İnsanın özgür iradesine dayandığını düşündüğü seçimler gerçekte yapay zeka tarafından yönlendiriliyor. Benzer şekilde kurumların işe alım kararını yapay zekâ şekillendiriyor. Ancak tercihlerimizi belirleyen kodlar ne kadar doğru işliyor? Geleceği, geçmişe bağlı algoritmalarla değerlendirmek yaşamımızı ne kadar sınırlıyor? Bu yazıda yapay zeka ve önyargı ilişkisini, veriye dayalı gelecek ön görüleriyle inceleme fırsatı bulacaksınız.
İnsanlar zihinsel ve bedensel olmak üzere iki tür beceriye sahip. Geçmişte icat edilen araçlar ve makinelerle bedensel beceriler daha etkin kılındı çünkü her teknoloji insanın bir organının uzantısı niteliğinde. Gözlük gözün, tekerlek ayağın, bilgisayar ise beynin uzantısı. İnsan beyninin öğrenme, analiz, iletişim ve duyguları anlama gibi becerileri var. Bilgisayarların yapay zekâya dönüşmesi 250 bin yıllık homo sapiens yolculuğunun özel bir dönemeci. Zekâ ve bilinç birbiriyle çok yakın etkileşim içinde olsalar da birbirlerinden farklılar. Zekâ örüntü (pattern) tanıma ve problem çözme becerisiyken; bilinç kızgınlığı, coşkuyu, acı ve aşkı hissetme yetisini oluşturuyor. İnsanın örüntü tanıma ve problem çözmede yapay zekâ ile yarışması imkânsız ve yapay zekânın insan bilincinin yerine geçmesi şimdilik mümkün değil. Ancak yapay zekânın duyguları tanıma yetisi, insanlara özgür iradeleriyle olduğuna inandıkları seçimleri, onların yerine yaptırması çok muhtemel.
İrademiz ne kadar özgür?
İnsanların özgür iradeye dayandığına inandıkları kararlar gerçekte milyarlarca nöron arasında salise içinde gerçekleşen etkileşim sonucu meydana gelir. Duygular ve istekler, biyokimyasal algoritmalar. Sezgilerimizle verdiğimiz karar, biriktirdiğimiz çok sayıda deneyim sonucunda ortaya çıkıyor. Bir başka deyişle sezgi, örüntü tanıma becerisi. Bu durumda doğru sensörlerle donatılmış makine öğrenmesi özelliğine sahip bir yapay zekânın bu örüntüleri yansız ve dolayısıyla çok daha büyük bir isabetle çözmesi çok doğal.
Ancak yapay zekâ, insana sadece kendisinin seçtiğini düşündüğü arabayı, giysiyi, deterjanı değil siyasetçiyi de pazarlıyor. Bundan 10 yıl önce ihtimal dâhilinde olduğu düşünülen bu durum Facebook ve Cambridge Analitica ortaklığının marifetlerinin ortaya çıkmasıyla Brexit ve 2016 ABD Başkanlık seçimlerinde somut olarak yaşandı.
Facebook, 2012’de 61 milyon kişiye sadece bir kez üzerinde arkadaşlarının resimlerinin bulunduğu “seçim günü” mesajı gönderdi. Daha önce sandığa gitmeyen 300 bin seçmen oy kullandı. 2016 seçimlerinin sadece 100 bin oy farkla belirlendiği düşünülürse demokrasiyi bekleyen tehlikenin büyüklüğü anlaşılabilir. Politikacıların bu gücü sınırlamak istemeleri durumunda seçilmelerini önleyecek düzenlemelerden haberlerinin olması dahi mümkün değil. Bu bilgiye sahip olmamızın nedeni Facebook’un bunu açıklamış olması. Buradan çıkacak sonuç facebook’un isterse çekişmeli seçimleri değil çekişmesizleri bile değiştirebileceği.
Kodlara işleyen önyargılar
Genel kabul önümüzdeki 25 yıl içinde bugün var olan mesleklerin en az yarısının olmayacağı veya köklü bir şekilde dönüşeceği yönünde. LinkedIn’in 2020 Emerging Jobs Report çalışmasında, önümüzdeki beş yıl içinde en çok talebin yıllık yüzde 74 ile yapay zekâ uzmanlığı olacağı, bunu yüzde 40 talep artışıyla robotik mühendisliğinin takip edeceği bildiriliyor. Üçüncü sırada yüzde 37 artışla veri bilimciliği geliyor. Ancak insanların görmediğimiz karar mekanizmalarını şekillendiren algoritmalar bulunuyor. Örneğin, yapay zekâ araştırmacılarının sadece yüzde 14’ünün kadın olması kimsenin dikkatini çekmiyor.
İnsanın yüzü mahremiyetinin son sınırıdır. Kimse sizin izniniz olmadan fotoğrafınızı çekemezse, yüzünüzü de kaydedememesi gerekir. Bu oktada güvenliğimiz için özgürlüğümüzden vazgeçme ikilemiyle karşılaşıyoruz. Çin’den sonra sokak kameralarının en çok kullanıldığı Birleşik Krallık’ta geçen yıl 2 bin 400 hatalı anıma yapıldı. Benzer şekilde bir kurumun işe alım sürecinde verilerin yapay zekâya yüklenmesinden sonra geçmişe uyumlu yanlı seçimlerin sürdürülmesi kaçınılmaz. Üstelik bu seçimler yapay zekâ tarafından yapıldığı için kuşku duyulması da söz konusu olmayacak. Makinelerin dünyayı geçmiş önyargılarla algılaması, bu önyargıların sorgulanmadan kabul edilmesi ve pekişmesi sonucunu doğuruyor ve bu durum sosyal gelişimin önünü kesme potansiyeline de sahip.
Şurası muhakkak ki bugün insanların yaptığı birçok iş hızla yapay zekâ tarafından üstlenilecek. Bazı uzmanlar yapay zekânın aynı zamanda yeni iş alanları yaratacağını söylüyor. Bu görüş içinde bir ölçüde gerçek barındırsa da yapay zekânın işlevsiz kılacağı işleri yapan düşük nitelikli işgücüyle yapay zekânın yaratacağı işgücü birbirinden çok farklı ve işini kaybedecek olanlar aleyhine büyük farklar doğacak. Bu gelişme özellikle Türkiye gibi nitelikli eğitimde fırsat adaletsizliğinin olduğu ülkelerde kitlesel işsizliğe neden olabilir. Algoritmaların bu sorgulanamaz egemenliğini önlemek için Algoritmik Adalet Birliği (Algorithmic Justice League) kuruldu.
Sonuç
Sonuç olarak yapay zekâ da toplumdaki bütün yapılar gibi (bu yapıların uzantısı olduğu için) varlıklı ve şanslılar lehine, yoksul ve altta olanlar aleyhine gelişmeleri her alanda güçlendirebilir. Böyle bir denetleme olmazsa algoritmalar matematiksel imha silahlarına dönüşebilir. Her şeyi otomatikleştirmek ve itaat insanlık dışı sonuçlar doğurabilir.
Yorum Bırakın
E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmiştir