Yaşamdan Örneklerle Bazı Kişilik Bozuklukları

İnsanların genel davranış özellikleri, karşılaşılan sorunlarla başaçıkma tarzları ve toplumsal çevreyle etkileşim biçimleri çocukluk döneminde belirmeye başlar ve normalde ergenlik döneminin sonunda ya da genç yetişkinlik döneminde oturmuş örüntüler halinde belirginleşir. Bu örüntüler bireyin kişiliğini, karakteristik özelliklerini oluşturan, kendine özgü ayırıcı özellikler ve davranışlar kümesini oluşturur. Günümüzde kişilik konusunu araştıranların büyük çoğunluğu normal kişiliği saptamada beş temel kişilik özelliğinin öne çıkarılması gerektiğini savunmaktadır. Beş faktörlü kişilik özellikleri modeli, beş ayırıcı özellik boyutundan oluşur: Nevrotiklik, Dışadönüklük-İçedönüklük, Deneyime açıklık, Uzlaşılabilirlik ve Özdisiplin.

İnsanların genel davranış özellikleri, karşılaşılan sorunlarla başaçıkma tarzları ve toplumsal çevreyle etkileşim biçimleri çocukluk döneminde belirmeye başlar ve normalde ergenlik döneminin sonunda ya da genç yetişkinlik döneminde oturmuş örüntüler halinde belirginleşir. Bu örüntüler bireyin kişiliğini, karakteristik özelliklerini oluşturan, kendine özgü ayırıcı özellikler ve davranışlar kümesini oluşturur. Günümüzde kişilik konusunu araştıranların büyük çoğunluğu normal kişiliği saptamada beş temel kişilik özelliğinin öne çıkarılması gerektiğini savunmaktadır. Beş faktörlü kişilik özellikleri modeli, beş ayırıcı özellik boyutundan oluşur: Nevrotiklik, Dışadönüklük-İçedönüklük, Deneyime açıklık, Uzlaşılabilirlik ve Özdisiplin1.

Yetişkin kişiliğimiz toplumsal talepler doğrultusunda şekillenir ve bazılarımız diğerlerinden daha katı ve uyumsuz olabiliriz ve en az kendi hayatımızda olduğu kadar başkalarının hayatında da zorluk yaratırız. Bu zorluklar kişi veya çevre tarafından yönetilebildiği ölçüde sorun yoktur. Ancak durum kontrolden çıkmaya ve gündelik yaşam sürdürmekte zorluk başladığında kişilik bozukluğu dediğimiz bir durum ortaya çıkar. Sınırda kişilik bozukluğu olan bireyler kişilerarası ilişkilerde, benlik algısında ve duygu durumlarında tepkisel ve dengesiz davranış örüntüsü sergiler.

Birinci örnek olayda bipolar bozukluğun prototipini göstererek iş hayatına yansımalarını aktardık.

Örnek Olay 1;

Telekomünikasyon şirketinde orta kademe yönetici olan Ali’nin sorunları, beş yıl önce birkaç ay süren hafif, aralıklı seyreden depresif belirtiler, kaygı, bitkinlik, uykusuzluk ve iştah kaybıyla başladı. Fakat birkaç ay sonra eski haline döndü. Birkaç yıl sonra küçük ve çok önemli etkisi olmayan bir operasyon geçirdikten sonra dramatik duygu durumu değişiklikleri yaşamaya başladı. 25 gün boyunca belirgin bir enerji, hiperaktivite ve duygu taşkınlığını izleyen beş gün süren bir depresif dönem izlemiş, bu sırada uzun saatler boyunca uyumuş ve güçlükle hareket edebilmişti. Coşkulu ve depresif dönemlerin arasına giren birkaç günlük “normal” dönemlerden oluşan bu değişken örüntü, daha sonraki yıllarda da devam edecekti. Ali, enerjik dönemlerinde iyimser ve kendine güvenliydi, ancak asabiydi ve çabuk sinirleniyordu. Yöneticisi koçluk talebiyle başvurduğunda iş yerinde telafisi zor yanlış kararlar veriyordu ve ekibi dağılmak üzereydi. Çevresindekilerin hiç de alışkın olmadığı şekilde para harcıyor ve pahalı ancak gereksiz şeyler satın alıyordu. Depresif dönemlerinde ise bitkinlik, motivasyonsuzluğa isteksizlik ve depresif duygu durumu nedeniyle genellikle bütün gününü yatakta geçiriyordu. Yöneticisine durumu fazla çalışmasıyla açıklamaya çalışmıştı ve dinlenmesinin iyi geleceğini söylüyordu. Geçirdiği birkaç hafta boyunca sergilediği sorumsuzluklardan ve aşırılıklardan dolayı kendini suçlu hissediyor, özür diliyordu. Düzensiz yemek yiyor, kişisel bakımını ihmal ediyordu. Birkaç gün süren bu çekilme döneminden sonra, bir sabah yataktan kendini çok daha iyi hissederek kalkıyor ve işine dönüp depresif günlerinde kaybettiği zamanı geri kazanabilmek için uzun saatler yüksek bir enerji ile ancak dikkatini işine tam olarak yoğunlaştırmadan ve verimsiz bir şekilde çalışıyordu. Kısa bir süre sonra koçluk yoluyla kendisine destek sağlanamayacağına karar verildi ve uzman bir hekimin yardımına başvuruldu.

Kişilik bozukluklarında sosyokültürel etkenlerin katkısı tam olarak anlaşılmış olsa da zaman ve yere göre düşünülen farklılıklar sanıldığı kadar yüksek değildir. Kültürlerarası farklılıklar, kültürlerin kendi içlerinde görülen farklılıklarından daha azdır. Bu durum Batı Avrupa, Afrika, Asya dâhil olmak üzere diğer kültürlerde de beş temel kişilik özelliğinin olduğunu ve tanımlanmış etkinin belli nedenle farklı durumlarda evrensel olabileceğini gösteren bulgular vardır.

Kişilik bozukluklarının tipik özelliği, travma sonrası kişilik bozukluğunun ya da depresif bozukluk vakasının aksine, yakın geçmişte yaşanan strese verilen tepkilerden kaynaklanmaz. Bu davranışlar büyük oranda katı ve çarpık kişilik ile davranış örüntülerinin sürekli olarak dünyayı uyumsuz algılama, dünya üzerinde düşünme ve dünya ile sağlıksız ilişki kurma biçimlerine dönüşmesinden kaynaklanır.

Kültürümüze Özgü Tutumlar

Yaklaşık 30 yıldır Baltaş-Baltaş’ta, sürdürdüğümüz akademik araştırmalarda, özellikle ana konusu iletişim geliştirme olan seminerlerimizde hatırı sayılır bir katılımcı grubunun bir türlü “ilgi alanı” yerine “kontrol alanı”na ve aldıkları sonuçlarda “dış kontrol” yerine “iç kontrol”e odaklanamadıklarını fark ettik. Proaktif davranış geliştirmeyi öğrenmenin bazı kişiler için oldukça zor olduğuna şahit olduk. “Güvenli davranış”ın rahatlıkla “saldırgan davranış” yerine kullanıldığını anladık. Pek çok meslektaşımızın “atılgan/girişken davranış” olarak adlandırdığı davranışı neden ısrarla ve yılmadan “güvenli davranış” olarak kavramsallaştırmak gerektiğinin altını çizdik. “Suçlamadan ve savunmadan” kendini ifade etmeyi vurguladık. Sürdürülebilir ikili davranışların sağlığı ve kalitesi açısından bunların ne kadar önemli olduğunu her fırsatta dile getirdik.

Kişilik bozuklukları, biçim ve şiddet açısından büyük farklılıklar gösteren davranış sorunlarını kapsayan geniş bir alandır.

Kişilik bozuklukları DSRM IV-TR’ ye göre üç kümede ele alınır:

  • Paranoid, şizoid bozukluklar sergileyen insanlar, genellikle tuhaf ya da eksantrik bir görünümdedir, güvensizlik ve kuşkuculuktan sosyal kopukluğa uzanan sıra dışı davranışlar gösterirler,
  • Narsistik, antisosyal kişilik bozuklukları sergileyen insanlar dramatik, duygusal ve dengesiz davranışlar sergileme eğilimindedirler,
  • Bağımlı, kaçınmacı, obsesif-kompülsif kişilik bozuklukları sergileyen insanlar kaygı ve korku belirtileri gösterirler.

Hafif vakalarda genel olarak yeterli işleyiş gösteren, ancak akrabaları, dostları ya da iş arkadaşları tarafından sorunlu, eksantrik, anlaşılması güç olarak tanımlanan insanlar karşımıza çıkar. Başkalarıyla yakın ilişki kurmakta, ya da yakın ilişkide oldukları insanlarla iyi geçinmede güçlük yaşarlar.

Paranoid Kişilik Bozukluğu

  • Başkalarına yönelik yaygın güvensizlik ve kuşku belirtileri (aşağıdakilerden en az dördü)
  1. Aldatıldığına, zarar gördüğüne ya da istismar edildiğine yönelik yaygın kuşku,
  2. Arkadaş ya da meslektaşlarla ilgili temelsiz sadakat ya da güven kuşkuları,
  3. Sadakat ya da güven kuşkuları nedeniyle başkalarına açılmada isteksizlik,
  4. İyi niyetli söz ya da olaylarda alçaltıcı ya da tehditkâr gizli anlamlar aramak,
  5. Hakaret, yaralanma ya da önemsiz hasarları affetmeme: kin tutmak,
  6. Kişiliğine ya da saygınlığına yönelik olarak algılanan saldırılara öfkeli tepkiler vermek,
  7. Eş ya da cinsel partnerin sadakatinden tekrarlanan bir şekilde kuşku duymak.
  •  Yalnızca şizofreni, psikotik özellikli duygu durum bozukluğu ya da diğer psikotik bozukluklar sırasında ortaya çıkmaması 2.

Paranoid Kişilik Bozukluğu

Paronoid kişilik bozukluğu olan kişiler başkalarına karşı yaygın bir kuşkuculuk ve güvensizlik sergilerler ve bu da birçok kişilerarası zorluğa yol açar. Bu kişiler kendilerini suçsuz olarak görürler, kendi hataları ve başarısızlıkları için başkalarını suçlarlar, başkalarının kötü emeller taşıdığını düşünmeye kadar giderler. Kronik olarak gergin ve “savunma” durumundadırlar. Sürekli olarak kendileri üzerinde oyunlar oynandığını düşünürler ve beklentilerini doğrulayacak ipuçlarını ararken aksi yöndeki kanıtları gözardı ederler. Çoğu zaman arkadaşlarının sadakati konusunda endişelere kapılırlar, bu nedenle de başkalarıyla dertleşme konusunda isteksiz davranırlar. Genel olarak kincidir ve sivri dillidirler, ufak kusurları bağışlamazlar. Hemen öfkeli tepki verir, bazen de şiddet içerikli davranışlar sergilerler.

Örnek Olay 2;

Yöneticisinin verdiği iş direktiflerine uymayı reddeden, kendi bildiğinden şaşmayan, bu durumla ilgili uyarılara aldırmayan ve bunları kişiliğine yapılmış bir hakaret sayan, iş takibi yapmayan kurum içi eğitim uzmanı kadın.

İş görüşmesi sırasında perakende sektöründeki eğitim geçmişi, iletişimle ilgili yazdığı bir roman göz doldurmuş ve ekibe renk katacağı düşünülmüştü. Gerçekten de renk kattı!

İş arkadaşlarının onu kıskandığını ve çeşitli komplolar kurarak kariyerine engel olduklarına inandığı senaryoları vardı. Uzun süredir kontrol dışına çıkan ilişkileri koparan son olayda “yanlış bilgilendirmeyi kabul etmiyorum” dedi ve yöneticisine bir e-posta gönderdi. İki gün sonra yöneticisinin uyarılarına rağmen kendi uygun bulduğu başka bir kararı uyguladı. Yöneticisi bu durumu nasıl telafi edeceğini öğrenmek istedi. Görüşmede beklenmedik şekilde saldırgandı: “Benim işlerimi kolaylaştırmıyorsunuz, beni sevmiyorsunuz, baştan beri beni istemediniz, sadece kendi sevdiklerinize yardım ediyorsunuz, ben böyle bir yerde çalışmam istifa ediyorum” dedi, yöneticisi sözel olan bu istifayı kabul ettiğini söyledi, görüşme bitti. Daha sonra yönetici İK’ya başvurdu ve durumu anlattı, çalışanın savunması istendi. Savunmasında da yöneticisini sorumlu tutup saldırgan üslubunu sürdürdü: “Müşteri görüşmelerine önem vermiyor, benim iletişim gücümü kıskanıyor, bana hiç yardımcı olmuyor, sürekli beni eleştiriyor…” 

İstifayla ilgili sözlerini de kabul etmedi, komplo olduğunu ve bunu yöneticinin uydurduğunu söyledi. Bu arada bölümün sabah toplantısında yönetici, ekiptekilere arkadaşlarının ayrılacağını, iş planlarını bu doğrultuda yapmaları gerekeceğini duyurdu. Eğitmen, toplantıda da müdahaleci ve saldırgan davranmaya devam etti. Yöneticiye “Niteliksizsiniz, o nedenle beni kıskanıyorsunuz” diye bağırdı ve ekiptekilere yöneticiyi suçladı. Yönetici toplantıyı kapattı. İzleyen günlerde çalışan 25.madde gerekçe gösterilerek İK tarafından işten çıkarıldı. Çalışan haksızlığa uğradığını söyleyerek şirketi dava etti. Çalışma arkadaşlarını da şahit olarak gösterdi. 

Dava halen sürüyor. Yöneticisi tazminatı ödenerek işten çıkartılmasını ve gerekçesinin incitici olmamasını İK’dan özellikle rica etmişti. İK bu isteği örnek olur diyerek kabul etmedi, süreci yönetemedi ve yargı yoluna zemin hazırladı. 

Ekibin kaçan huzuru, birbirlerine ve yöneticilerine karşı olan güvensizlikleri uzun ve yıpratıcı bir aradan sonra şimdilerde ancak toparlanıp eski düzeyine döndü. 

Şizoid Kişilik Bozukluğu

Şizoid kişilik bozukluğu olan kişiler genellikle sosyal ilişkiler kuramaz ve buna fazla bir ilgi de duymazlar. Yakın bir akraba istisna tutulursa genellikle iyi arkadaşları yoktur. Duygularını ifade etmezler, soğuk ve mesafeli davranırlar. Sosyal becerilerden yoksundurlar, münzevi ilgi alanları ve işleri olur. Yalnız olmayı seven ve ya da içe dönük kişiler olarak sınıflandırılsalar da yalnızlığı seven ya da içedönük kişilerin çoğunda şizoid kişilik bozukluğu yoktur. Birçok etkinlikten hoşlanmama eğilimi gösterirler, cinsel etkinlik de bunların içinde yer alır ve nadiren evlenirler. Duygusal açıdan çok tepkisel olmazlar, güçlü olumlu ya da olumsuz duyguları nadiren yaşarlar, genellikle kayıtsız ruh hali sergilerler. Bu durum, soğuk ve ilgisiz görünüşlerini artırır.

Şizoid Kişilik Bozukluğu

  • Sosyal ilişkilerden kopukluk örüntüsünün yaygın olarak sergilenmesi ve kişilerarası ortamlarda duygusal ifadelerin kısıtlılığı (aşağıdakilerin en az dördü doğrultusunda):
  • Yakın ilişki kurmak istemez ve bu tip ilişkilerden hoşlanmaz,
  • Hemen her zaman tek başına yapılan etkinlikleri tercih eder,
  • Başka birisiyle cinsel deneyimler yaşamaya ya hiç ilgi göstermez, ya da çok az ilgi gösterir,
  • Hoşlandığı etkinliklerin sayısı eğer varsa, çok azdır,
  • Yakın arkadaşı ve sırdaşı yoktur,
  • Başkalarının övgü ve eleştirilerine kayıtsızdır
  • Duygusal soğukluk, kopukluk ya tekdüze duygular sergiler 2,

Beş faktörlü kişilik modeline göre içedönüklük düzeyleri yüksektir, sıcaklık, girginlik, olumlu duygu düzeyleri düşüktür. Deneyime açıklığı göstergelerinden biri olan duygulara açıklık düzeyleri de düşüktür. Kendilerini, tek başına kendi kendine yetebilen, başkalarını davetsiz misafir olarak gören uyumsuzlukları vardır: “Aslında yalnızım” ya da “ilişkiler karmaşık ve nahoş”. Sihirli güçleri olduğuna ve büyü ritüelleri gerçekleştirebileceklerine inandıklarına da sıklıkla rastlanır. Başkalarının söylediklerinin ya da beden dillerinin özel anlamları veya kişisel önemleri olduğuna dair kuvvetli inançları, tuhaf konuşmaları vardır. Cevabı olmayan sorular sorar ve bununla yapay bilge bir derinlik izlenimi yaratırlar.

Narsistik Kişilik Bozukluğu

Abartılı benlik önemi algısı, takdir edilme endişesi ve başkalarının duyguları ile empati kuramama narsistik kişilik bozukluğunun tipik özellikleri arasındadır. “Muhteşemlik”, başkalarının yetenek ve başarılarını küçümserken, kendi yetenek ve davranışlarına aşırı değer verme şeklinde kendini gösterir. İddialı tutumları çoğunlukla başkalarını hayrete düşürürken, onlar kendi aşırı beklentilerini hak ettiklerini düşünürler. Muhtaç oldukları övgü ve takdiri elde etmek için sürekli kendilerinden söz ederler ve yaptıklarıyla sürekli övünürler.

Onları yalnızca yüksek statülü insanların anlayabileceğine ve böyle insanlarla ilişki kurmaları gerektiğine inanırlar. İddialı tutumları nedeniyle başkalarının görünürdeki küçük kusurlarını affetmek istemezler ve kolaylıkla alınganlık gösterirler. Çoğu araştırmacı, bu muhteşemlik duygusunun altında çok kırılgan ve tutarsız bir benlik algısının yattığını bildirmektedir.

Takdir edilmeye duydukları büyük ihtiyaç, kırılgan benlik değeri duygularını düzenlemeye yardım ediyor olabilir, bu durum, diğer kişilik bozukluklarından daha az rahatsızlık vermelerinin bir nedeni olarak görülmektedir. Narsistik kişilik özelliğinin diğer bir ayırıcı özelliği de başkalarının bakış açısını benimsemek istememeleri ya da benimseyememeleri, yani olup biteni kendi gözleriyle gördüklerinden başka şekilde görememeleridir. Ayrıca, istedikleri onaylama gerçekleşmediğinde ya da bekledikleri yardımı alamadıklarında aşırı eleştirel ve misillemeci davranma eğilimi gösterirler.

Narsistik Kişilik Bozukluğu

  • Muhteşemlik (fantezi ve davranışlarda), takdir edilme gereksinimi ve empati eksikliğinin yaygın örüntüsü (aşağıdakilerden en az beşi doğrultusunda)
  • Aşırı benlik-önemi duygusu,
  • Zihnin sınırsız başarı, güç, deha, güzellik fantezileri ile meşgul olması,
  • “Özel” ve “eşsiz” olduğu inancı,
  • Aşırı takdir edilme gereksinimi,
  • İddialı olma,
  • Kişilerarası ilişkilerde istismar eğilimi,
  • Empati eksikliği,
  • Genellikle başkalarını kıskanma, ya da başkalarının onu kıskandığını düşünme,
  • Kibirli, kendini beğenmiş davranış, ya da tutumlar sergileme 2.

Beş faktörlü kişilik özellikleri modeline göre, narsistik kişilik bozukluğu olan kişilerin karakteristik özellikleri düşük uzlaşılabilirlik, düşük alçakgönüllülük, yüksek kibir, kendini beğenmişlik ve üstünlük duyguları, kayırılma beklentisi ve başkalarını istismar etme ve katı zihniyettir. Yüksek düzeyde fantezi eğilimi (deneyime açıklık), öfkeli düşmanlık ve benlik bilinci sergilerler.

Örnek Olay 3;

Yurt dışı deneyimi ve alanında lisansüstü derecesi olan genç aday, danışmanlık şirketinin yönlendirmesiyle Türkiye’nin önde gelen büyük bir otomotiv distribütörüne bütçe uzmanlığı için görüşmeye çağrıldı. İK ilk görüşmeyi yaptı. Adayın özgeçmişini ve görüşmedeki tavrını etkileyici buldu ve hemen üç sınava aldı: bütçelemeyle ilgili sayısal, sözel yetenek ve mesleki İngilizce. Aday her üç sınavı da en üst dereceyle geçti. Sonuçlar çok iyi olduğu için İK zaman kaybetmek istemedi, hemen ertesi gün adayı hem Finans, hem de Bütçe Müdürünün de katıldığı üçlü bir görüşmeye davet etti. Taraflar açısından bu görüşmede çok tatminkârdı, her iki müdür de adayı son derece uygun buldu ve hemen ertesi gün CFO ile görüşmesine karar verildi. Bütün süreç üç gün içinde tamamlandı. Görüşmeye gittiğinde CFO, adayı tanıdı, fakat aday onu tanıyamadı. Adayı hararetle tavsiye eden Bütçe Müdürünü görüşmeye katılması için telefonla hemen odasına çağırdı. Aday, yetersizliğine şahit olması için Bütçe Müdürünün CFO tarafından özellikle çağrıldığını daha sonra öğrenecekti. Görüşme İngilizce sürdü, CFO pozisyonun gereklerinin çok dışında matematik analizlerin gerektiği teknik bütçe soruları sordu, aday sorulara cevap vermekte yetersiz kaldı. CFO ısrarla adayın burcunu ve burcunun başlıca özelliklerini, bu özelliklere adayın ne kadar sahip olduğunu da öğrenmek istiyordu. Sanki Bütçe Müdürüne, adayın kendi gördükleri gibi olmadığına inandırmak ister gibi bir hali vardı, görüşme bu çizgide sürdü. Bütçe Müdürünün kafası karışmıştı. Görüşme bitti. Şirketten üç aydan fazla bir süre cevap gelmedi. Aday daha sonra şirketi aradı. Süreçlerinin kurumsallığıyla övünen şirketten başka birinin işe alındığını öğrendi, İK’ya ulaşamadığı için de reddedilme gerekçesini öğrenemedi. Bu süre içinde CFO adayı sıklıkla aradı ve telefonuna cinsel içerikli mesajlar gönderdi: “Bugün biri daha geldi bakalım tanıdık biri mi?”, “bakalım ondan bir iş çıkar mı?” Aslında CFO adayı internet ortamında cinsel içerikli bir arkadaşlık sitesinde tanımıştı, bir yıldan uzun bir süre önce de ilişkileri olmuş fakat ilişki daha sonra kesilmişti. Olayın ayrıntıları ortaya çıktığında CFO, reddedilmesinin intikamını böyle aldığını adaya yazdı. CFO’nun cinsel içerikli mesajları bir süre daha devam etti, karşılık bulamayınca kesildi.

