Ekonomik konularda karar alma davranışlarının ilk defa bilimsel olarak incelenip bir teori ile tanımlanması Danielle Bernoulli tarafından yapılmıştır. Bernoulli’den önce insanlar kumarın riskini, kumar sonucunda kazanılması beklenen rakamla değerlendiriyorlardı. Getirisi aynı olacak kumar durumu veya bedeli belirlenmiş değiş tokuş aktivitesi durumunda insanlar neden sonucundan emin oldukları değerleri seçiyorlardı bu açıklanmamıştı. Yapılan çalışmalar, günümüzde insanların kayıp ve kazançlarını değerlendirirken tüm servetlerini göz önünde bulundurmadıklarını, o an yaşanan kayıp veya kazanca odaklandıklarını göstermiştir. Mantıklı karar verme sürecinde iki ilke öne çıkmaktadır: Baskınlık ve değişmezlik. Baskınlık ilkesi, A ve B seçenekleri aynı olduğunda, ancak A seçeneğinin bir artısı olduğunda A seçeneğinin seçileceğini öngörmektedir. Değişmezlik ilkesi ise seçimin seçeneklerin sunulma şeklinden etkilenmiyor olmasını öngörmektedir.
Ekonomik boyutu olan kararlar günlük yaşamımızın ayrılmaz parçasıdır. Hayatımız boyunca her gün nerede yemek yiyeceğimize, ne hediye alacağımıza, nasıl yatırım yapacağımıza, o gün ne giyeceğimize kadar birçok karar veriyoruz. Ekonomi sosyal biliminde finansal konularda karar alma çalışmalarına bakıldığında karar verme mekanizmaları riskli ve risksiz durumlarda karar vermek olarak iki durumda incelenmektedir. Riskli, bir garantisi olmayan bir kumar olarak tanımlanabilir. “Var mısın? Yok musun?” isimli televizyon programı riskli karar üzerine kuruludur. Diğer yandan bir ürün ya da servisin para veya iş gücü ile değiş tokuş yapılmasının kabul edilebilirliği ise tipik bir risksiz durum örneğidir. Riskli kararlar belirlenmiş olan olasılıklara dayalı bir kazanç ile ilgili iken, risksiz kararlar bir ürün veya hizmetin bir bedel karşılığı el değiştirdiği alışverişler olarak tanımlanmaktadır. Bu açıdan ekonomik kararlara bakarsak yatırım kararlarında fona yatırım yapmak riskli bir durum iken, önceden belirlenmiş bir faiz oranıyla bankaya para yatırmak risksiz bir karar olmaktadır.
Ekonomik konularda karar alma davranışlarının ilk defa bilimsel olarak incelenip bir teori ile tanımlanması Danielle Bernoulli tarafından yapılmıştır. Bernoulli’den önce insanlar kumarın riskini, kumar sonucunda kazanılması beklenen rakamla değerlendiriyorlardı. Getirisi aynı olacak kumar durumu veya bedeli belirlenmiş değiş tokuş aktivitesi durumunda insanlar neden sonucundan emin oldukları değerleri seçiyorlardı bu açıklanmamıştı.
Finansal kararlarda risk alma eğilimi ile ilgili Danielle Bernoulli nin 1738’de yazdığı “Beklenen Fayda” teorisi insanların genel olarak risk almaktan kaçındıklarını ama servetleri artıkça daha fazla risk almaya eğilimlerinin artığını ifade ediyordu. Aslında bu teori, tüccarların davranışlarını anlama çabalarından ortaya çıkmıştır; Bernouilli verdiği örnekte tüccar sahip olduğu bir yükü gemiyle başka bir ülkeye yollamaktadır, geminin varacağı limana ulaşmama olasılığı % 5’tir. Bernoulli, bu durumda tüccarın gemisini hangi değere sigorta ettirmeye nasıl karar verdiğini, limana varamama riskine nasıl değer biçtiğini, yani risk alma karar mekanizmasını incelemiştir. Bernoulli, risk değerlendirmesini malların müşteriye ulaştığı zamanki servetini, gemi batarsa elinde kalacak olan serveti ve o anda hiçbir şey yapmaz ise sahip olduğu servetini değerlendirerek yapıp bir karara ulaştığını ortaya koymuştu. Dolayısıyla sigortaya yapılacak olan ödeme miktarı beklenen faydaya bağlıydı.
