Yemimiz mi Az Yoksa Yerimiz mi Dar? Ne Var?

Bu makalede, insana önce insan olduğunu ve içindeki duyguları kaybetmeden , insanların ihtiyaçlarını göz önünde bulundurarak iş icra etmeyi ve değişime insani değerler çerçevesinde katkı sağlanmasını , şirketteki konumlandırmalar sırasında doğru şekilde ifade edilmesi anlatılıyor.

X kuşağı 1991 yılının gözde albümlerinden Gülümse ile Sezen Aksu’nun Hadi Bakalim Kolay Gelsinparçasını hatırlarlar. Ülkemizde o günden bugüne çok şey değişti, ama insanoğlunun doğası hep aynı kaldı. Kaldı da, acaba insan kendi doğasını bilinç ve bilinçaltı düzeyde anladı mı ve doğru yönde geliştirebildi mi? 

İnsan doğar, büyür, ölür. Büyümek meşakatli bir süreçtir, ve bir o kadar da özen ve denge gerektirir. Doğada kontrolsüz büyüyen her hücre, her canlı kendi sonunu getirir. Bunu bir hakikat olarak bilmek sistemi anlamayı ve onu yönetebilmeyi şüphesiz beraberinde getirmiyor. Başarı kelimesine yüklenen anlam “her şeyden daha çok” olmaya devam ederken, rekabet sürdürülebilirliğin önüne geçmişken, değerlerimiz bu denli sık değişirken erozyona uğrayan mutluluk kavramıyla ruhsal, fiziksel ve toplumsal olarak dengede kalabilmek mümkün olabilir mi?

Sürdürülebilirlikte dengenin rolü

Sevgili Tamer Dövücü Optimum Denge Modeli’nde der ki: Hayatı anlamak dışa yönelik bir yolculuktur. Bizi başarı, yaratıcılık ve alçakgönüllüğe götürür. Kendini anlamak içe doğru bir yolculuktur. Bizi huzura ve aydınlanmaya götürür. İnsanı anlamak hem içe, hem dışa yönelik bir yolculuktur. Bizi uyuma, mutluluğa ve bilgeliğe götürür.

On beş yıllık kariyer hayatımda şirketlerin büyüme stratejilerinden insanların kariyer hırslarına kadar uzanan izlenimim ve gözlemlerim tam da bunun tersi oldu. Yeri geldi kontrolsüz olduğunu sezmeme rağmen rekabet ve kaosa uyum sağlamanın sağlıksızlığını, yeri geldi sezgisel eleştirilerimi dillendirmenin “doğru söyleyeni dokuz köyden kovarlar” bakış açısı ile karşılandığını, yeri geldi oyunu değiştirmeyi deneyimledim. Sürdürülebilirlik bugünkü şirketlerin başlıca gündemi olmuşken İnsan Kaynakları departmanlarının Organizasyonel Gelişim birimlerine düşen görevin niteliği kutsal denecek kadar değer temelli geliyor kulağa. Peki hedefimiz ne? Ne olmalı? Kısa süreli ani kazançlar mı, yoksa uzun soluklu dengeli başarılar mı diliyoruz? Eğer ilki için yola çıkmışsak, ayni ivme ile tersi yöne salınacağımızı bilmenin olgunluğu ve hazırlığı içerisinde olmak kaçınılmaz. Bunun farkında mıyız? Sonrasında oyuna tekrar başlamak için yeniden küllerinden doğmak zorunda olmak da elbette bir seçim… Kararın ikinci seçenek olması durumunda ise insanın karşılıklı saygı çerçevesinde yürüttüğü ilişkilerini derinleştirmesi ve yaptığı her şeye sevgiyle yaratıcılığını katarak katma değer oluşturması ve böylelikle sürdürebilirliği sağlaması mümkün.

Değerlerle yaşamak ve değerleri yaşatmak

Artık şirketler daha çok ve daha hızlı olarak kısa vadeli kazançlar elde etmek uğruna vazgeçtikleri değerlerini yakalamalı ve yeşertmeli. Çünkü görünen o ki; daha çoğu daha mutlu etmiyor ve daha uzun sürmüyor. İnsanın kimyasının değiştirilmeye çalışıldığının farkına varmak için dünyadaki ve Türkiye’deki antidepresan kullanımının artışına bakmak bile yeterince üzücü iken aslında çok umudumuz ve kolay bir çözümümüz var.

Potansiyel, yetkinlik ve yetenek kavramlarının İnsan Kaynakları’nın vazgeçilmez başlıkları olduğuna hepimiz hemfikirizdir. Potansiyeli ortaya çıkarmanın, yeteneği keşfetmenin ve geliştirmenin insan ruhuna uygun bir zemin geliştirerek ve doğru örnek olarak mümkün kılınabileceğini anlamanın zamanı geldi de geçiyor bile…

İnsan kendisi gibi davranabildiği ortamlarda rezonans göstereceğinden yetkinliklerini doğal olarak sergiler, çünkü o habitatta yola çıkış motivasyonu korku değildir. Orada sevgiyle gelişebilir, saygıyla büyüyebilir. Derine saklanan potansiyelleri su yüzüne çıkarabilmek, rakip firmaya geçen performans yıldızlarını elde tutabilmek ve şirketi sürdürülebilir bir seviyede ileriye taşımak işte bu kadar kolay! Sevgi, saygı ve kabul gibi unutulan değerler bizi güvende hissettirir, güvende hissettiğimizde kendimiz oluruz. Kendimiz olduğumuzda potansiyelimizi yaşarız. Potansiyelimizi yaşattıkça daha da büyürüz, büyütürüz. Işte o zaman uyuma, mutluluğa ve bilgeliğe ulaşırız ve işte o zaman sürdürülebilirlik artık ulaşılması gereken bir hedef veya nasıl elde edileceği bilinmeyen bir denklem değil, doğal bir sonuç olarak akar yaşamımızda.

Bunları yaşamaya ve yaşatmaya başlamış insanlardan oluşan firmalar artık ne mutlu ki var ve giderek artması biz çalışanların elinde. İnsan Kaynakları departmanları bu değerlere sahip bireyleri seçip yerleştirerek, mevcutta bu değerlere sahip ancak gizli kalmış çalışanlarını şirkette ön plana çıkararak doğru kültür oluşumunu işleyebilirler. Bu değerleri şirket değerlerinin merkezine yerleştirerek çalışanları için varettikleri her projede bu değerleri referans göstererek ve günlük olayları ele alışlarında bu değerleri kendi davranışlarına yansıtarak şirketin nefesi yapabilirler. Biz Vaillant Group Türkiye’de bunu İnsan Kaynakları Direktörlüğü ve Genel Müdür liderliğinde işletiyoruz . Organizasyonel Gelişim birimini farklı kılan katma değeri ilk kez bu kadar içselleştirerek birçok insanın hayatına değmekten ötürü mutlu hissettiğimi sizlerle paylaşmayı da değerli buldum.

Sonuç

Sevgili İnsan Kıymetleri çalışma arkadaşlarım, yemimiz de var, yerimiz de… Gelin olumlu değişimi birlikte destekleyerek dünyayı değiştirelim, insana insan olduğunu tekrar hatırlatalım, kendi mesleğimizin kıymetini parlatalım. Bizler “insan”ı desteklemek, geliştirmek ve kendi değerini anlamasına yardımcı olmak gibi insanoğlunun en duygusal ve ruhani ihtiyaçlarına cevap vermeye çalışarak son derece değer odaklı bir iş icra ediyoruz. Şirket içerisinde yerimizi doğru konumlandıralım ve bunu olması gereken otorite ve mecralara doğru şekilde ifade edelim. Önce insan diyelim, duygularıyla, ruhuyla, zihniyle ve bedeniyle insan.

Diğer Makaleler

Leave a Comment

Your email address will not be published. Required fields are marked with *

Son Makaleler

En Çok Yorumlanan

Öne Çıkan Videolar

Hayatın Hakkını Vermek

Hayatın Hakkını Vermek | Prof. Dr. Acar Baltaş | TEDxIzmir

Mesleğimi nasıl seçmeliyim?

Kurumların yönetim felsefesini hayata taşıyan insan ve değişim projeleri üzerine çalışan Prof. Dr. Zuhal Baltaş, mesleğinizi nasıl seçmelisiniz konusu üzerine bilgi veriyor.

Hayalini Yorganına Göre Uzat

Prof. Dr. Acar Baltaş, TEDxAnkara'da yaptığı konuşmada istek ve başarı arasındaki ilişki ile "yatkın olduğumuz şeyleri hayal etmenin" önemini anlatıyor.

Öne Çıkan Kitaplar

Personova Kişilik Envanteri Testi