Değerli Dostumuz;
Çağımızın anahtar kavramları verimlilik ve hız. Bu iki kavram, kurumların ve bireylerin yetkinlik düzeylerini yukarı doğru zorlarken, yeni yükümlülükler de getiriyor. İş yapma biçimlerini ve iş rollerini dönüşüme uğratıyor, sistemleri yeni arayışlar doğrultusunda çeşitlendiriyor. Kaynak dergisinin bu sayısında büyüteç altına aldığımız performans yönetim sistemleri de, bu bağlamda öne çıkan yöntemsel uygulamaların bir boyutu.
Performansın değerlendirilmesi, çalışma davranışları ve iş sonuçlarının, kurum beklentileriyle uyumluluğunu ölçen ve çalışan verimliliğinin artıran etkili bir araçtır. Ne var ki, uzun geçmişine ve yaygınlığına rağmen, bugün de hâlâ sorgulandığı ve kuşkulara yol açtığı gözlemlenmektedir. Rahatsızlıkların yöntemin zaafından çok uygulamadaki boşluklardan kaynaklandığını söylemek daha doğru olur. Öncelikle de, performans yönetiminin, kurumsal stratejik planlamanın bir parçası olarak ele alınmaması ve uzun vadeli hedeflerle ilişkilendirilmemesi gözönüne alınmalıdır. Ayrıca, uygulamanın başlıca sorumluluğunu üstlenen yöneticilerin, sistemin özünü ve yararlarını kavrayıp tam olarak benimsemesi ne kadar önemliyse, uygulamanın gerektirdiği yönetici yetkinliklerinin gözden geçirilmesi de kritik değer taşır. Son yıllarda ülkemizde de uygulanmaya başlayan yönetici performansını 360º değerlendirme yöntemi, yöneticilerin kendilerine ilişkin algılarıyla çalışma arkadaşlarının algılarını karşı karşıya getiren geribildirimler aracılığıyla, gelişme fırsatları sunmaktadır.
Yıl sonuna doğru performans değerlendirme görüşmeleri yaklaşırken, bu sayımızda, performans yönetimine ilişkin sorunlu alanları, yeni yaklaşımları, farklı bakış açılarını ve bazı teknik konuları ele aldık. Yol gösterici olabileceğini düşündüğümüz deneyim ve birikimlerimizi İK yönetici ve uzmanlarıyla paylaşmayı amaçladık.
Performans yönetimi, ‘herkes yapıyor’ ya da ‘yapılması gerekiyor’ gibi gerekçelerle, enine boyuna düşünülmeden ve planlanmadan sisteme dahil edilip uygulandığında, yarardan çok zarar getirebilen, iki ucu keskin bir araçtır. Stratejik hedeflerle uyumlu olmayan ve kurum içinde stratejik iletişimi yapılmayan uygulamaların başarısızlıkla sonuçlanması kaçınılmazdır. Bu da, yönteme olan inancı sarsar, kurum kültürüne güvensizlik tohumları saçar, kaynak israfına yol açar, sürtüşmelere, yakınmalara neden olur ve giderilmesi zor yaralar açar. Titizlikle planlanmış bir performans değerlendirme mekanizması, sunduğu gelişim fırsatlarıyla, bireyleri ve kurumları yarının dönüşümlerine taşır.
Saygılarımızla,
Prof. Dr. Zuhal BALTAŞ