Tükenmişlik Sendromu: Modern Zamanların Hastalığı

Tükenmişlik Sendromu: Modern Zamanların Hastalığı

Tükenmişlik sendromu aşırı stresin yol açtığı ruhsal, duygusal ve fiziksel bitkinlik halidir.Bu stresle başa çıkamama ilerlerse işe olan ilgi, motivasyon kaybedilmeye başlanır.Bu makalede de bu sendroma yol açan etkenlerden bahsedilmektedir.

Toplumsal değişim ve iş hayatındaki dönüşümler göz önüne alındığında tükenmişlik sendromu son yıllarda adından oldukça söz ettirdi. Günümüzde genellikle yorgunluk, duyarsızlaşma, performans düşüklüğü olarak açıklanan tükenmişlik sendromu iyi başa çıkılamayan bir stresin uzantısı olarak karşımıza çıkmaktadır.

İşyerinde sıklıkla söylenen “bu aralar çok yoğun stres altındayım”, “tamamen tükenmiş hissediyorum”, “şarjım bitti”, “çok yorgunum”, “kendimi bitmiş hissediyorum” vb. gibi ifadeleri kim duymamıştır ki? Peki bu ifadeler yapmak istemediğimiz işin bir bahanesi mi yoksa gerçekten tükenmişlik sendromunu mu anlatıyor?

Tükenmişlik sendromu aşırı stresin yol açtığı ruhsal, duygusal ve fiziksel bitkinlik halidir. Bunaldığınız ve artık istekleri karşılayamadığınızı hissettiğiniz durumlarda ortaya çıkar. Stresle başaçıkmadan aynı şekilde yaşamaya devam ettikçe, işe olan ilginizi, motivasyonunuzu kaybetmeye başlarsınız.

Tükenmişlik kişinin üretkenliğini azaltır, enerjisini emer, kendisine yardım edilemeyeceğini düşünmesini sağlar, kişiyi umutsuz ve şüpheci kılar. Özetle kişi “verecek hiçbir şeyinin kalmadığını” düşünür.

Tükenmişlik sendromunun yüksek stres/baskı yaşatan iş yeri ortamından mı, kişinin hayat şartları ya da ona etki eden sosyal faktörlerden mi, yoksa kişinin kendi kişilik özelliklerinden mi kaynaklandığına halen net bir cevap verilmiş değildir.

Toplum ve işyerindeki stres düzeyini artıran faktörlerin, tükenmişlik sendromu üzerindeki etkisini aşağıdaki şemada görebilirsiniz.

Stres ile sıklıkla karıştırılan tükenmişlik sendromunun en önemli farkı, tükenen kişinin “yapacak hiçbir şeyinin kalmadığını” hissetmesidir. Tükenmişlik başaçıkılamamış stresin bir etkisi olarak görülse de, stresten daha ağır etkileri/sonuçları bulunmaktadır.

Stres ve tükenmişlik sendromunu karşılaştırdığımızda ortaya şu tablo çıkmaktadır;

Tükenmişlik sendromuyla başaçıkabilmek için neler yapmak gerekir diye düşündüğümüzde aşağıdaki başlıklar ön plana çıkmaktadır. 

  • Stresle başaçıkmada gelişim sağlama
  • Gevşeme tekniklerini öğrenme
  • Sorumlulukları delege etmeyi öğrenme (“hayır” demeyi öğrenme)
  • Hobiler geliştirme (spor, kültür, doğa)
  • Düzenli bir ilişki yaşama
  • Hastalıktan kaçınma (gerçekçi olmayan beklentilerin azalması)

Bununla birlikte bazı yazarlar dini ve ruhani inanışların da tükenmişlik sendromuna karşı korunmada yardımcı olduğunu düşünmektedir.

İşyerinde ortama yönelik tükenmişlik sendromundan kurtulmak için alınabilecek önlemler;

  • Sağlıklı bir çalışma ortamı oluşturmak (zaman yönetimi, iletişim biçimi, yönetim biçimi vb.)
  • Performansın fark edilmesi ve ödüllendirilmesi (takdir, para vb.)
  • Yönetimin eğitimi (tükenmişlik sendromunu oluşturmada kilit öneme sahiptir.)

İş hayatında kişiye yönelik tükenmişlik sendromundan kurtulmak için alınabilecek önlemler;

  • İşe uygunluğunun doğru değerlendirilmesi
  • Yüksek stres altında çalışan ve risk grubunda olan kişilerin özel olarak eğitilmeleri
  • Düzenli olarak kişilerin içinde bulundukları duygu durumunun gözlenmesi

Sonuç olarak tükenmişlik sendromunu “yeni moda” veya “medyanın yeni keşfi” olarak tanımlamak çok kolaydır. Ancak tükenmişlik sendromu iş hayatında kişinin ruh sağlığını derinden etkileyen, bulaşıcı etkiye sahip sorunların başında gelmektedir.

Günümüzde sektöre, işe, yaşanılan yere, yöneticiye bağlı kalmadan “işler nasıl?” diye kime sorarsanız sorun ilk alacağınız cevap “işin ne kadar yoğun olduğu” veya “ne kadar yoğun bir baskı altında çalışmak zorunda” olduklarıdır. İşte bu yaşanılan stresin doğru kontrol edilemediği durumlarda ise karşımıza tüm çaresizliğiyle “tükenmişlik sendromu” çıkmaktadır.

İster yeni moda tanımlama, ister medikal bir durum olsun, kişinin yaşadığı “çaresizlik” hissinin giderilmesi, hem toplum hem de kurum verimliliği açısından büyük önem taşımaktadır.

Kaynak: 

  1. Weber, A., Jaekel-Reinhard, A. (2000). Burnout syndrome: a disease of modern societies? Occupational medicine, 50: 7: 512-517.

Diğer Makaleler

Yorum Bırakın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmiştir

Son Makaleler

En Çok Yorumlanan

Öne Çıkan Videolar

Hayatın Hakkını Vermek

Hayatın Hakkını Vermek | Prof. Dr. Acar Baltaş | TEDxIzmir

Mesleğimi nasıl seçmeliyim?

Kurumların yönetim felsefesini hayata taşıyan insan ve değişim projeleri üzerine çalışan Prof. Dr. Zuhal Baltaş, mesleğinizi nasıl seçmelisiniz konusu üzerine bilgi veriyor.

Hayalini Yorganına Göre Uzat

Prof. Dr. Acar Baltaş, TEDxAnkara'da yaptığı konuşmada istek ve başarı arasındaki ilişki ile "yatkın olduğumuz şeyleri hayal etmenin" önemini anlatıyor.

Öne Çıkan Kitaplar

Personova Kişilik Envanteri Testi