Duygusal Çevikliğin Kolaylaştırıcı Hafifliği

Duygusal çeviklik bir yazılım veya projenin teknik özelliklerinin tanımlanması gibi, iş rolleri ve süreçlerdeki değişime uyum kapasitesinin tanımlanmasıyla ilişkilidir. Söz konusu değişimin yerine gelmesinin insana özgü en derin işleyiş olan duyguyla ilişkisi koparılamaz. Verimli iş sonucunu bağımlı değişken olarak ele alırsak bağımsız değişkenlerin başını duygusal çeviklik çeker. Değişimi hızlandıran da köstekleyen de insan faktörüdür. Duygu değişirse herşer değişir.

Kurumsal çeviklik, değer yaratan ve değeri geliştiren stratejiyi, yapıyı, süreçleri, insan ve teknolojiyi hızla yeniden düzenleme yetkinliğidir.

Sektörlerinin hızlı bir değişim içerisinde olmadığını düşünenlerin bu yazıyı okuması gerekli değildir. Sektörlerin hıza, insan ihtiyaçlarının çeşitliliğe, kurumların yaşam süresinin hızlı uyuma ihtiyacı olduğunu düşünenler, duygularını değiştirmeden hiçbir şeyi değiştiremeyeceklerini bilenlerdir. Kurum bu çevik dönüşümü öncelikli görenlerle, buna inananlarla ilerler.

Çeviklik (agility) kavramı kıvrak, becerikli ve atik olma özelliklerini tanımlar. Bu sıfatlar hangi eylemin başına gelirse onun hafif dokunuşlarla, kolayca yapılabildiğini anlatır. Fizik işlerde bu sıfatlar insanların becerilerini anlatır ve gösterilen beceri övgü ile ödüllendirilir. Fikir sorulan kişiler genellikle sorunları kıvrak bir zekâyla çözenlerdir. Ayrıca atiklik hızlı uyum göstererek harekete geçebilme yetisi olarak değerlidir. Öte yandan biliyoruz ki uyum, hız ve kıvraklık duygular izin vermeden ortaya çıkamaz. İlişkilerin ve yeni durumların odağına önceki yaşantılar, duygusal takılmalar, birikmiş olumsuzluklar gelirse çevikliği tanımlayan sıfatları hak eden eylemlerin ortaya çıkması zorlaşır. Oysaki iş yaşamında sıklıkla karşılaşılan durumlar birey ve ekibin duygusal çeviklik göstermesini bekler. Kurumlarda çeviklik; hızlı uyum sağlamak, dinamik yetenekler oluşturmak ve süreç başlatmak gibi çok fazla değişmeyen bir dizi temel öğe gerektirir. Bir başka değişle duygusal çeviklik, dalgalanma (oynaklık), belirsizlik, karmaşıklık ve muğlaklıkla belirginleşen V.U.C.A. çağında amaca ulaşmanın en etkin değişkenidir.

Çevik dönüşümü geniş ölçüde sağlamış şirket azdır. Bu şirketlere çevik çözümü uyguladıkları alanların neler olduğu sorulduğunda alınan cevaplar; müşteri merkezli yaklaşımı benimsediklerini gösterir. Müşteriyle doğrudan ilgili olan alanlara yöneldiklerini beyan ederler. Çevik uygulamalarında; yenilikçilik, müşteri deneyimi, satış ve hizmet önceliklidir.

Çevik, yazılımlar ve projeler için yaygın kabul gören bir yöntem oldu. İş hayatının vazgeçilmez gerçeği, en azından şimdilik, hiçbir sürecin insan faktöründen etkilenmeyerek sürdürülemediğidir. Her süreç, içinde mutlaka insan faktörünü barındırır. Psikoloji çalışmaları, kişinin kendini hızlı bir şekilde yeniden şekillendirme, alışılmışın dışına çıkma becerisinin çoğu kişi için çok zor olduğunu kanıtlamaktadır. Yetkinlikleri bilgi, beceri ve davranışlar sarmalında ele alırız. Bu sarmalın dinamik yapısı I. sistemin ve II. sistemin işleyişindeki duygular ve analitik süreçlerdir. Duygusal çeviklik V.U.C.A. dünyasında çevikleşen iş yapış biçimlerine çalışanların ayak uydurmasına imkân verir. Değişimin kaçınılmaz hızı karşısında kurumların yenilikçi çalışmaları için duygusal çeviklik kullanılır bir model sunar. Uygulamanın başarılı olması, yöntem bilgisine ve zihniyet değişikliği yapabilmeye bağlıdır.

İnsan bütünlüğünün ayrılmaz parçası

Duygu psikoloji çalışmalarının vazgeçilmez bir alanıdır. Psikolojinin farklı disiplinlerinde çalışan araştırmacılar ‘duyguyu kendi çalışmaları açısından farklı katmanlarda tanımlamıştır. Ancak hepsinin ortak yanı duyguların kesinlikle insan varlığının ayrılmaz bir parçası olduğudur.

İş verimliliği açısından duyguların hayati bir önem taşıdığını deneyimlemeyen yoktur. Bu sebeple onları tanımak, ölçümlemek, derecelendirmek ve yönetmek iş hayatını yakından ilgilendirir. Duygusal zekâ kavramının iş yaşamında yer almasından bu yana söz konusu alanda düşünüyor, araştırıyor, yorumluyor ve yazıyoruz.

Beden dili ve yüz ifadeleri duyguların dışa vurum kanallarından biridir. Kelimeler frenlenebilir ancak beden dilini aynı hızda kontrol etmek mümkün değildir. Duygunun yansımasında yüz ifadesinin yanı sıra ses tonu, el, kol, bacaklar ve bedenin duruşu rol alır. Dış dünyaya kapılarını böylece açan insan çevresiyle duygu ve yargı paylaşımları yapar. Hayatı kolaylaştıran veya zorlaştırıp karmaşıklaştıran ilişkiler kurar. Derin izler barındıran bu içsel tepkiler psikoloji açısından bilinç öncesindeki kalıp inançlarla ve alışkanlıklarla bağlantılı olabilir. Bilince uğramayan bu duygular sosyal yaşamda çoğunlukla sorunların kaynağını oluşturabilir. Duygular iş yaşamı için hayati role sahiptir. Duygu tanıma ve geliştirme çalışmaları iş yaşamının ayrılmaz bir parçası olarak yönetim becerilerinin en önünde yer alır. Vizyon, misyon ve strateji, kontrollü beyin faaliyetinin ürünleridir. Ne var ki geçmiş alışkanlık ve önyargılardan gelen davranış biçimleri, ilişki kontrolündeki başarısızlığıyla beynin kontrollü ürünlerini mahvetmek için tetikte bekler.

Duygu farkındalığında birinci koşul, içe bakış için etkinleştirilen nöronlar aracılığıyla kendini tanımaktır. Ardından diğer kişileri bireysel özellikleriyle değerlendirme ve destekleme becerisi gelir. D. Goleman’ın sonraki çalışmaları ayna nöronlar ve sosyal zekâ tanımıyla konuyu daha geliştirdi. Beyinlerimiz, başka insanlarla bağlantı kurmak üzere tasarlanmış, yaşam boyu kurulan ilişkilerle yeniden biçimlenebilen bir donanıma sahip. Sosyal zekâyı geliştirmek için doğuştan getirilen empati, özgecilik, iş birliği yeteneklerini beslemek mümkün. Bugün bunların da ötesine geçen duygusal çeviklik olmazsa iş hayatında başarılı olmak mümkün olmayacak.

Çevik iş yapış biçiminin gerektirdikleri

Duygusal çeviklik değişime hızlı ve etkin uyum sağlama yeteneği, kapasitesi ve esnekliğidir. McKinsey ortağı Smet’in belirttiği gibi çeviklik, “bir örgütün kendini yenileme, uyum sağlama, çabuk değiştirme ve hızla değişen, muğlak, çalkantılı bir ortamda başarılı olma yeteneğidir. Çeviklik istikrar ile kıyaslanmaz zira tam tersi çoğu şirket için istikrar gerektirir”.1

Burada tanıdık olan diğer çevik uygulamalara değinmek kavrayışta kolaylık sağlayabilir. Yukarıda belirttiğimiz değişime hızlı ve etkin uyum sağlama özelliğiyle çevik projelerde süreçlerin kısalması, müşteri ve hizmet arasındaki yolu da kısaltır. Ana ilkeleri dört değişkende ele alınır;2

  • Bireyler ve aralarındaki etkileşim süreçler ve araçlardan önceliklidir,
  • Çalışan yazılım kapsamlı dokümanlardan önce gelir,
  • Müşteri ile işbirliği sözleşme pazarlıklarının önünde olmalıdır,
  • Değişime karşılık vermek bir plana bağlı kalmaktan önemlidir.

Çevik projelerde hangi işlerin yapılacağını belirleyen kişiden (product owner) gelen ve geliştirme ekibinden (development team) istenen işler vardır. Bunlar dış dünyanın değişimine bağlı olarak müşterinin isteklerine cevap verecektir. Duygu yönetiminin çevikliği konusunda da benzer bir beklenti bulunmaktadır. Duygusal çevikliğin iki temel işlevi; kısa zamanda ve sıçramalı değişimdir. Hedeflenen sonuca hesaplanan hızda erişmek böyle sağlanabilir. Kurumda veya dış dünyada ortaya çıkan bir değişim karşısında duygusal çeviklik gerektiren yaşantılar günden güne artmaktadır. Müşteriden yönetime yönetimden ekibe iletilen beklentinin hızla hizmet veya ürüne dönüşmesi gerekir. Temel özelliklerden biri esneklik gösterebilmektir. Bağlı çalışanların odaklanması ve emeği çözümü hızlandırır. Beklenen ürün veya hizmeti üretmek için duyguların adeta otomatik olarak uyum göstermesi gerekir. Bireyden veya ekip üyelerinden beklenen duygusal çeviklik, sorumluluk alarak en faydalı işi oluşturmak yönündedir. Duygusal çevikliğin göstergesi olan sorumluluk alanları vardır. Scrum ekibinin temel üç özelliğinde olduğu gibi; a) birey ve ekip olarak duruma uygun duygular geliştirmek ve o duyguya sahip çıkmak, b) çapraz işlevlerde rol almak, c) birlikte etkin çalışma ortamını oluşturmak.

Duygular çevik olmazsa

Beynin II. sistemi analitik düşünebilen, problemleri rahatlıkla tanımlayabilen, çabuk kavrayan ve buna göre atılacak adımları tespit edebilen bir düşünsel yapıdır. Ancak I. sistemin izin verdiği ölçüde kullanılır. Çeviklik egzersizi yapmamış duygular karar alma ve harekete geçmenin önünde engeldir. Etkileşim ve sonuç evrimsel gelişimin en eski ve güçlü kodu olan duygular tarafından zedelenir. Bu sebeple bireyler ve aralarındaki etkileşim, araç ve süreçlerin önünde değerlendirilmelidir. Nasıl çalışan yazılım kapsamlı dokümanlardan daha öncelikli ise, duyguların aklı engellememesi de en az o kadar önemlidir. Müşteri ile işbirliği sözleşme pazarlıklarının önünde geldiği gibi, uzlaşmaya yatkınlık dinamik etkileşimde dramatik rol oynar. Öte yandan değişimin hızını yakalamak planlanan adımlara bağlı kalmanın önündedir. Bu ancak katı olmayan duygusal esneklikle mümkün olur. Zira ilişkileri uygun çözümlerle yöneten duygusal çeviklik, değişime cevap verecek bir planı uygulamaktan önemlidir. Süreçler ve araçlardan öncelikli olan bireylere ve aralarındaki etkileşimin kalitesine bağlıdır. Scrum’daki “iş değeri” kavramı işlerin öncelik sıralamasıysa, duyguların seçimi duygusal zekânın en üst düzeyde ortaya çıkacağı duygusal çevikliktir.

Bürokratik sistem; hareket kabiliyetinin yavaşlığı, siloları aşamama sorunu, zor işbirlikleri, bilgi bariyerleri, merkezileşme ve riskten kaçınma tutumuyla rekabet dışı kalma sorunu yaşar. Çevik sistemler; hızlı harekete geçme, çevik işbirliği, kolay çözümle işleri halletme, taraflara karşı duyarlılık, serbest bilgi akışı, hızlı karar verme, esnek davranma yetkinliği ve yetkisi, hatalardan öğrenme nitelikleriyle yeni rekabet kurallarında ivme kazandırır.2

Sonuç

Duygusal çeviklik, bir yazılım veya projenin teknik özelliklerinin tanımlanması gibi, iş rolleri ve süreçlerdeki değişime uyum kapasitesinin tanımlanmasıyla ilişkilidir. Söz konusu değişimin yerine gelmesinin insana özgü en derin işleyiş olan duyguyla ilişkisi koparılamaz. Verimli iş sonucunu bağımlı değişken olarak ele alırsak bağımsız değişkenlerin başını duygusal çeviklik çeker. Değişimi hızlandıran da köstekleyen de insan faktörüdür. Duygu değişirse her şey değişir.

Kaynakça:

  1. Wouter A, Aaron De S, Kirsten W. Agility: it rhymes with stability, MC Kinsley Quarterly, Aralık 2015.
  2. Agile Süreçlerde İhtiyaç Analizi [İnternet]. Uygun erişim: https://www.pem360.com/blog/Agile/Agile-Sureclerde-Ihtiyac-Analizi/194

Diğer Makaleler

Yorum Bırakın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmiştir

Son Makaleler

En Çok Yorumlanan

Öne Çıkan Videolar

Hayatın Hakkını Vermek

Hayatın Hakkını Vermek | Prof. Dr. Acar Baltaş | TEDxIzmir

Mesleğimi nasıl seçmeliyim?

Kurumların yönetim felsefesini hayata taşıyan insan ve değişim projeleri üzerine çalışan Prof. Dr. Zuhal Baltaş, mesleğinizi nasıl seçmelisiniz konusu üzerine bilgi veriyor.

Hayalini Yorganına Göre Uzat

Prof. Dr. Acar Baltaş, TEDxAnkara'da yaptığı konuşmada istek ve başarı arasındaki ilişki ile "yatkın olduğumuz şeyleri hayal etmenin" önemini anlatıyor.

Öne Çıkan Kitaplar

Personova Kişilik Envanteri Testi