Mutluluğa giden üç yol, sahip olmak, yapmak ve olmaktır.Yaşam doyumu yüksek olan insanlarda mutluluk düzeyi artış göstermektedir.Fakat insanlar daha fazla paraya sahip olunca daha fazla mutlu olacaklarını düşünürler ama bu düşünce kısmen doğrudur.Tüm bunların gerçekleşmesi için en önemli üçüncü etken ise zaman olup tün herkese eşit olarak verilmiş tek kaynaktır.Bizlerin pişmanlık yaşamaması için para zaman ve mutluluk dengesini iyi kurması gerekmektedir.
Yakın zamanda yapılan bazı araştırmalar, mutluluğun önemli ölçüde; tatmin bulma kapasitesi, başkalarına iyilik yapma kapasitesi, yakınlık kurma ve arkadaşlık kapasitesi ile ilişkili olduğuna işaret etmektedir. Diğer taraftan Seligman yaptığı araştırmalar sonucunda, mutluluğa giden üç temel yol olduğunu söylemektedir: Bunlar, sahip olmak, yapmak ve olmak’tır.1
Sahip olmak, para aracılığı ile elde edilecek olanlara bağlıdır ve yazar buna, “tatlı hayat” demiştir. Para ile satın alınan ve kişi için son derece değerli bir objenin verdiği hazzın en fazla dokuz ay sürdüğü saptanmıştır. Üstelik sık sık alışveriş yapmak “doyum” değil, duyarsızlaştırma yaratmaktadır.
Yapmak, eylem içinde ortaya çıkmaktadır. Bu eylem sevilen bir dostla fikre dayalı bir sohbet, kişinin içine girerek dinlediği klasik müzik veya okuduğu kitap, kaya tırmanışı yapan bir sporcunun yaşantısı olabilir. Yazar bu durumu “iyi hayat” olarak tanımlamıştır.
Olmak ise, kişinin kendisini aşan bir amaca hizmet etmesini içine alan bir durumdur. Zamanının, parasının ve enerjisinin bir bölümünü sosyal sorumluluk projelerine ayırmak bu bağlamda ele alınabilir. Bu yaklaşım “Bunun bana ne faydası var?” olarak özetleyebileceğimiz Anglo-Sakson yaklaşımının tam tersidir ve “Bunun başkalarına ne faydası var?” olarak tanımlayabileceğimiz farklı yöndeki bir zihin haritasının sonucudur. Örneğin, kendinden daha az şanslı olan insanlara karşı kendini sorumlu hissetmek, kişileri bu tür eylemlere yaklaştırmaktadır.
Yaşam doyum puanı yüksek olanların hayatları incelendiğinde aşağıdaki özellikler bulunmuştur. Bu özelliklerin ortak noktasının kişinin sahip olduğu para veya zamanı nasıl değerlendirdiği ile ilgili olduğu görülmektedir.
- Komşusunu tanımak. Komşu ile yakın ilişkiler kişisel mutluluğa yüzde 34 etki etmektedir.
- İş için yolda tüketilen zaman mutluluk üzerine doğrudan ve olumsuz etki yapmaktadır.
- Bir sosyal kulübün veya cemaatin üyesi olmak ve en az ayda bir kere düzenli olarak bir araya gelmek.
- İnsanlarla iletişim imkanı veren bir iş yapmak.
- Doyurucu bir cinsel yaşamı olmak.
- Gün içinde tam sessizliğe zaman ayırmak.
- İyi bir evlilik veya beraberlik sürdürmek.
- Çocuk sahibi olmak ve onunla vakit geçirmek.
- Az televizyon izlemek.
Paranın verdiği haz
İnsanlar daha çok para sahibi olurlarsa, daha çok mutlu olacaklarını düşünürler. Alt gelir grubundan orta gelir grubuna geçerken bu düşünce doğrudur. Ancak orta gelir grubunda bir plato başlar ve daha çok para daha çok mutluluk getirmez. Para insanları, kendilerini düşünmeye iter. Piyangodan büyük sayılacak ikramiye kazananlar, hemen zihinlerinden bu parayı harcamaya başlarlar ve çok kere “ikramiye biraz daha büyük olsaydı” diye düşünmeye başlarlar. Oysa British Columbia Üniversitesi’nde yapılan bir araştırma, parayı başkaları için harcayanların daha mutlu olduğunu ortaya koymuştur.
Harvard Business School Öğretim Üyesi ve Pazarlama Uzmanı Michael Norton, paranın kullanılışı ve bunun insana yaşattığı duygular konusunda çok sayıda araştırma yapmış ve çalışmalarını “Happy Money”2 adlı kitapta toplamıştır. Araştırmaya katılan öğrencilere sabah içinde 25 dolar bulunan zarflar verilmiş, bir bölümüne “parayı kendileri için”, diğer bölümüne de “başkaları için” harcamaları söylenmiştir. Gün sonunda araştırma laboratuvarında, öğrencilerin doyum düzeyleri değerlendirilmiştir. Kendilerine verilen parayı “başkaları için” harcayanların açık arayla daha fazla iyilik ve hoşnutluk hali yaşadıkları ve daha mutlu oldukları görülmüştür.
Bilim çevrelerinde, bu araştırmanın ABD ve Kanada gibi varlıklı ülkelerde yapıldığı ve bu nedenle de sonuçların genellenemeyeceği ve araştırmanın geçerliliğinin bu ülkelerle sınırlı olduğu yönünde eleştiriler yapılmıştır. Bunun üzerine araştırma Güney Afrika, Uganda ve Hindistan’da tekrarlanmış ve her yerde aynı sonuçla karşılaşılmıştır. Paranın bir bölümünü başkaları için harcamak, Dünya’nın her yerinde insanların kendilerini daha iyi hissetmelerine neden olmaktadır.
