• Yabancılaşma Duygusu Yaratan İşler

    Son beş yıldır yönettiğim seminerlerde ve geniş topluluklara dönük yaptığım konuşmaların birçoğunda katılımcılara ve dinleyicilere şu soruyu soruyorum: “Geçmiş işlerinizden başlayarak bugüne kadar olan iş hayatınızı düşünün, çeşitli nedenlerle hizmet aldığımız yerlerdeki gözlemlerinizi de katın ve şu soruya cevabınızı önünüzdeki kağıda yazın: “İnsanlar potansiyellerinin ne kadarını iş hayatına yansıtıyor?” Çalışan açısından, gözünü saatten ayırmadan ve sahip olduğuna inandığı potansiyelin ancak bir bölümünü yansıtabildiği bir işte çalışmak, kişide yetersizlik ve engellenme duygusu doğurur. Aile içi sorunlara yol açar, kişiyi hayata karşı eleştirel ve doyumsuz kılar. Kurum içinde bu kişiden hizmet alanları mutsuz eder ve kurumun iş sonuçlarını olumsuz etkiler. Her insan yaptığı işin birisine ve bir şeye hizmet ettiğini bilmek ister. kişi yaptığı işin kime ne katkı sağladığını açık olarak göstermediği takdirde bir doyum yaşayamaz ve yetersizlik hisseder. Yöneticinin, kendisine bağlı çalışanla kuracağı samimi ilişki bu konuda atılacak en önemli adımdır. Çalışanın ilgilerini bilmek, eşinin çocuklarının, anne ve babasının hayatındaki değişiklikleri izlemek, samimi bir ilişkinin başlangıcı olabilir. Bir işin çalışana ıstırap veren bir iş olmasını önleyecek olan en önemli kişi yöneticidir. Bunun için de genelleyerek değil, yukarıda sıraladığımız yaklaşımları kullanarak bireyselleştirerek ve özelleştirerek yönetmek gerekir.

    READ MORE
  • Anlam Duygusu ve Psikolojik Dinamikleri

    “Kişilik psikolojisinin en temel soruları, “Ben kimim? ve “Ne için varım?” sorularıdır. Bunların cevabı olan varlığı anlamlandırma bireyin anlam duygusunu tanımlar. Doğal olarak bu duyguda değerlere ve iç potansiyele bağlı bireysel farklılıklar vardır. Anlam duygusu, bireyin hayat hikayesini oluşturur ve bireye kendini ifade etme fırsatı tanır. Hayattaki rolü ve bu rolün gerçekleşme süreci bu duyguda derinleşmeyi sağlar. Anlam duygusunun varlığı yaşama enerji olarak yansır. Anlam duygusunun yaşamdaki yeri 3 aşamalı olarak tanımlanır. 1. Keşif dönemi: Varlık sebebini tanımlama 2. Bağlanma: Bu yaşamsal anlamla bağlanma 3.Akış hali: Anlam duygusu yaşatan eylemlerle bir bütün olma. Akış hali sanat, yaratıcı faaliyetler ve bilimde kendiliğinden deneyimlenir ve otomatikleşir. Otomatikleşen akış halinde dış ödül veya motivasyona gerek duyulmaz. Anlamlı bir iş ortamı yaratılması, tatmin ve motivasyonun kalitesi işte anlam duygusunu artırır. Bütün bu duygular ve eylemler çift yönlü bir döngüyle birbirini etkiler. İş psikolojisi araştırmaları çalışanın iş terki ve işine atfettiği anlam arasında negatif korelasyon olduğunu göstermiştir. Bireyin var oluşunda ki kişisel anlam duygusunu yaratamaması “anlamsızlık duygusu”nu doğurur. Bu duygu yaşamdan zevk alma ve hatta yaşama şansını sınırlar. Patolojik psikoloji, adeta anlamsızlık duygusunun yol açtığı psikolojik sorunların bir toplamıdır.”

    READ MORE
  • İşte Enerji ve Canlılık

    Yapılan işe yüklenilen anlam işin yapılış biçimini etkileyebiliyor. Kişinin enerjisini ve motivasyonunu yaratabildiği gibi tamamen de yok edebilmektedir. Görevlerinin anlamsız ve gereksiz olduğunu düşünen kişilerin işlerine yansıttıkları davranışları büyük bir olasılıkla kurumun beklentisinin altında kalacaktır. İnsanların enerjilerini harekete geçiren, motivasyonlarını yaratan tabiî ki birçok sebep vardır. Bu bazen vizyon sahibi olmak, sevdiği işi yapmak, iyi para kazanmak, saygı görmek, rahat bir çalışma ortamında sevdiği arkadaşlarıyla çalışmak olabilir. Ancak Türkiye koşullarında çalışanlar, kurumlarından beklediklerinin birçoğunu elde edemeyebilir. Kişiyi görevine veya kurumuna bağlayacak bir neden olmadığında ise bir süre sonra kişi görevini söylene söylene yapmaya başlayabilir ve kişinin işi için harcadığı enerjisi düşebilir. Takdirin kişi üzerindeki motivasyonu tartışılmazdır. Ancak rekabetçi iş ortamı, çalışanlardan hizmette mükemmellik ve sürekli motivasyon bekler. İşte bu durumda çalışanlara yaptıkları işin anlam ve değerini açıklamak ve işlerine anlam katmalarında destek olmak aranılan yönetici davranışlarından biri olarak karşımıza çıkmaktadır. Bazen birey kendi başına yapmış olduğu işin değerini anlamakta zorlanabilir. Anlamasını sağlayarak beklenti ötesinde motivasyon yaratılabilir.

    READ MORE
  • İşimizde Anlam Yarattığımızda…

    İşimiz bizi tam olarak tanımlamasa bile mutluluğumuzun bütününde en başta gelen etkenlerden biridir. Yaptığımız işlerde her ay kazandığımız paranın dışında gerçek bir anlam yakalamak istediğimizde, nerede çalıştığımız, kurumumuza duyduğumuz bağlılık, yaptıklarımızı değerli bulma duygumuz öne çıkar ve anlam yaratma konusunda hayati bir öneme sahip olan “asıl farkı” yaratarak işimize yansır. İşte anlam yakalamak kişinin kendi değerlerini ve önceliklerini incelemesini gerektirir. Kariyerinizde ilerledikçe değer sisteminizin de değişeceğidir, bu nedenle bu konuyu da dikkate almanız gerekmektedir. Araştırmalar “anlam yaratmak” ile “iyi bir işe dahil olmak” arasında karşılıklı bir ilişki olduğunu göstermektedir. Ne kadar mutlu olduğunuzu işinizde yaptıklarınızla kanıtlayın. Gelişme olanağınız var mı? İşinize daha fazla dâhil olmanın yollarını arayıp bulun. Yaşamda ilginizi çeken şeyleri tanımlayın, örneğin “insanlarla iletişim içinde olmak” diyorsanız, bu isteğinizi şimdiki rolünüzde kullanmanın yollarını düşünüp bulun. Profesyonel bir çalışan olarak, kurumunuzda çalışanların işlerinde anlam duygusu yaratmalarında önemli bir rol oynayabilirsiniz ve karşılığında kendi değer duygunuzun önemli ölçüde artmasına destek vermiş olursunuz. Araştırmalar işte anlam yaratmanın gerçekliğini, çalışanların bunu gönülden istediğini ve bu durumun geçerliliğini bugün de koruduğunu göstermektedir. Yeteneklerin kullanımını artırma ve işgücüne dâhil olma konularının gelecek on yıl içerisinde de tartışılan konuların başında yer alması beklenmektedir.

    READ MORE
  • Kurum Bağlılığı Anlam Duygusu ve Somut Sonuçlar

    Çalışanların şirkete karşı duydukları bağlılık şirketin finansal performansının en temel ögelerindendir. Yanlızca, şirkete bağlılık duyan kişiler işverenleri için “fazladan” yük taşımaya gönüllü olup, bütünsel olarak kurumun faydası için çaba sarfederler. Çalışan bağlılığının yüksek olduğu şirketlerde hem işletme gelirlerinin, hem de net kârın çok daha yüksek olduğu gözlemlenmiştir. Çalışan bağlılığının diğerlerine göre daha düşük olduğu şirketlerde bu kritik performans göstergeleri oldukça düşüktür. Şirket çalışanlarının gözünde “ilk amirler” kurum değerlerini belirleyen en önemli etkenlerdendir. İyi bir yönetici performansı olduğundan daha iyi gösterme şansına sahip olabilir, kötü bir yönetici ise işin olduğundan daha az sağlıklı görünmesine neden olabilir. Ancak dünyanın en iyi yöneticileri dahi kendi etiğine sahip olmayan bir kurumu etik hale getiremezler. Liderlik katlanarak büyüyen değişimleri üretebilmek ve bunu sürekli kılabilmektir. Yönetim ise mevcut sistemin çalışmasını sürdürebilmektir. Liderlik insanlar ve kültür yoluyla bu değişimleri sağlar. Liderlik “soyut” ve “tutkulu” bir iştir. Yönetim sistemler ve hiyerarşi vasıtasıyla işler. “Somut” ve “sükunet gerektiren” bir iştir. Lider vizyonu ve stratejileri belirler, bağlılık için insanlara ilham verir. Yönetici planlar ve bütçeler yapar, bunlara uyulmasını sağlar.

    READ MORE
  • Geçmişten Bugüne Anlam Duygusu

    Hızlı bir değişim rüzgârına kapılmış dünyamızda son dönem gelişmeler, şirketlerin özellikle kaliteli ve doğru eleman bulma konusunda birbirleriyle rekabetini de beraberinde getirmiştir. Dolayısıyla, eleman bulmak kadar, o elemanın şirkette kalıcı olmasını sağlamak da gerek maliyetler gerekse kalite açısından büyük önem arz etmektedir. Ann Coombs, ‘The Living Workplace’ adlı kitabında, 1998 yılına kadar çalıştığı hiçbir şirkette işin anlamlılığı gibi konulara değinilmediğini, ancak günümüzde araştırma yaptığı şirketlerin yarısından fazlasında anlam olgusunun öneminin kavranmış olduğunu anlatmaktadır. Bir makalesinde Borkowski, örgüte bağlılık ve işle ilgili anlam duygusu konularının bir jenerasyondan diğerine taşınır nitelikte olduğunun ve 1963-1977 yılları arasında doğmuş olan, X nesli olarak nitelenen, yönetici ve kadroların bu konulara daha fazla önem verdiklerinin altını çizmiştir. Anlamlılık duygusu, bireylerin kendilerine belirlemiş oldukları temel değerlerden oluşan vizyon ve misyonları içermektedir. Eğer, bireyin hedeflerindeki yaptığı işin içeriği ve sonuçları ile örtüşmekte ise, birey haz duyar, yaptığı işi keyifle yapar.

    READ MORE
  • Doğru Seçimle Gelen Bağlılık

    “Kişilik psikolojisi insan doğası ile ilgilenmektedir. Genellikle üç soruyu cevaplandırmaya çalışır: 1. Birbirimize nasıl ve hangi yönlerden benzeriz? 2. Birbirimizden nasıl ve hangi yönlerden ayrılırız? 3. Yaptıklarımızı neden yaparız? Kişilik psikolojinin cevap aradığı yukarıdaki üç soruya verdiğimiz cevaplar, bize iş hayatında da yardımcı olmaktadır. İşe alımlarda, en doğru kararı vermek için adayların sahip olduğu özellikleri bilmek isteriz. Yönetilmesi kolay mı? İşi sahiplenecek mi? Müşterilerle kolay anlaşacak mı? Yaratıcı mı?
    Yeni işinde beklenenleri yerine getirebilecek becerilere sahip mi? vb. Tüm bu soruların cevabını ararken atmamız gereken en doğru adım, seçeceğimiz kişinin, o işi en iyi yapan kişilerle “hangi yönlerden benzediğine” bakmaktır. Kişilerin sahip oldukları yetenek ve kişilik özelliğinden bağımsız olarak, kuruma duydukları sadakat ve o kurum içerisinde olmanın getirdiği anlam duygusu, başarma isteği ile birlikte uzun süreli çalışma isteğini de beraberinde getirmektedir. Kurumların işe alım süreçlerinde “”uyum”” sözcüğü, kilit kelimelerden birini oluşturmaktadır.”

    READ MORE
  • Kendini işine adamak, tutku ile çalışmak…

    İş yaşamında kişinin stresini azaltan faktörlerden “adanmışlık” aynı zamanda yönetimlerin kurumda en üst düzeyden en alta kadar aradıkları bir özellik olsa gerek… İş doyumu yüksek ve kurumuna bağlı çalışanlara sahip olmak kuruluşları ancak ortalama üstü bir performansa taşıyabilir. Uygun yüksek performansa adanmış çalışanlarla ulaşmak mümkün oluyor. Tüm çalışanların işlerine adanmışlık düzeyinde sahip çıkmaları hiç kolay olmuyor. Bunu kişinin profesyonellik anlayışının bir parçası olarak düşünmek oldukça iyimser bir beklentidir. Yapılması gereken, adanmışlığı kurum kültürünün bir bileşeni haline getirebilecek, sihirli değneği bulmak…Değerlerin hayata geçmesi, kurumların duvarlarına asılan panoların büyüklüğü ile doğru orantılı değildir. Değerler konuşularak uygulanır hale gelir, uygulandıkça da yerleşir, içselleştirilir.

    READ MORE
  • Klas Mellander ile Başbaşa…

    Celemi Solution Poviders’ın kurucusu Klas Mellander ile yapılan çalışmada Klas Mellander’in “iş simülasyonları” ile ilgili görüşlerine ulaşabilirsiniz.

    READ MORE
  • Daha da Yaratıcı İK Uygulamaları

    Şirketlerin günümüzün dinamizmi içinde karşılaştıkları işe alım zorlukları, en iyileri bulup, şirketlerin büyüme hızına uygun bir şekilde şirket kültürüne alıştırmak zorunluluğu ile ikiye katlanmaktadır. Bunu yaparken bir yandan da kurumdaki mevcut tutkuyu ve bağlılığı tehlikeye atmamak üst yönetimlerin korkulu rüyası haline gelmektedir. Günümüzde genç kuşağın şirketlere olan bağlılıkları aldıkları maddesel faydaların ötesinde, çalışma ortamlarının kendi hayatlarına kattığı anlam ile ölçülmektedir. Yapılan çoğu çalışan memnuniyeti araştırmalarında ortaya çıkan gereksinim, işyerinde çalışma arzusunu getirecek “heyecanı” yaratabilmektir. Çalışanlar arasında ekip ruhu yaratmak amacıyla düzenlenen “happy hour”lar, piknikler, sıklıkla uygulanan turnuvalar, doğum günü kutlamaları gibi yöntemler yaygın olarak kullanılan ancak son yirmi yıl içinde neredeyse klasikleşmiş uygulamalar arasında sayılmaktadır.

    READ MORE
  • Verimli Bir İş Günü Liderin Katkısı ile Gerçekleşir

    Bir lider, çalışanların nasıl bir gün geçireceklerinin kendi tutumuna bağlı olduğunun bilincindedir. Bireylerin işlerini sevmek ve benimsemek ile ilgili kendi kendilerine aldıkları kararların dışında, çalışanların motivasyon ve morali üzerinde en güçlü etkenlerden biri de yöneticileridir. Çalışan ile yöneticisi arasında gelişen doyumlu ilişki bireyin işinde daha fazla “anlam duygusu” yaşamasına neden olur. Her sabah ofisinize girer girmez çalışanlarınız ile geçirdiğiniz ilk dakikalar kişilerin motivasyonu ve morali üzerinde önemli bir etki yaratır. İşe doğru başlayın. Gülümseyin. Dik ve güvenli bir şekilde yürüyün. İş ortamınızı dolaşın ve insanları selamlayın. O günden beklentilerinizi ve o günkü hedeflerinizi onlarla paylaşın. Çalışanlarınıza “o” günün verimli, harika bir gün olacağı duygusunu verin. Herşey sizinle yeniden başlar. Liderin başarısız olduğu konuların başında, çalışanlardan ne beklediğini tam ve net bir şekilde onlara aktaramamak gelmektedir. Lider iş hedeflerini, istenilen sayıları, raporların son teslim tarihlerini ve şartların neler olduğunu net bir şekilde anlattığını zanneder ancak çalışana mesaj farklı gitmiş olabilir. Liderler kendilerine çalışanların motivasyon düzeyleri sorulduğunda, bu durumu onların işte neler yaptıklarını anlatarak tanımlamaya çalışırlar. İşte sizin çalışanlarınız da aynı bilgeye ihtiyaç duyarlar. Yönetici ile gerçekleştirilen olumlu etkileşim, çalışanların motivasyonunda anahtar faktöre sahiptir. Yöneticiler her çalışanına haftada bir saat ayırmayı programlarına ekleyebilirler.

    READ MORE
  • Yöneticilik ve Değerler

    “İşime öylesine sıkı sıkıya bağlıyım ki, iş hayatım aynı zamanda özel hayatımdır.”…“kişilerin özel yaşamları asla iş hayatlarına yansımamalıdır”…“özel yaşamınızla iş hayatınızı ayırt etmelisiniz”…“profesyonellerin başarısında özel yaşamlarındaki düzen büyük önem taşır” gibi söylem ve yazıları duymakta veya okumaktayız. Gerçekte böyle bir ayırım yapmak mümkün mü? Kişiler bu ayırımı yapmakta ne kadar başarılı olabiliyorlar? Profesyonel yaşamda liderlik görevini üstlenmiş olanların özel hayatlarında da şeffaf ve topluma örnek olacak nitelikte olması beklenmektedir. Gerçek öylesine acımasızdır ki, bir kez toplumun sizden beklentilerinin dışında bir şey yaparsanız, tüm başarınız, topluma katkılarınız unutulacak, yargılanacak ve başarıyı elde etmek için tırnaklarınızla kazıyarak çıktığınız zirveden hemen indirilivereceksiniz. Lider olabilmenin ne kadar ayrıcalıklı olduğunu hepimiz bilmekteyiz. Bu kişilerdeki karizma, vizyon ve kişilik çarpıcı bir karışımı sergiler. Bu sayede de ait oldukları toplumda kolaylıkla izleyici bulup, onları peşlerinden sürükleyebilirler. Lider, sahip olduğu değerlerin bilinciyle çevresindekilerden fark yaratarak zirveye tırmanırken, etik davranışların da önemini kavramış olarak da yaşamını şekillendirmelidir.

    READ MORE
  • Doğru Geribildirim ile Anlam Duygusu Yaratmaya Doğru…

    İnsanın başarılı olması gerçekçi bir hedefe sahip olmasına bu hedefe yönetici tarafından izlenmesine ve kendisine geribildirim verilmesine bağlıdır. Başarıyla, alınan geribildirimlerden yararlanmak arasında yakın bir ilişki vardır. Bu ilişkiden doğan başarı duygusu da çalışanın hayatına anlam katar. Bu amaçla yöneticiler tarafından doğru verilen geribildirim çalışan için büyük önem taşımaktadır. Özellikle, çalışmalarının yöneticisi tarafından görüldüğünün ve takdir edildiğinin hissedilmesi, çalışanda yaptığı işi sahiplenmesine ve yöneticisine güven duymasına neden olur. Günümüz iş dünyasında geribildirim vermek hem yöneticiler hem de çalışanlar için korkulu bir rüya haline gelmiştir. Oysaki verdiği geribildirimle, çalışanların güçlü yönlerini ortaya çıkaran, çalışanların kendileriyle ilgili farkındalıklarını kazandırarak gelişim fırsatları sunan, işe karşı adanmışlık duygusu oluşturan yöneticiler, iş yerinde fark yaratan çalışanların ortaya çıkmasına olanak sağlar. Bu öneme sahip geribildirim, içerdiği bilgilerle, kişiyi eleştirmeyi değil, kişiye destek vermeyi amaçlamalıdır. Bu süreci doğru yönetmek için aşamalarını tanımlamamız gerekir.

    READ MORE
  • Anlam Duygusu Enerji Verir

    Freud mutlu ve sağlıklı yaşamın anahtarını üç kelimeyle özetlemiştir: “Lieben und arbeiten” (sevmek ve çalışmak). Çünkü bu iki duygu insanı kendi gündelik ihtiyaçlarını aşan daha anlamlı amaçlara bağlar. Çalışmak insanın toplumla ve daha önemlisi gerçek hayatla arasındaki bağı oluşturur. İş hayatında özellikle genç çalışanlar arasında en yaygın söylemlerden biri, iş özel hayat dengesidir. Bu ifadenin arkasındaki fikrin açılmasını istediğimizde çoğunlukla, işin fazla zorlayıcı olmaması ve mutlaka iş saatleri içinde bitmesi gerektiği anlayışı olduğunu görmekteyiz. Sadece iş saatleriyle sınırlanan ve ondan sonra “kontağın kapatıldığı” bir iş anlayışı, sahiplerine parlak bir kariyer imkânı sunmaz. Anadolu’da dile getirilen bir deyiş bu duruma ışık tutmaktadır: “Hem karnım doysun, hem somunum tam olsun”. Ne yazık ki bu mümkün değildir. İnsanın dört farklı enerjisi vardır, bedensel, zihinsel, duygusal ve manevi. Olumlu veya olumsuz olabilen enerji, yüksek veya düşük olabilir. İnsanın yaptığı işi sevmesi ve enerjisini işine odaklaması sevdiği işi yapmasıyla gerçekleşebilir. Başarı için verilen,“başarmak için çok çalışmak gerekir”, “yaptığın işi seveceksin” gibi klasik reçeteler anlamsızdır. İş hayatı, insanın gücünün sınırlarının nereden geçtiğini tanımasına ve gerçekleriyle hayalleri arasındaki köprüyü kurmasına imkan verecek bir alandır. Kişi hayatta elinden gelen en iyi işi yaparsa, yaptığı işi iyi ve severek yapar. Ancak bunu uzun süre devam ettirebilmesi, yaptığı işe kazandığı paranın ötesinde anlam yüklemesiyle mümkündür. Eğer insanın işini yaparken aldığı zevk, işinden kazandığı parayı harcarken aldığı zevkten fazlaysa yaptığı işte anlam duygusu buluyor demektir. Mutlu olmanın en önemli koşullarından biri, günün önemli bir bölümünü alan iş meşguliyetinden zevk alarak yaşamaktır.

    READ MORE
Personova Kişilik Envanteri Testi