Ekonomilerin büyümesinde, gelişmesinde ve hareketlenmesinde girişimcilik önemli bir rol oynamaktadır. Girişimcilik yenilikçiliği, yaratıcılığı ve risk almayı içerir. Girişimciler, bir toplumda yeni iş sahalarının ve imkanlarının yaratılmasını, yeni teknolojilerin geliştirilmesi ve kullanılmasını tetikler ve desteklerler. Girişimcilik özellikleri, bireyin kişiliğinden, yetiştirilme tarzından ve aile yapısından etkilenmektedir. Girişimciliği belirleyen önemli bir etken de, kişinin içinde bulunduğu kültürdür. 72 ülkede yaptığı araştırmalar sonucunda, kültürleri birbirinde ayıran 4 boyutu belirleyen Geert Hofstede kültürü, her bireyin öğrenmiş olduğu düşünce, duygu ve potansiyel davranış kalıplarını oluşturan beynin yazılımı olarak tanımlar. Hofstede, kültürlerin bireysellik-toplulukçuluk, güç uzaklığı-yakınlığı, belirsizlik toleransı-toleranssızlığı, başarı (erillik)- ilişki (dişilik) olarak dört boyutta farklılık gösterdiğini ve bu farklılıkların her bir kültürün temel öğelerini oluşturduğunu araştırmalarının sonucunda ortaya koymuştur. Hofstede göre bu dört boyut, bir toplumun bireylerinin girişimcilik özelliklilerini de yakından etkilemektedir.
Ekonomilerin büyümesinde, gelişmesinde ve hareketlenmesinde girişimcilik önemli bir rol oynamaktadır. Girişimcilik yenilikçiliği, yaratıcılığı ve risk almayı içerir. Girişimciler, bir toplumda yeni iş sahalarının ve imkanlarının yaratılmasını, yeni teknolojilerin geliştirilmesi ve kullanılmasını tetikler ve desteklerler. Girişimcilik özellikleri, bireyin kişiliğinden, yetiştirilme tarzından ve aile yapısından etkilenmektedir.
Girişimcilerin kişilik özellikleri incelendiğinde,bu kişiler, yüksek başarı yönelimine sahip, bağımsız, kontrol odağı içte ve hesaplı risk alan kişiler olarak tanımlanmaktadır. Aynı zamanda araştırmalar, ailesinde girişimciler olan çocukların, girişimci olma ihtimallerinin daha yüksek olduğunu göstermektedir.
Girişimciliği belirleyen önemli bir etken de, kişinin içinde bulunduğu kültürdür. 72 ülkede yaptığı araştırmalar sonucunda, kültürleri birbirinde ayıran 4 boyutu belirleyen Geert Hofstede kültürü, her bireyin öğrenmiş olduğu düşünce, duygu ve potansiyel davranış kalıplarını oluşturan beynin yazılımı olarak tanımlar. Bu yazılım içinde bulunduğumuz toplumda kabul edilen ve edilmeyen davranışlar, doğru ile yanlış hakkındaki kabulleri ve ilişki kurma biçimleri gibi birçok öğeyi şekillendirir.
Hofstede, kültürlerin bireysellik-toplulukçuluk, güç uzaklığı-yakınlığı, belirsizlik toleransı-toleranssızlığı, başarı (erillik)- ilişki (dişilik) olarak dört boyutta farklılık gösterdiğini ve bu farklılıkların her bir kültürün temel öğelerini oluşturduğunu araştırmalarının sonucunda ortaya koymuştur. Hofstede göre bu dört boyut, bir toplumun bireylerinin girişimcilik özelliklilerini de yakından etkilemektedir.
Belirsizlik toleransı
Belirsizlik toleransı, bir toplumun bireylerinin belirsizlikler karşısında ne ölçüde kendilerini rahat hissettiklerini tanımlamaktadır. Belirsizlik toleransı düşük olan kültürlerde bireyler, belirsizlik karşısında güvensizlik ve tehdit duygusuna kapılırlar. Her şeyin kurallarıyla tanımlanmış olmasını ister, güvence arar, risk almaktan ve inisiyatif kullanmaktan kaçınırlar. A.B.D gibi belirsizlik toleransı yüksek olan kültürlerde risk almak ve yenilikçilik gibi yaklaşımlar teşvik edilmektedir. Belirsizlik toleransının düşük olduğu ülkemizde ise ailelerin çocuklarının memur olup yaşam boyu iş garantisine sahip olmasını istemesi bu yaklaşımla açıklanabilir. Belirsizlik toleransının düşük olması Türkiye’de bireyleri maaşlı bir işin güvencesini aramaya ve tercih etmeye itmektedir.
Bireycilik – Toplulukçuluk
Bireyci toplumlarda kişiler kendilerini, diğerlerinden bağımsız olarak tanımlar. Toplulukçuluğa önem veren kültürlerde ise, bireyler kendilerini ailelerinin veya ait oldukları toplulukların bir parçası olarak tarif ederler. Birinde kişi kendi davranışları ve sonuçlarından kendisi sorumludur, başkalarından da kendisini sorumlu tutmaz. Diğerinde ise, kişinin yakın çevresi onu kollar ve destekler, bunun karşılığında kişi de onlara karşı sorumluluk duyar. Bireysel topluluklarda bireyin öne çıkma davranışı kabul ve teşvik edilir. Bu beraberinde diğerlerinden farklılaşma ihtiyacını ve risk alma davranışını getirmektedir. Ayrıca bu topluluklarda bireyler, küçük yaştan itibaren her bireyin bağımsız olmasını desteklemek amacıyla kendi paralarını kazanmaya yönlendirilirler. Toplulukçu toplumlarda bir gencin komşusunun çocuklarına baktığında maddi bir karşılık beklemesi kabul edilebilir bir davranış sayılmazken, bireysel toplumlarda bu teşvik edilen bir durum olabilir Sahip olduğu toplulukçu özelliklerinden dolayı Türkiye’de aile girişimci bir aile ortamına sahip olsa dahi çocukların kendi işlerini kurmalarından çok aile işini devam ettirmeleri beklenmektedir. Çocuklar küçük yaştan itibaren aile işini sürdürmek üzere yönlendirilirler. Toplulukçu toplumlarda bireyin karar verirken, parçası bulunduğu ailenin iyiliğini ve yararını gözetmesi beklenmektedir.
Güç uzaklığı
Toplum ya da kurumlarda güç dağılımındaki eşitsizliğin nasıl algılandığı ile ilgilidir. Yöneticilerle çalışanlar, ebeveynlerle çocuklar arasındaki ilişkileri belirler. Bazı toplumlarda kişinin konumu ne olursa olsun herkes eşittir, ayrıcalığı yoktur; konumundan yarar sağlaması hoş karşılanmaz. Bazı toplumlarda ise, nüfuzlu aileden gelmek, iyi eğitimli olmak, para ve mevki sahibi olmak ve bunlar sayesinde bazı ayrıcalıklara sahip olmak doğal hatta olağan bir hak olarak karşılanır. Güç uzaklığının dar olması girişimciliği desteklemektedir ancak kimi durumlarda güç uzaklığının geniş olması güç sahibi olma isteğini de beraberinde getirdiğinden girişimciliği olumlu yönde etkileyebilmektedir. Hiyerarşinin kabul gördüğü, güçlü olanın ayrıcalıklı olmasının doğal kabul edildiği kültürlerde yöneten olmak, ayrıcalıklı olmak istenen bir konum olmaktadır. Diğer yandan aile içinde aile reisinin istek ve tercihlerinin belirleyici olduğu bir kültürde girişimcilik, ailede otoriteyi temsil edenin desteklemesi sonucunda ortaya çıkmaktadır. Eğer ailede risk almak ve bağımsızlık desteklenmiyorsa girişimciliğinde de desteklenmediği görülmektedir.
Başarı-İlişki
Toplumların kültürel özelliklerinde başarı veya ilişki boyutu öne çıkmaktadır. İlişki boyutu yüksek olan kültürlerde iyi geçinmek, uyum sağlamak, ilişkilerin iyi olması başarılı olmaktan önce gelmektedir. Başarının öne çıktığı kültürlerde rekabet, hırs, öne geçmek, iş hayatında başarılı olmak kabul gören ve desteklenen bir değer olarak ortaya çıkmaktadır. Türk kültürüne baktığımızda başarı – ilişki boyutlarının birbirlerine yakın olduğu görülmektedir. Başarının öne çıktığı kültürler girişimcilik için olumlu bir ortam yaratmaktadır.
Tüm renklerin, ana renklerin belirli miktarlarının karışımından oluştuğu gibi kültürel boyutların bileşimi, her kültürün kendi özelliklerinin oluşmasını sağlar. Boyutlar hep birlikte incelendiğinde kültürlerin girişimcilik üzerindeki etkileri daha net anlaşılabilmektedir. Örneğin Amerika ve Japonya başarı boyutunda yüksek değerlere sahip olan kültürler olmalarına rağmen, birinin bireysel diğerinin toplulukçu bir kültür olmasından dolayı başarının tanımı ve başarı ölçütleri farklılık göstermektedir.
Araştırmalar bireyselliğin, yüksek belirsizlik toleransının ve başarı boyutlarının, risk alma, iç kontrol odağı ve yenilikçilik gibi girişimciliğin ana öğelerini oluşturan özelliklerle yakından ilişkili olduğunu göstermektedir.
Kültürel boyutlar bireylerin davranışlarını etkilediği gibi kurumların seçimlerini de etkilemektedir. Düşük belirsizlik toleransı olan ülkelerde, kurumların başka bir şirketi satın almaktansa ortak girişimler içinde bulunmayı tercih ettikleri görülmektedir. Güç uzaklığının düşük olduğu ülkeler de ise kurumlar kontrol etme ve denetleme ihtiyacı daha düşük olduğundan kurumların tercihi doğrudan yatırım yapmak yerine lisans vermek yönünde olmaktadır.
Türkiye’de girişimcilik
Türkiye’de bir çok kuruluş ve devlet, girişimciliği teşvik etmektedir. TUSİAD tarafından GEM (2001) ve DİE verilerinden derlenmiş olan rakamlara bakıldığında Türkiye %4,6 girişimcilikle düşük bir girişimcilik yüzdesine sahiptir.
Dünya değerler araştırması sonuçlarına bakıldığında, Türkiye’de halen devletçiliğin önemli bir ihtiyaç olarak görüldüğü, risk almak ile rekabet’in % 100 desteklenmediği görülmektedir. Son yıllarda rekabete daha olumlu yaklaşılırken, yaşanan ekonomik krizlerin sonucu olarak risk almak konusunda daha temkinli bir yaklaşım olduğu gözlemlenmektedir.
Arthur Andersen tarafından gerçekleştirilen bir başka ankette, kendi işini kurmuş olan bireylerin % 56’sı sebep olarak kendi kendinin patronu olmayı, % 31’i ise daha çok para kazanmayı göstermiştir.
Türk toplumu düşük belirsizlik toleransı, toplulukçu yapısı, başarı boyutunun ilişki boyutuna yakın olması sebebiyle girişimciliğe daha temkinli yaklaşmaktadır. Ekonomiyi hareketlendiren ve güçlendiren girişimcilik Türk iş dünyasının son yıllarda üstünde yoğunlaştığı bir konu olmuştur. Toplum kültürünün özelliklerine uygun bir biçimde girişimciliğin desteklenmesi için finansal, hukuksal ve toplumsal altyapının geliştirilmesi konusunda çalışmalar sürdürülmektedir.
Kaynak:
- Aytaç,Ö. ve İlhan, S. (2007): Girişimcilik ve Girişimci Kültür: Sosyolojik Perspektif
- Selcuk Universitesi Sosyal Bilimler Enstitusu Dergisisayı18,101-120
- Hofstede G. (1984). Culture’s Consequences: International Differences in Work Related Values. Newbury Park, Sage Publications
Leave a Comment
Your email address will not be published. Required fields are marked with *