Bilinen insanlık tarihinde insan hep topluluk içinde var olmuştur. İki kişi bir araya geldiğinde düşünceleri, duyguları, davranışları, değer yargıları ve inançlarının farklı olmasından daha doğal bir şey de yoktur. Bu farklılıkların çakıştığı yerde ise çatışma kaçınılmaz olur. Gerek bireylerin gündelik sosyal ilişkilerinde, gerekse ulusal, uluslararası veya kurumsal boyutlardaki ilişkilerde yaşanan çatışmaların çözümünde kullanılabilecek en etkin araçlardan biri de müzakeredir. Müzakere ise karmaşık bir süreçtir. Bu yazıda insanların önemliye önemsize ya da doğruya yanlışa ilişkin referanslarının yani değerlerinin bu karmaşık süreci nasıl etkileyebileceği konu edilmiştir.
READ MOREİş çatışması, Yapılması gereken işe veya alınması gereken karara ilişkin görüş ayrılıkları ve eylem planlarıyla ilgili uyuşmazlıklardır. İlişki çatışması, Kişiler arası uyumsuzluk, mücadele, düşmanca duygular, güvensizlik ve geçmiş sorunlardan kaynaklanan hesaplaşmalardır. İş çatışması ile ilişki çatışmasını ayırmak için kullanılması gereken kriter fikir savunması mı, yoksa fikrin sorgulanmasının mı yapıldığıdır. Fikri savunmak, egoyu savunmak gibidir. Kişi her ne durum olursa olsun fikrini üstün göstermeye ve haklı çıkarmaya bakar. Fikrine karşı söylenen her argümanı “ama” diyerek ve o fikri çürütmeye çalışarak karşılar. Bu nedenle farklı fikirlerin olduğu bir tartışmaya başlarken De Bono’nun dediği gibi “ego’ları tatile göndermek” gerekir. Fikrin sorgulanması ise, kişinin en başta kendi fikrini sorgulamaya açması ile şekillenir. Örneğin, “Ben şöyle düşünüyorum, ne dersiniz?” Bir iş ortamında çalışanların başarılı olma yeteneklerine ilişkin görüş ve inançları çalışanlarda yeterlilik duygusu oluşturur. Bunun sonucu olarak ekipler yüksek yeterlilik duygusuna sahiplerse, ilişki çatışmalarıyla daha kolay başaçıkabilirler.
READ MORE1940’larda, insan kaynakları yönetimi anlayışı ve davranışsal psikoloji yaklaşımı ile ikiden fazla kişinin bulunduğu ortamlarda çatışmanın doğal olduğu yaklaşımı benimsenmiştir. Çalışanlar arasında çatışma çıkmasının beklenen bir olgu olduğu görüşü hakim olmuştur. Bu yaklaşım, geleneksel görüşten farklı olarak çatışmanın önlenemeyeceğini ve doğal bir olgu olarak kabul edilmesi gerektiğini savunur. Çatışmaların ancak sonucu iyi veya kötü olabilir. Modern yaklaşım, çatışmanın çözülmesi üzerinde değil yönetilmesi üzerinde durmaktadır. Çatışmanın olumsuz bir olgu olarak görülmeyip, kurum içersinde enerjiyi ve yaratıcılığı tetikleyen bir unsur olduğu görüşü üzerine inşa edilmiştir. Çatışmalar doğru yönetildiklerinde kişilerin kendilerini daha iyi tanımalarını, deneyimlerinden öğrenmelerini ve karar verme aşamasında işbirliği yaparak karara sahip çıkmalarını sağlar.Modern yaklaşım kontrolsüz ve yönetilemeyen çatışmanın yarardan çok zarar getirdiğine inanmaktadır.. Ne durağanlığı teşvik eden çatışmanın eksikliği, ne de verimliliği düşüren sürekli çözümsüz çatışmalar gelişimi ve sinerjiyi desteklemektedir.
READ MOREVerdiğimiz her karar, yaptığımız her seçim olası bir uyuşmazlığa ya da çatışmaya ortam hazırlar. Çünkü her karar ya da seçim, bir seçenekten yana tavır almak, diğer seçenekleri ise elemek, dışarda bırakmaktır. Seçim yapma olanağı varsa uyuşmazlık zemini de var demektir. İnsanlar başkalarının sözlerine ve davranışlarına farklı duyarlılıklar sergiler. Davranışlarımızın başkalarında yarattığı etkilerin farkında olmak iyidir de, başkalarının davranışlarının bizdeki etkilerini denetlemek hiç de kolay değildir. Var olmak ve varlığı sürdürmek için yürütülen eylemler, temel ihtiyaçların karşılanmasından farklı fantezilerin tatminine kadar geniş bir yelpazede yer alır. İhtiyaç ve isteklerin içsel ve çevresel çatışma doğurmasını besleyen üç alan vardır: Kaynakların sınırlılığı, ihtiyaçların engellenmesi, inanç farklılıkları. Özel yaşamda olduğu gibi iş yaşamında da, bu üç faktör çatışmanın tetikleyicisidir.
READ MOREDüşüncelerimiz, yaklaşımlarımız ve davranışlarımız doğduğumuz günden itibaren hayatımız boyunca örnek aldığımız kişilerin etkisi altında kalır. Genelde her çocuğun ilk karşılaştığı ve örnek aldığı kişiler annesi, babası ve aile büyükleridir. Çatışma ile ilgili düşünce ve yaklaşımlarımız ile çatışma yönetmeye yönelik davranışlarımız da örnek aldığımız aile bireylerinin yaklaşımları doğrultusunda şekillenir. Kurumlarda yaşanan çatışmaların gelişim, ilerleme, değişim ve sinerji açısından önemi düşünüldüğünde, doğru yönetilmelerinin kurumların başarısı açısından taşıdığı hayati önem ortaya çıkmaktadır.
READ MOREToplantıya gireli henüz 10 dakika geçti geçmedi, içinizi bir huzursuzluk kaplıyor. Yüzünüze alev çıkıyor, kalbiniz hızlanıyor. İşyerindeki çatışma yine sizi esir aldı. Duygular, yani kızgınlık, engellenme ve çaresizlik, çatışmanın ayrılmaz parçasıdır. Ancak önemli olan sizi nelerin tetiklediğini bilmekti. Sizin kırmızı düğmeleriniz hangileri? Bunları bilirseniz çatışmaları daha iyi yönetebilirsiniz. Uzmanlar çatışmayı zorlaştıran etkenin duygular olduğunu söylüyor. İnsanlar ne kendilerinin ne de başkalarının olumsuz duygularını yönetmekte her zaman pek de başarılı olamıyorlar.
READ MOREÇatışmada tek bir kişinin bile ısrarla probleme odaklanması ve tarafları elbirliğiyle bir çözüm üretmeye davet etmesi büyük fark yaratır. Bu kişi siz de olabilirsiniz ve çatışmanın yönünü belirleyebilirsiniz. O halde önce kendinizi bunun olabileceğine inandırın. Eğer özel olarak dikkat etmezsek, nasıl tartıştığımızı fark etmeyiz bile. Çoğu zaman kendimizi zor durumlarda yay gibi gergin buluruz. Yıllar içinde kazanmış olduğumuz alışkanlıklar buna neden olur. İlişkilerimizi zorlayan çatışma durumları, çevremizden kopmamıza, ayrı düşmememize neden olur. En etkili galip-galip manevrası, çözümleri tartışmak yerine çatışmanın arkasında yatan ihtiyaçları konuşmaya başlamaktır.Herkesin ihtiyaçlarına odaklanmak demek, farklı ihtiyaçları reddetmek yerine onların varlığını kabul etmek ve onlara uygun çözümler üretmek demektir. Her çözüm portakalı paylaşmak kadar kolay ve basit olmaz tabii, ancak elde edilen sonuç insanlarda kesinlikle farklı duygular yaratır.
READ MOREÇatışma çok basit olarak, iki veya daha çok insan veya grup arasında yaşanan, farklı ihtiyaç ve fikirlere dayanan rekabetçi davranış ve anlaşmazlıktır. Çatışma, doğru yönetildiği takdirde, bir kurumda kişilerin çözmesi gereken sorunlara işaret eder, çok geç olmadan harekete geçilmesini sağlar. Kişisel boyutta da, kurum çalışanlarının iletişim becerilerini geliştirmeleri, çeşitli durumlarda ne düşünüp nasıl tepki vereceklerini anlamaları ve kendilerini daha iyi tanımaları için fırsat yaratır. Çatışma doğru yönetildiği takdirde canlandırıcı ve değişikliğe teşvik eden bir olgudur. Kişilerin çatışma ile başaçıkmada kullandıkları beş tarz vardır. Bu tarzlar, kişilerin çatışma karşısında gösterdikleri ısrarcılık ve işbirliğine yatkınlık derecelerine göre değişmektedir. Çatışma çözme ve çatışmalarda bir tutum belirleme konusunda her zaman için geçerli bir tarz yoktur. Buna karşılık her çatışma durumunun özelliklerine uygun tarz vardır.
READ MOREÇatışma yönetimi her iş liderinin işinin bir parçası, ne var ki farklı kültürlerden gelen ekip üyelerini yönetirken çatışma nedenlerini anlamak hiç de kolay değil. Sussex Üniversitesi sosyal psikoloji profesörlerinden Peter B. Smith, “çatışmanın nereden kaynaklandığını anlamak için sağlam bir altyapıya ihtiyacımız var. Bunu yapabilmek için henüz elimizde doğru kalıplar yok,” diyor. Kültürel kalıpları belirlemek ve bu konuda sağlam bir altyapı oluşturmak için Smith, 50’den fazla ülkede, her ülkeden 100’er yöneticiyle 10 yıl süren bir araştırma yürüttü. Araştırma, farklı kültürlerde kararları hangi etkilerin yönlendirdiğini anlamayı, böylelikle kültürel tuzakları ya da çatışma alanlarını saptamayı amaçlamaktaydı.
READ MOREÇoğunlukla astlarla yaşanan çatışmayı görmezden gelmek gibi bir alışkanlık vardır. Ancak bu yaklaşım özellikle yeni yöneticiler için kolaylıkla geri teper. Çatışmayı kendi haline bırakmak demek kurum içinde sorun yaratacağı gibi iş liderinin geleceğini de tehdit eder. İnsanlar çatışmaya eşlik eden duygularıyla ne yapacaklarını bilmedikleri zaman, ya çatışmayı yok sayarlar ya da çatışmayla yüzleşmekten kaçınırlar. Ancak başarılı iş liderleri karmaşık ve duygusal çatışmalarla yüzleşmeyi ve yönetmeyi zaman içinde öğrenir. Bir kere, çatışmayı duyguların tetiklediğini iyi bilmek gerekir. İkincisi, performans beklentilerini, astların kendilerinden ne beklendiğini onların anlayabilecekleri şekilde açıklamaya özen gösterilmelidir. Üçüncüsü de, yöneticinin astlarını desteklemek ve geliştirmek için sürekli geribildirim vermesi zorunludur.
READ MOREÇatışmaya yapıcı tepki gösterenler çatışmayı bir şeyleri daha iyi hale getirmek için bir fırsat olarak görürler. Savunucu olanlar ise bir tehdit…
READ MOREBir kişiye lider diyebilmek için, onun insanları birleştirmesi, harekete geçirmesi, iz bırakması ve değişiklik yaratması gerekir. Liderliğin ön koşulları ise ahlaklı olmak ve bir mesaja sahip olmaktır. Lider zihinsel ve entelektüel birikimi ile geleceğe dönük bir resim oluşturur. Bu liderin vizyonudur. Lider mesajını izler, çevresindekiler de lideri. Gerçek lider kendisini kriz dönemlerinde ortaya koyar. Kriz dönemlerinde yeni koşullar ve kurallar geçerlidir Kriz dönemlerinde ortama bilinmezlik ve karamsarlık egemendir. Oysa gerçek bir liderin kafasında çözümler vardır ve bu nedenle iyimserdir. Bu enerji çevreyi etkiler. Çünkü kriz dönemleri insanların koşulların değiştirilmesini ve fark yaratılmasını istedikleri dönemlerdir. Kriz dönemlerinde bilinen çözümler geçerliliğini kaybeder. Gerçek bir lider ise statüyü değiştirir ve mutlaka fark yaratır.
READ MOREKriz dönemlerinde şirketlerde kimin kalıp kimin gideceği, küçülme sürecinin en kritik kararlarından biridir. İşten çıkarmalar görünüşte en kolay, ancak en zarar verici yoldur. Bu nedenle, bu yazıda küçülme sürecinde profesyonel uygulamalar için gözönünde bulundurulması gereken değerlendirme kriterlerini ele aldık.
READ MORE