Mutsuz çalışanlar düşük moral ve verimlilikleriyle is ortamında olumsuz etki yaratırlar. Pozitif enerjiyle yapılan is, kişiye anlam duygusu kazandırmakla birlikte is ortamında da potansiyelin performansa çevrilmesine katkı sağlar. Mutlu çalışan is arkadaşıyla uyum içindedir, yaratıcıdır, problem çözmeye eğilimlidir. Bu yazıda da bu konunun önemi ve konu hakkında yapılan birkaç araştırma bulmak mümkündür.
DEVAMINI OKUYaşadığımız her şey birbirinin içine geçen kümeler, birbirine karışan sıvılar gibidir. İş ve özel hayat diye iki ayrı hayat yoktur, hayat bir bütündür. Hayatın çok önemli iki bölümü arasındaki geçişlerin sağlıklı olmasını sağlamak ise kişinin kendi karar ve sorumluluğundadır.
DEVAMINI OKUGünümüz şartları düşünüldüğünde, ömür boyu çalışma anlayışı kaybolmaktadır. Bunun sebepleri arasında dünya genelinde insanların giderek refaha ermelerinin etkisi büyüktür. Günümüz gençlerinin, üniversite eğitimlerini tamamladıktan sonra ilk üç yılda iş değiştirdikleri görülmüştür. Bu sebeple eski okul zihniyetinin körelmesi, iş hayatındaki başarıyla doğru orantılıdır. Dünya çapında ekonomisine saygı duyulan Japonya’da, büyük şirketlerin eski anlayışlardan vazgeçtiği ve geçirilen zamana odaklanmak yerine sosyal yaşantıya odaklanma anlayışına kaydığı görülür. Bu makalede Uniqlo, Itochu, Exoedia gibi başarılı şirketlerin bu yeni anlayışları nasıl benimsediklerini anlatılır.
DEVAMINI OKU“Bugün ülkemizde ve dünyada özellikle çalışanlar arasında yaygın olan “Tükenmişlik Sendromu-Burnout”, enerji kaybı, işe gitmeme arzusu, daha hassas olma, uyku bozuklukları, çabuk sinirlenme, her şeyi bırakıp uzaklara kaçma isteği gibi belirtilerle ortaya çıkmaktadır. “Tükenmişlik Sendromu” ile ilgili en yaygın kabul gören tanım, Maslach Tükenmişlik Envanteri’ni geliştiren Christina Maslach’tır. Maslach’a göre tükenmişliğin en önemli boyutu duygusal tükenmişliktir. Bu, bireyin duygusal ve fiziksel kaynaklarının tükenmesi anlamına gelmektedir.”
DEVAMINI OKUTürkiye’de 2025 yılında çalışanların yüzde 60-75’nin Y kuşağından olacağı öngörülüyor. Çoğunluğunu oluşturacakları iş hayatı da onların istek ve beklentilerine göre değişimler geçirecek. Tarih ve edebiyat bize binlerce yıldır kuşakların kendilerinden sonra gelen kuşakları anlamakta zorlandıklarını ve farlılıklarından hoşlanmadıklarını gösteriyor. Bu kuşak ile ilgili olarak sıklıkla gündeme gelen bir konu iş-özel yaşam dengesi. Farklı kuşakların iş yaşamına farklı yaklaşımları oluyor. Son 50 yılda işe bakış açısı “çalışmak için yaşamak”, “yaşamak için çalışmak” ve “iş – özel yaşam dengesi” olmak üzere değişiklik gösterdi. Araştırmalardan bu konuyla ilgili sonuçları inceliyoruz.
DEVAMINI OKUBu makalede , Mudo çalışanlarının özel hayatları ve iş hayatlarındaki dengeyi kurabilmek için yapılan çalışmalar ve gelişmeler , insanların vakitlerini verimleştirmek için yapılan uygulamalar ve değişimler anlatılıyor.
DEVAMINI OKUD. Friedman, P. Christensen ve J. DeGroot’un 1998 yılında çok okunan Harvard Business Review makalesini (*) yazdıklarından bu yana neler değişti ? Yazarlarımız, daha o zaman bunun sıfır toplamlı bir oyun olmadığını iddia etmişlerdi. Oysa o tarihlerde kabul gören inanış bu yönde idi: İş hayatınızdan ne kadar özveride bulunursanız, özel hayatınıza o kadar zaman ayırabilirdiniz, ya da tersi…Başka bir değişle, hayırlı bir evlat, iyi bir eş ve örnek bir ebevyen olmak istiyorsanız, kariyerinizi unutmanız gerekiyordu. Ya da iyi bir kariyer yapmak istiyorsanız, bir süre (kabaca 30-35 yıl) aile ve sosyal ilişkilerinizi gözden çıkarmanız… Son dönemde şirket tepe yönetiminlerinden emekli olan olan kuşağın ortak söylemi şu oluyordu : “Emekli oldum, ama çocuklarım büyüdüğü farketmedim.”. Bir sonraki kuşağın kadın ya da erkek yöneticilerinin karşı popüler söylemi zaten epeydir dile getirilir olmuştu. “Çocuk da yaparım, kariyer de…”
DEVAMINI OKUHayat , denge kurmak üzerine kuruludur. Bu dengeyi çok fazla sağlayamadığımız yer ise iş-özel hayat. Kurumların ise çalışanlarının bu dengeyi sağlamasına yardımcı olmak için yapacakları eğitim ve gelişim faaliyetleri bunu onlara göstermek için en uygun patformdur. Ancak sadece işverenin yardımı değil kişinin kendi özverisi ve İK’cıların desteği de dengeyi sağlamak için önemli unsurlardır.
DEVAMINI OKUGünümüzde çalışanların iş için geçirdikleri zamanla özel hayatı için geçirdiği zaman arasındaki sınırların ortadan kalkmasıyla iş-özel yaşam dengesiyle ilgili yeni çözümler geliştirme gerekliliği doğdu. Bu gerekliliğin hızlıca yükselen sesi kurumların, iş-özel yaşam dengesi üzerine üretecekleri çözümleri gündemlerinin ilk sıralarına almalarını sağladı. Kurumların bu konudaki çözümleri çalışma saatleri üzerinde ne kadar etkili de olsa, bu çözümlerin verimliliği büyük oranda çalışanın kendi ürettiği çözümlere bağlı kaldı. Bu nedenle okuyacağınız yazı, iş-özel yaşam dengesi ile ilgili kurumların ürettiği çözümlerden çok, çalışanların çözümlerine odaklandı.
DEVAMINI OKUİnsan davranışını belirleyen kişiliği,yeterlilikleri ve değerleridir.İnsanlar kendi davranışlarının başkalarını ve iş sonuçlarını nasıl etkilediği konusunda geri bildirim almak isterler.İnsan bu davranışlarını sayısal verilere dayanmayan koşullarda değerlendirilmesini ister ve derecelendirmeye dayanmayan sistemin sonuçları, derecelendirmeye kıyasla büyük ölçüde olumludur. Bundan hareketle derecelendirme ye ve sıralamaya dayalı performans değerlendirme sisteminin tarihe karıştığını söyleyebiliriz.
DEVAMINI OKUHayatta ne yapmak istediğimize karar vermenin bir kolay yolu olabilir mi? Hayatın en başında mesela bir eğitim verselerdi, eğitimde bir oyun oynatsalardı ya da bir uygulama yaptırsalardı daha kısa yoldan bu bilince ulaşamaz mıydık? Peki bu uygulamayı iş hayatına da uygulayıp aldığımız hangi karar neticesinde beş yıl sonra şirketini batma noktasına getirdiğini birebir önceden yaşayabilir miyiz?
DEVAMINI OKUKişiselleşmiş, sorgulayan, deneyime dönüşen, grupla işbirliği içinde öğrenilen, teknoloji destekli, koçluk yapılan bir eğitim modeline yolculuk etmemiz beklenmektedir. Değişim ihtiyacına cevap veren ve geleceğe yatırım yapan yeni öğrenme modellerinin kullanılması, bugünü dünün penceresinden izlememizin önüne geçecektir.
DEVAMINI OKUDijital öğrenmede bilgilerin daha verimli ve etkin aktarılması ve öğrenmenin daha kalıcı ve derin olması için eğitim tasarımında göz önünde bulundurulması gereken noktaları tartışıyoruz.
DEVAMINI OKUGünümüzün koşullarında Z kuşağı hareket özgürlüklerinin olmayışından, baskıdan, zaman harcamaktan ve sınıfların sıkıcılığından şikâyetçidir. Yeni bir öğrenme metodu olan ters yüz öğrenme modeli oldukça açık uçludur ve hedefleri çok nettir. Eğitmen otorite rol modelinden çok yol gösterici görevindedir. Sınıf ortamında projeler ve aktivitelerle öğrenciler birbiriyle iletişim içerisindeyken eğitmen de rehberdir. Bu yöntemle amaç eğitim oturumlarını daha bağlayıcı hale getirmekle birlikte gerçekçi alıştırmalarla tecrübe öğrenciye kazandırmaktır.
DEVAMINI OKUBu makalede Leyla Kolukısa tarafından değerli KAYNAK okurları için Şişecam’ın eğitime yaklaşımı ve gerçekleştirilen projeyle ilgili Tanju Kişmir’in soruları cevaplanmıştır.
DEVAMINI OKUCiro her kurumun işleyişi için önemli bir etken olmaktadır.Ciro ve kara giden yol ise çalışanın doyumundan geçmektedir.Bu makalede de hizmet-kar değer zincirinden bahsedilmektedir.
DEVAMINI OKUİnsan kaynakları olarak bizlerin öncelikli görevi şirketin çıkarlarını korurken aynı zamanda da çalışanlarımız için en rahat en cazip sistemi kurmaktır. Çalışanların ofis dışındayken zamanlarının büyük bir kısmını geçirebildiği yerleri çeşitli araç gereçleri sağlayarak kurulum çalışmalarını hayata geçirdik. Bu uygulamaya ise Mobil Çalışma Uygulaması adını koyduk. Bu uygulama ile bütün satış ekibimizin hayatı değişti. Bu makalede de bu uygulamaya ve gelişmesine yönelik bilgiler yer almaktadır.
DEVAMINI OKUİnternetsiz bir hayat düşünemediğimiz, internet bağlantısını kaybettiğimizde dünya ile bağlantımızın kesildiğini hissettiğimiz, sosyal medya üzerinden iletişim ve ilişki kurduğumuz günümüzde, kişisel gelişimin de sanal ortamda gerçekleştirilmesi konusu öne çıkmaktadır. 10 yıldan fazla bir süredir kurumlar e-öğrenmeye yatırım yapmış ve bünyelerinde bu yaklaşımı benimsemişlerdir. Bu süreç içinde başarılı sonuçlar alındığı gibi yapılan yatırımların boşa gittiği, istenen sonuçların istenen etkinlikte elde edilemediği durumlarla da sık olarak karşılaşılmıştır. Günümüzde konu ile ilgili birçok araştırma gerçekleştirilmektedir. Sanal ortamda öğrenme ve öğretme ele alındığında bunun öğrencilere yönelik olarak akademik dünyada etkileri ve iş yaşamında etkileri farklı şekillerde değerlendirilmektedir. Bir bilgiyi bilmek ile uygulayabilmek ve kullanabilmek aynı şey değildir.
DEVAMINI OKUBu makalede , değişen teknolojiyle birlikte günlük hayattaki alışkanlıklarımızın iş hayatında ve iş sektöründen yaklaşık dört kuşağın aynı anda çalışmasına değiniliyor. Başrolde olan teknoloji ile birlikte iş sektöründe verimliliğin nasıl arttırıalacağı anlatılıyor. Değerli fikirlerin kaybolmayıp nasıl kullanılabileceği hakkında ipuçları veriyor.
DEVAMINI OKU