Kişisel gelişimin önem kazanmasıyla kurumların çalışanlarına sağladığı gelişim olanakları da hızla artmaktadır. Bu gelişim olanaklarının başında eğitim seminerleri gelmektedir. Eğitim seminerlerinin yapısı ve sunum şekli de bu değişime paralel olarak, kazanılan deneyimler sonucu daha derin ve kalıcı izler bırakmak, ilişkiler ve iş sonuçlarında fark yaratmak amacıyla değişmekte ve gelişmektedir. Konferans Tipi (slayt – pp sunumlu) Seminerler: Halen yaygın olarak sunulmakta olan, geleneksel seminer tipidir. Karşılıklı Etkileşimli Seminerler: Katılımcıların da aktif olarak katıldığı, sorularının yanıtlandığı, yaşantılarından örnekler paylaştıkları, çift yönlü ilerleyen, böylece ilgi çekici bulunan ve bilgi kazanımına (amaca ulaşmaya) katkı sağlayan seminerlerdir. Simülasyonlu Seminerler: “Yaparak öğrenme” ilkesine dayanmaktadır. Bu seminerlerde simülasyonlar yardımıyla kişi durumu ya da olayı deneme ve yaşama fırsatı bulmakta, uygulama sırasında ya da sonrasında gerçekleştirilen değerlendirmede anahtar başarı kriterlerini fark edip hızla hayatına aktarabilmektedir.
Kişisel gelişim son derece dinamik, sonu olmayan, amaca yönelik bir öğrenme ve gelişme sürecidir. Ham maddesi bilgi ve beceri olan bu süreç, bireyler açısından beş aşamada değerlendirilebilir:
- Kendini geliştirmeye duyarsızlık: Gelişim konusunda kayıtsızlık
- Değişime direnç: Çevresindeki değişimi farketme, ancak direnç gösterme
- Kendini geliştirme: Okuma, yazma, görsel medya, internet ve seminerler yoluyla değişime açık ve istekli olma
- Kendini geliştirme alışkanlığı: Değişime açıklığı, alışkanlık haline getirme ve bu konuda kendi sorumluluğunu alma
- Bilgi üretimi: Bilgi üretme aşamasında olma

Bu aşamalar bazen iç içe geçmiş olabilir. Örneğin kendini geliştirme konusunda yetersiz olan birey, görevi gereği bilgi üretiyor olabilir. Ancak hangi düzeyde olursa olsun kendini geliştirme gereği hatta zorunluluğu, önemi giderek artan bir süreç olarak karşımıza çıkmaktadır. Kişinin iş konumu, sosyo-ekonomik düzeyi, ilgili olduğu alandaki gelişimler de sürekli gelişimi zorunlu kılmaktadır.
Kişisel gelişimin önem kazanmasıyla kurumların çalışanlarına sağladığı gelişim olanakları da hızla artmaktadır. Bu gelişim olanaklarının başında eğitim seminerleri gelmektedir. Eğitim seminerlerinin yapısı ve sunum şekli de bu değişime paralel olarak, kazanılan deneyimler sonucu daha derin ve kalıcı izler bırakmak, ilişkiler ve iş sonuçlarında fark yaratmak amacıyla değişmekte ve gelişmektedir.
Seminerlerin geçirdiği aşamalar aşağıdaki gibi özetlenebilir:
- Konferans Tipi (slayt – pp sunumlu) Seminerler: Halen yaygın olarak sunulmakta olan, geleneksel seminer tipidir. Eğitimci seminer boyunca sadece slayt sunumu ile ilerlemekte, katılımcıya bilgi aktarılmayı amaçlamaktadır. Farklı bir uygulama yapmanın zor olduğu büyük gruplarda kısa süreli uygulandığında etkili olabilmektedir. Fakat küçük gruplarla tam gün uygulandığında ilginin kaybolmasına neden olmakta ve amaçlanan verimi sağlayamamaktadır.
- Karşılıklı Etkileşimli Seminerler: Katılımcıların da aktif olarak katıldığı, sorularının yanıtlandığı, yaşantılarından örnekler paylaştıkları, çift yönlü ilerleyen, böylece ilgi çekici bulunan ve bilgi kazanımına (amaca ulaşmaya) katkı sağlayan seminerlerdir.
- Simülasyonlu Seminerler: “Yaparak öğrenme” ilkesine dayanmaktadır. Bu seminerlerde simülasyonlar yardımıyla kişi durumu ya da olayı deneme ve yaşama fırsatı bulmakta, uygulama sırasında ya da sonrasında gerçekleştirilen değerlendirmede anahtar başarı kriterlerini fark edip hızla hayatına aktarabilmektedir.
Üç tür bilgi vardır: Veriye dayalı, deneyimle yaşayarak kazanılan ve kişinin kendisiyle ilgili farkındalığı ile oluşan. Üçüncü bilgi türü tutumları etkilemekte, davranışa dönüşmekte ve kalıcı olmaktadır. Simülasyonlar kişide sağladıkları farkındalık ile davranış değişimini gerçekleştirir.
Bireysel değişim içerden dışarıya gerçekleşir. Önce yürekte hissederek başlar, kişinin önce inanması, hissetmesi gerekir. Sonra zihinde oluşur, aklı yatar, zihnine yerleştirir. Davranışa yansıması ve alışkanlığa dönüşmesi daha sonra gelir.
Simülasyonlar bu açıdan büyük önem taşımaktadır. Katılımcıya isteyerek ya da istemeyerek hata yapma ve hataları analiz etme olanağı verir. Diğer eğitimlerden en kritik fark buradadır. Kişi diğer tipteki seminerlerde anlayabilir, onaylayabilir ama hatasını göremez, kazandığı bilgileri uygulayıp uygulayamayacağını bilemez.
Sözel sunumlar, rol canlandırmaları, vaka çalışmaları, eğitim oyunları gibi simülasyonlar katılımcılara güçlü yönlerini ve gelişim alanlarını görme olanağı sunar. Bu tür uygulamalarda kendi davranışlarından öğrenecekleri gibi birbirlerini izlerken de gerçek yaşamla bağlantılar kurarlar. Yürekten istek duyar, zihinlerinde ikna olur ve davranışlarına yansıtırlar. Bir Çin atasözünde olduğu gibi insanlar ancak “yaptıklarını öğrenirler.”
Duyduklarımı unuturum,
Gördüklerimi hatırlarım,
Yaptıklarımı anlarım (öğrenirim).
ÇİN ATASÖZÜ
Yorum Bırakın
E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmiştir