İnsan kaynaklarının teknolojisiyle ilişkisinin,insan için üretilen teknolojinin gerisinde kalmaması gerekir.Stratejik yaklaşımların büyümeyi,verimliliği ve sürekliliği hedeflediği kurumlarda, karar süreçlerini inovasyonla,uygulamaları dijitalle geliştirmek başarıyı getiriyor.Kim bilir, belki tüm bu gelişim alanlarının cevabı geleceğin veri çiplerindedir!
Günümüzde kurum yöneticilerinin odağında inovasyon var. Kurumlar işleri eskiden yaptıkları gibi yaparak ayakta kalamayacaklarının farkında. İş stratejileri vazgeçilmez bir biçimde inovasyon üzerinden kuruluyor. İş stratejisinde dijital çözümlere yer vermeyen bir kurum düşünemiyorum. Ancak güncel kalmak kolay değil. Dijital teknoloji üretenlere kullanıcılar yetişemiyor. İnovatörler; “dijitalin hızı ve kapsamı nereden nereye geldi” demek için vakit geçmesine izin vermeden üretiyor. Hızla yenilenen teknolojik inovasyonlar için kullanılan kavramlardan biri de “Yıkıcı inovasyon” (disruptive innovation)1. Yıkıcı inovasyon, değişimi ve yeni pazarları tetikliyor. Bununla birlikte, kullanmakta olduğumuz ve istediğimiz hizmeti sunan teknolojik çözümlerin yerine yenilerinin üretilmesi, yaşam kalitesi açısından her zaman bir sıçramaya yol açmayabiliyor.

Örneğin plağın tacını CD’ye, CD’nin de iTunes’a bırakmasıyla, her koşulda seçtiğimiz müziği dinliyoruz. CD’ler devri düşen, motor sesinin müziğe eşlik ettiği plaklara kıyasla az, ancak yine de önemli bir yer kapladılar ve sektörde bir sıçrama yaşanmasına sebep oldular. Sonrasında iTunes müzik deneyimizi daha da ileriye taşıdı. İndirdiğimiz müzikler, iPod, PC veya mobil cihazımızda, her yerden erişilebilir oldu.
Buna karşılık, etkin kullanılamayan teknoloji, iş sonucunda beklenen etkiyi yaratamıyor ve kalite sürecine olumlu katkısı olmuyor. Bu sebeple, yeni değer zincirleri oluşturan, daha önce düşünülmemiş sistem, ürün ve hizmetler; kendinden önceki teknolojileri yıkıp geçerek değil, onları yenileri için aracı kullanarak ortaya çıkıyor. Bir başka deyişle inovasyon yıkıcı olsa da, geçmiş birikimlerden gücünü alıyor.
“Göz açıp kapayıncaya kadar” diye bir söz vardır ya, işte üretim aynen öyle oluyor. Yatıyor kalkıyoruz ve hayatı kolaylaştıran, güzelleştiren, yeni bir uygulamaya uyanıyoruz.
Bu hıza uyum sağlamakta zorlanan kurumlar ve birimler kendilerini köhneleştiriyor. Dijitalleşen İK’dan söz ederken kurum stratejisini en üste koyuyoruz, zira her kurumun öncelikle kendi sektörüne ve iş yapış biçimine uyumlu inovasyonu tanımlaması gerekiyor.
Tanımı somutlaştırmak için İK yöneticilerinin kendilerine şu soruları sormasını bekliyoruz;
- Kurum içi teknoloji imkanları neler?
- Mevcut sistemler iş ihtiyaçlarını ne ölçüde destekliyor?
- Kurumda iş kararlarını yönlendiren İK ölçümleri hangileri?
- Hangi İK yaklaşımları ve uygulamaları stratejik hedeflerin gerçekleşmesi için gerekli çözümleri üretebilir?
Bu sorulara verilecek cevaplar kurumun inovasyon kültüründe İK’nın rolünü de belirliyor.
Hangi Tür İnovasyon?
İş stratejisinde dijital teknolojilere yer verme kararı alan bir kurum inovasyon beklentisinin yönünü de belirlemeli. “Kurumun inovasyon stratejisi nedir, ne değildir?”, “Hangi tür inovasyon?” sorularına cevap ararken Harvard Business School hocalarından ‘yenilikçilik danışmanı’ Clayton Christensen’e kulak verebiliriz. 2013’te New York, World Business Forum (WBF)’da yaptığı konuşmada Christensen üç tür inovasyon tanımladı. Güçlendirmeye dayalı inovasyon (Empowering), sürdürülebilirliğe dayalı inovasyon (sustaining), verimliliğe dayalı inovasyon (Efficiency). Bu üç modelin iş stratejisi; yaratıcılık ve yatırım açısından farklı. Güçlendirici inovasyonda yepyeni bir ürün ve ciddi bir maddi kaynak kullanımı var. Sürdürülebilirliğe dayalı inovasyonda azalan yatırım, ancak iyileşen kullanım söz konusu. Öte yandan verimlilik modelinde yeni ürünün aynısı düşük fiyata üretiliyor. Temel çıktı, üretilen bu teknolojileri kullanarak performansı arttırmak ve müşteri bağlılığı oluşturmak.

Bugün için gözüken o ki İK çözümlerinde inovasyon var olan dijital sistemler üzerinden yapılacak. Zira dijital, işimizi yapabilme kapasitemizi etkiliyor. İşin teknolojik gelişim sonucunda nasıl farklılaşacağını gösteriyor. Teknolojinin ne yapmaya muktedir olduğunu bilmek, hatta keşfetmek anlamına geliyor. Bu yolu işletecek olanlar İK’daki kurum içi girişimciler. Onlar konu uzmanı danışmanlar ile iş birliği yaparak dijital çözümler üretmeliler.
Başlangıç Sonucu Tahmin Etme Şansı Vermiyor
Mekanikten elektroniğe hiçbir icat sonunda insanlığa ne hediye edeceği bilinerek yapılmaz. 1899’un en talihsiz açıklaması ABD Patent Ofisi Başkanı Charles Duell’den gelmiş. Duell diyor ki “İcat edilecek her şey icat edildi”. Öte yandan dünyada en öncü atılımlardan birini yapan Henry Ford’un Avukatı Rockham 1913’de “Atlar kalır, otomobiller geçicidir” diyor. Belki de günün birinde insanın kendi depoladığı enerji ile kendisinin uçacağını hayal etmişti! Daha düşündürücü olan, Dijital Araçlar Kurum Başkanı Ken Olsen’ın 1977’de “Evinize bir bilgisayar almanızın hiçbir anlamı yok” demesi. Bilgisayarlar ofislere, evlere girdi, ama yetmedi. Şimdi küçülüp el’e düştüler. Diji Y’ler ve onları takip eden “yeni göçebeler” her yerde her zaman “bağlılar – connected”. Dijital dünya; öğrenme, paylaşma ve var olmanın yeni alanı. Wi-fi yoksa hayat yok.
Radyo icadından 38 yıl sonra tüm dünyada 50.000.000 satıyor, iPhone’un 3 günde ortalama satışı 4.000.000.000’ı buluyor. Bu yaygınlaşma insanın temel psikolojik özellikleri ile birleşince bizi neye zorluyor? O Reilly’nin 2004’te Web 2.0 olarak tanımladığı internet kullanıcılarının ortaklaşa ve paylaşarak oluşturduğu sistemler bugün hepimizin bağlı olduğu, bilgi aldığı ve paylaştığı sistemlerin, 2004 ikinci nesil internet hizmetlerinin tanımı. İK, internet kullanıcılarının ortaklaşa ve paylaşarak oluşturduğu bu sistemleri hizmetlerine entegre etmek zorunda. E- İK’nın sanal ekiplerden öğrenme ve bilgi üretme için kullanılan oyunlaştırmaya kadar çeşitli çözümler için elinde geniş olanakları var. Kurum ihtiyacına uygun çözümler için davranış bilimleri danışmanı ile bilişim teknolojisi danışmanlarını bir araya getirmesi gerekiyor. Doğru iş ortaklıkları doğru proje grupları ile hizmet üreterek, İK’nın kurum içi inovasyona katkı yapması bekleniyor.
Giyilebilir Teknolojiler
İntel’in CEO’su Brian Krzanich Uluslararası Tüketici Elektroniği Fuarı’nda giyilebilen ve hissedilen ürünlere ağırlık verilmesini önerdi. Fuarda ürün sunumunu yaparken inovasyon konusundaki ana mesajı, “giyilebilir ürünler yapın” oldu. Bu ürünler için girişim ve stratejik işbirliklerinin zorunlu olduğunu anlattı.
