Görgü Kurallarının Yaşamda Yeri

İnsanın sosyal olarak iki temel ihtiyacından söz edebiliriz. Bir arada yaşamak ve hiyerarşik olmak. Bu iki temel ihtiyaç sınırlarını belirginleştiren toplum kurallarını da beraberinde getirmiştir. Bir arada nasıl yaşanır ve hiyerarşide ilişkiler nasıl yönetilir. Doğru ile yanlış, iyi ile kötü, kibar ile kaba, ölçülü ile ölçüsüz, çağdaşla geri kalmış arasındaki ayrımın temsilcileri olan bu kurallar sosyal davranışlarımıza yön vermiştir. Görgü kuralları, hiyerarşik bir toplumsal düzenin sadece üst düzey bireylerine ait bir yaşama adabını temsil ederken, evrensel dönüşümün etkisiyle toplumun bütününü kapsayan bir davranış disiplinine dönüşmüştür. Çağdaşlaşma sürecinin bir sonucu olarak artık görgülü insan, çağdaş insanla özdeşleştirilmektedir.

İnsanın sosyal olarak iki temel ihtiyacından söz edebiliriz. Bir arada yaşamak ve hiyerarşik olmak. Bu iki temel ihtiyaç sınırlarını belirginleştiren toplum kurallarını da beraberinde getirmiştir. Bir arada nasıl yaşanır ve hiyerarşide ilişkiler nasıl yönetilir. Doğru ile yanlış, iyi ile kötü, kibar ile kaba, ölçülü ile ölçüsüz, çağdaşla geri kalmış arasındaki ayrımın temsilcileri olan bu kurallar sosyal davranışlarımıza yön vermiştir. Görgü kuralları, hiyerarşik bir toplumsal düzenin sadece üst düzey bireylerine ait bir yaşama adabını temsil ederken, evrensel dönüşümün etkisiyle toplumun bütününü kapsayan bir davranış disiplinine dönüşmüştür. Çağdaşlaşma sürecinin bir sonucu olarak artık görgülü insan, çağdaş insanla özdeşleştirilmektedir.

Terbiye ve nezaket saygı görmenin ön koşullarıdır. Bu niteliklerin kazanılması için toplumsal görgü kurallarını öğrenmek ve uygulayarak kişilik ile bütünleştirmek sevilen ve aranan saygın bir insan olmanın yolunu açar. Bencil olmamak egoist davranışlar göstermemek ve diğerlerinin hak ve hukukuna öncelik vermek yaşamı kolay ve zevkli kılacaktır. Belki de en hoş olmayan tutum kendinden, maddi varlığından ve olumlu kabul ettiğimiz vasıflarımızdan söz etmektir. Ayrıca diğerlerinin zayıf yönlerini dile getirmek bunu bir hiciv cümbüşüne dönüştürerek o kişiye ait özelliklere gülünmesine yol açmak en büyük görgü zaafının kanıtıdır.

Türk kültürünün özünde yer alan, erdemi ve yüksek ahlakı tanımlayan ada b-ı muaşeret kavramı toplumun pek çok kademesinde yer bulmuştur. Bu anlayışı yansıtan terbiye, nezaket ve zarafet; kişinin öz disiplinini pekiştirmekte, ona anlamlı sorumluluklar yüklemektedir. Soyu, aileyi ve içinde bulunduğu grubu toplumsal itibar kazandıracak şekilde temsil etmektir. Diğerlerini maddi ve fizik gücüne imrendirmeyen, toplumda kabul gören ve takdir edilen davranışları temsil eder.

Görgü kurallarının bir kişide yerleşmesinde onu yetiştiren ailenin rolü öne çıkmaktadır. Çocuğu yetiştirenlerin ilişkilerini sürdürme biçimi, davranış ve tepkileri görgü kurallarının yerleşmesini sağlar. Doğru ile yanlışı ayırt etmeye başladığı andan itibaren çocuk en yakınlarını taklit etmeye başlar. Ebeveynlerin yaptıkları ile söyledikleri uyuşmadığında çocuk yapılanı doğru olarak kabul eder. Çocuk büyüdükçe yakın çevrenin etkisi, gittiği okul, öğretmenleri, spor yaptığı takımlar, içinde bulunduğu toplum doğru davranış tarzını zamanla yerleştirmeye devam eder. Bu süre zarfında karşısına doğru ve yanlış birçok örnek çıkar. Günümüzde hayatın her alanında olan medya, ne yazık ki her zaman en doğru örnekleri sunmaktan uzaktır. Hatta görgüsüzlüğün öne çıktığı yaklaşımlara geniş yer verilmekte ve örnek olarak sunulmaktadır. Bunların arasından doğru olanı seçebilecek alt yapıyı doğru kurmak ve sürekli olarak desteklemek büyük önem taşır. Toplumların bireylerine de düşen bu çağdaş davranış tarzının sürdürülmesi için aktif rol üstlenmektir.

Zira toplumsal kabul gören davranışların dışına düştüğünü hissetmek kaygı yaratır. Kaygı, aslında günlük yaşamda pek çok olay karşısında hissedilen bir durumdur. Ancak kaygı bozuklukları arasında sınıflandırılan sosyal fobi 1’994 yılında DSM-IV ile yeni bir isim aldı “Sosyal Anksiyete Bozukluğu”. Vicdan ve sorumluluk bilinci toplum beklentisinin dışına çıkıldığını düşündüğünde insanda suçluluk duygusuna yol açılır. Bu patolojinin DSM-IV’e göre tanı kriterleri şöyledir: “Sosyal ortamlarda, performans gerektiren durumlarda ve tanımadık insanlar önünde çıkan belirgin ve inatçı korku. Toplum, adabına uymadığını düşündüğü tutumları kişide yüksek korkuya yol açabilir. Burada a ağılanmasına veya utanmasına neden olabilecek biçimde davranacağından veya anksiyete belirtileri göstereceğinden korkar.

Fiziksel belirtiler genellikle sosyal anksiyete bozukluğuna eşlik eder. Panik atakları da toplum tarafından kabul görmeyeceği ne inanılan tutumların sonucundaki yoğun korku ve rahatsızlık sebebiyle oluşabilir. Görgü kurallarına uymak topluma uyum sağlamayı kolaylaştırdığı gibi, kişilerin kendilerini iyi hissetmelerinde ve ilişkilerin gelişmesinde etkili olur.

Sonuç olarak, görgü kuralları, bir takım uyulması gereken kurallar dizisinin çok ötesinde, insanı merkeze alan bir yaşam biçimini yansıtır. Dolayısıyla bir takım kuralları bilmekten çok başkalarına saygıyı, tevazuyu, anlayışı ve değer vermeyi içerir. Toplum olarak bir arada yaşamanın temel anlayışını oluşturur. Bireylerin görgü kurallarına uygun davranmasının ötesinde, toplum içinde de böyle davranılmasını sağlama sorumluluğu çağdaş yaşamın önemli bir parçasıdır.

Diğer Makaleler

Leave a Comment

Your email address will not be published. Required fields are marked with *

Son Makaleler

En Çok Yorumlanan

Öne Çıkan Videolar

Hayatın Hakkını Vermek

Hayatın Hakkını Vermek | Prof. Dr. Acar Baltaş | TEDxIzmir

Mesleğimi nasıl seçmeliyim?

Kurumların yönetim felsefesini hayata taşıyan insan ve değişim projeleri üzerine çalışan Prof. Dr. Zuhal Baltaş, mesleğinizi nasıl seçmelisiniz konusu üzerine bilgi veriyor.

Hayalini Yorganına Göre Uzat

Prof. Dr. Acar Baltaş, TEDxAnkara'da yaptığı konuşmada istek ve başarı arasındaki ilişki ile "yatkın olduğumuz şeyleri hayal etmenin" önemini anlatıyor.

Öne Çıkan Kitaplar

Personova Kişilik Envanteri Testi