Eğitim Alanında Neler Oluyor?

Yıllarca bu alana emek vermiş ustaların çoğu eğitimciliğin doğal bir başkalaşım geçirdiğinde hemfikirler.2003 yılında ASTD (Amerikan Eğitim ve Gelişim Birliği) tarafından yapılan “Geleceğin Haritası: İşyeri Öğrenme ve Performans Yetkinliklerini Biçimlendirmek” başlıklı araştırmada mesleğe verilecek isimle ilgili tercihler de sorgulanmıştı. 1300 kişinin katıldığı çalışmada, “eğitim ve gelişme”yi tercih eden yüzde 31’e karşılık katılımcıların yüzde 31.9’u da “işyeri öğrenme ve performans geliştirme” terimini seçmişti. “İK geliştirme, işgücü geliştirme” ve “eğitim” tercihleri yüzde 1.4 ile en sonlarda yer almıştı. 1999 yılından itibaren ASTD2nin temsil ettiği alanı ve mesleği “işyeri öğrenme ve performans geliştirme” (WLP) uzmanlığı olarak nitelemeye başladı. Artık ASTD’nin bütün metinlerinde eğitim ve gelişimin yerini işyeri öğrenme ve performansı deyimi yer alıyor. Baltaş-Baltaş olarak biz de, bu değişim sürecindeki yeni kavramlaşmayı Kurumsal Strateji Odaklı Öğrenme (KSÖ) tanımıyla anlatmayı tercih ediyoruz. Gerçekten de profesyonel anlamda öğrenme etkinliklerinin kurum stratejilerini desteklemesi hatta o stratejilerin bir parçası haline gelmesi, eğitimlere yapılan yatırımları anlamlı kılar. Bir kurumda en alt kademelerde yer alan çalışanlardan üst yönetime kadar tüm çalışanların stratejilerle uyumlu iş tutum ve davranışları göstermesi, bireysel ve kurumsal performansına ve iş sonuçlarına doğrudan yansır.

Eğitim program tasarımcıları, yetkinlik uzmanları, kişisel gelişim danışmanları, grup çalışması yöneticileri, yönetici koçları, bilgi yöneticileri, motivasyon danışmanları, performans geliştirme uzmanları, İK’cılar, CLO’lar, organizasyonel gelişim yöneticileri… Unvanları her ne olursa olsun, bu kişilerin hepsi eğitim alanında kendilerini uzman sayıyorlar. Peki, eğitime ve 60 yıldır bu alanda hizmet veren eğitimcilere ne oldu? Onların uzmanlık alanı ne? Performans mı? İnsana yatırımı beslemek mi? Öğrenmeyi kolaylaştırmak mı? İnsan süreçlerini yönetmek mi? Örgütsel dönüşümü gerçekleştirmek mi? Her ne kadar bugün Google’da “eğitim” yazdığınız zaman karşınıza 83,5 milyon madde çıkıyorsa da, “eğitimci kimliği”nin son yıllarda sık sık sorgulandığına tanık oluyoruz.

Yıllarca bu alana emek vermiş ustaların çoğu eğitimciliğin doğal bir başkalaşım geçirdiğinde hemfikirler. Bu konuda önemli bir danışman olan P. McLagan şunları söylüyor: “Etkili olmak istiyorsak, kurumlarla ilgili görüşlerimizi gözden geçirmemiz gerekiyor. Hala rasyonel verimlilik modellerine odaklanmış, hiyerarşik ve bürokratik bir yapıyı sürdürmeye çalışan, ancak yeteneklerinin sınırlarına ulaşmış kapalı sistemler var. Öte yandan tüm dünyada her alanda, süreçleri ve katılımcılığı vurgulayan yeni bir evrensel anlayış ağırlık kazanıyor. İş dünyası da bu gelişmeden nasibini alarak dinamik modellere doğru bir başkalaşım geçiriyor. İşin insani yönü de bu yeni zihniyet doğrultusunda yönlendirilmeli. Bize düşen rol, elimizdeki tüm araçları kullanarak insan yeteneğini harekete geçirmek ve bunları işyerine ve topluma yönlendirmek olmalı. “Eğitim ve gelişim” kavramları, yapmakta olduğumuz işi tanımlıyor, ancak hedeflediğimiz sonuçlara hiç değinmiyor. Oysa biz, insanların enerjilerini açığa çıkaran ve iş performansına odaklayan bilgi organizasyonları yaratmak istiyoruz. Şu anda yaşadığımız kimlik arayışındaki temel çelişki buradan kaynaklanıyor. Öğrenme ve eğitime odaklanan insancıl görüşlerle performans geliştirmeye yönelen davranışçı görüşler arasında kararsızlıklar yaşanıyor.”

2003 yılında ASTD (Amerikan Eğitim ve Gelişim Birliği) tarafından yapılan “Geleceğin Haritası: İşyeri Öğrenme ve Performans Yetkinliklerini Biçimlendirmek” başlıklı araştırmada mesleğe verilecek isimle ilgili tercihler de sorgulanmıştı. 1300 kişinin katıldığı çalışmada, “eğitim ve gelişme”yi tercih eden yüzde 31’e karşılık katılımcıların yüzde 31.9’u da “işyeri öğrenme ve performans geliştirme” terimini seçmişti. “İK geliştirme, işgücü geliştirme” ve “eğitim” tercihleri yüzde 1.4 ile en sonlarda yer almıştı.

1999 yılından itibaren ASTD2nin temsil ettiği alanı ve mesleği “işyeri öğrenme ve performans geliştirme” (WLP) uzmanlığı olarak nitelemeye başladı. Artık ASTD’nin bütün metinlerinde eğitim ve gelişimin yerini işyeri öğrenme ve performansı deyimi yer alıyor.

Baltaş-Baltaş olarak biz de, bu değişim sürecindeki yeni kavramlaşmayı Kurumsal Strateji Odaklı Öğrenme (KSÖ) tanımıyla anlatmayı tercih ediyoruz. Gerçekten de profesyonel anlamda öğrenme etkinliklerinin kurum stratejilerini desteklemesi hatta o stratejilerin bir parçası haline gelmesi, eğitimlere yapılan yatırımları anlamlı kılar. Bir kurumda en alt kademelerde yer alan çalışanlardan üst yönetime kadar tüm çalışanların stratejilerle uyumlu iş tutum ve davranışları göstermesi, bireysel ve kurumsal performansına ve iş sonuçlarına doğrudan yansır. Kurumsal strateji odaklı öğrenme kavramındaki öğrenme, bireysel ve kurumsal bilgiyi ve uzmanlığı geliştirerek kurumsal performansa ivme kazandıran dönüştürücü bir etkendir. Kurumsal öğrenme, şirketin, çalışanlarının her birinin öğrenmelerinden kazandığı insan sermayesi ve toplu bilgelik anlamına gelmektedir. 

Yenilenen anlamıyla öğrenen organizasyon, öğrenmeyi ve onun performansa dönüşmesini, süreçler, kaynaklar ve sistemlerle bütünsel bir yaklaşımla ele almakta ve yönetmektedir. Yeni öğrenen organizasyon performansı en üst düzeye çıkarmak için öğrenme ve öğrenme dışı çözümleri bütünleştirir. Bu yaklaşım, eğitim vermekten öğrenme fırsatlarını yönetmeye doğru bir geçiş sağlıyor. Eğitimciler kendilerini kurumsal strateji odaklı öğrenme uzmanları olarak gördüklerinde, doğrudan kurumun ihtiyaçlarına ve öğrenmeye odaklanıyor ve kuruma daha fazla değer katar hale geliyorlar.

Son yıllarda eğitim alanında gözlenen bir başka köklü değişim de dış kaynak kullanımıdır. Büyük organizasyonlar eğitim bölümlerini tümüyle lağv etmekte, gelişim stratejilerini yetkin bir ekiple çalışan öğrenme profesyonellerine bırakmaktadır. Türkiye’de eğitim masraflarını düşürmek amacıyla kurum içi eğitimci kadrosunu genişleten ve kullanmayı seçen kısa görüşlü şirketlerin yerine, batının iddialı kurumları eğitim sürecinin başından sonuna tüm operasyonlarıyla uzman bir danışman şirket tarafından yürütülmesini tercih etmekte, bu yaklaşımın uzun vadede daha büyük tasarruf sağladığını düşünmektedir. ABD’nin IBM, Accenture, Convergys, Raytheon, Bersin gibi dev danışmanlık şirketleri dış kaynak hizmetlerine odaklanmış durumdalar. Dış kaynak hizmeti sonucunda eğitim etkinlikleri şirketin dışına çıkmakta, hatta sınır ötesine dahi taşınmaktadır. Bu gelişmenin eğitimciler açısından oluşturduğu tehditleri aşmanın en iyi yolu iş geliştirme profesyonellerinin ve yöneticilerin dilini öğrenmek, kurum stratejilerini besleyen geliştirme yollarını bulmak ve sergilemektir. 

Bir uzmanın deyişiyle, “artık olaya daha geniş bir açıdan bakmak zorundayız. İşinizi yalnızca çalışanlara belirli becerileri öğretmekle sınırlayamazsınız. Öğrenen bir organizasyonda insanların şirketin etkinlikleri, kültürü, sektörü, piyasası ve diğer öğeleri hakkında bilgi edinmelerine yardımcı olmanız gerekir. Eğitim ve gelişme profesyonellerinin bir başka rolü yetenek yönetimi ve yetenek keşfidir. Bunu da işe alım ekibi ile işbirliği yaparak gerçekleştirebilirsiniz. Gelecek beş yıl içinde eğitim ve gelişim yeteneği bulma rolüyle örtüşecektir.”

Sistemdeki Yerimiz

Eğitim alanının genç kuşak temsilcilerinden Dungan, “Sektörümüz köklü bir değişimden geçiyor. 1970’lerin başından bu yana, sektörün oluşmasına katkıda bulunan tanınmış eğitim kurumlarının kurucuları artık emekliye ayrılıyorlar. Yakın zamanlarda şirket satışları, halka açılmalar, birleşmelerle, ilk defa büyük sermayenin eğitim pazarına girdiğine tanık olduk.

Pazardan çekilenlerin yerini ya eskiler gibi etkili ve parlak görüş sahibi yeni oyuncular dolduracak, ya da üniversiteler, Beş Faktör Kişilik teorisi danışmanları ve teknoloji şirketlerinden oluşan yeni bir rekabetçi sınıf doğacak. İK profesyonellerinin de rolü değişiyor. Daha stratejik hale geliyor. Başarılı şirketler İK’nın insan sermayesi girişimlerini yönetmesini bekliyor. Yeni dalga İK’cılar artık yeni ürünler değil, sonuç bekliyorlar.Matematik egzersizleriyle dolu ROI rakamlarındansa, iş üreten bir işgücü istiyorlar.” 

Sonuçta; danışmanlık, eğitim ve teknoloji hizmetleriyle sektör bilgisi ve kurum stratejilerini bağdaştıran, performans temelinde iş sonucu sunan eğitim şirketleri ayakta kalacak ve pazara yön verecekler. 

Kaynak:

  1. Galagan, P. “The Future of the Profession Formerly Known as Training”T+D magazine, December 2003
  2. Sugrue, B., T. O’Driscoll, D. Blair, “What in the World is WLP?”, T+D, Jan. 2005, sayfa 51-52.

Diğer Makaleler

Yorum Bırakın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmiştir

Son Makaleler

En Çok Yorumlanan

Öne Çıkan Videolar

Hayatın Hakkını Vermek

Hayatın Hakkını Vermek | Prof. Dr. Acar Baltaş | TEDxIzmir

Mesleğimi nasıl seçmeliyim?

Kurumların yönetim felsefesini hayata taşıyan insan ve değişim projeleri üzerine çalışan Prof. Dr. Zuhal Baltaş, mesleğinizi nasıl seçmelisiniz konusu üzerine bilgi veriyor.

Hayalini Yorganına Göre Uzat

Prof. Dr. Acar Baltaş, TEDxAnkara'da yaptığı konuşmada istek ve başarı arasındaki ilişki ile "yatkın olduğumuz şeyleri hayal etmenin" önemini anlatıyor.

Öne Çıkan Kitaplar

Personova Kişilik Envanteri Testi