Bir Ağustos akşamı üşüyüp ellerimi koltuk altına koyduğumda, cevize yakın yumruğu fark etmemle yere çakıldım. İleri seviyede bir meme kanseri ile karşı karşıyaydım. Güzelliğine düşkün bir kadın olarak, mememi kaybetmek istemiyordum. Konusunda uzman hekimlere tek tek muayene olduğumda sadece bir hekim kitlenin alınıp memenin korunacağını söyledi, diğerleri ise mastektomi önerdi. Yılmadım, yurt dışı kaynakları araştırdım, en güvenilir olduğu düşünülen Harvard Üniversitesi’nden dahi bilgi topladım. Tüm kontrol bendeydi. Çünkü hayat benim hayatımdı. O zaman için Türkiye’de pek uygulanmayan, sadece bir doktor büyüğüm tarafından önerilen, önce kemoterapi, sonra sadece kitlenin alınması ve akabinde radyoterapi yöntemini tercih ettim. En iyi tedaviye karar verdiğime de yürekten inandım. Gerçekte ileri bir kanser olsanız da kemoterapi vb. destekler ile en az 5 yıl yaşama ihtimaliniz yüksek. Bu süreyi ““ah vah” ile de geçirebilirdim, ya da hiç ölmeyecekmişim gibi hayatın tadını çıkararak da yaşayabilirdim. Tabii ki ikincide karar kıldım. Bilgiyi doğru yerlerden araştırıp, öğrenip, kendinize en uygun olanı, sadece kendi kararınızla uygulamalısınız. Aldığınız karara inancınız da tam olsun. Sonuç olarak 18 yıldır sağlıklıyım ve kanserime teşekkür borçluyum. Gerçek beni keşfetme yolculuğuna çıkardı.
İnsan hayattan tokatlar yiyebilir. Neye uğradığını şaşırıp, çukurlara düşebilir. Bazı insanlar diplerde, koyu karanlıklarda yüzmeyi seçerler. Hep üzüntü, hep sıkıntı, hep kendilerine acıma ile yaşarlar. Yukarıda ışık olabileceğini düşünemezler, ya da yükseklere çıkmaya, parlayan güneşi görmeye cesaretleri yoktur. Hâlbuki her batış, iyi farkında olunursa, yukarılara, daha güneşli günlere ilerlemek ve kişinin kendisini geliştirmesi için bir fırsattır. Benim gelişimim de böylece başladı. Önce kendimi birinci plana koydum (o zamana kadar çok gerilerdeydim) ve yaşamın her anını onurlandırmaya gayret ettim…
Öğrenmek
Farkındalığım; gözlerimi kapatıp “Ben en çok ne zaman mutlu oldum? Ve ne ile mutlu olurum? Gerçekten ne istiyorum?” sorularını kendime sormakla başladı. Sakin bir ortamda kendinize hiç bu soruları sorar mısınız? Ben sormayı öğrendim. Karşıma hiç dillendiremediğim isteklerim, farkında olmadığım becerilerim çıktı. Örneğin tango öğrenmek ve dans etmek, ruhumu müzik ve bedenle birleştiren iyileşme süreci yaşattı. Kadın kulüplerine girip sosyal sorumluluk projelerinde çalışmak, gazeteye deneme yazıları yazmak, yeni bilgiler öğreneceğim atölyelere, eğitimlere katılmak, bilgilerimi yaratıcı seminerler ile ihtiyacı olan gruplarla paylaşmak, kültürel seyahatler yapmak bambaşka bir ben yarattı. Aldığım koçluk ve katıldığım eğitimler yaşamımda yeni sayfalar açtı.
Yolculuğumda bana en yardımcı olan öğrenme isteği idi. Çocukluğumdan beri çok kitap okurum. Farklı yaşamları tanımak, insanın çeşitliliğini görmek, siyaseti, tarihi, psikolojiyi anlamak, bana göre en iyi edebiyat ile oluyor. Hikâyenin içine giriyorsun ve o yaşamı deneyimliyorsun. Artık bilinçaltında o bilgiler var. Bu da seni davranışsal ve düşünsel olarak zenginleştiriyor.
Bilimsel kökeni sağlam kurum ve kişilerden Erikson koçluk, NLP, CETAD, transaksiyonel analiz gibi psikolojik eğitimler aldım. Bu eğitimler kişinin davranış tarzını olumlu yönde değiştiren, hayatı keyifli ve farkındalıkla yaşamayı sağlayan desteklerdir. Örneğin; koçluk eğitimlerine başlamadan önce çocuklarım ile ilişkilerimde tatmin düzeyim çok düşüktü. Özel bir çalışma ile kendi tatmin düzeyimin ne olduğuna karar verme şansım oldu. Eğitimler sonunda bu düzeyin arttığını gözlemledim. Onlar değişmediler, benim onlara davranışım, duruma ve ilişkiye bakış tarzım değişti. Memnuniyet vericiydi.
Hayat her zaman engebelerle doludur. Tüm o eğitimler, değişimler, yeni bir dibe çakılmanın kapımı çalmasına engel olamamıştı. Çünkü cinsel yönelimi nedeniyle çektiği sıkıntılar, çocuğumu üçüncü kez intihar girişimine sürüklemişti. İnsanı en çok çocuklarının acıları sarsıyor. Ne yapacağını, nasıl yardımcı olacağını da bilemiyorsun. Üstelik bu konuda CETAD (Cinsel Eğitim, Tedavi ve Araştırma Derneği)’dan bilgiler ve eğitimler de almıştım. Kabulleniş yaşadığımı da düşünüyordum. Yine çözüm, kendime soracağım sorulardaydı: “Ben daha farklı ne yapmalıyım? Ona davranışım nasıl olmalı ki çocuğum yaşamın zorluklarından sağlam çıksın?” Cevapsızlık ve çaresizlik beni bireysel psikoterapi ile buluşturdu.
Gerçeklerle yüzleşmek
Bazen dip çok koyu ve yoğundur. Işığı hiç göremezsiniz, yolunuzu bulamazsınız. Yukarıdan bir elin sizi aydınlığa çekmesi gerekebilir. İhtiyaç duyulduğunda, doğru yerden profesyonel psikolojik yardım almak, kişinin gerçeklerle yüzleşecek güçte olduğunu gösterir. İçteki yaralar, yanında güvenilir biri eşliğinde, fark edilerek, dokunularak, kabullenilerek kabuk bağlıyor. Halının altına süpürdüğüm acılarım, çocukluğum, çocuklarıma davranışlarım, kişilik özelliklerim, aile gerçekleri, psikolojik yüklerim ile yavaş yavaş yüzleştim. Gerçekler ne kadar acıtıcı olsa da, öğrenmek ve kabullenmek iyileştirici oluyor.

Bir yol düşünün, irili ufaklı tepecikler ile dolu olsun. Yürürken onları görmeyi reddederseniz, her an ayağınız takılıp düşer ve yaralanırsınız. Eğer onları fark ederseniz, yanından dolaşma ya da üzerinden tırmanma gibi yöntemlerle yolunuza devam edebilirsiniz. Böylece neyin benim elimde olduğunu veya olmadığını, sabır göstermeyi, biraz geride durarak çocuklarımın güçlenmesine izin vermeyi, onlara duygusal omuz vermeyi, yaşama karşı esnekliği, doğrunun çeşitliliğini, anın getirdiklerini fark edip; acıysa kederini gerektiği kadar yaşayıp, mutluluğun ise keyfini çıkarıp, yoluna devam etmeyi öğrendim. Yolculuğum sürüyor.
Sonuç
Herkesin hayatta karşılaşacağı yükler ve psikolojik sermayesi farklı olabilir. Meme kanseri bana hayatın ne kadar değerli olduğunu, her anın sevinçle yaşanması gerektiğini ve iç gücümün benim her zaman yanımda destekçim olduğunu öğretti. Çocuklarımla ilgili acılar ise daha iyi ve daha gerçek bir anne olma yönünde adımlar atmamı sağladı. Daha da önemlisi, dışsal olaylar psikolojik sermayemin sınanmasına yol açarak aslında beni zenginleştirdi. Yeni bir “ben”in farkında oldum. Çözüm bizde. Kendinize sorularla başlayın. Yaşam öyle veya böyle geçip gidiyor. “Öğrenmek ve gerçeklerle yüzleşmek” tavsiyem olsun. Kendinizi ne kadar sıkacağınızı keşfedin. Her an bir hediye. Yaşamaya odaklanın.
Yorum yapın
E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmiştir