Değerli Kaynak Okurları,
2016’yı geride bıraktık ancak pek çok konuda insanlar, kurumlar, ülkeler ve dünya için olumlu gelişime ve yüksek değerlere dayalı değişimlerin uzağındayız.
Milenyumu insan ve doğa ilişkisinin çözümlenmesi ve sürdürülmesi için umut yüzyılı olarak görüyoruz. Türkiye’nin de içinde olduğu 193 ülkeli BM, milenyum başında bu anlayışa yol gösterici çalışmaları yürütmeyi üstlendi. 2030 için yapılan öneriler, 17 alan olarak revize edildi. Bu alan genişletmeyle; büyük hedefleri daha ufak, daha yöresel ve sektöre özgü hale getirmek amaçlandı. Böylece kurumların ve bireylerin harekete geçip sonuç alma gücünün arttırılması mümkün olacak.
Bu sayımızı son tahlilde insan ve doğanın sürdürülmesi ve yaşam kalitesinin yükseltilmesi için yapılacak zihniyet değişikliğine ayırdık. İş hayatını verimli, çalışan hayatını yaşanası yapacak anlayış ve arayışları okurlarımızla buluşturmak istedik. Dünyayı ve kurumları kollayarak, insanlara tam iyilik halini yakalama şansı verecek çalışmalara yönelmek artık kaçınılmaz. Değişim yolunda atılan adımların sürekliliğini sağlamak, yeni alışkanlıklara ve iş yapış biçimlerine dönüştürmek kolay değil. Zihin karar verir, davranış bu kararı uygular. Yenilenmek için önce zihniyetimizi değiştirmemiz gerekir. Günümüz zihniyet değişikliği günü.
Sahiplenilen her doğrunun bir alternatifi olabilir. Üstelik bu alternatif milyonları etkileyebilecek bir iz bırakma ihtimaline sahiptir. Bu tıpkı mum ışığından elektriğe uzanan enerji ve aydınlanma sıçrayışında; zamana bağlı olarak yönü değişmeyen “doğru akım”a karşı hem yönü, hem de şiddeti değişen, bu sebeple de elektriği çok uzak mesafelere taşıyabilen “alternatif akım”ın zaferi gibidir. Fikir sıçramaları hızla yayılır ve gelişimi çok yönlü etkiler. Zihniyet değişikliği; eleştirel düşünce ve yaratıcı problem çözme için fırsat yaratır, rutini kırar ve zihni özgürleştirir. Hepimizden umutlu bir yüzyıl için sıçrama yapacak yeniliklerin peşine düşmemiz bekleniyor.
OECD PISA 2012 Raporu’na göre Türkiye’deki 15 yaş öğrenci grubu içinde eleştirel düşünebilenlerin oranı yüzde 2,2 iken OECD ortalaması yüzde 11,4’tür. OECD 2016 Eğitim Endeksi’nde Türkiye, sondan dördüncü olmuştur. Eğitimin yönünü eleştirel düşünceye çevirmek için kurumlara ciddi sorumluluklar düşüyor.
69. Kaynak dergimizin sayfalarında değerli yazarların zihniyet değişikliğinin iş hayatına taşınması konusundaki görüş ve katkılarını bulacaksınız. Kordsa Global’den Cenk Alper’in, Olmuksan’dan Ayşegül Kara’nın, Standard Profil’den Bircan Kutlu’nun, Beyçelik Gestamp’tan Bahaddin Ersoy’un, Londra Accenture’dan Durucan Baltaş’ın, Unilever’den Aslı İçingür Güler’in ve TAİDER – Kil-SAN A.Ş.’yi temsilen Meral Ekmekçioğlu’nun önemli, ilgi çeken görüşlerini ve uygulamalarını bulacaksınız.
Ülkemiz adına daha umutlu bir gelecek hayal ediyoruz. Yeni yılda bu hayalleri hayata taşımak için, daha farklı düşünebileceğimiz kolektif bir zihniyet değişikliği dilerim.
Saygılarımla,
Prof. Dr. Zuhal BALTAŞ