Baskı Altında Ortaya Çıkan Kişilik Boyutu: Kuşkuculuk

Araştırmalar sonucunda kişilerin, iş yükünün ve çevre koşullarının baskı oluşturduğu durumlardaki birey davranışlarını incelendiğinde, farklı özelliklerinin gözlemlendiği ortaya çıkmıştır. Baskı altındaki kişilerin gösterdiği bu davranışlardan bir tanesi de kuşkuculuktur. Robert Hogan “Kişilik ve Kurumların Kaderi” kitabında bu konuyla ilgili aşağıdaki tespitlerde bulunmuştur. Kuşkuculuk, yüksek rekabetin ve mükemmellik arayışının bir özelliği olarak karşımıza çıkmaktadır. Kuşkuculuk boyutundan yüksek puan alan kişiler, alarm halindedirler. Kuşkuculuğu yüksek olan kişi kurumu zorlar, çünkü gelen her yeni fikrin “nasıl olmaz”ı üzerine düşünmek ve yönetimin/çalışanların/eşitlerin yaptıklarının arkasında farklı bir anlam aramak, kişiyle çalışma sırasında sürekli olarak ikna edilmesini gerektirir ki, kuşkuculu yüksek olan bir kişi için bu süreç oldukça uzundur. Gerek yönetici, gerekse ekip arkadaşı olarak baskı altında kuşkuculuk boyutu öne çıktığında güven ilişkisi zedelenir, buna bağlı olarak birbirini destekleme, baskı altında hızlı karar verme, yardım etme ve yardım isteme davranışları zarar görür. Güvenin temelinde olan karşılıklı güven duygusu, kuşkuculukla karşılaşan kişide de güvenin zedelenmesine yol açabilir.

Araştırmalar sonucunda kişilerin, iş yükünün ve çevre koşullarının baskı oluşturduğu durumlardaki birey davranışlarını incelendiğinde, farklı özelliklerinin gözlemlendiği ortaya çıkmıştır. Baskı altındaki kişilerin gösterdiği bu davranışlardan bir tanesi de kuşkuculuktur. Robert Hogan “Kişilik ve Kurumların Kaderi” kitabında bu konuyla ilgili aşağıdaki tespitlerde bulunmuştur. 

Kuşkuculuk, yüksek rekabetin ve mükemmellik arayışının bir özelliği olarak karşımıza çıkmaktadır. Kuşkuculuk boyutundan yüksek puan alan kişiler, alarm halindedirler. Çevresindeki olan bitene karşı daha hassastırlar ve çalışanlarının daha çok hata yapacağını öngörmektedirler. Bunun karşılığı olarak da çalışana / kuruma güven duymak, bir başkasına kıyasla çok daha uzun zaman almaktadır. Bu durum birkaç açıdan kişiyi, birkaç farklı açıdan da ekibi ve kurumu zorlamaktadır. Kişiyi zorlamaktadır, çünkü kişi, çalışanına güvenene kadar, onu o kadar çok kontrol listesinden geçirir ki, çoğu zaman işi onun yerine kendisi yapmayı tercih eder ve bu yüzden işleri delege etmekte zorlanır. Delege edemediği ve her şeyi kontrol etmek istediği için de zamanını; yönetmek yerine, işi yapmakla geçirir ve bir süre sonra da iş yükü altında ezilme duygusu yaşar. 

Kuşkuculuğu yüksek olan kişi kurumu zorlar, çünkü gelen her yeni fikrin “nasıl olmaz”ı üzerine düşünmek ve yönetimin/çalışanların/eşitlerin yaptıklarının arkasında farklı bir anlam aramak, kişiyle çalışma sırasında sürekli olarak ikna edilmesini gerektirir ki, kuşkuculu yüksek olan bir kişi için bu süreç oldukça uzundur. Yapılan her şeyin arkasında farklı anlam aramak, uzun sorgulamaları ve ilişkinin karşılıklı olarak gerilmesini de beraberinde getirir. Gözlemcinin bakış açısından bu kişilerin en ayırt edici yanı şüpheci ve tartışmacı oluşları, başkalarına güvenmeyişleridir. Bu kişilerle sürekli olarak uğraşmak zordur. Çünkü ne zaman neye kırılacaklarını asla bilemezsiniz (tahmin edilemezlik) ve kendi özel gündemlerine çok odaklandıklarından başkalarına ayıracak pek zamanları yoktur (katkısızlık). 

