Robotların ve yapay zekânın insan yerine geçme ihtimali her gün artıyor. Günümüzün dinamik dünyasında, teknolojinin gelişimiyle birlikte özellikle son çağlarda motivasyon iş dünyasında çok önemli bir konsept olmaya başladı. Her gün işimize yansıttığımız performans ve iş hayatının özel hayatla dengesi kritik bir noktadır. Motivasyon ölçümünün gelecek yıllarda daha da artarak ayrı bir iş bölümü olacağı bir döneme giriyoruz. Bu yazıda da motivasyon konusu detaylıca ele alınmaktadır.
DEVAMINI OKUİnsanlar bazen kendi potansiyellerini gösteremiyor hatta unun farkında olamıyor hep motive edilmeyi bekliyor. Bu yüzden isteği yaratmak , geliştirmek ve sürdürmek gereklidir. Çalışanlarımızın bu istek sonundaki vermiş olduğu hizmeti sunma gücünü tutmalıyız. Yöneticiler ve şefler bu konudaki kilit kadrolardır. Bu konudaki projelerde tamamen hizmet ve çalışan odaklı yeni bir hizmet kültürü modeli için yolumuz var ama inancımız tam.
DEVAMINI OKUMotivasyonumuzun yüksek olması için çalıştığımız kurumun ortamı , ekip arkadaşlarımızın motivesi oldukça önemlidir.
DEVAMINI OKUHer yetişkinin hayat karşısında onu harekete geçiren öncelikli motivasyon araçları vardır. Bu araçlar bireyin kişilik özelliği ve değerlerine göre özelleşmektedir. İnsanın en temel gereksinimlerinden biri olan “öğrenme”de, farklı motivasyonlar rol oynar. Öğrenme bireylerin ortak temel ihtiyaçlarından biridir. Herkes öğrenmek ister. Ancak öğrenme yönelimleri farklıdır. Öğrenmenin etkinliği için motivasyon araçlarının ne olduğunu bilmek ve yönetmek önemlidir. Çünkü kişiyi harekete geçiren bu yönelimleri olacaktır. Yetişkin öğrenenlerin güdüsel yönelimlerine ilişkin üç grup belirlenmiştir: 1- Amaç yönelimli 2- Etkinlik yönelimli 3- Öğrenme yönelimli. Bu makalede amaç öğrenme yönelimlerin ihtiyaçlarına göre eğitim ortamı sunmak sürecin ve sonucun etkinliğini belirler.
DEVAMINI OKU12 Temmuz 2015 Hürriyet gazetesinde çıkan haber Nisan Ak’la ilgiliydi. Ak “10 yıl içerisinde orkestra şefi olacağım” diyor. Bunun üzerine eğitimi için Indiegogo internet sitesinden finansman sağlayarak New York Queens College’da yüksek lisansa başlıyor. 24 yaşındaki bu gencin önüne, yenmesi zor olan bu havucu kim koydu? Anlaşılan, başarmak için emeklerini yoğunlaştırması, güç elde etmek için insanları etkilemesi ve hayatını anlamlı kılması için değerleriyle yaşaması gerekiyordu. Röportajını okuduğumuzda, havucun önüne koyulmadığını, içinde olduğunu görüyoruz.
DEVAMINI OKUDönemsel Yönetim organizasyonların kritik bir değişimden geçtiği veya pozisyon boşluğu olduğunda onu doldurmak için 6-12 aylık bir zaman diliminde çalışan kişilerdir. Aynı zamanda dönemsel yönetici, hem alternatifleri bulan, hem de değerlendiren ve karar veren profildir. Dönemsel yöneticinin kuruma katkı sağlayabilmesi için kurumun ihtiyacını net olarak belirtmesi ve bu ihtiyacın dönrmel yöneticinin yetkinlikleriyle uyuşması gerekmektedir. Bu makalede dönemsel yöneticinin sağladığı avantaj / dezavantaj ve motivasyon faktörleri hakkında bilgi sahibi olabilirsiniz.
DEVAMINI OKUBu makalede, bir terapistin terapiyi uygulaması için danışanın motivasyon kaynağını nasıl bulabileceği ve bulduktan sonra terapi sürecinin etkilerinin neler olabileceği anlatılıyor.
DEVAMINI OKUÇalışanların yarısı mesleğini sevmiyor başlığında devam eden bu makalede, insanların mesleklerini severek mi yoksa sevmeden seçtikleri, istemeyerek seçilen mesleğin size sonradan sevdiren nedir sorusuna cevap verilmektedir. İş tasarımı konusu, seçtiğimiz mesleği yaptığımız işten ayrılmasıdır. Bu tasarımın mahiyeti önem taşımaktadır. İş tasarımı doğru temeldeyse iç motivasyon bir o kadar güçlüdür. İç motivasyon, yüksek maaş, yan haklar gibi faktörlerden ayrılmıştır. Çalışanların psikolojik isteklerinin karşılanmasının birincil amaç olduğu bir iş tasarımında, yüksek motivasyon, yüksek performans kalitesi, yüksek çalışan memnuniyeti, düşük devamsızlık ve iş terkini öngörmektedir. Baltaş Grubu, işin öğrenme imkanı ve geliştiriciliğinin, yarattığı anlam, başarı ve sorumluluk duygusunun kurumlarda motivasyonu yükselttiğini düşünmektedir. Çalışanlar yaptıkları işin değerli olduğunu o işte emeklerinin varlığını hissetmek ister. İş kolu fark etmeksizin, yapılan işin zihinsel ve duygusal açıdan kişi tatmin olmalıdır.
DEVAMINI OKUİş-özel yaşam dengesi yaşam doyumuyla yakından ilgilidir.Eğer çalışanlar bu dengeyi sağlayamazsa yani iş yaşamında daha fazla zaman geçirmeye başlarsa olumsuz duygular yaşayacak ve bu durum özel hayatlarını olumsuz etkilecektir.Bu yüzden insan hayattaki varlık nedeniyle yaptığı iş arasında bir köprü kuruyorsa, yaşam doyumu da yükselecektir.
DEVAMINI OKUBu makalede, insanların rollerinin geçmişten günümüze kadar değiştiğini ve yeni düzen içerisinde insanların işleriyle olan ilişkilerine olan adaptasyonları da değişime uğradığını ve bu değişim içerisinde şirketlerin neler yapması gerektiğini inceliyor ve anlatıyor. Albaraka Türk’ün çalışanlarına verdiği değer ve onların işleriyle ilişkilendirmelerine de değiniyor.
DEVAMINI OKUYaşadığımız her şey birbirinin içine geçen kümeler, birbirine karışan sıvılar gibidir. İş ve özel hayat diye iki ayrı hayat yoktur, hayat bir bütündür. Hayatın çok önemli iki bölümü arasındaki geçişlerin sağlıklı olmasını sağlamak ise kişinin kendi karar ve sorumluluğundadır.
DEVAMINI OKUBu makalede, insana önce insan olduğunu ve içindeki duyguları kaybetmeden , insanların ihtiyaçlarını göz önünde bulundurarak iş icra etmeyi ve değişime insani değerler çerçevesinde katkı sağlanmasını , şirketteki konumlandırmalar sırasında doğru şekilde ifade edilmesi anlatılıyor.
DEVAMINI OKUGünümüz şartları düşünüldüğünde, ömür boyu çalışma anlayışı kaybolmaktadır. Bunun sebepleri arasında dünya genelinde insanların giderek refaha ermelerinin etkisi büyüktür. Günümüz gençlerinin, üniversite eğitimlerini tamamladıktan sonra ilk üç yılda iş değiştirdikleri görülmüştür. Bu sebeple eski okul zihniyetinin körelmesi, iş hayatındaki başarıyla doğru orantılıdır. Dünya çapında ekonomisine saygı duyulan Japonya’da, büyük şirketlerin eski anlayışlardan vazgeçtiği ve geçirilen zamana odaklanmak yerine sosyal yaşantıya odaklanma anlayışına kaydığı görülür. Bu makalede Uniqlo, Itochu, Exoedia gibi başarılı şirketlerin bu yeni anlayışları nasıl benimsediklerini anlatılır.
DEVAMINI OKUİş ve özel hayatı birbirinden ayırmak teknoloji ilerledikçe daha da zorlaşıyor. Bu bakımdan iki prensip olarak ayırmamız gerekirse birincisi iş ve özel hayata bir bütün olarak bakılması , ikinci prensip ise denge kavramıdır. Bu makalede ise bu denge unsurlarını , bu unsurların şirket hayatındaki yerine ulaşabilirsiniz.
DEVAMINI OKU“Bugün ülkemizde ve dünyada özellikle çalışanlar arasında yaygın olan “Tükenmişlik Sendromu-Burnout”, enerji kaybı, işe gitmeme arzusu, daha hassas olma, uyku bozuklukları, çabuk sinirlenme, her şeyi bırakıp uzaklara kaçma isteği gibi belirtilerle ortaya çıkmaktadır. “Tükenmişlik Sendromu” ile ilgili en yaygın kabul gören tanım, Maslach Tükenmişlik Envanteri’ni geliştiren Christina Maslach’tır. Maslach’a göre tükenmişliğin en önemli boyutu duygusal tükenmişliktir. Bu, bireyin duygusal ve fiziksel kaynaklarının tükenmesi anlamına gelmektedir.”
DEVAMINI OKUYaşamak ve çalışmak arasındaki dengenin nasıl kurulduğu, birçok alanda olduğu gibi, kültürden etkilenir. Güç ve başarıya verilen önemin ağır bastığı, ‘öne geçme’nin önemli olduğu başarı yönelimli kültürlerde insanlar çalışmak için yaşar. İş, hayatın büyük bölümünü kaplar. Diğer yandan, uyum ve anlaşmanın ön planda olduğu, ‘iyi geçinme’nin ağır bastığı ilişki yönelimli kültürlerde iş, hedeflenen yaşam tarzına giden bir araç olarak görünür. Türk kültürü bu denklemin neresinde? Bu kültür, iş hayatını nasıl etkiliyor?
DEVAMINI OKUBağlanma tarzımız çocuklukta ebeveynlerimizle olan ilişkimizin özelliklerine göre oluşur. Farklı bağlama tarzlarına sahip yetişkinler ilişkileri farklı deneyimlerler. Güvenli gruptakiler ilişkilerini “arkadaşça, mutlu, güven veren” olarak tanımlarken, kayıtsız gruptakiler için “yakınlaşma korkusu”, kaygılı/kararsızlar içinse “kıskançlık, duygu iniş-çıkışları ve karşılık görme ihtiyacı” olarak ortaya çıkıyordu. Hazan ve Shaver, bağlanma tarzımızın sadece özel yaşamımızı değil, işe yönelimimizi de etkilediğini buldu. Bağlanma tarzının iş hayatındaki etkilerini inceliyoruz.
DEVAMINI OKUD. Friedman, P. Christensen ve J. DeGroot’un 1998 yılında çok okunan Harvard Business Review makalesini (*) yazdıklarından bu yana neler değişti ? Yazarlarımız, daha o zaman bunun sıfır toplamlı bir oyun olmadığını iddia etmişlerdi. Oysa o tarihlerde kabul gören inanış bu yönde idi: İş hayatınızdan ne kadar özveride bulunursanız, özel hayatınıza o kadar zaman ayırabilirdiniz, ya da tersi…Başka bir değişle, hayırlı bir evlat, iyi bir eş ve örnek bir ebevyen olmak istiyorsanız, kariyerinizi unutmanız gerekiyordu. Ya da iyi bir kariyer yapmak istiyorsanız, bir süre (kabaca 30-35 yıl) aile ve sosyal ilişkilerinizi gözden çıkarmanız… Son dönemde şirket tepe yönetiminlerinden emekli olan olan kuşağın ortak söylemi şu oluyordu : “Emekli oldum, ama çocuklarım büyüdüğü farketmedim.”. Bir sonraki kuşağın kadın ya da erkek yöneticilerinin karşı popüler söylemi zaten epeydir dile getirilir olmuştu. “Çocuk da yaparım, kariyer de…”
DEVAMINI OKUYeni jenerasyonun keyfe dönüklük olarak tabir edilen genel özelliği iş hayatının da işleyişini etkiler. Çok çalışmak fakat çalışırken de keyif almak onlar için önemlidir. Bu noktada keyfe dönüklük ihtiyacı karşılanan bireylerin çalışma motivasyonu da yüksek olur. İş ve özel yaşam dengesini sağlamak için kurumlar bireylerin kişisel hayatı ve kurumsal hayatı arasında bir denge yakalamalıdır. Bu yazı, bu dengeyi sağlamak için yol gösterici niteliğindedir.
DEVAMINI OKUHayat , denge kurmak üzerine kuruludur. Bu dengeyi çok fazla sağlayamadığımız yer ise iş-özel hayat. Kurumların ise çalışanlarının bu dengeyi sağlamasına yardımcı olmak için yapacakları eğitim ve gelişim faaliyetleri bunu onlara göstermek için en uygun patformdur. Ancak sadece işverenin yardımı değil kişinin kendi özverisi ve İK’cıların desteği de dengeyi sağlamak için önemli unsurlardır.
DEVAMINI OKU