Yapılan araştırmalar sonucunda üniversite öğrencilerinin daha çok deneyime inandığı bilinir. Bir işin içine girmekle o işi dinlemek arasında büyük fark görürler. Bu sebeple kendi marka tanıtımlarını kariyer günlerinde yapmak yerine öğrencileri aralarına alan Unilever ile “Y Kuşağı” kavramlarının bağlantılarını bu yazıda bulabilirsiniz. Vizyolarının özünü oluşturan “we work to create a beter future everyday” söylemini merkeze alarak, değerlerini, sahip olduklarını, onları diğerlerinden ayırt ettirecek özellikleri, gençlerin perspektifinden bakarak onların dilinden söylediklerinin altını çiziyorlar.
Unilever işveren olarak markasını 2000 yılında global bir araçla her yerde aynı hedeflere odaklanmak ve tutarlı bir yol izlemek amacıyla bütün dünyada kurumsallaştırdı. Unilever şu an 151 ülkede yer alıyor, bu ülkelere giderken de global markalarını, global stratejilerinin o ülkenin dinamikleriyle birleştiriyor. FMCG sektöründe rekabetin ne kadar hız kazandığı, farklılaşmanın ne kadar önemli olduğu şüphe götürmez bir gerçek ve Unilever de aslında “yetenek” pazarına da aynı şekilde yaklaşıyor. Ülkelerin “yetenek” pazarında da pazar lideri olmayı hedefliyoruz. Türkiye’de de işveren markamızı buna göre konumlandırıyoruz ve aslında genel geçer bütün pazarlama prensiplerini kullanıyoruz.
Diğer Unilever markalarıyla aynı metodolojide, aynı araçlar ve sistemlerle markamızı yönetiyoruz.
Markamızı; dinamik olma, trendleri takip etme ve hatta trend belirleme, değişime ayak uyduran değil bir adım ötesine gidip değişime liderlik etme özelliklerinden yola çıkıp, hedef kitlemizin ne istediğine odaklanan, bireysel çözümler sunan, deneysel öğrenmeyi vurgulayan sıcak bir marka olarak konumlandırıyoruz.
Markamızın hedef kitlesinin büyük çoğunluğunu genç yetenekler, üniversite öğrencileri ve genç profesyoneller oluşturuyor. Bir anlamda, son zamanların en çok konuşulan ve tartışılan konularından birisi olan “Y Jenerasyon” hedef kitlemizin tam ortasında yerini alıyor. Dolayısıyla, vizyonumuzun özünü oluşturan “we work to create a beter future everyday” söylemimizi merkeze alarak, değerlerimizi, sahip olduklarımızı, bizi ayırt ettirecek özelliklerimizi, genç arkadaşlarımızın perspektifinden bakarak onların dilinden söylüyoruz.
Bunlara örnek olarak; öncelikle yaptığımız her işin arkasında olduğumuzu, farklılıkların zenginliğine inanarak herkesin hayatında yer almayı amaçladığımızı, “Tüketici”lerimize ulaşmak için yeni yaratıcı yollar peşinde olduğumuzu, tutkumuzu işimizin her karesine kattığımızı söylüyoruz. İşveren tarafından bakarsak da; ilk olarak dünya çapında en iyi markalarla çalışma imkanı sunduğumuzu, gerek şirket içi gerekse şirket dışında dalında en iyi kişilerden her şeyi öğrendiğimizi, dinamik, kendini geliştirmeye zorlayıcı, kişilerin farklılıklarının bastırılmadığı bir çalışma ortamına sahip olduğumuzu ve global bir şirket olmanın avantajlarını, bulunduğumuz yerlerdeki köklerimize tutunarak yaşadığımızı anlatıyoruz. Bizi ayırdığına inandığımız özelliklerimizin biri olarak da; herkese potansiyelini kendi tarzıyla en üst seviyede kullanabileceği bir iş yaşantısı sunduğumuzu söylüyoruz. Bu değerlerimizin, genç yeteneklerin bugün hayata bakış açıları, iş hayatından beklentileri ve hayalleri ile örtüştüğünü biliyoruz ve değişen, gelişen her türlü trendi yakından takip ederek, bu arkadaşların nabızlarını sürekli tutarak onlarla beraber ilerliyor ve onları iş hayatına hazırlayacak ortamları yaratmak adına birçok çalışmalar yapıyoruz. Bu etkinlikleri, genç arkadaşların kişisel gelişimlerine katkı sağlamak ve kariyer planlarında yanlarında olmak adına yapıyoruz. Unilever çalışanı olsalar da olmasalar da bu aktivitelerle onlara destek olmanın toplumsal bir sorumluluk olduğunun son derece bilincindeyiz.
Bahsettiğimiz çalışmaların temellerini, bugün tüm markaların kullanmakta olduğu tüketici trendleri üzerine kuruyoruz ve Y jenerasyonundan dinlediğimiz her türlü bilgiyi kullanıyoruz. Araştırmalarımız ve trendler gösteriyor ki artık öğrenciler deneyerek öğrenmek istiyorlar, sorunlarına bireysel çözümler arıyorlar, kendilerinin de aktif bir şekilde yer alabilecekleri, dinlerken, görüşlerini de açıklayabilecekleri, sürekli iletişim içinde olabilecekleri çalışmaları tercih ediyorlar.

Bizler de hedef kitlemize onların istediği şekillerde ulaşıyoruz. Örneğin artık “Kariyer Günlerine” gitmiyoruz, zira artık öğrenciler Kariyer Günleri’ni şirketlerin gelip promosyon dağıttıkları ve yetkililerden dinledikleri bilgilerin çoğuna internet üzerinden ulaşabildikleri organizasyonlar olarak değerlendiriyorlar, her iki tarafa da çok fazla bir değer katmıyor. Bizse öğrencilerin iş hayatını yakından görebilecekleri ve hatta deneyimleyebilecekleri projeler sunuyoruz. Sadece İnsan Kaynakları aktivitesi sunmuyoruz, bütün departmanların birbirleriyle nasıl entegre olduğunu gösteriyoruz, pazarlama, satış, araştırma&geliştirme departmanlarımızla kampüslere gidiyoruz, öğrencileri birçok fırsatta ofisimizde ağırlıyoruz, derslerine giriyoruz, projelerinde yardımcı oluyoruz. İşe başladıklarında içinde yer almak istedikleri fonksiyonlarla ilgili vaka çalışmaları düzenliyoruz. Öğrenciler, ilgili fonksiyonun yöneticileriyle de bir araya gelip vaka çalışmalarında hem Unilever’de işe başladıklarında karşılaşabilecekleri durumları gözlemleyebiliyorlar, hem de gün boyunca takım çalışmasıyla fikir üretip, çeşitli sorun veya durumlara çözüm bulmaya odaklanıyorlar. Böylece öğrencilere hem takım üyesi olma, hem gerektiğinde lider olabilme becerilerini sınama fırsatı sunuyoruz; hem de derslerde öğrendiklerini, yaratıcılıklarını iş hayatında nasıl kullanabileceklerini göstermiş oluyoruz.
Üniversitelere gidip hiç mi sunum yapmıyoruz? Tabii ki gidiyoruz; ancak yine öğrencilere faydalı olabilecek ufuklarını genişletebilecek, gelecekle ilgili karar verebilmelerine yardımcı olacak konu ve kariyer hikayeleriyle gidiyoruz. Özellikle Unilever olarak sahiplenmek istediğimiz bir takım konular var. Bu konularda geçmişten gelen tecrübe birikimimiz ve bugün en iyi işveren markalarından birisi olmamızın getirdiği faydaları öğrencilerimizle bol bol paylaşmak istememiz kaçınılmaz oluyor.
Üniversite öğrencileri deneyime çok inanıyor demiştik, en iyi öğrenme metodunun yapılan işin içinde olarak, bizzat kendisi yaparak, üreterek ve devamında tecrübeli ağızlardan doğruyu, anahtarı duymayı arzu ediyorlar. İçinde hem bireysel çözümü hem de deneyseli barındırıyor.
Aynı zamanda genç arkadaşlar, çalışmak isteyecekleri şirketlerin çalışma koşullarını, çalışma ortamını da görmek, gözlemlemek istiyorlar. Biz de bu doğrultuda, kendi Kariyer Günü’müzü kendimiz düzenleyelim, hem de öğrencilere çalışma ortamını gösterelim dedik ve bu nedenle de bu yıl dördüncüsüne imza atacağımız BizzTrip2Unilever diye bir proje gerçekleştirdik. Her üniversite öğrencisinin katılımına açık olan bu faaliyette ve yaklaşık 150 öğrenciyi merkez ofisimizde bir gün boyunca misafir ediyoruz. Yönetim kurulumuzun da tam desteğini alarak, öğrencileri çalışmak istedikleri departmanın yöneticileriyle bir araya getiriyoruz. Öğrenciler bütün gün hem akıllarına gelen her türlü soruyu sorma, hem de Unilever’de çalışma ortamını gözlemleme şansını yakalamış oluyorlar. Gün boyunca yine çeşitli oyunlarla da Unilever’i ve Unilever binasını keşfe çıkıyorlar.
Başka bir lokomotif etkinliğimiz olan Ideatrophy ile her yıl bütün üniversite öğrencilerinin katılımına açık bir yarışma düzenliyoruz. Yaratıcılıkta sınır tanımayanlara, gerçek datalar, gerçek durumlar üzerinden fikir yaratma hatta yarışma sırasında yaptıkları ajans çalışmalarıyla fikirlerini uygulama fırsatı veriyoruz. Finalistlere sadece Unilever içinden değil, gerek akademik çevreden gerekse iş dünyasından dalında en iyileri dinleme imkanı sunuyoruz. Sonrasında da içerikle ilgili bir yurtdışı iş gezisi ile Unilever’in global dünyasının kapılarını açıyoruz.Biz bir marka yönetiyoruz, işveren markamızla yaptığımız her çalışmayı da markamızın bir kampanyası, aktivasyon çalışması, saha ziyareti, tüketiciyle bir araya gelmesi olarak düşünüyoruz ve yeni jenerasyonun ve bizlerin karşılıklı beklentilerini doğru yerde, doğru biçimlerde değerlendirip ete kemiğe büründürüp her sene unutulmaz anıları arşivimize ekliyoruz.

Leave a Comment
Your email address will not be published. Required fields are marked with *