Zaman ve mutluluk
Hepimiz çevremizde zamanlarının kendilerine yetmediğinden şikayet eden insanlarla yaşıyoruz ve kendimiz de bunlardan biri oluyoruz. Oysa dünyada herkese eşit olarak verilmiş tek kaynak zamandır. Başarılı, başarısız; zengin, fakir; genç, yaşlı herkesin 24 saati vardır ve insanlar günümüzde zamanlarını sakınmak konusunda, paraları konusunda olduğu kadar hassastır.
British Columbia Üniversitesi’ndeki araştırma grubu, para konusunda yukarıda özetlemeye çalıştığım araştırmayı, zaman konusunda da tekrarlamıştır. Boş bir günlerinde araştırmaya katılmayı kabul eden öğrencilerin bir bölümüne, “zamanlarını sadece kendilerini hoşnut edecek şekilde”; diğer bölümüne de “başkalarını hoşnut edecek şekilde” geçirmeleri söylenmiştir. Gün sonunda yapılan değerlendirmede, zamanlarını başkalarını hoşnut ederek geçirenlerin çok daha mutlu oldukları görülmüştür.
Bu durum ilk bakışta paradoksal bir sonuçla karşı karşıya olduğumuzu düşündürür. “Zamanım kendime yetmezken, zamanımı başkaları için kullanmak daha çok sıkıntı yaratmaz mı?” sorusunu akla getirir. Oysa ilginç bir şekilde zamanı başkaları için kullananlar, bir süre sonra onlar için daha fazla bir şey yapmak ve daha fazla zaman vermek ihtiyacı hissederler. Belki de bu nedenle, gönüllü hizmet örgütlerine başta isteksizce girenler, bir süre sonra zamanlarının giderek daha fazlasını hizmet yolunda harcamaktadır.
Pişmanlık yaşamamak için
Hayatını ölüm döşeğindeki hastalara bakarak geçiren Avustralyalı hemşire Bronnie Ware emekli olduğu zaman meslek hayatındaki izlenimlerini, Türkçe’ye “Ölüm Döşeğindeki Beş Büyük Pişmanlık” adıyla çevirebileceğimiz bir kitapta toplamıştır.3 Bu pişmanlıklar şunlardır: 1) Keşke başkalarının ne diyeceğine bu kadar çok değer vermeseydim.2) Keşke bu kadar çok çalışmasaydım. 3) Keşke duygularımı dile getirseydim. 4)Keşke arkadaşlarımdan kopmasaydım. 5) Keşke daha çok mutlu olsaydım.
Görüldüğü gibi ölüm döşeğindeki hiç kimse, “daha çok para kazansaydım” dememiştir. Oysa insanlara “Daha çok mutlu olmak için neye ihtiyaç duyarsınız?” sorusunun cevabının genellikle, “para” olduğunu en başta belirtmiştik. Bu insanların en büyük pişmanlıklarından birisi de, bu kadar çok çalışmak yerine çocuklarıyla vakit geçirmemek olmuştur. Birçok genç aile, aynı yaşta çocuğu olan arkadaşlarla tatile çıkmayı ve herkesin kendi dünyasında yaşadığı bir tatil yapmayı tercih etmektedir. Oysa sadece aile üyelerinin birlikte olduğu ve çocuklarının gelişim ve büyümesini izlemek, tekrarlanamayacak anılara sahip olmak anlamına gelmektedir.
İnsanların büyük çoğunluğu mutluluğun gerçekte bir seçim olduğunu ancak ölümle karşılaşınca fark etmektedirler. Bu seçim için gazete eklerinde ve kişisel gelişim kitaplarında yer alan “öneriler listesini” hayata yansıtmak mümkün olmamaktadır. Kişi bu önerileri tutmak için kendisine söz verse bile, bir süre sonra eski alışkanlıklarına geri dönmektedir. Mutluluk, bunu sağlayan zihin yapısına sahip olmak ve mutlu olmaya giden hayat yolunu benimsemekten geçmektedir. Alışkanlıklarından vazgeçmek ve konfor alanlarından çıkmak istemeyen insanlar daha mutlu olma şansından da kendilerini yoksun bırakmaktadır.
Sonuç
Bulgular, paranın satın aldıklarıyla ve sadece kendimizi düşünerek mutlu olmanın zorluğunu bir kere daha doğrulamıştır. Böylece aynı zamanda, paranın satın aldıklarının verdiği hazlar ve kişinin sadece kendisini düşünerek elde ettiği keyiflerle yaşanan hayatların doğurduğu doyumsuzluğu anlamak mümkün olabilmektedir. Bir düşünürün dediği gibi, “kendisi için yaşayanın ölümünden dünya karlı çıkar”.
Zamanının ve parasının bir bölümünü başkaları için harcayanlar daha mutludur. Bu nedenle birisi için iyi bir şeyler yapın. Sadece kendinize değil, biraz da sizden daha az şanslı olanlara odaklanın. Aynı durum para için de geçerli. Hepimizin bütçesinden başkalarına ayırabileceği küçük de olsa bir pay vardır ve bizim için küçük ve önemsiz olan bu miktar, başkalarının hayatında büyük bir fark yaratabilir.
Kaynakça:
- Seligman M. The new era of positive psychology [İnternet]. Uygun erişim: http://www.ted.com/talks/martin_seligman_on_the_state_of_psychology
- Norton M., Dunn E. Happy money. Simon and Shuster; 2013.
- Ware B. The top five regrets of the dying: a life transformed by the dearly departing. Hay House; 2012.
Leave a Comment
Your email address will not be published. Required fields are marked with *