Çalışan deneyimi en kestirme tanımıyla çalışanın algısıdır. Çalışanların o kurumdaki işlerini tüm yönleriyle nasıl gördüklerini, neye inandıklarını ve ne hissettiklerini içine alır. Tarafların algıları arasında uçurum olduğunda, kurumlara yüksek maliyetinin olması ne yazık ki kaçınılmazdır. Bu yazı; çalışan ve yönetici algısı arasındaki uçurumu odağına almakta ve küresel veriden hareketle, çalışan deneyimine olumsuz etki edeceği ön görülen altı alanı incelemektedir.
Kendimizden başlayarak farklı hayatları gözlemlerken, sorgulama cesaretimizi duygu repertuarımızın erişilebilir bir köşesinde tutmak faydalıdır. Böylelikle, aklımıza yön vermesi için şu soruyu sorma ihtimalimiz oluşur: “Bu yaşananlar doğru olabilir, ama hepsi gerçek mi?” Doğru, kişiye özeldir. Gerçek ise kişiden bağımsız kalmakta zorlanır ve kişiye özel doğrularda vücut bulur.
Deneyim, gerçeğin farklı doğrularla nasıl hatırlandığını temsil eder ve kişiden kişiye de farklılaşır. Bu nedenle, çalışan deneyimi en kestirme tanımıyla çalışanın algısıdır. Çalışanların o kurumdaki işlerini tüm yönleriyle nasıl gördüklerini, neye inandıklarını ve ne hissettiklerini içine alır. Bu açıdan bakıldığında, çalışanların kurumlarıyla etkileşimleri süresince oluşan algılarının toplamı olarak kabul edilir.1
Algıda uçurum
Gartner’ın 2021 Hibrit İş Çalışan Anketi, çalışan ve yöneticilerin nasıl farklı algılara sahip olduğunu ortaya koyuyor ve algıdaki bu uçurumun çalışan deneyimine çok büyük zarar verebileceğini ileri sürüyor. Dünya genelinde 4.000 çalışanla yapılan anket, çalışanların ve yöneticilerin hissettikleri arasında önemli farkların olduğu altı alana işaret ediyor:2
- 1. Yöneticiler kurum kültürlerinin esnek olduğunu düşünmelerine rağmen, çalışanlar buna katılmıyor. Yönetici liderlerin yüzde 75’i hâlihazırda bir esneklik kültürü içinde çalıştıklarına inanıyor, ancak çalışanların yalnızca yüzde 57’si kurum kültürlerinin esnek çalışmayı benimsediğini söylüyor. Ayrıca yöneticilerin yüzde 72’si kendi yöneticileriyle esnek çalışma düzenlerini kurabileceklerini düşünürken, çalışanların sadece yarısı aynı ayrıcalığa sahip olduklarına inanıyor.
- 2. Yöneticiler, uzaktan çalışmak için çalışanlardan daha iyi donanıma sahip. Yöneticilerin yüzde 80’ine kıyasla, çalışanların yalnızca yüzde 66’sı etkin bir şekilde uzaktan çalışmak için ihtiyaç duydukları teknolojiye sahip olduklarını düşünüyor. Ayrıca çalışanların yalnızca yüzde 59’u sanal ortamda etkin çalışmalarına olanak tanıyan kaynaklar için kurumlarının yatırım yaptığında hem fikir. Bu oran, yöneticilerde yüzde 76’ya yükseliyor.
- 3. Çalışanlar kurumlarına, yöneticilerden daha az güven duyuyor. Yöneticilerin yüzde 69’una kıyasla, çalışanların yalnızca yüzde 41’i kıdemli yönetimin çalışanların çıkarları yönünde hareket ettiğine inanıyor. Ayrıca, evden çalışma konusunda yöneticiler kendilerine daha çok güven duyulduğunu hissetme eğilimi gösteriyor. Buna göre, yöneticilerin yüzde 70’i kurumlarının iş esnekliğini kötüye kullanmamaları konusunda çalışanlarına güvendiğini düşünürken, çalışanlarda bu oran yüzde 58’de kalıyor. Bu güvensizlik, takdir ve ödül sisteminde de kendini gösteriyor. Çalışanların sadece yüzde 47’si, kurumun stratejik hedeflerine ulaşmasına yardımcı olan çalışanların adil bir şekilde ödüllendirildiğine ve takdir edildiğine inanıyor. Bu oran yöneticilerde yüzde 73’e çıkıyor.
- 4. Yöneticiler dinlediklerini düşünüyor, ama çalışanlar buna katılmıyor. Yöneticilerin yüzde 75’i, çalışanların ise yalnızca yüzde 47’si liderlerin karar verirken onların bakış açılarını dikkate aldığına inanıyor. Bununla birlikte, çalışanların yalnızca yüzde 59’u, yöneticilerinse yüzde 72’si çalışma ortamlarının farklılaşan çalışan ihtiyaç ve tercihleri konusunda kapsayıcı olduğunu düşünüyor.
- 5. Yöneticiler ve çalışanlar mesajı farklı anlıyor. Yöneticilerin yüzde 71’i kurumlarının pandemi öncesi çalışma modeline geri dönmeyi tercih ettiğini belirtirken, bu oran çalışanlarda yalnızca yüzde 50. Ayrıca, ankete katılan yöneticilerin yaklaşık dörtte üçü, çalışanların yarısından biraz fazlasına kıyasla, kurumlarının dürüst ve açık iletişim kurduğunu düşünüyor.
- 6. Yöneticiler, çalışanlardan daha büyük bir amaç duygusu hissediyor. Yöneticilerin yüzde 77’si kurumlarında önemli bir şeyin parçası olduklarını hissederken, çalışanların sadece yüzde 59’u aynı duyguyu paylaşıyor. Bunun yanı sıra, yöneticilerin yüzde 70’i ve çalışanların yalnızca yüzde 52’si, kurumlarındaki yöneticilerin organizasyondaki işgücü kadar çeşitli olduğuna inanıyor.
Sonuç
Çalışan deneyiminin etkin yönetimi, çalışanın deneyimlediği varsayılan olumlu anlar ile çalışanın “gerçekten!” deneyimledikleri arasındaki farkı en aza indirecek stratejilerle mümkündür. Uzmanlar, kurum yetkililerinin aldıkları her kararı “çalışanların nasıl algılayacağı”nı sorgulayarak değerlendirmesini öneriyor. Uygulamaya konmuş her yanlış kararın maliyeti düşünüldüğünde, fikir ve planlama aşamalarından itibaren çalışanlara kulak vermek, deneyimi iyileştirmek açısından önem kazanıyor. Çünkü çalışanın algısı olumsuz olduğunda kuruma beklenenden yüksek maliyet çıkaran uygulamalar, algı olumlu olduğunda ise bu kez yerini beklentiyi aşan iş sonuçlarına bırakıyor.
Kaynakça:
- Employee experience vs employee engagement [İnternet]. Uygun erişim: https://peopleinsight.co.uk/employeeexperience- vs-engagement/
- What is work really like today? Leaders and employees see things differently [İnternet]. Uygun erişim: https://www.gartner.com/smarterwithgartner/what-is-work-really-liketoday- leaders-and-employees-see-things-differently
Yorum Bırakın
E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmiştir