucunda büyük hayal kırıklığı yaşamaktadırlar. Herkesin birbirine muhtaç olduğu ya da bir gün olacağı organizasyonlarda bu tür çatışmalar işleri zorlaştırmaktadır.
İlginç olan, araştırmaya katılanların yüzde 44’ünün çatışmanın kurumda alttan alta sürdüğünü ancak gözardı edildiğini söylemesi. Yüzde 16’lık bir grup çatışmanın iş performansı ve ilişkiler üzerinde yıkıcı etkisi olduğunu, yüzde 16’lık diğer bir grup çatışmanın gerekli, ancak huzur kaçırıcı olduğunu, yüzde 15’lik bir grupsa çatışmanın yapıcı ve yararlı olduğunu dile getirmiştir.
“İşyerinde en sık rastlanan çatışma nedeni” yüzde 49’la birinci olan kişilik çatışmaları.Yüzde 44’le kurum içi güç savaşları onu izliyor, yüzde 41’le de işin yapılış biçimine ilişkin görüş ayrılığı geliyor.
Çatışma en çok eşit konumdaki yöneticilerin ilişkilerini etkilemekte, onu yüzde 22’yle şirket başkanıyla ilişkiler, yüzde 21’le üst yönetim ekibiyle ilişkiler, yüzde 12’yle de astlarla ilişkiler izlemektedir.
İnsanlar işyerinde çatışmalarla nasıl başaçıkıyorlar? En sık kullanılan yöntem hangisi? Katılımcıların büyük bir bölümü (yüzde 44) çatışmayı kabul ettiğini ve yönetmeye çalıştığını söylüyor. Yüzde 25’i barış yapmaya çalıştığını, yüzde 19’u diplomatik davrandığını ve “idare ettiği”ni, yüzde 8’i kaçındığını, sadece yüzde 4’ü saldırgan yöntemi tercih ettiğini belirtiyor.
İnsanların, bazı davranış biçimlerine karşı daha hassas olduğu, bu davranışların çatışmaları tetiklediği de biliniyor. Araştırmaya göre insanların “tepesini attıran” ve çatışmaya zemin hazırlayan davranışlar şunlardır:
- % 64 Zayıf karakter, tutarsızlık
- % 61 Güvenilmezlik
- % 54 Düşmanca tavır
- % 49 Kırıcılık
- % 48 Ayrıntıcılık
- % 46 Ben merkezcilik
- % 27 Değer bilmezlik
- % 15 Aşırı analitik yaklaşım
- % 14 Mesafeli tavır
CCL’in araştırması işyerinde çatışma yönetimi konusunda atılacak daha çok adım olduğunu göstermektedir. İnsanların doğru araç ve yöntemlere sahip olmadan, çatışmaların üstesinden geleceğini beklemek ise çok da gerçekçi değil. Tam da bu noktada eğitimler, insanların kendi çatışma tarzlarını farketmelerine, başkalarını anlamalarına ve uygun davranış biçimlerini geliştirmelerine yardımcı olmaktadır.
Leave a Comment
Your email address will not be published. Required fields are marked with *