Yeteneği Nasıl Tanımlıyorsunuz?

Yeteneği Nasıl Tanımlıyorsunuz?

Yeteneği nasıl tanımladığınız tutum , algı ve varsayımlarımızı doğrudan etkiler. Tanımladığımız bu kavramlar çalışanlar olarak işimize olan tutumumuzu , kapasitemizi , öğrenme ve gelişim potansiyelimizi şekillendirir. Bu durumda bizlerin davranışlarını etkiler. Kavramlar uygun bir şekilde hizalanırsa sadece bireysel düzeyde başarı elde etmekle kalmaz , bireylerin hizmet ettikleri kurumlar içinde büyük bir başarıya imza atılmasını sağlar. Bu makalede de bu kavramların uygulamasına yönelik bir kaç örnek ele alınmıştır.

Çeviri: Dilara Özsan, Baltaş Grubu Stajyeri, Virjinya Üniversitesi Psikoloji Bölümü Öğrencisi; Handan Odaman Uşaklıgil, Baltaş Grubu, Akademi ve Yönetim Asistanı

İşimizde “yeteneği” nasıl tanımladığımız, tutum, algı ve varsayımlarımızı doğrudan etkiler.

Kariyerinizi baştan sona düşünün. Gelişiminiz için en önemli olduğu kanaatine vardığınız veya çevrenizdekiler tarafından sizden beklenen özelliklerin bir listesini yapın. Bunlar her şey olabilir: Tecrübe, uzmanlık veya sosyal beceriler. Bu listeyi inceleyin. Çalışkanlık, tutum ya da tutkunun listede olma olasılığı çok yüksektir. 

Şimdi bu özelliklerin sizin için ne anlama geldiğini düşünün. Bunları net bir şekilde tanımlayıp her tür muğlaklığı ortadan kaldırabiliyor, çevrenize onlardan beklediklerinizi doğru yansıtabiliyor musunuz? Bu özelliklere hak ettikleri değeri veriyor musunuz; yoksa bir lider olarak başkalarından mı talep ediyorsunuz?

Bu sorular ilk bakışta basit gözükebilir. Ancak, bu basitliğin altında çok boyutu olan bir kavramı barındırırlar. Formülü ise, aynı ağırlıkta uygulandıklarında dengeyle sonuçlanması gereken üç ayrı değişkenden oluşur.

Söz konusu kavram, çalışanlar olarak işimize olan tutumumuzu, kapasitemizi, öğrenme ve gelişim potansiyelimizi şekillendirir. Bunun sonucunda katıldığımız örgütlere ne gibi katkılarda bulunduğumuzu etkiler.

Liderler olarak, stratejimizi uygulamak ve kurumlarımızın vizyonunu gerçeğe dönüştürmek için yeteneği nasıl yönlendirdiğimize, yetiştirdiğimize ve geliştirdiğimize etki eder. 

Kurum olarak ise, işimiz için rekabet avantajı sağlayabilecek bir gelecek için işgücünü oluştururken yeteneği nasıl bulduğumuzu, yönettiğimizi ve ona nasıl fırsat tanıdığımızı etkiler.

Bu değişkenler uygun bir şekilde hizalanır ise, sadece bireysel düzeyde zengin geri dönüşü olan bir başarı elde edilmekle kalmaz, büyüme ve karlılığa yol açarak bireylerin hizmet ettiği kurumlar için de büyük bir başarıya imza atılır. 

Kavramın uygulamasına yönelik birkaç örneği ele alalım.

Sadece çok çalışmak değil, akıllıca çalışmak 

Hepimiz çok çalışmanın önemli olduğunu biliyoruz; fakat aynı zamanda akıllıca çalışmayı teşvik etmeli ve ödüllendirmeliyiz. Burada IQ veya eğitimden değil, daha çok ilk adımın ilerisini düşünme girişimi ve şevkinden söz ediyoruz. Akıllıca çalışmak sadece “ne” sorusunu değil, aynı zamanda neden ve nasıl sorularını sormaktır.

Bir şeyi tasarlarken, yönetirken veya ona öncülük ederken sadece bir adım değil, beş adım ilerisini düşünmeliyiz. Beş boyutun hepsini ele almalı ve hiçbirinden vazgeçmemeliyiz. Bu zihniyet her iş, rol veya iş ya da teknoloji dünyasındaki her görev için geçerlidir. Önemli olan ilk adımı atmak değil, ilk adımın ilerisinde bizi nelerin beklediğidir.

Bir örnek ele alacak olursak, bir iş sürecinde sorun yaşandığında veya teknolojik bir çözüm işe yaramadığında, sadece ne yaşandığını bilmek yeterli değildir. Aynı zamanda, bu durumun neden ortaya çıktığını ve bunu nasıl engelleyebileceğimizi ve/ya iyileştirebileceğimizi bilmek isteriz. Bazı şeyler kontrolümüzün dışında olabilir; fakat etki alanımızdaki hataları en aza indirgememiz gerekir. 

Var olan çözümlerle yetinmek yerine yeni çözümler geliştirmek

Yeni bir problem veya zorlayıcı bir durumla karşılaştığımızda resmin bütününü düşünmeli ve parçaları birleştirmeye çalışmalıyız. Ancak bununla yetinemeyiz. Durumu yeni bir yaklaşımla ele almalı ve farklı bir yönüne ışık tutacak şekilde bakış açımızı değiştirmeliyiz.

Amaç, olasılıkları önceden görüp tahmin edebilmek ve bir fırsat yaratmaktır. Bir zamanlar imkânsız olarak gördüklerimizi mümkün kılmak için sınırları zorlamak, daha ortaya çıkmadan önce bir başka zorlayıcı durum için süreci tetiklememizi sağlayacaktır. 

Tutumu yeteneğin önünde tutmak

Çoğu zaman tutum, gerçekçi bir iyimserlikle dengeli olmayan, körleşmiş bir heves ile karıştırılır. Bu doğru değildir. Durum daha ziyade gidişatı belirleyen zihniyetimizle ilgilidir. Orada olmayı istediğimizi ve problemle ilgilenmeye hevesli olduğumuzu gösteren zihniyetimizdir. Fazladan çaba göstermeye hazır ve istekli olduğumuza zihniyetimiz karar verir. 

Ben hiç sınırsız kaynağı ve zamanı olan bir iş, proje veya girişim ile karşılaşmadım. Belki bunlar gerçekten vardır, fakat ben henüz rastlamadım. Kaynakların sınırlılığını ve birbiri ile rekabet içindeki öncelikleri ele aldığımızda, başarı için basit bir reçete olmadığını söyleyebiliriz.

Ancak, başarılı insanları ve bu başarıya nasıl ulaştıklarını inceleyecek olursanız, hızlıca iki şeyin farkına varırsınız. Birincisi, onlara görünmez bir el gibi yardımcı olan ve engellere rağmen devam etmelerini sağlayan bir azme sahip oluşlarıdır. İkincisi, başarısız olduklarında tekrar ayağa hızlı ve daha güçlü kalkmak için cesaret ve güç buldukları yılmazlıklarıdır.

Başarısızlık hiçbir zaman bir başlangıç noktası olamaz; fakat kaçınılmazdır. Mükemmel fikirler, ürünler ve çözümler bile öyle ya da böyle bir noktada başarısızlığı tadarlar. Böyle bir durumda fark yaratacak olan yeteneklerimizin azmi ve yılmazlığıdır.

Merakla kıvılcımlanan inovatif zihniyet

Merak, küçükken çevremizdekileri keşfetmek için bize verilen ve büyüdükçe kaybetme riskiyle karşılaştığımız bir hediyedir. Mevcut durum ile tatmin olmadığımız ve rehaveti kabullenmek istemediğimiz için inovasyon yaparız. 

Bu zihniyet iş hayatının her alanında karşımıza çıkabilir. İnovasyonu, sadece herkesin istediği yeni ürünler ve çözümler tasarlarken değil, rutin olma eğilimindeki rollerin ve fonksiyonların yürütüldüğü, müşterilerle doğrudan ilişki içinde olmayan iş birimlerinde de hayata taşıyabilirsiniz. 

Hiçbir rol, girişim veya proje gelişimden yoksun olmamalıdır. Merak, insanın yaratıcılığını hayatının her alanında ifade etmesi için bitmek bilmeyen bir tutkuyu besler. 

Tutkuyu ham bilginin önünde tutmak

Bu son örnek benim için çok şey ifade etmektedir. Tutku, çoğu zaman ham enerji ile karıştırılır. Evet, enerji bunun bir parçasıdır. Fakat tutku, insanların duyguları ile amaç bilincini birbirine bağlayan köprüdür.

Bazı insanlar işe gider. Bazıları ise her sabah, dünyada bir fark yaratma arzusu ile yataklarından kalkarlar. Bir fark yaratmak için mutlaka dünyayı kurtarmaya ihtiyaç yoktur.

Diğer Makaleler

Leave a Comment

Your email address will not be published. Required fields are marked with *

Son Makaleler

En Çok Yorumlanan

Öne Çıkan Videolar

Hayatın Hakkını Vermek

Hayatın Hakkını Vermek | Prof. Dr. Acar Baltaş | TEDxIzmir

Mesleğimi nasıl seçmeliyim?

Kurumların yönetim felsefesini hayata taşıyan insan ve değişim projeleri üzerine çalışan Prof. Dr. Zuhal Baltaş, mesleğinizi nasıl seçmelisiniz konusu üzerine bilgi veriyor.

Hayalini Yorganına Göre Uzat

Prof. Dr. Acar Baltaş, TEDxAnkara'da yaptığı konuşmada istek ve başarı arasındaki ilişki ile "yatkın olduğumuz şeyleri hayal etmenin" önemini anlatıyor.

Öne Çıkan Kitaplar

Personova Kişilik Envanteri Testi