Öğrenmede Yeni Eğilimler ve Türk Kültürü

Öğrenmede Yeni Eğilimler ve Türk Kültürü

Öğrenmede yeni eğilimleri Türk kültüründe uygularken hangi kolaylık ya da zorluklarla karşılaşabileceğimizi öngörebilmek için, önce Türk kültürünün değerlerini – öğrenme konusunda özellikle belirsizlikten kaçınma ve güç uzaklığı değerlerini – gözönüne almak gerekir. Yazıda, ‘ters yüz öğrenme modeli’nin Türk kültüründe uygulanırken doğabilecek direnç noktaları ele alınmıştır.

Öğrenmede yeni eğilimleri Türk kültüründe uygularken hangi kolaylık, ya da zorluklarla karşılaşabileceğimizi öngörebilmek için, önce Türk kültürünün bazı bilimsel özelliklerini gözden geçirmemiz gerekir.

Kültürleri inceleyip karşılaştırmak amacıyla yaygın olarak kullanılan model, Hofstede’nin kültür boyutlarıdır1. Beş ampirik boyutta (bireycilik/toplulukçuluk, güç uzaklığı, belirsizlikten kaçınma, başarı/ilişki yönelimi ve uzun/kısa döneme yönelim) kültürleri analiz ve mukayese etme imkânı veren bu modelin boyutları arasında en çok belirsizlikten kaçınma, toplumların yeni yöntem ve modeller karşısındaki tutumunu belirler.

Belirsizlikten kaçınma, bir toplumun bilinmezliği tolere edebilme derecesini gösterir. Belirsizlikten kaçınma yöneliminin yüksek olduğu toplumlarda, bireyler bilinmezliği tehdit olarak algılar, kendilerini güvensiz ve kaygılı hissederler. Bu boyutta (76 ülke temel alınarak hesaplanan) dünya ortalaması 64 iken Türk kültürünün skoru 85’dir. Yani Türk kültürü, belirsizlikten ileri derecede kaçınan bir yapıya sahiptir. Kültürün bu özelliği ile diğer bir özelliği olan toplulukçuluğun bir araya gelmesi, Türk kültüründe geleceği öngörebilme ve sürprizlerden kaçınma ihtiyacının, geleneklere ve ritüellere bağlı kalarak, bildik yoldan sapmayarak giderilmeye çalıştığını gösterir. Yeniliklere temkinle yaklaşılır.

Geleneksel yaklaşımların yerini alan ya da en azından bunları tamamlayan, ‘ters yüz eden’, yenilikçi, henüz ‘test edilip onaylanmamış’ yöntemlerin rahatlıkla kabul gördüğü toplumlar, Türk kültürünün tersine, belirsizliği tolere eden kültürlerdir. Ters yüz öğrenme gibi yenilikçi uygulamaların – tümünün değilse de, önemli bölümünün – kaynaklandığı ABD, belirsizliği tolere eden bir yapıya sahiptir.

Yeni Öğrenme Eğilimlerine Bir Örnek: 

Türk Kültüründe Ters Yüz Öğrenme ve Potansiyel Zorluklar

Sınıfta yapılanların evde, evde yapılanların sınıfta yapılması olarak özetleyebileceğimiz ters-yüz öğrenmede katılımcı, sınıfa bilgileri öğrenmiş olarak gelir ve bu bilgiler, sınıfta eğitimci yardımı ile pratiğe dönüştürülür. Öğrenme sorumluluğunun katılımcıda olduğu ‘öğrenen odaklılık’, esnek öğrenme tarzı ve ortamı, ‘sahnede bir otorite figürü’ değil de ‘rehberlik eden’ eğitimci, ters yüz öğrenmenin önde gelen özellikleridir.

Öğrenme tarzı ve şeklindeki esneklik, katılımcıların zihninde karışıklık yaratabilir ve motivasyon üzerinde olumsuz etki yapabilir. Türk kültürünün belirsizlikten kaçınan özellikte olması, bireylerin belirgin kuralları içeren net ve yapılanmış bir süreç içinde daha rahat çalışması demektir. Öğrenme sürecini ‘istediği sürede, istediğini yaparak, istediği araçla tamamlama’ serbestisi yerine daha yapılanmış, belirgin sınırları ve kuralları olan bir süreç, katılımcıların daha etkili sonuçlar almasına imkân sağlayabilir.

Belirsizlikten kaçınan kültürlerde öğrenenler, büyük ölçüde, ‘bir doğru cevap var ve başarı, bunu bulmama bağlı’ inancındadır. Oysa belirsizliği tolere eden kültürlerde öğrenenler ‘orijinal bir cevap, farklı bir yöntem’ ararlar. Makbul olan, ‘doğru’ cevaptan çok, ‘orijinal’ cevaptır.

Öğrenen odaklı eğitim, Türk kültürünün güç uzaklığı yüksek yapısına zıt düşebilir. Bir otorite figürü olarak eğitimcinin kurallar belirlemesi, inisiyatif kullanarak öğreneni yönlendirmesi, güç uzaklığı yüksek kültürlerde önemlidir ve öğrenenler tarafından beklenir.

Özellikle (Türk kültürü gibi) belirsizlikten kaçınan ve güç uzaklığı yüksek kültürlerde beklenen, ‘sahnede eğitimcinin’ her sorunun doğru cevabını bilmesi ve öğrenenlere söylemesidir. Ters yüz öğrenmede olduğu gibi ‘rehber eğitimcinin’ cevap vermekten çok soru soran rolü, öğrenenlere ‘alışılmadık’ gelebilir.

Ters yüz öğrenmede sorumluluk eğitimciden çok öğrenendedir; dolayısıyla kontrol odağının içte olduğu varsayılmaktadır. Oysa Türk kültürü gibi toplulukçu ve güç uzaklığı yüksek kültürlerde kontrol odağı daha çok dışta, sorumluluk daha çok (‘hiyerarşide üstte olan’) eğitimcidedir. Sorumluluğun öğrenende olduğu kendilerine net bir biçimde anlatılmalıdır. Sorumluluğu tamamen öğrenene bırakmaktansa eğitimcinin ‘kontrol’ünü fark ettirmesi uygun olabilir.

Sonuç

Ters yüz öğrenme modelini Türk kültüründe uygularken yukarıda sayılan direnç noktalarıyla karşılaşılabileceğinin göz önüne alınması ve eğitimlerin bu farkındalıkla tasarlanması, eğitimlerin etkinliğini artıracaktır.

Kaynakça:

  1. http://geert-hofstede.com/national-culture.html

Diğer Makaleler

Leave a Comment

Your email address will not be published. Required fields are marked with *

Son Makaleler

En Çok Yorumlanan

Öne Çıkan Videolar

Hayatın Hakkını Vermek

Hayatın Hakkını Vermek | Prof. Dr. Acar Baltaş | TEDxIzmir

Mesleğimi nasıl seçmeliyim?

Kurumların yönetim felsefesini hayata taşıyan insan ve değişim projeleri üzerine çalışan Prof. Dr. Zuhal Baltaş, mesleğinizi nasıl seçmelisiniz konusu üzerine bilgi veriyor.

Hayalini Yorganına Göre Uzat

Prof. Dr. Acar Baltaş, TEDxAnkara'da yaptığı konuşmada istek ve başarı arasındaki ilişki ile "yatkın olduğumuz şeyleri hayal etmenin" önemini anlatıyor.

Öne Çıkan Kitaplar

Personova Kişilik Envanteri Testi