İki yıldır takılabilen Google gözlükten, Nike Fuelband bileziğine ve kaybetmek istemediklerinize takacağınız stick’nfind’a kadar çeşitli ürünlerle tanışıyoruz. Geçen yıl satışa çıkan Oakley’in kayak gözlüğü dağdaki gerçek bilgi kaynağınız olacak. Kayak süresince hız, yükseklik, dikey yatay açılar, navigasyon, müzik dinleme, havada asılı kaldığınız süre, arkadaş izleme, restoranlar ve telefon bağlantısının sözünü bile etmiyorum.
Google, geçtiğimiz ay Word Lens uygulamasını satın aldı2. Mobil cihazınızdaki kamera aracılığıyla gerçek zamanlı metin çevirisi yapabilme özelliği, gözlük teknolojisini bir adım ileriye taşımaya hazırlanıyor. Birbirimizi anlamayı ve anlaşmayı kolaylaştıracak bu işbirliği, eğitim alanında da gelecek vaat ediyor.
Sağlık, izlemesi keyifli bu bilgiler ile kıyaslanamayacak kadar önemli. Google’ın diyabetikler için çıkaracağı lens korneaya yerleştiriliyor. Bu yumuşak lens vücut sıvısı olan gözyaşından ölçüm yaparak yükselen kan şekeri düzeyi konusunda bilgi verecek.
Veri Çipleri Bedenimizde
Yarın bunların da ötesine geçileceğine inanıyorum. Çiplerin hafıza kartı olarak bilgi depolaması gündelik hayatımızın sıradan bir uygulaması. Uzak olmayan bir zamanda, bir kalem ucundan daha büyük olmayan bu çipler cihazlara değil insanlara yerleştirilecek. Benim görüşüm bilim kurgu fikirlerinden birinin daha hayatımızda vazgeçilmez bir biçimde yer alacağı yönünde. Belki dünyanın öncelikli sorunu olan güvenlik için çipli yaşam, kimlik kayıtlarında kullanılması ile başlayacak. Sağlık kayıtlarının tutulması ile ilerleyecek. Ama mutlaka yaygınlaşarak hayatın her alanına girecek.
Şimdiden Applied Digital firması tarafından sağlık çipleri hazırlandı bile. Bunlara kişisel sağlık bilgileri yüklenecek ve deri altına takılacak. Ambulans çağıracak ve medikal yardımı hızlandıracak. Tarayıcı olmadan okunamayan çipler ancak sağlık merkezleri denetiminde kullanılabilecek. Firma yetkilileri ABD Gıda ve İlaç İdaresi’ne yaptıkları başvurunun sonucunu yakında almayı umuyor.
Dijital Sınırlar Örgütü (Electronic Frontier Foundation) adlı sivil toplum kuruluşu, üretilen çiplerin üretim amaçlarının dışında kullanılma olasılığını önemli bir risk olarak görüyor. Bilgi çiplerinin üretim amacı dışında kullanımına “fonksiyon kayması” deniyor. Ancak tüm bu sakıncaların öncesinde üretim geliyor. Sorun olmayacak kodlarla üretim. Ardından uygulamada çıkan sorunlara çözüm üretilir.
Kurumların Teknolojiyle Yarışı
Geçtiğimiz aylarda Top Employers Institute, Avrupa ve ülkemizde en iyi işveren kurumlarından biri olarak TEB’i seçtiğini açıkladı3. On binden fazla çalışanı olan bankanın tüm çalışanlarına kendilerini değerli hissettirdikleri gelişim yatırımlarının, bankanın itibarını belirleyen dış müşteri politikalarının arkasında dijital sistemler yer alıyor. Çalışanın Sesi Platformu, Tweet-Talk seansları, video temelli mülakatlar, dijital eğitim uygulamaları sayesinde kurum kültürünü tanıtan ve destekleyen projeler gerçekleştiriliyor.
Teknolojinin etkin kullanımı; adanmış iç müşteriler, sadık dış müşteriler ve bu ikisinin arasında güçlü bağlar geliştirerek inovasyonun kolektif bir değer zincirine dönüşmesine neden olur. İnovasyonun 3 K’sı “kullanılabilir, (hayatı) kolaylaştıran, kalite odaklı (hayat kalitesini artıran)” olmasıdır. Bu özellikler insanın bugünkü ve gelecekteki ihtiyaçlarını sorgulayabilen, vizyoner yaklaşımların yol haritasını belirler. Artık günümüzde inovasyon, teknoloji için değil, insan için yapılıyor. Teknoloji insana hizmet edecek gelişmelerin aracı konumunda.
Apple’ın büyültme, küçültme, kaydırma işlevleri, cepte taşınan uygulamaları geçmişte yaşam biçimlerimizde köklü değişimlere sebep olan, şimdiyse gelecekteki değişim rüzgarının yönünü çizen temel fonksiyonlar. Yukarıda söz ettiğimiz gibi pikaptaki devir düşüklüğü ve motor sesi CD ile ortadan kalkmışken; iPod müziğin yolda bize eşlik etmesini sağladı. iTunes ise CD’lerin kapladığı yerden bizi kurtardı. Jobs, teknolojiyle yoğrulan insanı miras olarak bıraktı.
Teknolojinin insanlığa sunduğu imkanların kuruma mal edilmesindeki zorluk, kurumla teknolojik atılımlar arasındaki uzaklıktan kaynaklanıyor. Değişimi yakından takip etse de, kurumun uygun teknolojik sistemleri eş zamanlı içselleştirmesi mümkün değil. Ancak kendini yenileyip rekabette yer alması için bu uzaklığı azaltması gerekli. Bu tıpkı, her hamleyi sayısız ihtimalleriyle yorumlamayı gerektiren satranç oyununda, Kasparov ve Deep Blue’nun amansız rekabetine benziyor. Günümüz iş dünyasında mobil uygulamalar rekabet odaklı stratejilerin gerçekleşmesine hizmet ediyor.
Sonuç: Dijitalle İlişkinizi Güçlendirin
İnsan kaynaklarının teknolojisiyle ilişkisinin, insan için üretilen teknolojinin gerisinde kalmaması gerekir. Stratejik yaklaşımların büyümeyi, verimliliği ve sürekliliği hedeflediği kurumlarda; karar süreçlerini inovasyonla, uygulamaları dijitalle geliştirmek başarıyı getiriyor.
Y ve Z kuşaklarıyla evrilen yeni anlayışla birlikte, 1) Lider otoritenin erozyona uğradığını, 2) Bilginin herkese ayrı bir uzmanlık getirdiğini, 3) Karmaşıklık arttığı için bu uzmanlığa saygının da arttığını görüyoruz. Dolayısıyla otorite artık tek bireyin elinde olmaktan çıktı. Bu alt yapı, “ortak gidilecek yol (sense of common way), grup üyeleri arasındaki hedeflerde hizalanma ve grup bireyleri arasında yüksek eylem bağlılığı (birbirine karşı sorumlu olma) geliştirme” konularını İK’nın gündemine taşıyor.
Kim bilir, belki tüm bu gelişim alanlarının cevabı geleceğin veri çiplerindedir! Veri çipleri günün birinde İK’nın bilgi alma ve aktarma işini en güvenli şekilde yürütmesine imkan verecek. VeriÇip adı verilen yeni çiplerin kurum performansı için kullanılmasına öncü olacak dijital İK profesyonelleri ile işbirliği yapmayı heyecanla bekliyoruz.
Kaynaklar
- Christensen, C. Disruptive Innovation: How to Create New Growth Businesses. World Business Forum 2013, New York City.
- Sosyalmedya.co. “Google’dan Çeviri Alanında Önemli Satın Alma: Word Lens”. 18 Mayıs 2014. [İnternet]. Uygun erişim: http://sosyalmedya.co/google-word-lens/Blog TEB. “Çalışan mutluluğuna odaklanan TEB, Avrupa ve Türkiye’nin “En İyi İşvereni” sertifikasına layık görüldü”. 14 Mart 2013. [İnternet]. Uygun erişim: http://www.blogteb.com/calisan-mutluluguna-odaklanan-teb-avrupa-ve-turkiye%E2%80%99nin-%E2%80%9Cen-iyi-isvereni%E2%80%9D-sertifikasina-layik-goruldu/
Yorum Bırakın
E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmiştir