“Tükenme”nin Ardındaki Çıkmaz

“Tükenme”nin Ardındaki Çıkmaz

Çalışma eylemi, kurumsal yapılar ve süreçlerle bireyin demografik ve kişilik özellikleri, deneyimi ve iş rolü arasındaki etkileşim sonucu gerçekleşir. Bu etkileşimin bir sonucu olan özel iş streslerinin, kişisel ve kurumsal başaçıkma becerilerine bağlı olarak nasıl çözümlendiği, ürün ya da iş performansı etkiler. İş kalitesi ve iş verimi olarak görünen çıktılar çoğu kez birey açısından üç biçimde sonuçlanır: Bu sürecin iki ucunda, iş, birey için yetersizse, “paslanma”, birey, iş için yetersizse, “tükenme” yaşanır. Özlenen sonuç ise, başarılı iş sonucu ve bireysel başarı duygusudur. Tükenme belirtileri, iş ortamındaki duygusal ve kişiler arası ilişkilerin stres verici niteliğe dönüşmesi ve kronikleşmesi ile ortaya çıkar. İşin ciddi ve riskli sonuçlar içermesi (yoğun bakım ünitesi, hava kontrol kulesi ortamlarında çalışmak gibi) ve bireyin iş ilişkilerini yönetememesinden kaynaklanır. Stres tepkisi, ağırlıklı olarak insan ilişkileri yumağında gömülüdür. Tükenme belirtisinin üç temel değişkeni olduğu saptanmıştır: 1. Duygusal tükenme. 2. Depersonalizasyon. 3. Düşük kişisel başarı.

Bir dönem “sürmenaj”dan sık söz edildiğini duyardık. Sinema oyuncusundan gazetecisine, üniversite hocasından bitirme sınavlarına hazırlanan öğrenciye kadar çok kişi zihin yorgunluğundan yakınır, sürmenaj olarak nitelerdi durumunu. O yıllardan bu yana çok sular aktı köprülerin altından. Önce sinir hücrelerinin, dolayısıyla beynin yorulmak nedir bilmediğini, yorulanın kaslar olduğunu öğrendik. Ardından, hızlı değişim dalgası sardı dünyayı, çalışma hayatında beklentiler, verimlilik standartları çok ileri boyutlara vardı. Yeni bir kavramla tanıştık: Hayatın yeni taleplerine, değişime ayak uydurmakta zorlanan kişilerde ortaya çıkan tükenme (burn-out). 

Tükenmeye geçmeden önce, genç kuşaklara bir borcumuz olduğunu hatırlamakta yarar var: İş hayatını doğru tanımlamalıyız. Gençleri, yalnızca hayatlarını kazanmak amacıyla çalışmaya değil, birey olarak kendilerine, ülkelerine ve topluma yararlı olmaya, kendilerine iş olarak seçecekleri uğraş alanında verimliliğe yönlendirmek görevimiz. 

Bireyler işle buluştuğunda, ya kendilerini ve işlerini geliştirme olanağı bulur, ya da işle bir türlü uyuşamadıklarından istenen sinerjiyi yakalayamazlar. Sonuçta birbirinden farklı iki tablo ortaya çıkar: “Tükenme” ya da “Paslanma”.

Çalışma eylemi; kurumsal yapılar ve süreçlerle bireyin demografik ve kişilik özellikleri, deneyimi ve iş rolü arasındaki etkileşim sonucu gerçekleşir. Bu etkileşimin bir sonucu olan özel iş streslerinin, kişisel ve kurumsal başaçıkma becerilerine bağlı olarak nasıl çözümlendiği, ürün ya da iş performansı etkiler. İş kalitesi ve iş verimi olarak görünen çıktılar çoğu kez birey açısından üç biçimde sonuçlanır: Bu sürecin iki ucunda; iş, birey için yetersizse, “paslanma”birey, iş için yetersizse, “tükenme” yaşanır. Özlenen sonuç ise, başarılı iş sonucu ve bireysel başarı duygusudur. 

Tükenme belirtileri; iş ortamındaki duygusal ve kişiler arası ilişkilerin stres verici niteliğe dönüşmesi ve kronikleşmesi ile ortaya çıkar. İşin ciddi ve riskli sonuçlar içermesi (yoğun bakım ünitesi, hava kontrol kulesi ortamlarında çalışmak gibi) ve bireyin iş ilişkilerini yönetememesinden kaynaklanır. Stres tepkisi, ağırlıklı olarak insan ilişkileri yumağında gömülüdür. Tükenme belirtisinin üç temel değişkeni olduğu saptanmıştır:

1. Duygusal tükenme. Yaşanan çatışmalar sonucunda çözümlenemeyen duygusal birikimlerin yarattığı duygusal tükenmişlik hali ile birlikte enerji kaybı ve takatsizlik görülür. 

2. Depersonalizasyon. Kişinin yapmak ve olmak istediklerinin önünde aşılmaz engeller oluştuğuna ilişkin inancı ile ortaya çıkar. Hizmet verdiklerine karşı olumsuz ve uygunsuz tutumlar gelişir. İdealizm kaybı, huzursuzluk, ani hiddetlenme ve kızgınlık patlamaları ortaya çıkar.

3. Düşük kişisel başarı. Yetersizlik duygusu ve düşük başarı güdüsü, kişisel başarıyı olumsuz yönde etkiler. Başarısızlığını dış etkenlere bağlayarak haklı çıkma, geri çekilme gibi psikolojik telafi mekanizmaları ve enerjinin olumlu çözümlere yönlendirilememesi, giderek kişiyi bir kısır döngü içine çeker ve daha fazla başarısızlık üretir. 

Tükenme sonucu, işle ilgili uyuşmazlık artar ve bireyin ruhsal durumu etkilenir. Kişi;

  • Duygusal çatışmaların çukurunda erir,
  • İşle arasına bir mesafe koyar,
  • Yaptığı işin bir parçası olmaktan kaçınır,
  • Kendi yaklaşımları ve tutumları sonucunda ortaya çıkan tatsız durumlara “nesnel” açıklamalar bulmaya çalışır.

Tükenme, kişinin işini; hayatta kendini ifade etme, gerçekleştirme biçimi ve gelişme fırsatı olarak görmesi, bunun sonucunda verimliliğin zevkini tatması ile önlenebilir. Yeni kuşaklara bu kapıyı açmak için elbirliğiyle çaba göstermeliyiz.

Diğer Makaleler

Yorum Bırakın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmiştir

Son Makaleler

En Çok Yorumlanan

Öne Çıkan Videolar

Hayatın Hakkını Vermek

Hayatın Hakkını Vermek | Prof. Dr. Acar Baltaş | TEDxIzmir

Mesleğimi nasıl seçmeliyim?

Kurumların yönetim felsefesini hayata taşıyan insan ve değişim projeleri üzerine çalışan Prof. Dr. Zuhal Baltaş, mesleğinizi nasıl seçmelisiniz konusu üzerine bilgi veriyor.

Hayalini Yorganına Göre Uzat

Prof. Dr. Acar Baltaş, TEDxAnkara'da yaptığı konuşmada istek ve başarı arasındaki ilişki ile "yatkın olduğumuz şeyleri hayal etmenin" önemini anlatıyor.

Öne Çıkan Kitaplar

Personova Kişilik Envanteri Testi