Bugünün iş dünyasında şirketlerin simülasyona dayanan eğitimlere olan talepleri giderek büyüyen bir artış göstermektedir. Bu artışın en büyük nedeni ise ekipman operatörlerinden, modern teknolojik savaşlarda görev alacak kişilere kadar, birçok kişinin sürekli değişen becerilere, hedeflenen performans ve verimlilik seviyelerine uyum sağlamaları konusundaki eğitim beklentisine, simülasyonların cevap vermesidir. Geleneksel eğitim metotları öğretilmek istenilen becerilerin birer birer öğrenilmesini sağlar. Oysa gerçek dünyada, becerilere kümeler halinde ihtiyaç duyulur. Bazı kişiler tartışmalarda yetenekli, mükemmel dinleyici, fikirlerini berrak bir şekilde ifade etme özelliklerine sahip olabilirler. Ancak bu becerilerini sadece baskı altında olmadıkları zaman hayata geçirebilirler. Birçok kişi sistemlerin nasıl çalıştığı düşüncesini kavramakta zorlanır. İnsanlar çoğunlukla kendi içlerindeki çelişkinin farkında olmadan birbirini tutmayan tutumlar sergilerler. Eğitimciler katılımcılarını gerçek yaşama hazırlayarak, gerçek yaşam durumları ile karşılaştıklarında onları daha başarılı ve etkili kılacak olan eğitim programları geliştirmek için sürekli yeni yollar aramaktadırlar.
Bugünün iş dünyasında şirketlerin simülasyona dayanan eğitimlere olan talepleri giderek büyüyen bir artış göstermektedir. Bu artışın en büyük nedeni ise ekipman operatörlerinden, modern teknolojik savaşlarda görev alacak kişilere kadar, birçok kişinin sürekli değişen becerilere, hedeflenen performans ve verimlilik seviyelerine uyum sağlamaları konusundaki eğitim beklentisine, simülasyonların cevap vermesidir.
Şirketlerin tüm bu gelişmeler karşısında, artan eğitim beklentisini içeren alanlardan bazılarında simülasyonlar, daha verimli olurken bazı alanlarda istenilen verim sağlanamamaktadır.
Simülasyonun verimli olduğu alanları belirlemekte net kuralların olduğu söylenemese de aşağıdaki belirtilen eğitim ihtiyaçlarında simülasyonların başarılı olduğu deneyimlerle kanıtlanmıştır.
Dünyayı diğer insanların gözü ile görmek. Bir ilaç şirketi düşünelim. Bu şirket kuvvetli bir rakip karşısında zor durumda olan bir ürünü kurtarmak amacı ile pazarlama departmanını canlandıracak, rekabete açılmasını sağlayacak bir eğitimin oluşturulması talebinde bulunur. Pazarlama personelinin birbiri ile rekabet edeceği beş ekibe ayrıldığı bir simülasyon tasarlanır. Bir tanesi müşteri grubu, diğerleri de başlıca rakipleri temsil etmektedir. Her bir ekip ürünün tehdit altında olduğu pazar payında şirketinin hissesini artırmak amacıyla girişken, atılgan kendi pazarlama planını tasarlar. Müşteriyi temsil eden şirketin ürününün pazarlama planı ne kadar başarısız ise, rakibin pazarlama planı o kadar başarılı olur. Pazarlama personeli bu sonuçla sarsılır. Bu örnekte de anlatıldığı gibi, simülasyonlarla kurulan sistemlerde başka bakış açılarıyla karşılaşan katılımcılar, tüm alternatifleri değerlendirmeyi ve bu alternatifler doğrultusunda stratejilerini belirlemeyi öğrenirler. Riskleri ve rekabet kalemlerini dikkate aldıkları bu çalışmalarında başarılı olmaları kaçınılmazdır.
Görevleri aynı anda gerçekleştirmek. Geleneksel eğitim metotları öğretilmek istenilen becerilerin birer birer öğrenilmesini sağlar. Oysa gerçek dünyada, becerilere kümeler halinde ihtiyaç duyulur; örneğin bir yönetici aynı anda bir bayii ile tartışır, müşteri şikayetini dinler ve üst yöneticisinden gelen isteğe açıklama raporu planlar. Bunların hepsini çok kısa bir süre içinde arka arkaya yapmak durumunda kalabilir. Simülasyon bu üç işi veya daha fazlasını aynı anda yapmayı öğreten bir durum yaratarak katılımcıların bu alandaki becerilerinin yaşatılan tecrübeler ile geliştirilmesine imkân verir.
Görevleri baskı altında yerine getirmek. Bazı kişiler tartışmalarda yetenekli, mükemmel dinleyici, fikirlerini berrak bir şekilde ifade etme özelliklerine sahip olabilirler. Ancak bu becerilerini sadece baskı altında olmadıkları zaman hayata geçirebilirler. Simülasyonlarda gerçek ancak tehdit unsuru oluşturmayan durumlar yaratılır, bu kişilere becerilerini baskı altında kaldıklarında nasıl kullanabileceklerini gösteren fırsatlar, deneyim ile yaşatılır.
Sistemleri daha iyi anlamak.. Birçok kişi sistemlerin nasıl çalıştığı düşüncesini kavramakta zorlanır. Sistemi oluşturan parçaların birbiri ile ilişkili olduğunu bilir ancak bu ilişkiyi anlamamakta ısrar eder, direnir çünkü bu ilişkinin anlaşılmasının çok zor olduğunu düşünür. Simülasyon insanları sistemin içerisine koyabilir. Sistemin bir parçası olan kişi, ilk etapta sistemin herhangi bir parçasında oluşan değişimin diğerlerini nasıl etkilediğini görür.
Bilişsel uyumsuzluğu tanımak. İnsanlar çoğunlukla kendi içlerindeki çelişkinin farkında olmadan birbirini tutmayan tutumlar sergilerler. Bu bilişsel tutarsızlıktır. Örneğin, bir yönetici cinsiyet ayırımı yapmadığına samimiyetle inanır, ama bu kişi cinsiyet ayırımı yapan bir davranış sergilerse bilişsel uyumsuzluk gösteriyor demektir. Bir simülasyon uygulamasında bir kişi içinde bir zıtlık yaşadığını anlar. İşte bu an simülasyonlarda yaratılan “HAH!” anlarıdır.
Eğitimciler katılımcılarını gerçek yaşama hazırlayarak, gerçek yaşam durumları ile karşılaştıklarında onları daha başarılı ve etkili kılacak olan eğitim programları geliştirmek için sürekli yeni yollar aramaktadırlar. Şirketinizin ihtiyacı olan eğitim programlarına karar verirken, simülasyon eğitimlerinin verimli olacağı alanların şirket çalışanlarından oluşacak bir ekip tarafından belirlenmesi etkili sonuçları doğurur.
Kaynak:
- www.bluelinesimulations.com / 31.08.2007
Yorum Bırakın
E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmiştir