Sanal evrenler son yıllarda farklı biçimlerde var olmasına rağmen, kavramın “metaverse” ismiyle yaygınlaşması hem son kullanıcı, hem de teknoloji üreticileri açısından yeni bir dönemin başlamasına vesile oldu. Biz de konuyu inovasyon perspektifinden, yeni nesil teknolojileri kullanma ve geliştirdiğimiz ürünlerde konumlandırma, öte yandan da çalışma ortamının geleceği olarak ele alıyoruz.

Dijital varlıklar evimize geldi

Yeni bir teknoloji ilk ortaya çıktığı zaman eğlenceli bir yaklaşımla “Peki bu bizim eve ne zaman gelecek?” sorusu ortaya atılır. Metaverse ve bu yaklaşımın en önemli bileşenlerinden olan dijital varlıklar evimize girmeye başladılar bile. Softtech olarak blokzincir ve metaverse teknolojilerini geliştirdiğimiz, İşSanat’ın Nisan ayında yayınlanan ‘Tablolarla Boğaziçi’nde Bir Gezinti’ isimli metaverse sergisinde, hem sergi biletinizi bir dijital varlık olarak sahiplenebiliyor, hem de sergideki eserleri artırılmış gerçeklik vasıtasıyla evinizin duvarında konumlandırabiliyorsunuz. Buradaki önemli deneyimlerden birisi olan metaverse üzerindeki etkinliklerin NFT teknolojisi ile biletlenmesine yönelik geliştirdiğimiz ürün de yakın zamanda pazardaki yerini alacak. Şu anda global olarak emekleme aşamasında olan metaverse kavramının sanal gerçeklik ve artırılmış gerçeklik ile birleştiği ve dünyanın öteki ucundaki bir etkinliğe bu teknolojiler ile katılabileceğimiz günler bizi bekliyor.

Metaverse kavramı, şimdiden kendi ekonomisini oluşturmuş durumda. Bununla birlikte, özellikle oyun, e-ticaret, finans ve bankacılık gibi sektörlerin bu alandaki kullanım senaryolarını çeşitlendirmesi ve uygulamaya başlaması ile buradaki yatırım hacimleri ve üreticiler için fırsatlar da artmaya devam edecek. Özellikle metaverse ekosisteminin yapıtaşlarını oluşturan web3, blokzincir, artırılmış gerçeklik, sanal gerçeklik ve dijital üretici kavramları daha sık konuşulmaya başlanacak.

İşimize metaverse’te gitmek bir ihtimal mi?

İhtimalin ötesinde bir gerçeklik, hatta sanal gerçeklik demek sanırım işin ruhuna daha uygun olur. Pandemi dönemiyle uzaktan çalışmanın yaygınlaşması ve çalışma şekli buna uygun olan sektörler için bir norm haline gelmesi, dijital göçebeliğin yaygınlaşması, önceden tahmin etmesi güç davranış şekillerinin gelişmesine sebep oldu. Pandemi sonrası dönemde fiziksel etkileşime ihtiyaç duyan topluluklar bir araya gelme eğilimi gösterse de bir süre sonra uzaktan çalışma ile edinilen deneyimin tekrar normalleşeceğini düşünüyorum. Buna paralel olarak yaşanacak teknolojik gelişmeler, bugün iki boyutlu olarak kullandığımız uzaktan toplantı platformları ve avatarlarımız ile dâhil olduğumuz sanal ofis ortamlarını dönüştürecek ve üç boyutlu, yarı holografik varlıklarımızla, belki de bireysel dijital ikizlerimizle çalışma hayatını sürdüreceğiz.

Bu noktada yine inovasyon perspektifinden bakarak, kurum içerisinde kullandığımız sosyal iletişim ağlarını dönüştürecek, işin geleceği için metaverse teknolojileri üreten global firmalarla da iş birlikleri yapıyoruz. Yaptığımız hackathonlarda, kurum içi girişimcilik çalışmalarında bu yaklaşımları bugünden işimize adapte edebilecek deneyimleri oluşturuyoruz.

Sonuç

Teknolojiyi ve teknolojik gelişmeleri uzaktan izlemek yerine, günün koşulları ve sınırlarını da dikkate alarak, hem çalışma ortamı için yeni uygulamaları denemek, hem de bu teknolojileri geliştirmek için adımlar atmak, bir sonraki döneme hazır olmak için elzem. Teknoloji üretiminde büyük potansiyeli olan bir ülke olarak, kurumların bu alandaki çalışmalara fırsat tanıması, sürdürülebilir iş ve çevre için de kritik öneme sahip.