“Derisini değiştirmeyen yılan, kafasını değiştirmeyen insan ölmeye mahkûmdur.” demiş Friedrich Wilhelm Nietzsche. Son yıllarda bu sözün geçerliliğini, her an ve her alanda yaşıyoruz. Teknolojideki ve iş yapış biçimlerindeki bu hızlı değişim İK’yı da derinden etkiliyor ve dönüşümünü zorunlu kılıyor. İK alanında dünyaca üne sahip olan Prof. Dr. Dave Ulrich’in yazdığı İnsan Kaynakları Şampiyonları (Human Resource Champions)1 adlı kitapta IK’nın rollerine yer veriyor: 1. Stratejik iş ortağı 2. Çalışanın avukatı 3. Yönetsel uzman 4. Değişim öncüsü. İK olarak, sorunlar karşısında anlık cevap verebilir bir yapı oluşturmak, kurumun değişen şartlarına uyabilmek, her an güncel kalabilmek gittikçe önem kazanmaktadır.
“Derisini değiştirmeyen yılan, kafasını değiştirmeyen insan ölmeye mahkûmdur.” demiş Friedrich Wilhelm Nietzsche. Son yıllarda bu sözün geçerliliğini, her an ve her alanda yaşıyoruz. Teknolojideki ve iş yapış biçimlerindeki bu hızlı değişim İK’yı da derinden etkiliyor ve dönüşümünü zorunlu kılıyor. İK çalışanları, “Artık işe alımlarda neredeyse hiç kariyer sayfalarına bakmıyorum, ilk baktığım adres Instagram” derken, çalışanlarda “şirkete neden gelmek zorundayız ki, evden çok rahat çalışabiliriz” dediği noktadayız. Eğitim ve artan bilinç, farklı düşünme, çalışma ve kendini konumlandırma ihtiyacını kaçınılmaz hale getiriyor.
İK alanında dünyaca üne sahip olan Prof. Dr. Dave Ulrich’in yazdığı İnsan Kaynakları Şampiyonları (Human Resource Champions)1 adlı kitapta IK’nın rollerine yer veriyor. Bunca yıl önce kaleme alınmış ve yaşanılması zorunlu zihniyet dönüşümünü net olarak tanımlayan bu rolleri üstlenme konusunda hangi noktadayız birlikte düşünelim.
1. Stratejik iş ortağı: Geçmişte sadece operasyonel ve idari bir birim olarak kabul edilen İK, günümüzde diğer birimlerle stratejik bir ortak olarak çalışmaktadır. Özellikle, kurumların ana amaçlarını gerçekleştirmesinde “insan” kavramının gittikçe önem kazanması, İK’nın hak ettiği değeri bulmasını sağlamıştır. Bunun yanında hala IK olarak kendini ispatlama ve kabul ettirme ile mücadele etmek durumunda kalan birçok firma bulunmaktadır.
2. Çalışanın avukatı: Günümüzde organizasyonun gerekliliklerini ve yönetimin kararlarını uygulatma ile çalışanların ihtiyaçlarını duyma dengesinin nispeten iyileştiği görülmektedir. Çalışanın kuruma ayak basmasından itibaren başlayan sorumluluk, ihtiyaç ve beklentilerini karşılama, yetkinliklerini artırma, işi gerçekleştirecek ortamı hazırlama ve motivasyonu artırma görevleri baki kalmakla birlikte her an ulaşılabilir, her sorun için danışılabilir bir misyonu üstlenmesi önemli bir gelişim olmuştur. Ancak bunu her kurum için söylemek kolay değildir. Birçok kurum hala Çalışanlar tarafından mesafeli ve yönetimin avukatı olarak algılanmaktadır.
3. Yönetsel uzman: İK uygulamalarının, çalışan bağlılığını artırma ve kurumun hem hizmet hem de ürün kalitesini artırma konusunda önemli bir rolü vardır. Bu nedenle İK uygulamaları konusunda sahip olunan uzmanlık kritik bir nokta haline gelmiştir. Bu nedenle İK çalışanlarının özellikle kariyer planlama, performans değerlendirme ve eğitim alanlarında profesyoneller tarafından danışmanlık almaları, önemli bir çözüm olmuştur.
4. Değişim öncüsü: Kuralları net ve esnekliği düşük olan bir birim olarak algılanan İK’nın en çok gelişime ihtiyaç duyduğu rolünün “değişim” olduğunu düşünülmektedir. Bunun yanında kurumun değişen vizyonuna, misyonuna ve hedeflerine yönelik anlık cevap verebilir bir birim haline dönüşme gerekliliği de gözle görülür bir gerçektir. Değişime ayak uydurmak yerine; tetikleyen, harekete geçiren, öncü olan anlayışa sahip olması ve çalışmalarıyla katma değer yaratması beklenmektedir.
İK olarak, sorunlar karşısında anlık cevap verebilir bir yapı oluşturmak, kurumun değişen şartlarına uyabilmek, her an güncel kalabilmek gittikçe önem kazanmaktadır.
Bu bilgiler ışığında İK şu kararı vermelidir: “Kurumu etkileyen ve yön veren olmak mı?” veya “kurumu destekleyen ve sadece ihtiyaçlara cevap veren bir birim olarak kalmak mı?”. Kendini nasıl konumlandırdığı ve nasıl algılanmak istediği tamamen İK çalışanların aittir. Çünkü günümüze kadar destekleme ve kurumu güçlendirme konusunda oldukça başarılar elde etmiş ve kendini ispatlamış olan İK’nın, gelecekte kurumların içinde çok daha stratejik bir yere sahip olacağı net bir şekilde görülmektedir. Asıl soru İK çalışanları olarak bu zihinsel dönüşüme hazır mıyız?
Kaynakça:
- Ulrich D. Human Resource Champions. Harvard Business School Press; 1997
Yorum Bırakın
E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmiştir