Duygusal Dayanıklılık

duygusal-dayaniklilik-kaynak-baltas

Duygusal dayanıklılık, hayatın inişlerinde ve çıkışlarında ayakta kalmayı sağlayan güçtür. İsmet İnönü ve Winston Churchill gibi tarihi figürler, bu dayanıklılığın sadece bir kişinin değil, bir ulusun kaderini değiştirebileceğini gösteriyor. İnsanın bu içsel gücünün nasıl geliştirilebileceğine dair dört temel özelliği öğrenmek isteyenler, okumaya devam edebilirler.

Bazı insanların zorluk dolu hayatlarına karşın yaşama sevincini koruyup sağlıklı olarak hayatlarını sürdürdüklerine, bazılarının ise zorluklar karşısında kolayca ümitsizliğe kapıldığına, geri çekilip pes ettiğine anlam vermekte zorlanırız. Bu konulara, meslek hayatımızın başında stres konusundaki araştırmaları okurken cevap bulmaya çalışırdık. Öneklerimiz hayatları sadece kendi ailelerinin sorunlarını değil, ülkelerinin varoluş mücadelesindeki duygusal yükleri taşımalarına rağmen, uzun ve sağlıklı hayatlar yaşayan İsmet İnönü, Winston Churchill gibi tarihi kişiliklerdi. “Bazı insanların strese daha dayanıklı olduğu bilinmektedir. Örneğin, bütün bir ulusun sorumluluğunu ve kaderini sırtında taşımış birçok devlet adamı hem uzun hem de sağlıklı bir yaşam sürmüştür. Bu konuda en çarpıcı örnekler, İsmet İnönü ve Winston Churchill’dir. Gerek İnönü, gerek Churchill üstlendikleri sorumlulukları ve mücadeleleri hayatlarının bir parçası olarak kabul etmiş, güçlükleri kendi bedenlerine yansıtmamayı başarmış insanlardır. Bu güçlü kişilikler gerçek savaşları, bir satranç oyunu gibi görmüşlerdir. Oysa birçok kişi, bir satranç oyununu gerçek bir savaş gibi algılanmaktadır.”

Hayata hazırlık sadece eğitim dönemindeki sınavların üstesinden gelmekle sınırlı bir süreç değil. Duygusal dayanıklılık veya yılmazlık ancak kişi sınandıkça, zorlandıkça ve konfor alanının dışına çıktıkça gelişen bir özellik. Bazı insanların buna doğuştan hazırlıklı olduğunu söyleyen araştırmacılar olmuş ancak bu özellik önemli ölçüde hayat içinde gelişir. Çünkü yılmazlık hayat başarısı konusunda diploma, deneyim ve mesleki teknik bilgiden çok daha önemli rol oynuyor. Bunun en somut örneği çok dezavantajlı ortamlardan geldikleri halde, yaşadıkları güçlüklere takılmayıp mücadele sürecinde birçok yetkinlik kazanarak hem hayatını zenginleştiren hem de başarılı olan insanların varlığıdır.

Duygusal dayanıklılığı yüksek kişilerde dört temel özellik gözlenir.

Gerçeği kabullenmek: Duygusal dayanıklılık konusunda yazanların önemli bir bölümü iyimserliği en başa koyarlar. Oysa bu son derece yanıltıcıdır. Örneğin Vietkong’un esir kampında sekiz yıl geçiren Jim Stokdale “Kamptan kimler kurtulamadı?” sorusuna “İyimserler” cevabını vermiştir. “Çünkü onlar ‘Noel’de kurtulacaklarını düşünüyordu. Bu gerçekleşmeyince ‘Paskalya Bayramını’, bu olmayınca ‘4 Temmuz Bağımsızlık Gününü’, bu da olmayınca ‘Şükran Gününü’ sevdiklerine kavuşma günü olarak düşünüyorlardı. Noeller gelip geçtikçe bu arkadaşlarımız umutsuzluk, keder ve hayal kırıklığından öldü. İyimserlik bazı durumlarda yardımcı olsa da çok kere problemleri görmezden gelmeye, ertelemeye, gerçekleşmesi mümkün olmayan beklentilere ve sorunun ağırlaşmasına neden olur. Olumsuz durumlarda soğukkanlılık ve bazen de ölçülü bir karamsarlıkla umabileceğimiz en iyi olasılık gerçekleşmezse, muhtemel B ve hatta C planlarını hazırlamak daha akılcı bir yoldur.

İyimserlik ve inkarcılık sorunları çözmez. Kendimize sormamız gereken soru “İçinde bulunduğum durumun gerçeklerini tam anlamıyla anlıyor ve bunun doğurabileceği sonuçları kabulleniyor muyum?” “Düşündüğüm çözüm ‘ya olmazsa’ yedek planım ne?”

Hiç şüphesiz bu konudaki en istisnai örnek Victor Frankl’dır. Ona göre çalışma kamplarında hayatta kalanlar kendilerine “plastik kalkan” geliştirenler olmuştur. Frankl yaşadığı sıkıntılı günlerde daha sonra “logo terapi” adını vereceği yöntemi tasarladığını ve bu yaşantılarını insanlarla paylaşacağı günleri hayal ederek hayatta kaldığını söylemiştir.

Ders çıkartmak: Bir bakıma gerçekleri görmek ve ders çıkartmak birbirleriyle yakından ilişkilidir. Birçok insan olumsuz bir durumla karşılaştığında kurban anlayışına sığınır ve Bu durum benim başıma neden geldi?” veya “Neden ben?” kısır döngüsüne sıkışır. Oysa duygusal dayanıklılığı yüksek insanlar çektikleri sıkıntıları aşıp, karşılaştıkları güçlüklerin üstesinden geldikleri yolculukta yeni beceriler kazanır ve potansiyellerinin farkında olmadıkları yönlerini keşfederler. Böylece hem şimdiki zamana, hem de geleceğe doğru kurdukları sağlam köprü ilerideki engelleri karşılarken onlara güç ve yeterlilik duygusu verir.

Anlam bulmak: Hayatı anlamlandırmak kolay değildir. Yaptığım seminer çalışmalarında “Hayattaki varlık sebebinizi bir cümleyle yazın” dediğimde insanların büyük bölümünün çok zorlandığını ve kendilerini de memnun etmeyen cevaplar verdiğini biliyorum. Hayatı anlamlandıran, kararlar için pusula olan ve mücadele gücü veren değerlerdir. Birçok kişinin değerleri uğruna acı çektiğini ve bu acının onlara mutluluk verdiği bilinir. Örneğin Nietzsche’nin kavram olarak çok duyulmuş ancak gerçek anlamını çok az kişinin bildiği ‘übermensch’ (üstün insan) kavramı da bu özelliğe işaret eder. Nietzsche  übermensch’i “Kendini, belirlediği hedeflere adayan ve acı çekmenin, anlaşılması zor bir mutluluk sırrını öğrenmenin anahtarı olarak gören kişi” diye tanımlar ve şöyle devam eder; “Büyük şeyler için çabalamanın riskinden çekinen bir dünya, yüksek değerlerden uzak duran ve sıradanlığı kucaklayan bir dünyadır”. “Mükemmeli aramak ve gerekirse ölmek”, ‘İradenin Zaferi’ eserinin ana fikridir.

Olumlu tutum ve disiplin: Duygusal esnekliğin ana dayanağı olumlu tutumdur. Olumlu tutum içinde olanlar, en zor ve çaresiz gibi gözüken durumda bile “şu anda iyi olan ne?” sorusunu sorarak başlar. Bu ifade toplumda kötü yaşantısı olanlara verilen “haline şükret” tesellisinin ötesinde bir yaklaşımdır. Olumlu tutum bir anlamda elde olanlarla yeni bir şey üretme becerisidir. Yaşanan bir olumsuzluk karşısında çok kere insanlar kendilerini çaresiz hisseder ve olmuş olana takılırlar. “Olmasaydı…, şansızlık…, beni buldu…, oradan geçmeseydim…, bunu yapmasaydı…” gibi, yararı olmayan ve sorunu çözmeye katkısı olmayacak kısır bir döngü içine sıkışırlar. Oysa en zor durumda bile kişinin üzerine basarak yükseleceği ve sorunu çözmek için yararlanabileceği kaynakları vardır. “Şu anda iyi olan ne? sorusu bu kaynakları hatırlamaya yardımcı olur. Olumlu tutum, kişinin zihinsel ve duygusal enerjisini olmuş olana değil, olacak olana odaklamasını sağlar.

Gençlerde duygusal dayanıklılık

Gençlerin çocukluklarından başlayarak koruyucu bir aile ortamında yetişmiş olması, duygusal dayanıklılık ve öz yeterlilik geliştirmek konusunda en büyük engeldir. Ev işi yaparak ailenin refahına değil hayatına ortak olmak, yaz tatillerinde çalışmak, öğrenci kulüplerinde görev almak, sivil toplum kuruluşlarında çalışmak, düzenli ve sportif bir etkinlik içinde bulunmak, duygusal dayanıklılık geliştirmek için imkân sunar. Böyle bir etkinlik içinde olan gençler yardımlaşmak ve sorumluluk almak konusunda büyük bir potansiyele sahip olurlar.

Sonuç

Duygusal esnekliğe sahip kişiler zor durumlarda umutsuzluğa kapılmaz, şikayet etmez, yaşanan zorluklardan bir anlam çıkartmaya çalışır, çözüm üretir ve yaşanan olumsuzlukları gelişme yolunda bir fırsat olarak görür. Bunun sonucunda da daha sonra karşılaştıkları zorluklar için öz yeterlilik geliştirirler.

yazar avatarı
Prof. Dr. Acar Baltaş
Prof. Dr. Acar Baltaş, Türkiye’de geniş kitlelere, psikolojinin insan ihtiyaçları ve iş hayatının sorunları için bir çözüm olduğunu gösteren öncülerden biri oldu. Stres ve beden dili kavramlarını Prof. Dr. Zuhal Baltaş’la birlikte Türkiye’ye tanıttı. 1989 yılında yayınlanan “Üstün Başarı” kitabı öğrenmenin nöro-bilimsel temelleri ile öğrencilerin ihtiyaçları arasında köprü kuran ilk çalışma oldu. Ortaöğrenimini Istanbul Erkek Lisesi’nde, yüksek öğrenimini Istanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Psikoloji Bölümü’nde tamamlayan Acar Baltaş, doktorasını Cerrahpaşa Tıp Fakültesi’nde Nöroloji Anabilim Dalı’nda yüksek beyin fonksiyonları konusunda yaptı, klinik nöro-fizyoloji alanında Tıp Bilimleri Doktoru ünvanını aldı ve 1986 yılında Uygulamalı Psikoloji Doçenti, 1996 yılında Profesör oldu. 1977-1997 yılları arasında Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Anabilim Dalı’nda çalıştı. Yurtiçinde ve dışında yayınlanmış 100’dan fazla bilimsel çalışması bulunan Baltaş, 1983 yılından bu yana, iletişim ve tıbbi psikoloji alanındaki bilgilerini iş hayatının ihtiyaçları ile bağdaştırarak seminerler verdi, uygulamalar yaptı. Bu seminer ve uygulamalarında liderliğin kültür ve cinsiyetle ilişkisine (Türk kültüründe yönetmek ve kadın liderliği), duyguların kararlar üzerindeki etkisine ve zihniyet değişikliğine odaklandı. Acar Baltaş, yasal yollarla toplam 600.000 adet satışı yapılmış; bazılarının 40. baskıyı aştığı Stres ve Başaçıkma Yolları, Bedenin Dili, Ekip Çalışması ve Liderlik, Üstün Başarı, Hayalini Yorganına Göre Uzat, İnsana ve İşe Değer Katan Yeni İK, Türk Kültüründe Yönetmek, Akılsız Duyguların Cezasını Kararlar Çeker ve Baltaş Grubu Yönetim El Kitapları’nın yazarıdır. Baltaş, Türk kültürünün değer sisteminden çıkan dönüşüm programları ve ekip çalışması konusunda birçok kuruluşun uluslararası başarılarının hazırlayıcısı oldu. Türk A Milli Futbol Takımı’nın ve Galatasaray Futbol Takımı’nın psikolojik danışmanlığını yaptı, bu görevi Türk A Milli Futbol Takımı’yla sürdürdü. Türkiye Futbol Federasyonu bünyesinde antrenörlere yönelik, “genç sporcularda karakter gelişimi” ve “psikolojik performans danışmanlığı” programlarını yönetti. Ayrıca, 2009-2016 yılları arasında Harp Akademileri’nde kurmay subay adaylarına ve her rütbede terfi eden generallere kişilik ve liderlik eğitimleri verdi. Acar Baltaş, Prof. Dr. Zuhal Baltaş’la kurucusu oldukları, iş hayatında gözlenebilir zihniyet değişikliği ve ölçülebilir iş sonuçları için kurum ve çalışan etkinliğini hedefleyen Baltaş Grubu’nu yönetmektedir. Prof. Dr. Zuhal Baltaş ile evli ve iki çocuk babasıdır.
13 comments

