e-Öğrenmenin bir iyiliği de, eğitim stratejilerini bir kez daha gözden geçirmeyi sağlamış olması. Bunun sonucunda, bugün birçok şirket, e-öğrenmeyi de içine alan, ancak tüm eğitim sistemlerini kapsayan, öğrenmeyi kurumsal hayatın bütünsel bir öğesi haline getiren yaklaşımlar benimsemeyi seçiyor. Bu yaklaşımda anahtar kavramın karma öğrenme olduğu görülüyor. 

Öğrenme, en yalın deyişle, canlının çevresine uyumunu sürekli geliştirme ve dönüştürme sürecidir. Doğumdan ölüme dek süren kişisel bir eylemdir ve öğrenmenin ne yeri, ne zamanı, ne de sınırları vardır. Eğitimse, bu eylemi en etkin ve amaca yönelik yöntemlerle gerçekleştirmeyi amaçlar. İnsanlık tarihi boyunca eğitim, her dönemin kendi teknolojik olanaklarından yararlanmıştır. 

İlk insanlar yaşantılarından öğrendiler, bilgi ve deneyimlerini çevrelerine sözle aktardılar. Yazının bulunmasıyla “söz”e “yazı” eklendi ve ilk karma öğrenme örneği ortaya çıktı. Matbaanın bulunuşu, insanoğlunun deneyimini ve bilgisini uzaktaki çağdaşlarına ve sonraki kuşaklara aktardı. Öğrenme olanaklarını dönüşüme uğratan üçüncü teknolojik gelişme, film, radyo, televizyon gibi kitlesel yayın araçlarıyla gerçekleşti. Kitlesel yayınları kaydetme ve depolama olanağı sağlayan sesli ve görüntülü kasetler ve CD’ler dördüncü evreyi oluşturdu. Bilgisayarların kitlesel üretimi ve CD-ROM teknolojisi ise beşinci evreyi temsil ediyor. Bugün ağ üzerinden ulaştığımız e-öğrenme, zincirin altıncı halkası. Her evrede hayata katılan bilgi teknolojileriyle insan, yaşayarak ve paylaşarak öğrendiklerini defalarca katlayarak çoğaltıyor.

Karma öğrenme, günümüzün bir buluşu değil, tarih içinde çeşitlenerek bugüne ulaşan bir kavram. Çevremize uyum sağlamak için verdiğimiz uğraşın bir gereği. Sürekli karmaşıklaşan dünyamızda her zamankinden daha çok önem kazanmış bulunuyor. Üstelik bugün, tek bir eğitim sisteminin herkesin ihtiyaçlarına cevap verecek nitelikte olmadığını biliyoruz. Yetişkin öğrencilerin her birinin farklı özellikleri eğitimin etkinliğini doğrudan etkiliyor. Bu durumda, yüz yüze sınıf eğitimleriyle harmanlanmış, teknolojinin nimetlerinden yararlanan ve kişinin öğrenme hızına uyarlanabilen e-öğrenmeden oluşan karma çözümler en etkili öğrenme sonuçlarını veriyor.

Karma öğrenme konusunda deneyimli kuruluşlardan Thomson NETg’nin geçtiğimiz yıl yaptığı bir araştırmaya göre; sınıfiçi eğitim, e-öğrenme, sanal sınıf, simülasyon ve mentor desteğinden oluşan karma öğrenme çözümleri, tek boyutlu eğitim seçeneklerine göre iş performansını yüzde 50 oranında artırmaktadır. Hiç eğitim almamak, e-öğrenme ve karma öğrenme seçenekleri karşılaştırıldığında, iyi yapılanmış karma öğrenme çözümleriyle eğitilen grubun diğer gruplara oranla, iş kalitesinde yüzde 30, işe ayrılan zamanda ise yüzde 41 artış olduğu görülmüş.

Araştırmada ayrıca, yedi büyük organizasyon ve akademik kuruluşta; e-öğrenme, eğitmen denetiminde öğrenme, yazılı metinden öğrenme ve vaka çalışmaları gibi karma öğrenme bileşenleri incelemiştir. e-Öğrenmeyle kıyaslandığında karma öğrenme gruplarının iş performansının yüzde 27-32 oranında yükseldiği, işi tamamlama sürelerinin de yüzde 41-51 arasında kısaldığı görülmüş. Hiç eğitim almayan gruba göre ise performansın yüzde 163 arttığı saptanmış. Öğrenmeyi en yüksek oranda etkileyen karma öğrenme bileşenlerinin ise, vaka çalışmaları, e-öğrenme deneyimi ve gerçek iş hayatına paralel hazırlanmış özgün değerlendirmeler olduğu belirlenmiştir.

Karma öğrenme konusunda başka bir uzman bir kuruluş olan Bersin & Associates’ın 2002 ve 2003 yıllarında 30’un üzerinde karma öğrenme modeli üzerinde yaptığı bir araştırmadan çıkan sonuçlar ise aşağıdaki tabloda incelenebilir. 

Görünen o ki, kurumsal performansı en çok destekleyen eğitim stratejileri oluşturmak için, farklı eğitim yöntemlerini harmanlayarak, daha ekonomik, daha çok kişiye ulaşan, eğitimi kurum içinde yaygınlaştıran karma öğrenme giderek ağırlık kazanıyor.

Kaynak:

1. Online Learning Update, University of Illinois, http://people.uis.edu/rschr1/onlinelearning, March 27, 2003