Cinsiyet ve Liderlik Tarzı

Lider, sözlük anlamı ile yönetimde yetki ve etkisi olan, toplulukları belirli bir amaç etrafında toplayabilen, bu amaçlar için onları etkileme, harekete geçirme yetenek ve bilgisine sahip kişi olarak tanımlanmıştır. Her gün daha fazla kadın iş hayatına giriyor ve kariyer basamaklarını hızlıca yükseliyor. Kadın ve erkeklerin biyolojik farklılıkları, düşünme sistematiği, davranış ve yetkinliklerinde farklılaşmaya sebep oluyor. Kadınlar daha anaç, daha insan ve yetiştirme odaklı iken erkekler daha iş odaklı olabiliyor. Geçmişte kadın yönetici olur mu diye sorulurken, şimdi geldiğimiz noktada kadınların üst düzey yönetici olarak sayılarının artması, yönetim kurallarında yer alması gündeme geliyor. Günümüzde kadınların genel müdür, başkanlık seviyesindeki pozisyonlarda olması garip karşılanmıyor.

Lider; sözlük anlamı ile yönetimde yetki ve etkisi olan, toplulukları belirli bir amaç etrafında toplayabilen, bu amaçlar için onları etkileme, harekete geçirme yetenek ve bilgisine sahip kişi olarak tanımlanmıştır.

Liderlik ortaçağlarda daha çok iktidar ve güç kullanımı ile birlikte anılmakta ve sadece ülkeyi yönetenlere yakıştırılan bir özellik olmakta iken, 20. yüzyıldan itibaren sadece ülke yönetimi ile değil, şirket ve her türlü örgüt yönetimi ile de ilişkilendirilmektedir. Dolayısıyla başlangıçta daha çok insanları güçle yönetme olarak değerlendirilen liderlik giderek izleyenleri etkileme, bir süreci başlatma, artı değer yaratma, ortak amaca yönlendirme gibi kavramlarla tanımlanmaktadır. Teknolojik gelişmeler ve bilginin hızlı yayılımı liderlik kavramının önemi, kapsamı ve niteliğini ihtiyaçlara göre yeniden şekillendirmiştir

Liderlik kavramı şirket stratejilerinin gerçekleştirilmesindeki önemli rolü nedeniyle insan kaynaklarının öncelikli konuları arasında yer almıştır. Bu nedenle insan kaynakları yöneticileri liderlerin organizasyondaki kilit rollerinin farkında olmalı, liderliğe önem vermeli, liderlik gelişimi için de çalışmalı. 

Bugün geçmişte olduğu gibi liderlerin tek bir alanda liderlik etmeleri değil, stratejiye, işe, insana ve organizasyonun kültürüne etki etmesi bekleniyor. Biz, Yıldız Holding olarak liderlik modelimizi bu dört boyutta yapılandırdık. Liderlik modelini dizayn ederken kişisel farklılıkların liderliğin gereklerini yapmada farklılıklar oluşturduğunu biliyor, geliştirdiğimiz her sürecin farklılığı desteklemesi ve bundan da beslenmesi gerektiğini düşünüyoruz.

Liderlik ve cinsiyet üzerine yapılan birçok araştırmada geçmişte liderliğin iktidar ve güç kullanımı ile birlikte anılması nedeniyle erkeklerin daha iyi lider olacağı algısı yaygınken, son yıllarda bu oran, cinsiyetin liderlikte belirleyici rol olmadığı gerçeğinin görüşmesiyle değişiyor. 

Bir gerçek var ki, her gün daha fazla kadın iş hayatına giriyor ve kariyer basamaklarını hızlıca yükseliyor, daha stratejik rollerde görev alarak iş dünyasında söz sahibi oluyor. İş yerinde çeşitlilik artıyor, farklı görüş ve iş yapış tarzları da ortaya çıkıyor. Bundan 20 yıl önce özellikle üst yönetimde bugüne göre çok az sayıda kadın yönetici vardı. 

İş Hayatında Kadınlar ve Erkekler Farklı

Kadın ve erkeklerin biyolojik farklılıları, düşünme sistematiği, davranış ve yetkinliklerinde farklılaşmaya sebep oluyor. Kadınlar daha anaç, daha insan ve yetiştirme odaklı iken erkekler daha işe odaklı olabiliyor. Örneğin birlikte çalıştığım arkadaşlarımın başarısı ve gelişimi benim için oldukça önemliyken erkek yöneticiler tarafından bu konu daha minör bir başlık olarak yer alabiliyor.

Bence kadın ve erkek arasındaki farklılık iş dünyası ve iş ortamları için aynı zamanda büyük bir zenginlik. Günümüz iş dünyasında birbirinden öğrenen ve farklı yetkinliklerle gelişen liderlere ne kadar çok ihtiyacımız olduğunu biliyoruz. Bugün liderlikte öne çıkan kişisel yetkinliklere baktığımızda duygusal zeka, ilişki ve iletişim yönetimi, yeni ve çok kuşaklı ve farklılıkları destekleyen bir liderlik tarzı liderleri bir basamak daha yukarıya taşıyacaktır. Çünkü yeni kuşağın liderlerden beklentileri de bu paralellikte. Eğitim sistemi, teknoloji ile birlikte büyüyen, mobilitenin getirdiği avantajları yaşayan yeni kuşağın iş hayatına katılımı ile birlikte liderlerin bu farklılıkları benimseyen ortamlar yaratması gerekiyor ki lider olarak benimsenebilsinler. Aslında iş hayatında farklılık, yönetilmesi gereken bir şey değil; ortaya konulması, farkında olunması ve bu farklılıkların hayatımızın bir parçası haline dönüştürülmesi gereken bir durum. Liderler, çalışanlarına kadın ya da erkek olarak değil, insan olarak yaklaşmak zorundadır. 

Amerika’daki Fortune 500 şirketleri içinde, 15 şirketin CEO’su kadın, üst yönetimde ise 28 kadın yönetici görev almakta. Bir araştırmada en çok dikkatimi çeken konu şu oldu. “Kadın Liderler Konuşuyor” şeklinde yapılan bir ankete göre, 650 kadın üst düzey yöneticinin çoğunluğu, kendi güçlü noktalarının ve yeteneklerinin farklı olduğunun anlaşıldığı ve takdir edildiği bir iş ortamında çalışmak istiyor ve katılımcı kadınların 2/3’ü farklı olmalarına karşın, erkeklerle eşit terfi imkanına da sahip olduğuna inanıyor. İş hayatında kilit düşünce tarzının da bu olduğunu düşünüyorum, neye inanıyorsak ve kabulleniyorsak biraz da bunu yaşıyoruz. 

Bugün cinsiyet farklılığı hem iş dünyasında hem de sosyal yaşantıda öne çıkan en belirgin konular arasında. Cinsiyet farklılığı, aslında iş yaşamının çok daha ötesinde, toplumsal, sosyal ve kültürel bir konu. Farklılıkların etkin yönetiminin iş performansına pozitif bir etki yaratması, gerek şirket üst yönetimi gerekse insan kaynaklarının gündemine girmesine neden oluyor. Hem insan kaynakları hem de bir kadın yönetici olarak iş hayatında cinsiyet farkının farkında olup, bunu açık bir politika ile bu çeşitlilikten nasıl daha iyi yararlanabiliriz diye düşünmeliyiz. Cinsiyet farklılıklarını benimsemeli, bu durumun ev ve iş hayatındaki farklı algı ve beklentilerden kaynaklandığın bilincinde olmalıyız.

Konu Kimin Daha İyi Olduğu Değil, Farklılığı Fırsata Dönüştürmek

Michael Gurian ve Barbara Annis’in “İş Yerinde Başarı Yaratmak” adındaki kitabında cinsiyet farklılıklarının öne çıkan davranış kalıpları ele alınmış. Cinsiyet farkılıkları biyolojik nedenlere dayandırılıyor. Bizler çocukluk ve gençlik dönemlerimizde farklılaşmaya ve de çevremizde farklı görülmeye başlıyoruz aslında. Bu nedenle cinsiyetin davranış kalıplarına etkisi sadece iş hayatında değil, toplum hayatımızda da oldukça alışık olduğumuz bir durum olarak karşımıza çıkıyor. Bu nedenle çocukluktan itibaren belirginleşen bu cinsiyete özel hareket biçimlerinin iş hayatında da belirleyici rol oynaması kaçınılmaz oluyor.

İş hayatına daha fazla girip, yönetim kademelerinde yükseldikçe de “klasik liderliğin” tanımı da değişiyor. Kadın yöneticiler rol model az olduğu için kimi zaman erkeksi tavırlar sergileyebiliyor, aksini gerçekleştirebilenler de en zor olanı kendi liderlik tarzlarını oluşturmuş oluyor. Hepimiz biliyoruz ki, kadın yöneticiler için kimi zaman “erkek gibi davranan kadın”, kimi zaman da “ agresif, fevri” olarak nitelendirilebiliyorlar, halbuki erkek yöneticiler için benzer tanımlamalar yok. Kadınlar için sınırlamalar bu noktada başlıyor ve görülüyor ki algıyı oluşturanlar bugün iş dünyasında sayı olarak çok daha fazla olan erkekler.

Oldukça yoğun tempolu bir iş hayatı içindeyiz ve liderlikte başarı kriterleri ve hedefler, cinsiyeti bir kenarda bırakır konuma gelmekte. Herkesin hedefi bir: Maratonu ilk sırada bitirmek. Takımını iyi tanımak, takımdaki farklı üslupların artılarından yararlanıp, güçlükleri yenmek ve sürdürülebilir bir başarı yakalamak. Kariyerde ilerledikçe, insanlar büyük resmi görmeye odaklanıyorlar. Farklılıkları bir zenginlik, görüş ayrılıklarını değişim için bir fırsat ve iletişimi farklılıkları kazanıma dönüştüren bir anahtar olarak algılamaya başlıyorlar. Ben bu konuda kadınların daha güçlü olduğunu düşünüyorum. Tabi bu süreçte kaçınılmaz gerçekler de var. Kadınların bu görev ve sorumlulukları alması için kendilerini ispat etme ve özellikle üst yönetimi yapabilecekleri konusunda ikna etmeleri gerekiyor. Bunun yanı sıra kadınların erkek iş arkadaşları ve eşleri onların toplumsal ve aile içi rolleri konusunda tereddütler yaşayabiliyor. Kısacası kadın olmaktan dolayı bizler erkeklere göre daha fazla mücadele içine giriyoruz. Kendi kariyerime baktığımda iş ve insan odaklı bir çalışma anlayışı ile bugün bir kadın yönetici olarak şirketin yönetim kurulu üyesi olabilmenin mutluluğunu yaşıyorum. Bugün geldiğim nokta kolay kazanılmış bir başarı değil, bunun arkasında çok büyük çalışma, mücadele ve kendini aşma çabası var. Kadınların üst seviyelere geldiğinde benim gibi benzer ve zorlu bir yoldan geçerek üst seviyeye geldiğini düşünüyorum. Bu nedenle üst yönetime gelen kadınlara her zaman hayranlık duyarım. Çünkü başardıkları ve geldikleri nokta küçümsenemez.

Kadınların İş Yaşamındaki Değişen Konumu

İş hayatına başladığım dönemde kadın liderler genelde aile fertlerinden ya da çok istisnai bir iş performansı gösteren kadınlardan oluşuyordu. Bu dönemde kadın-erkek konusunda farkındalık olmadığı gibi ne toplumun ne de şirketlerin gündeminde de bu konu yer alıyordu. Geçmişte kadın yönetici olur mu diye sorulurken, şimdi geldiğimiz noktada kadınların üst düzey yönetici olarak sayılarının artması, yönetim kurullarında yer alması gündeme geliyor. Günümüzde kadınların genel müdür, başkanlık seviyesindeki pozisyonlarda olması garip karşılanmıyor.

Kadınların iş hayatında daha aktif rol almasıyla birlikte evde, iş yerinde, ulusal ve uluslararası kuruluşlarda, kadın ve erkek arasında güç ve sorumluluğun paylaşılması da zorunlu hale geliyor. Geçmişte kadınların çalışabilecekleri meslek grupları oldukça sınırlıyken şimdi hemen hemen her alanda kadınlar da görev alabiliyor. Örneğin; satış sektöründe çok başarılı kadın yöneticiler var.

Kadınların üst düzey rollere geçmesine engel olan konuları iki başlıkta inceleyecek olursak:

  1. Kadınlardan kaynaklanan engeller ( tercihler, aile ve toplumsal engeller) 
    • İş hayatından uzaklaşmak ve ya iş hayatını bırakmak. Birçok kadın evlendikten özellikle de çocuk sahibi olduktan sonra iş hayatını bırakıyor. Tercihini öncelikle ailesi tarafında kullanıyor.
    • “Eşim istemiyor” düşüncesiyle kendi tercihini yapamamak. Bunun erkek egemen bir toplumun kadının iş dünyasına katılımına en büyük kültürel yansıması bu olabiliyor.
  2. İş hayatındaki engeller ise;
    • Yukarıda bahsettiğimiz sorumlulukların varlığından dolayı kadınlara önerilecek fırsatların erkekler lehine kullanılması. Kadının iş dışındaki sorumluluklarının daha öncelikli olduğu düşüncesi kadınların erkeklere göre daha az tercih edilmesine sebep oluyor. Bunu özellikle başlangıç ve orta seviyedeki pozisyonlarda görebiliyoruz.
    • Üst seviyedeki pozisyonlarda erkeklerin kurduğu ilişki ağının dışında kalmaları, entelektüel alanda ilgi alanlarının onlara göre farklı olması.
    • Üst yönetimde çalışan kadın sayısı az olduğundan bu pozisyonları hedefleyen kadınların heyecanını ve motivasyonunu destekleyen çok sayıda rol model olmaması nedeniyle çoğu yönetici belli bir seviyeye geldiğinde bu pozisyon ile yetiniyor ve pozisyonunu yeterli görüyor.

