“Gelişen iletişim teknolojilerinin eğitimde kullanılması, hiç de yeni bir kavram değil aslında. Teknoloji oldukça uzun zamandır eğitime hizmet etmekte ve çok önemli faydalar sağlamaktaydı. Kullanılan teknoloji ne olursa olsun, sağladığı en önemli iki temel fayda, 1) mekan ve zaman engelini ortadan kaldırmak ve 2) öğrenmenin etkinliğini artırmaktır.
Farklı mekanlardaki insanlar arasında, eş zamanlı veya farklı zamanlı eğitim ve öğretim faaliyetleri olarak tanımlayabileceğimiz uzaktan eğitim, e-öğrenme kavramını da içine alan oldukça geniş bir kavramdır. Mektupla öğretim, uydu, televizyon ve radyo aracılığıyla sunulan eğitim, uzaktan eğitimin oldukça etkin yöntemleri olarak eğitimde önemli atılımlara neden olmuştur.”
Gelişen iletişim teknolojilerinin eğitimde kullanılması, hiç de yeni bir kavram değil aslında. Teknoloji oldukça uzun zamandır eğitime hizmet etmekte ve çok önemli faydalar sağlamaktaydı. Kullanılan teknoloji ne olursa olsun, sağladığı en önemli iki temel fayda;
1) mekan ve zaman engelini ortadan kaldırmak ve
2) öğrenmenin etkinliğini artırmaktır.
Farklı mekanlardaki insanlar arasında, eş zamanlı veya farklı zamanlı eğitim ve öğretim faaliyetleri olarak tanımlayabileceğimiz uzaktan eğitim, e-öğrenme kavramını da içine alan oldukça geniş bir kavramdır. Mektupla öğretim, uydu, televizyon ve radyo aracılığıyla sunulan eğitim, uzaktan eğitimin oldukça etkin yöntemleri olarak eğitimde önemli atılımlara neden olmuştur.
1980’lerde gelişmeye başlayan kişisel bilgisayarların yardımıyla, görsel ve işitsel eğitim malzemelerinin kullanıcıyla etkileşim içinde sunulması öğrenmeye yeni bir boyut katmıştır. Bilgisayarlar, doğru kullanıldıklarında, öğrenmenin eskisine oranla çok daha hızlı gerçekleşmesini sağlarken, aynı zamanda eğitimin etkinliğini artırmaktadır.
e-Öğrenme kavramının gündeme gelmesi için, biraz daha beklenmesi gerekmiştir. 1990’ların başında bilgisayar ağlarının ve internetin kullanımının artması ile birlikte, eğitim dünyası bu çığır açacak teknolojiyi kullanmakta gecikmemiş ve yeni öğrenme modeli olarak e-öğrenmeyi hızla benimsemiştir.
Geçirdiği Evreler
e-Öğrenme, 1980’li yıllarda, şirketlerde ve üniversitelerde oluşturulan bilgisayar ağları üzerinden yürütülen projelerle başlamıştır. Bu kurumlarda birbirine bağlı bilgisayarlar, insanlar arası iletişim, bilgi paylaşımı ve etkileşim için ideal bir ortam sunuyorlardı. İşte kavram olarak e-öğrenmenin daha yaygın kullanımı bu yeni iletişim teknolojisi ile birlikte 1990’ların başında oldu.
İlk e-öğrenme uygulamaları, eş zamanlı uygulamalardı. Eş zamanlı e-öğrenme uygulamaları, eğitmen eşliğinde gerçekleştirilen bir çeşit sanal sınıf uygulamalarıdır. Sanal sınıflar, 1990’ların ilk yıllarından itibaren gerek üniversitelerde ve gerekse kurumlarda hızla yayıldı.
Sanal sınıf uygulamaları, geleneksel sınıf ortamına birebir benzeyen, insanlar arası eş zamanlı bilgi paylaşımı sağlayan uygulamalar olarak, önemli başarılar elde etti. Kısa sürede onlarca şirketin en önemli öğrenme ortamı haline geldi. Sanal sınıflar, öncelikli olarak ulaşım ve konaklama giderlerini ortadan kaldırdıkları için tercih ediliyordu. Uygulama sonuçları, sanal sınıfın aynı zamanda eğitim sürelerini kısalttığını ve eğitim etkinliğini artırdığını ortaya koydu: Eğitim süreleri yüzde 25 kısalırken, başarı yüzde 30 arttı.
Çok geçmeden sanal sınıf uygulamalarının yanı sıra, kişilerin kendi kendilerine yapacakları çalışmaların önemi ve gerekliliği anlaşıldı. 1990’ların ikinci yarısından başlayarak, eş zamanlı olmayan e-öğrenme modeli için hayati önem taşıyan e-öğrenme yazılımları önemli bir atılım yaptı. Bir yandan yetişkin eğitimi prensipleri ile eğitim yazılımları üretilirken diğer yandan da dünya genelinde kabul gören standartlarda üretilmeleri gündeme geldi. e-Öğrenme yazılımlarının üretimi artıkça, bu yazılımların kullanıcılara sunulmasını, kullanıcıların takibini ve kullanıcıların e-öğrenme aktivitelerinin raporlanmasını sağlayan araçlar, ihtiyaç olarak ortaya çıktı. Bu ihtiyaç, eğitim yönetim sistemi yazılımlarının hızla üretilmesine neden oldu. Dünya standartlarında üretilen ilk eğitim yönetim sistemi yazılımının üretimi ise ancak 1997 yılında gerçekleşebildi. Bugünlerde ise, eğitim yönetim sistemi yazılımları yerlerini çoktan bütünleşik e-öğrenme platformlarına bırakmıştır. Bu platformlar, aralarında eğitim yönetim sistemi yazılımları, e-öğrenme yazılımları üreten araçları ve e-öğrenme ölçme ve değerlendirme yazılımlarını da kapsayan bütünleşik platformlardır.
e-Öğrenme yazılım uygulamalarının, sanal sınıf uygulamalarına göre biraz daha geriden gelmesinin temel nedenleri, e-öğrenme yazılımları geliştirilmesindeki zorluklar ve standartların eksikliği idi. Günümüzde standartların eksikliğinden söz etmek pek mümkün değil. Ama e-öğrenme yazılımları geliştirilmesindeki zorluklar belki de ilk günkü kadar taze ve canlı.
Leave a Comment
Your email address will not be published. Required fields are marked with *