Obsesif-Kompülsif Kişilik Bozukluğu

Mükemmeliyetçilik, düzeni ve denetimi sağlama konusunda aşırı endişelenme obsesif-kompülsif kişilik bozukluğu olan bireylerin karakteristik özelliğidir. Denetim endişeleri kısmen kurallara, düzene ve çizelgelere fazlasıyla dikkat etmeleri şeklinde kendini gösterir. Hata yapmamak için ellerindeki işe aşırı dikkatle yaklaşırlar, ancak genellikle önemsiz ayrıntılar üzerinde takılıp kaldıkları için zamanı kötü kullanır ve resmin bütününü görmekte zorlanırlar. Bu mükemmeliyetçilik genellikle işleyişe sekte vurur ve ellerindeki projeyi asla tamamlayamamalarına yol açar.

Ayrıca zevk için yapılan etkinliklere hiç zaman ayıramayacak derecede kendilerini işe adama eğilimindedirler ve rahatlayıp yalnızca eğlenmek için bir şeyler yapmakta zorlanırlar. Kişilerarası düzeyde görevleri başkalarına aktarmakta zorlanırlar ve oldukça katı, inatçı ve soğuk davranırlar ve dışarıdan da bu şekilde algılanırlar. Araştırmalar, görevlendirme isteksizliğinin yanı sıra katılık ve inatçılığın en yaygın ve istikrarlı özellikler olduğunu göstermektedir. Aşırı itinalı, esnek olmayan özellikler sergilerler. Kendilerini aşırı derecede işlerine adamışlardır, başkalarıyla ilişki kurmakta zorlanırlar, duygularını ifade edemezler.

Beş faktörlü kişilik modeline göre dışa dönüklüğün bir yönü olarak iddiacılık özellikleri yüksek, uzlaşabilirliğin bir yönü olarak da uyum özellikleri düşüktür. Aşırı düzeyde itinalılık kendini işe adama, mükemmeliyetçilik ve denetleyici davranışlar olarak kendini gösterir.

İş yaşamında ve yetişkin hayatında çıkabilecek olan bu hastalıklar ciddiyetle ve etkin çözümlerle yönetilmeyi beklemektedir.

Kaynak

  1. R. Hogan, Kişilik ve Kurumların Kaderi, İstanbul: Remzi Kitabevi, 2009.
  2. Diagnostic and Statistical Manual of Mental Disorders, Text Revision, Mart, 2007.
yazar avatarı
Dr. Tahsin Birgen; Baltaş Grubu, Eğitim Program Yöneticisi

Diğer Makaleler

Leave a Comment

Your email address will not be published. Required fields are marked with *

Son Makaleler

En Çok Yorumlanan

Öne Çıkan Videolar

Hayatın Hakkını Vermek

Hayatın Hakkını Vermek | Prof. Dr. Acar Baltaş | TEDxIzmir

Mesleğimi nasıl seçmeliyim?

Kurumların yönetim felsefesini hayata taşıyan insan ve değişim projeleri üzerine çalışan Prof. Dr. Zuhal Baltaş, mesleğinizi nasıl seçmelisiniz konusu üzerine bilgi veriyor.

Hayalini Yorganına Göre Uzat

Prof. Dr. Acar Baltaş, TEDxAnkara'da yaptığı konuşmada istek ve başarı arasındaki ilişki ile "yatkın olduğumuz şeyleri hayal etmenin" önemini anlatıyor.

Öne Çıkan Kitaplar

yazar avatarı
Dr. Tahsin Birgen; Baltaş Grubu, Eğitim Program Yöneticisi
Personova Kişilik Envanteri Testi