İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi’nde de belirtildiği gibi “Bütün insanlar özgür, onur ve haklar bakımından eşit doğarlar.” Bu eşitliğin iş hayatında da sürdürülebilmesi için kurum ve yöneticilere önemli sorumluluklar düşüyor. Çalışma ortamlarındaki psikolojik güvenliği arttırmak ve insan onuru, özgürlükleri ve haklarına yakışır iş koşullarını oluşturmak kurumların birinci önceliği haline gelmeli. Bu yazıda gelişim yaklaşımı açısından kurumların rolü ele alınıyor.
Harvard Üniversitesi’nde akademisyen olarak yer alan Dr. Amy Edmondson, 1999 yılında doktora çalışmaları kapsamında yaptığı bir araştırmada, bir üretim firmasındaki çalışanların ekip performansı ve hata yapma sıklıklarını inceler. Araştırma sonunda şaşırtıcı bir sonuç ortaya çıkar: Performansı daha yüksek ekipler aynı zamanda daha çok hata yapanlardır. Bu durumun sebepleri ayrıntılı olarak incelendiğinde ise çarpıcı bir gerçekle karşılaşılır: İyi çalışan ve uyumlu ekipler, yaptıkları hataları kabul etme ve bildirme konusunda rahat davranırken, daha düşük performans gösterenler hatalarını saklamaya çalışırlar. Bu değerlendirme sonucunda psikolojik güvenlik kavramı ortaya çıkar.1,2
Psikolojik güvenlik, bireylerin, kurum veya ekip içinde fikir ve endişelerini dile getirme, soru sorma ve hatalarını kabul etme konusunda, olumsuz sonuçlardan korkmadan güvenli hissetmesi ve hareket etmesini içerir.1,2 Bu güvenlik, açık sözlü ve incinebilir olmaya izin hissi olarak da tanımlanabilir.1,4 Psikolojik olarak güvende hisseden bireyler, olumsuz sonuçlardan korkmadan fikirlerini paylaşabildikleri için katkılarının önemsendiğini hissederler. Bu da onların işlerine karşı daha bağlı ve motive hissetmelerini sağlar. Ayrıca bu hissiyatın bulunduğu çalışma ortamlarında fikirler özgürce paylaşılabileceği için daha çeşitli görüşler ortaya çıkar, bu da karar verme mekanizmalarını iyileştirir. Dahası, psikolojik güvenliğin olduğu ortamlar, hatalardan edinilen deneyimlerin paylaşımını kolaylaştırdığı için, sürekli öğrenmenin, kişisel ve profesyonel gelişimin arttığı ortamlar haline gelir.2
Yapılan araştırmalar, performans ölçümlerinde, ekipleri kimlerin oluşturduğundan çok bu ekiplerin nasıl çalıştığının belirleyici olduğunu göstermektedir. Çalışmanın niteliğini belirleyen en önemli faktör de psikolojik güvenliktir. Psikolojik güvenliğin yüksek olduğu kurumlarda çalışanların performans, yaratıcılık, dayanıklılık ve öğrenme kapasiteleri artarken, güvenliğin düşük olduğu ortamlarda stres, sürmenaj ve iş kaybının daha yüksek olduğu ve çalışan performansının düştüğü gözlenmiştir.2
İnsana yakışır iş
Birleşmiş Milletler tarafından 2015 yılında 193 ülkenin ortak kararıyla yürürlüğe koyulan Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları, dünyayı sosyal, ekonomik ve çevresel olarak daha yaşanabilir bir hale getirmek adına küresel bir kılavuz görevi görmeleri amacıyla tasarlanan 17 amacı içermektedir. Bu amaçlardan sekizincisi “İnsana Yakışır İş ve Ekonomik Büyüme”dir. Bu amaç, “İstikrarlı, kapsayıcı ve sürdürülebilir ekonomik büyümeyi, tam ve üretken istihdamı ve herkes için insana yakışır işleri desteklemek” olarak tanımlanmaktadır. 3 Bu amacın psikolojik güvenlik konusuyla örtüşen yönü ise insana yakışır iştir.
İnsana yakışır iş, ücretlendirme, iş güvenliği, sosyal koruma, kişisel gelişim ve iş – özel yaşam dengesi konularını kapsamaktadır.3 Bu kavrama göre insana yakışır bir çalışma ortamı sunan kurumlarda bireylere temel ihtiyaçlarını giderebilecekleri ve hatta bunun da ötesinde nitelikli bir yaşam deneyimi elde edebilecekleri şartlar sunulmalıdır. Bu şartların en önemlilerinden biri de psikolojik güvenliktir. Kişi, iş yerinde, fikirlerinin törpülenmeyeceği ve yargılanmayacağı güvenli bir ortamda olmalı, fikirleri yüzünden dışlanma, ayrımcılık vb. uygulamalara maruz kalmamalı, hata yapmaktan korkmamalı ve hatalarına dair yapıcı ve saygılı eleştiriler alabilmelidir. Şirketler yalnızca kurum içi psikolojik güvenlik hissiyatını arttırabildikleri sürece çalışanları için kapsayıcı, çoğulcu ve çeşitliliğe açık kurumlar oluşturabilirler.3,4 Bu yüzden insana yakışır bir iş, kişiye, iş yaşamından keyif alabileceği ve hayat boyu kişisel ve profesyonel gelişim imkânları sunan, psikolojik olarak güvenli çalışma ortamlarını sunmalıdır.
Kurumların rolü
Kurumlarda psikolojik güvenliği sağlayarak insana yakışır çalışma koşullarını oluşturmak, başta kurum yöneticileri ve insan kaynakları birimleri olmak üzere, kurum çalışanlarının tamamının sorumluluğundadır. Bu kapsamda kurum ve yöneticilerin, şirketlerinde psikolojik güvenliği arttırmak için atabileceği net adımlar bulunmaktadır. Bu adımlardan ilki, konuya dair net ve herkesin erişimine açık kural, norm ve beklentiler belirlemektir. Bu sayede çalışma ortamları daha öngörülebilir ve adil hale getirilebilir. Açık iletişimin cesaretlendirilmesi ve teşvik edilmesi ve yöneticilerin çalışanlarını aktif olarak dinlemesi de çalışma ortamını psikolojik olarak daha güvenli hale getirecektir. 2
Çalışanların, fikirlerini yapıcı bir biçimde belirttiklerinde takdir edilmeleri ve fikirlerinin değerli olduğuna dair geri bildirim almaları da manevi olarak desteklendiklerini hissetmelerini sağlayacak ve fikir paylaşma sıklık ve rahatlıklarını arttıracaktır.Burada yöneticilere düşen sorumluluk, çalışanların fikirlerini duyurabileceği erişilebilir ve şeffaf iletişim kanalları ve sistemlerini oluşturmaktır.Yöneticiler, çalışanların fikirlerini beyan etmelerini beklemek yerine, fikir istedikleri konuları ve bu konularda çalışanlardan aktif olarak geribildirim beklediklerini çalışanlara belirtmelidir.2 Çalışanların fikirleri dinlendikten sonra, fikirlerinin neden önemli olduğu ve bu fikirlerin uygulanması veya uygulanamamasının sebep ve sonuçları net olarak belirtilmelidir. Yöneticiler, çalışanlarına, karşıt görüş sunmanın bir risk değil bir öğrenme ve süreçleri iyileştirme fırsatı olduğu fikrini benimsetmelidir.4 Böylece çalışanlar, fikirleri uygulanmasa bile görüşlerinin değerlendirildiğini bilecek ve farklı konularda yeniden öneride bulunmak için cesaretlenecektir.
Yaşam boyu eğitim
Teknik birçok süreçte olduğu gibi kişisel ve profesyonel gelişim süreçlerinde de eğitim büyük önem taşımaktadır. İnsana yakışır iş koşullarının sağlandığı ve psikolojik güvenliğin yüksek olduğu bir çalışma ortamının sağlanmasının önemli koşullarından biri de giriş seviyesinden yöneticilere tüm çalışanların bu konuda eğitim almasıdır. Yöneticiler, farklı görüşleri, özellikle de kendi bakış açılarına uymayanları değerlendirme ve bu görüşlere (olumlu veya olumsuz) yapıcı geribildirim verme konusunda eğitilmelidir. Çalışanlar ise, etkili iletişim ve ekip çalışması konusunda iş yaşamları boyunca eğitimlerle desteklenmeli, açık ve özgür fikir paylaşımı, şirketlerin vizyon, misyon ve örgütsel yapılarına entegre edilerek kurumsal bir norm haline getirilmelidir.4
Sonuç
İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi’nde de belirtildiği gibi “Bütün insanlar özgür, onur ve haklar bakımından eşit doğarlar.”5 Bu eşitliğin iş hayatında da sürdürülebilmesi için kurum ve yöneticilere önemli sorumluluklar düşmektedir. Çalışma ortamlarındaki psikolojik güvenliği arttırmak ve insan onuru, özgürlükleri ve haklarına yakışır iş koşullarını oluşturmak kurumların birinci önceliği haline gelmelidir. Psikolojik olarak güvenli ve insana yakışır iş ortamlarının oluşturulması, kurumlara çalışan bağlılığı, motivasyonu ve performansı olarak geri dönecektir.2,4
Kaynakça:
- Edmondson, A. (1999). Psychological Safety and Learning Behavior in Work Teams. Administrative Science Quarterly, 44(2), 350-383.
- Gallo A. (2023), What Is Psychological Safety?, Harvard Business Review
- UNDP Türkiye (2022). Küresel Amaçlar.
- Edmondson, A. & Hugander, P. (2021), 4 Steps to Boost Psychological Safety at Your Workplace, Harvard Business Review
- İnsan Hakları Derneği (1999), İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi
Leave a Comment
Your email address will not be published. Required fields are marked with *