Diğer Makaleler

Leave a Comment

Your email address will not be published. Required fields are marked with *

13 Comments

  • Dilek Kösemehmet
    9 Kasım 2022, 18:08

    Sayın Hocam pek çok kişi için olduğu gibi benim için de çok değerli. Dinlemek ve takip etmek bana alan açıyor, katkı oluyor. Bunun için çok teşekkürler. Ayrıca bir de yazılarda kaynak görme beklentimi eklemek isterim 😊 İyi çalışmalar diliyorum.

    REPLY
    • Tuğrul Cofcof@Dilek Kösemehmet
      17 Ağustos 2023, 05:44

      Sayın Hocam,
      Birikimlerinizi değerli zamanınızı ayırarak bizlerle paylaşıyorsunuz teşekkür ederim. Dilerim paylaşımlarınız daha çok görülür ve toplum olarak ilerlememize daha fayda sağlar.
      Saygılarımla,

      REPLY
  • Mustafa Tülümen
    9 Kasım 2022, 18:12

    Merhaba hocam,

    Engin bilgilerinizden faydalandırdığınız için teşekkürler. Gelecek nesillerin doğru yetiştirilmesi için güzel bir rehber daha. Fakat ya mevcut durumda bu duygusal dayanaklılığa sahip değilsek ve bunun farkındaysak? O zaman ne yapmamız gerekir?

    REPLY
  • Ahmet Taner
    9 Kasım 2022, 21:31

    Gerçek her zaman görünen midir?
    Peki ya imtihanda biz sadece figüransak, asıl imtihan sahibine ne olacak?
    Merkeze kendimi koyduğumda sorunları çözmek bir yana mıknatıs gibi çekiyorum. Ama merkez kaç kuvvetini de yenemiyorum.
    Yerini bilmek, bir misafir gibi edep ve sükunet içinde. Belki o zaman Ev sahibine bir nebze olsun iştiyak gösterebilirim. Yoksa Ay yüzlü, ela gözlü didâr canımı alana kadar keder ve hüzün yangınını eksik etmeyecek.

    REPLY
  • Barika
    10 Kasım 2022, 04:29

    Değerli ve eğitici yorumunuz için teşekkür ederim. Vaktinizi ayırıp faydalı bilgileri bizimle paylaşıyor olmanız çok kıymetli emeğinize sağlık. Saygılarımla Barika Dinçer

    REPLY
  • Durmuş Yanmaz
    10 Kasım 2022, 10:23

    Hayatımıza yön verirken alacağımız kararlarda bize rehber olma imkanı taşıyan ve çok da uzun olmadan bir çırpıda okunup kendimize dair çıkarımlar yapabileceğimiz, altın değerinde (özellikle benim için) bu yazıları bizimle paylaştığınız için çok teşekkür ederim Acar hocam.

    REPLY

Son Makaleler

En Çok Yorumlanan

Öne Çıkan Videolar

Hayatın Hakkını Vermek

Hayatın Hakkını Vermek | Prof. Dr. Acar Baltaş | TEDxIzmir

Mesleğimi nasıl seçmeliyim?

Kurumların yönetim felsefesini hayata taşıyan insan ve değişim projeleri üzerine çalışan Prof. Dr. Zuhal Baltaş, mesleğinizi nasıl seçmelisiniz konusu üzerine bilgi veriyor.

Hayalini Yorganına Göre Uzat

Prof. Dr. Acar Baltaş, TEDxAnkara'da yaptığı konuşmada istek ve başarı arasındaki ilişki ile "yatkın olduğumuz şeyleri hayal etmenin" önemini anlatıyor.

Öne Çıkan Kitaplar

yazar avatarı
Prof. Dr. Acar Baltaş
Prof. Dr. Acar Baltaş, Türkiye’de geniş kitlelere, psikolojinin insan ihtiyaçları ve iş hayatının sorunları için bir çözüm olduğunu gösteren öncülerden biri oldu. Stres ve beden dili kavramlarını Prof. Dr. Zuhal Baltaş’la birlikte Türkiye’ye tanıttı. 1989 yılında yayınlanan “Üstün Başarı” kitabı öğrenmenin nöro-bilimsel temelleri ile öğrencilerin ihtiyaçları arasında köprü kuran ilk çalışma oldu. Ortaöğrenimini Istanbul Erkek Lisesi’nde, yüksek öğrenimini Istanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Psikoloji Bölümü’nde tamamlayan Acar Baltaş, doktorasını Cerrahpaşa Tıp Fakültesi’nde Nöroloji Anabilim Dalı’nda yüksek beyin fonksiyonları konusunda yaptı, klinik nöro-fizyoloji alanında Tıp Bilimleri Doktoru ünvanını aldı ve 1986 yılında Uygulamalı Psikoloji Doçenti, 1996 yılında Profesör oldu. 1977-1997 yılları arasında Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Anabilim Dalı’nda çalıştı. Yurtiçinde ve dışında yayınlanmış 100’dan fazla bilimsel çalışması bulunan Baltaş, 1983 yılından bu yana, iletişim ve tıbbi psikoloji alanındaki bilgilerini iş hayatının ihtiyaçları ile bağdaştırarak seminerler verdi, uygulamalar yaptı. Bu seminer ve uygulamalarında liderliğin kültür ve cinsiyetle ilişkisine (Türk kültüründe yönetmek ve kadın liderliği), duyguların kararlar üzerindeki etkisine ve zihniyet değişikliğine odaklandı. Acar Baltaş, yasal yollarla toplam 600.000 adet satışı yapılmış; bazılarının 40. baskıyı aştığı Stres ve Başaçıkma Yolları, Bedenin Dili, Ekip Çalışması ve Liderlik, Üstün Başarı, Hayalini Yorganına Göre Uzat, İnsana ve İşe Değer Katan Yeni İK, Türk Kültüründe Yönetmek, Akılsız Duyguların Cezasını Kararlar Çeker ve Baltaş Grubu Yönetim El Kitapları’nın yazarıdır. Baltaş, Türk kültürünün değer sisteminden çıkan dönüşüm programları ve ekip çalışması konusunda birçok kuruluşun uluslararası başarılarının hazırlayıcısı oldu. Türk A Milli Futbol Takımı’nın ve Galatasaray Futbol Takımı’nın psikolojik danışmanlığını yaptı, bu görevi Türk A Milli Futbol Takımı’yla sürdürdü. Türkiye Futbol Federasyonu bünyesinde antrenörlere yönelik, “genç sporcularda karakter gelişimi” ve “psikolojik performans danışmanlığı” programlarını yönetti. Ayrıca, 2009-2016 yılları arasında Harp Akademileri’nde kurmay subay adaylarına ve her rütbede terfi eden generallere kişilik ve liderlik eğitimleri verdi. Acar Baltaş, Prof. Dr. Zuhal Baltaş’la kurucusu oldukları, iş hayatında gözlenebilir zihniyet değişikliği ve ölçülebilir iş sonuçları için kurum ve çalışan etkinliğini hedefleyen Baltaş Grubu’nu yönetmektedir. Prof. Dr. Zuhal Baltaş ile evli ve iki çocuk babasıdır.
Personova Kişilik Envanteri Testi