İki psikolog Daniel Kahneman ve Amos Tversky karar verme davranışı üzerinde yaptıkları çalışmalarda kişilerin karar verme sürecinde nelerden etkilendiğini incelemişlerdir. Bu yaptıkları çalışmaların sonucunda Bernoulli’nin Beklenen Fayda teorisine baktıklarında bir eksik parametre olduğunu fark etmişler. Bu konuda yaptıkları çalışmalarla ( Tversky hayatını kaybetmiş olduğundan) Kahneman 2002 senesinde Ekonomi Nobel ödülünün sahibi olmuştur.
Psikoloji alanında gerçekleştirdikleri çalışmalar ekonomik psikolojinin gelişimine katkıda bulunmuş ve birçok başka araştırmanın temellerini oluşturmuştur. Çalışmalarında günümüzde insanların kayıp ve kazançlarını değerlendirirken tüm servetlerini göz önünde bulundurmadıklarını, o an yaşanan kayıp veya kazanca odaklandıklarını anlatmışlardır.
Bu durumda risk alma veya riskten kaçma davranışı nasıl açıklanabilir;
İnsanlara;
- % 85 ihtimalle 1000 TL kazanmak
- %100 ihtimalle 800 TL kazanmak
olarak iki seçenek sunulduğunda ikinci seçenek olan 800 TL’yi kazanmak genelde daha çok tercih ediliyor. Birinci seçenekte kazanılma ihtimali olan rakam 1000TL olmasına ve kesin kazanılan rakam ikinci tercihteki kazanç olan 800’den yüksek olmasına rağmen insanlar olabilecek kazançtan çok genelde kesin olacak kazancı tercih ediyorlar.
Ancak insanlara;
- %85 ihtimalle 1000 TL kaybetmek
- 800 TL yi kesin kaybetmek
Seçenekleri sunulduğunda birinci seçeneği tercih ediyorlar. Kaybetmek söz konusu olduğunda insanlar kazanç durumlarında aldıklarından daha fazla risk almaya meyilli oluyorlar.
İnsanlara;
- % 25 olasılık 5000 TL kazanmak
- % 30 olasılıkla 4000 TL kazanmak
Seçenekleri verildiğinde birinci seçenek genellikle seçiliyor. Her iki seçenekte riskli olduğunda insanların risk alma davranışlarının artığı gözlemlenmekte. Bu soruda diğer sorulardan farklı olarak kesin bir seçenek olmaması kişileri risk almaya sevk ediyor ve risk almışken daha yüksek getiri olasılığı olanı seçiyorlar.
Farklı şekillerde tekrarlanan bir araştırma, insanların % 50 kazanma % 50 kaybetme şansı olduğunda nasıl davrandıklarına bakmıştır. Diyelim ki size yazı tura oynamanız teklif edildi kazanırsanız 10 TL kazanacaksınız kaybederseniz de 10 TL kaybedeceksiniz. Kabul eder misiniz? Bu soru sorulduğunda genellikle kazanç kayıptan büyük olmadıkça kişiler yazı tura oynamayı kabul etmiyorlar. Oynamayı kabul etmeleri için genelde kazancın kayıptan iki veya üç kat fazla olmasını istiyorlar.
Kayıp ve kazanç söz konusu olduğunda risk alma davranışı kazanmanın kaybetmeye oranla nasıl algılandığı ile ilişkilendiriliyor. Olası kazancın çekiciliği, olası kaybın rahatsızlığını aşamadığında bireyler risk almamayı seçiyorlar.