Kuşkucu insanlar,  tipik olarak zeki, düşünceli, sezgi yeteneği güçlü insanlardır ve dünyaya ilişkin karmaşık ama iyi çözülmüş teorileri vardır. Öyle ki, teorilerini hemen hemen her şeyi yorumlamakta kullanırlar ve yorumları da entelektüel bakımdan anlamlıdır. En iyi tarafları, kurumsal politikalarla ve karşıt oyuncuların amaçlarıyla ilgili algılamalarının çok güçlü olmasıdır. Rekabet eden kurumlarda, “kimin, neyi, ne zaman” yaptığını kontrol etmek, rekabette avantaj yaratabilir. Aynı şekilde hata kabul etmeyen hizmet sektörlerinde mikro yönetim, kişinin hatasız çalışmasına yardımcı olabilir. Başkalarının gerçek gündemlerine, olayların gerçek anlamlarına ilişkin çok iyi istihbarat kaynağı olabilirler. Politikalarla ilgili algılamalarının güçlü olmasına karşın, politik olmakta genellikle iyi değildirler. Bunun nedeni inanç sahibi olmaları, dünya görüşlerine derin bağlılıkları ve basit konularda bile ödün vermek istememeleridir. Yine de, dünyanın nasıl işlediği hakkındaki bir teoriye hararetle bağlılıklarıyla, ileri görüşlü ve karizmatik olabilir, insanları kendilerine çekebilirler. Tahmin edilemez ve memnuniyetsiz olduklarından bu kişiler uzun süreli olarak başkalarıyla ilişki kurmakta ya da ekip oluşturmakta sorun yaşarlar. 

Kuşkucularla çalışmak zordur

Kuşkuculuğu yüksek kişilerle çalışmak için onlarla aynı görüşte olmak çalışanın işini kolaylaştıracaktır. Eğer onlarla aynı görüşte olmazsanız ve onları o konuda hatalı olduklarına ikna etmeye çalışırsanız, itirazlarınızı kendileri için anlamlı olacak bir şekilde reddedeceklerdir. Onları hatalı olduklarına ikna edemezsiniz, onlara kafa tutarak uzaklaştırma riskine girmiş olursunuz. Bir kez güvenilir olmadığınıza karar verdiklerinde aranızdaki ilişki oldukça zorlanır. Gerek yönetici, gerekse ekip arkadaşı olarak baskı altında kuşkuculuk boyutu öne çıktığında güven ilişkisi zedelenir, buna bağlı olarak birbirini destekleme, baskı altında hızlı karar verme, yardım etme ve yardım isteme davranışları zarar görür. Güvenin temelinde olan karşılıklı güven duygusu, kuşkuculukla karşılaşan kişide de güvenin zedelenmesine yol açabilir.   Kuşkuculuğu yüksek insanlarla çalışmak, yüksek rekabetin hüküm sürdüğü alanlarda olumlu olarak değerlendirilmekle birlikte, birlikte çalışırken sürekli kontrol ediliyor olmak, çalışanda da güvensizlik hissini güçlendirecektir. Ancak, kuşkucu kişinin güvenmemesinin temel kaynağı sizin beceriksizliğinizden çok, onun hata yapmamama isteğinden kaynaklandığını bilmelisiniz. Özellikle uzun süren sorgulamaları bilgi ve becerinizi ispat ederek aştığınızda, kişinin size “güven” duymasını sağladığınızda, birlikte yaşam oldukça kolaylaşacaktır. Buradaki temel ilke vazgeçmemek ve söylenenleri kişisel algılamadan, neyin söylenmek istediğini anlayabilmektir. Eğer kişinin yüksek kuşkuculuğunu onunla konuşabilme imkanı bulabilirseniz ve delege edememesinin ona, size ve işinize olan maliyetini somut gerekçelerle açıklayabilirseniz, ilişkiye bir adım önde başlama şansını elde edersiniz.

Kaynak:

  1. Robert Hogan’ın Kişilik ve Kurumların Kaderi(2009)Remzi Kitabevi kitabından alınmıştır.

Diğer Makaleler

Leave a Comment

Your email address will not be published. Required fields are marked with *

Son Makaleler

En Çok Yorumlanan

Öne Çıkan Videolar

Hayatın Hakkını Vermek

Hayatın Hakkını Vermek | Prof. Dr. Acar Baltaş | TEDxIzmir

Mesleğimi nasıl seçmeliyim?

Kurumların yönetim felsefesini hayata taşıyan insan ve değişim projeleri üzerine çalışan Prof. Dr. Zuhal Baltaş, mesleğinizi nasıl seçmelisiniz konusu üzerine bilgi veriyor.

Hayalini Yorganına Göre Uzat

Prof. Dr. Acar Baltaş, TEDxAnkara'da yaptığı konuşmada istek ve başarı arasındaki ilişki ile "yatkın olduğumuz şeyleri hayal etmenin" önemini anlatıyor.

Öne Çıkan Kitaplar

Personova Kişilik Envanteri Testi