Y kuşağı gençleri diğer kuşaklara nazaran ailelerinin daha korumacı ve destekleyici yaklaşımıyla yetiştirildiler. Anne babalarından daha eğitimli olmaları ebeveynleri için önemliydi, dolayısıyla erken yaşta iş hayatına atılmak yerine okumaları konusunda ailelerinden destek gördüler. Eğitim düzeyinin yükselmesi, evlenme yaşının önceki kuşaklara nazaran gecikmesi, daha az mali sorumluluk ve ailelerin desteği gibi konular bu kuşağın daha geç yetişkin olmasına neden oluyor. Y kuşağından önceki nesiller işyerinde olumsuz duygulara kapıldıklarında bunu o anda irdelemedikleri gibi genellikle başkalarına göstermemeye de çalışmaktalar. Bu sebeple sevgilisinden ayrılmış bir Y kuşağı çalışanının üzüntüsünü iş yerine taşımasını ve/ya bunu performansı ile ilgili bir sebep olarak öne sürmesini anlamakta güçlük çekebilirler.
Yaş otuz beş! yolun yarısı eder.
Dante gibi ortasındayız ömrün.
Delikanlı çağımızdaki cevher,
Yalvarmak, yakarmak nafile bugün,
Gözünün yaşına bakmadan gider.
Cahit Sıtkı Tarancı’nın çok iyi bildiğimiz Otuzbeş Yaş şiirinin ilk mısraları, orta yaş bunalımı olarak da adlandırılan ‘hayatı gözden geçirme’ sürecini anlatıyor bize. “Hayatımla ne yaptım?” “İstediklerimle elde ettiklerim aynı mı?” “Neleri ıskaladım hayatta?” gibi sorularla insanın kendisini değerlendirdiği bir süreç. Bugün ise Y kuşağının yaşadığı “Çeyrek Yaş Krizi”nden bahsediliyor. Peki nedir bu çeyrek yaş krizi?
Öncelikle Y kuşağı gençleri diğer kuşaklara nazaran ailelerinin daha korumacı ve destekleyici yaklaşımıyla yetiştirildiler. Anne babalarından daha eğitimli olmaları ebeveynleri için önemliydi; dolayısıyla erken yaşta iş hayatına atılmak yerine okumaları konusunda ailelerinden destek gördüler. Eğitim düzeyinin yükselmesi, evlenme yaşının önceki kuşaklara nazaran gecikmesi, daha az mali sorumluluk ve ailelerin desteği gibi konular bu kuşağın daha geç yetişkin olmasına neden oluyor.
Yetişkin olmanın belki de en önemli özelliklerinden biri günlük stres ve iş sorumlulukları ile başaçıkma becerisinin gelişmesidir. Ancak 20’li yaşlarının ortasında yetişkin olma sancıları çeken Y kuşağı iş hayatına atıldığında bir süre sonra çeyrek yaş krizini yaşamaya başlayabiliyor. İnternette araştırıldığında bu konuyla ilgili sonuçlara gençlerin kaleminden ulaşılabiliyor. Genelde yaklaşımları “25 yıl gitti, peki ben hayatımla ne yaptım?”, “Kariyerim istediğim gibi mi?, “Şimdi bir şeyleri değiştirmezsem 50 yaşında da böyle mi olacağım?” şeklinde. Yetişkin dünyasına girmeleriyle birlikte hayatları, kariyerleri, seçimleri ile ilgili bir çok soru ile karşı karşıya kalıyorlar.
Bu kuşağın diğer kuşaklardan bir diğer farkı ise ne hissettiklerini ve düşündüklerini rahatça ifade edebilmeleri. Özellikle duygularını daha fazla ifade etmeyi öğrenmiş bir nesil olarak çıkıyorlar karşımıza. Aynı zamanda diğer kuşaklara oranla daha rahat yardım isteyebiliyorlar. Ancak duygularını daha fazla ifade edebilmeleri, onları yönetebildikleri anlamına gelmediği gibi yardım istemeleri de her zaman yardımı kabul edecekleri anlamına gelmiyor. Y kuşağından önceki nesiller işyerinde olumsuz duygulara kapıldıklarında bunu o anda irdelemedikleri gibi genellikle başkalarına göstermemeye de çalışmaktalar. Bu sebeple sevgilisinden ayrılmış bir Y kuşağı çalışanının üzüntüsünü iş yerine taşımasını ve/ya bunu performansı ile ilgili bir sebep olarak öne sürmesini anlamakta güçlük çekebilirler.
Y kuşağı kendi duygularını rahat ifade edebildiğinden, başkalarının duygularını ifade etmediği durumlarda, onların olumsuz duygular yaşamakta olduğunu anlamakta zorlanır. Bu nedenle yöneticileri onların bu durumu anlamasını beklemek yerine kendileri ifade ederlerse iletişimleri kolaylaşacaktır.
Çeyrek yaş krizindeki Y kuşağı bireyinin duyguları ile başaçıkmakta zorlandığı zamanlar için yöneticilerine öneriler:
- Problemlerini ve duygularını anladıklarını ancak bunların bahane olarak kabul edilemeyeceğini onlarla paylaşmak, bir taraftan anlaşıldıkları hissini verirken diğer yandan sınırları da açıkça ortaya koyar.
- Gerektiğinde kendi duygularını da açıkça paylaşmak, iletişimi rahatlatır.
- Duyguları ve davranışları arasındaki ilişkiyi anlamalarına yardımcı olmak, davranışlarının sonuçlarını anlamalarını ve kişisel kontrol becerilerini geliştirmelerini sağlayacaktır.
- Yardım istemekte rahat olan Y kuşağından sıkça gelen bu taleplere çözümü sunmak kimi zaman daha kolay gelse de onların kendi çözümlerini bulmalarına destek olmak, hem çözümü kabullenmelerini hem de çözmeyi öğrenmelerini sağlamaktadır.
- Onlarda stres yaratan durumu veya tepkilerini değiştirebileceklerini onlara hatırlatmak, stres altındayken net olarak göremedikleri durumu netleştirmeyi sağlayacaktır.
- Problemlerini yeniden tanımlamalarına destek olmak ve gerektiğinde problemi daha küçük parçalara bölmek, daha objektif olmalarını ve kontrol duygusu yaşamalarını sağlayacaktır.
Anne babalarından büyüme çağlarında destek görmüş olan bu kuşak, yöneticilerin evvelden sahip olmadıkları bir rolü üstlenmelerine ihtiyaç duymaktadırlar. Yaşayabilecekleri hayat krizlerinde onlara destekleyici, yol gösterici olmak ve yetişkinliğe geçişte yaşadıkları zorlukları anlamlandırmalarına yardımcı olmak bu yeni rolü tanımlamaktadır.
Kaynak:
- Lipkin, Nicole A.; Perrymore, April J. (2009),Y In The Workplace Managing The “Me First” Generation , USA: The Career Pres Inc.

Leave a Comment
Your email address will not be published. Required fields are marked with *