Mantıklı kararın ilkeleri
Mantıklı karar verme sürecinde iki ilke öne çıkmaktadır: Baskınlık ve değişmezlik
Baskınlık ilkesi; A ve B seçenekleri aynı olduğunda, ancak A seçeneğinin bir artısı olduğunda A seçeneğinin seçileceğini öngörmektedir. Değişmezlik ilkesi ise seçimin seçeneklerin sunulma şeklinden etkilenmiyor olmasını öngörmektedir. Bir hastanın ameliyat olursa % 90 kurtulma şansı olduğunu söylemekle % 10 ölme olasılığının olduğunu söylemek aynı şeyi ifade etmektedir. Dolayısıyla seçimin her iki ifade tarzında da aynı olması beklenir. Ancak gerçek hayatta akılcı yaklaşım çerçevesinde değişmezlik ilkesinin karar vermede beklendiği gibi sonuç vermediği gözlemlenmektedir.
Kahneman ve Tversky karar vermede bireylerin değişmezlik ilkesine bağlı kalmadıklarını araştırmak için aşağıdaki örnekleri kullanmışlar.
Kazanmaya odaklı garanticilik
Ülkenizin yaklaşık 600 kişinin ölümüyle sonuçlanacak bir salgın hastalık ile karşı karşıya olduğunu düşünün. Bu salgınla mücadele etmek için iki yol belirlenmiş.
- A programı uygulanırsa 200 kişinin hayatı kurtulacak.
- B programı uygulanırsa üçte bir ihtimalle herkes kurtulacak üçte iki ihtimalle kimse
kurtulamayacak.
Soruya cevap verenlerin %75’i A programının uygulanmasını seçiyor. Kesin bir başarının söz konusu olduğu durumda riskten kaçınma davranışı sergileniyor.
Aynı soruya cevaplar aşağıdaki gibi olduğunda
- C programı kabul edilirse 400 kişi ölecek
- D programı kabul edilirse üçte bir ihtimalle kimse ölmeyecek, üçte iki ihtimalle herkes ölecek
Soruya cevap verenlerin %75’i D programını seçiyor. Cevaplar incelendiğinde A programı ile C programının ve B programı ile D programının sonuç olarak aynı olduğunu görebiliriz. Birinci cevap kümesi yaşam yani kazanmak odaklı iken ikinci cevap kümesi ölüm yani kaybetmek odaklı olduğundan birinde riskten kaçma diğerinde ise risk alma eğilimi öne çıkıyor. İnsanlar kazanç algısı söz konusu olduğunda riske girmeye çekiniyorlar.
Yukarıdaki örneklerden de görüldüğü gibi kişilerin tercihlerini soruyu veya durumu nasıl biçimlendirdiğimizle yönlendirebiliyoruz. Bunu günlük alışverişlerimizde de gözlemleyebiliyoruz kredi kartı veya nakitle alışveriş yapma olasılığı olduğunda nakitte yapılan indirimden bahsedilir kredi kartı ile alışveriş yaptığınızda daha fazla ödediğinizden bahsedilmez. Kaybetme duygusu kazanma ihtimalinden daha ağır basacağından kimse kredi kartı ile ödeme yaptığında daha faza harcayacağını duymaktan hoşlanmaz.
Bernoulli kişilerin servetleri artıkça elde edebilecekleri ek gelirin faydası giderek azaldığı için serveti artanların daha fazla risk alacağını ortaya koymuştur. Buna ek olarak Kahneman ve Tversky riskten kaçmanın veya riski seçmenin kişinin özelliklerinden çok sunumuna bağlı olduğunu göstermiştir. Bernoulli riskin hesaplanmasına odaklanırken Kahneman ve Tversky riskin algısı ve duygusunu ortaya çıkarmışlardır.
Kaynak:
- http://nobelprize.org/nobel_prizes/economics/laureates/2002/kahneman-lecture.html
- Kahneman, D ve Tversky A. (2000): Choices, Values and Frames,USA, Cambridge University Pres.
- Kahneman, D. ve A. Tversky. (1979): Prospect Theory: An Analysis of Decisions under Risk. Econometrica, vol. 47, no. 2 (March):263–291.
Leave a Comment
Your email address will not be published. Required fields are marked with *