Gündemimizde Kadın Platformu Var

Şirket olarak sponsorluğunu yaptığımız “Yönetim Kurullarından Daha Çok Kadın Yönetici” mentorluk programı ile kadın yöneticilere iş dünyasında daha üst seviyelere nasıl geleceğine dair Türkiye’nin ve dünyanın önde gelen üst düzey yöneticilerinden mentorluk alma fırsatı sunuldu. Bu program ile amaçlanan üst yönetimde kadınların daha çok söz sahibi olmalarını sağlamak, kadınların iş dünyasında karar verici konumlarda yer almaları için gerekli becerilerini geliştirmek. 

Bizim de bu konuya paralel olarak gündemimizde Yıldız Holding Kadın Platformunu oluşturmak var. Kadın Platformu ile şirket içinde her kademede kadın çalışan sayısının artması, kadınların kariyer gelişimini destekleyecek programlar düzenlenmesi ve kadınların sosyal hayattaki rollerini destekleyecek çalışma ortamı oluşturmak için çalışmalar yapmayı planlıyoruz. Henüz tasarım aşamasında olan platformu yılbaşında uygulamaya almayı hedefliyoruz.

Bugün iş dünyasının henüz başlarında ama hedeflerinde üst düzey yöneticilik olan genç kadın çalışma arkadaşlarıma tavsiyelerim şunlar: Hayatınızdaki her rolün kıymetini bilin. Anne olmak, iyi bir yönetici olmak. Bu rollerin hiç biri birbirinden keskin çizgilerle ayrılmamalı ki hepsi aynı hedefe hizmet etsin. Annelik ile iş hayatındaki sorumluluklar aslında birbirinin alternatifi değil. İş hayatı kişisel gelişime çok destek olan bir platform, bunun kişinin sosyal ve özel hayatındaki tüm rollerine katkı sağlayacağını düşünüyorum. Böyle olunca çocuklarınıza daha fazla yol gösterebiliyor, onlara daha çok destek olabiliyorsunuz. Biz üst yönetimde rol alarak gençlere yol açıyoruz ki onların yolu daha rahat ve açık olsun. Bu süreçte güçlü yanlarınızı ön plana çıkartıp sürekli kendinizi geliştirerek öncelikle bir birey ve yönetici olmayı hedeflemeniz gerekiyor. İş hayatını aynı zamanda kendi özel ve sosyal yaşantınız için besleyici bir platform olarak gördüğünüzde, her iki konuya aynı odağı verdiğinizde kadın olmanın farklılığından çekinmeden, bunun fark yaratıcı bir unsura dönüşebileceğini bilerek işe ve insana odaklı çalıştığınızda mutluluk ve başarı kaçınılmaz olacaktır.

yazar avatarı
Ege Karapınar; Yıldız Holding, İnsan Kaynakları Genel Müdürü

Diğer Makaleler

Leave a Comment

Your email address will not be published. Required fields are marked with *

Son Makaleler

En Çok Yorumlanan

Öne Çıkan Videolar

Hayatın Hakkını Vermek

Hayatın Hakkını Vermek | Prof. Dr. Acar Baltaş | TEDxIzmir

Mesleğimi nasıl seçmeliyim?

Kurumların yönetim felsefesini hayata taşıyan insan ve değişim projeleri üzerine çalışan Prof. Dr. Zuhal Baltaş, mesleğinizi nasıl seçmelisiniz konusu üzerine bilgi veriyor.

Hayalini Yorganına Göre Uzat

Prof. Dr. Acar Baltaş, TEDxAnkara'da yaptığı konuşmada istek ve başarı arasındaki ilişki ile "yatkın olduğumuz şeyleri hayal etmenin" önemini anlatıyor.

Öne Çıkan Kitaplar

yazar avatarı
Ege Karapınar; Yıldız Holding, İnsan Kaynakları Genel Müdürü
Personova Kişilik Envanteri Testi