Kurumların Unuttuğu Olumlu Potansiyel

“Pozitif Örgütsel Çalışmalar Grubu, kurumların sahip olduğu, ancak kârlılık ve rekabet baskısı nedeniyle bastırdığı, göz ardı ettiği, beslemediği, varlığını unuttuğu olumlu süreçlerin ve erdemlerin, en zorlayıcı durumlarda nasıl göz kamaştırıcı finansal sonuçlar yarattığına dikkat çekmeye çalışıyor. Çalışan verimliliğini ya da moralini artırmak adına yapılan toptancı ve çoğu kez yararsız uygulamalar yerine, çalışanlara bireysel özellikleri doğrultusunda yaklaşan ve anlamlı işler çıkarmalarını sağlayan güçlendirici yaklaşımları vurguluyor. Kurumsal öğrenmeyi, çalışan bağlılığını, liderlik gelişimini, sürdürülebilir karlılığı daha etkili kılmak için güçlü yönleri geliştirmek gerektiğini göstermek istiyor. Pozitif Örgütsel Çalışmalar Grubu, kurumların olumlu dinamiklerini ve olumlu süreçlerini harekete geçirerek, olağanüstü olumlu ya da beklenmedik sonuçlar alınabildiğini kanıtlamayı hedefliyor.”

“Açgözlülüğün, bencilliğin, ayak oyunlarının ve kazanma tutkusunun egemen olduğu bir dünya düşünün. Başarının tek ölçütü kârlılığı artırmak olsun. Çalışanlar birbirine güvenmesin, kaygı, korku, tükenme ve birbirini kırıp geçirme kol gezsin. İlişkilerde çatışma, sözünü tutmama, suçlama ve saygısızlık egemen olsun. Bir de farklı bir dünya hayal edin. Takdir kültürünün, işbirliğinin, erdemliliğin, canlılığın, anlam duygusunun öne çıktığı bir dünya… Başarı ölçütü, refahı ve insanın mutluluğunu artırmak olsun. Bu kurumlarda güvenilir, esnek, alçakgönüllü, yüksek olumlu enerjiye sahip bireyler çalışsın. İlişkilerin temelinde anlayış, sadakat, dürüstlük ve saygı olsun. Hayatı yaşamaya değer kılan ilkelere öncelik verilsin.” 

Bu sözler, kısa bir süre önce örgüt psikolojisi alanına yıldırım gibi düşen, bir avuç bilim adamı tarafından oluşturulan Pozitif Örgütsel Çalışmalar Grubu‘nun sözcülerinden Cameron, Dutton ve Quinn’e ait. Pozitif Örgütsel Çalışmalar Grubu, rekabetin ve kârlılığın kurumların varlık nedeni olduğunu reddetmiyor, ancak ikinci örnekteki değerler olmadan da, arzulanan üstün iş sonuçlarının devamlılığının gerçekleşemeyeceğini savunuyor 

Pozitif Örgütsel Çalışmalar Grubu, bilinen olgulara farklı bir ışık tutmaya çalışıyor. “İnsanlığın iyi ve güzel nitelikleri”ni büyüteç altına almaya ve anlamaya odaklanıyor. “Olumlu” sözcüğü, olaylara bakışımızdaki odak noktasını değiştirmeyi amaçlıyor. Kurumların sahip olduğu, ancak kârlılık ve rekabet baskısı nedeniyle bastırdığı, göz ardı ettiği, beslemediği, varlığını unuttuğu olumlu süreçlerin ve erdemlerin, en zorlayıcı durumlarda nasıl göz kamaştırıcı finansal sonuçlar yarattığına dikkat çekmeye çalışıyor. Çalışan verimliliğini ya da moralini artırmak adına yapılan toptancı ve çoğu kez yararsız uygulamalar yerine, çalışanlara bireysel özellikleri doğrultusunda yaklaşan ve anlamlı işler çıkarmalarını sağlayan güçlendirici yaklaşımları vurguluyor. Kurumsal öğrenmeyi, çalışan bağlılığını, liderlik gelişimini, sürdürülebilir karlılığı daha etkili kılmak için güçlü yönleri geliştirmek gerektiğini göstermek istiyor. 

Pozitif Örgütsel Çalışmalar Grubu, kurumların olumlu dinamiklerini ve olumlu süreçlerini harekete geçirerek, olağanüstü olumlu ya da beklenmedik sonuçlar alınabildiğini kanıtlamayı hedefliyor. Çünkü bütün bunların bireylerin, ekiplerin ve organizasyonların olumlu zihinsel ve yaşamsal durumlarından kaynaklandığını anlatıyor. İnsanlardan oluşan kurumların dinamiklerini su yüzüne çıkararak kalıcı rekabet üstünlüğü yaratmanın yollarını arıyor. Çünkü anlam duygusu yaratma, olumlu duyguları harekete geçirme ve nitelikli ilişkiler kurma kapasitesini açığa çıkarmak, kurumların kolektif potansiyelinin hayata geçirilmesine olanak verir. 

Araştırma sonuçlarına dayanılarak belirlenen, “iyi bir iş ortamı” yaratan etkenleri şöyle özetlenebilir: 

1.Kurumsal erdemlilik şirket performansına doğrudan olumlu olarak yansımaktadır. Bunun ölçütü, yönetim kurulunda ya da kademesinde konuşulanlarla, çalışanlara verilen bilgilerin ve müşterilere söylenenlerin birbirleriyle uyumlu olması ve gerçekleri yansıtmasıdır. 

2. Güçlü yönlere odaklanmak gerek kişileri gerekse kurumu en çok geliştiren, en yüksek kazancı sağlayan yaklaşımdır. 

3. Kurumlara egemen olan olumlu duygu iklimi, bireylerin ve kurumların enerjisini artırır ve performansın itici gücüdür. 

4. İşyerinde anlam duygusu yaratılması bireyler ve kurum üzerinde geliştirici etki yapar. 

Baumeister ve arkadaşları, “kötü” ya da olumsuz etkenlerin, insanlar üzerinde “iyi” ya da olumlu etkenlerden çok daha fazla etki yarattığını kanıtlamış. Tek bir travmatik olay, tek bir olumsuz geribildirim, tek bir kayıp, insanlarda tek bir mutlu olay, tek bir olumlu geribildirim ve tek bir başarıdan daha fazla iz bırakmaktadır. Tek bir olumsuz olayın izini silmek için, çok sayıda olumlu olayın yaşanması gerekir. Oysa insanlar, içlerinden gelen bir güçle olumlu olana karşı güçlü bir çekim duyarlar. Bütün insan sistemleri olumlu olanı arzular. Bu noktada yönetsel kararların ve bu kararların iletişiminin önemi ortaya çıkmaktadır. 

Daha başka bir şey söylemeye gerek var mı?

Kaynak:

  1. Baumeister, R.F., Bratslavsky, E., Finkenauer, C., Vohs, K.D. (2001) “Bad is stronger than good.” Review of General Psychology, 5: 323-370.
  2. Cameron, K.S., Dutton, J.E., and Quinn, R.E. (2003). Positive Organizational Scholarship,San Francisco: Berrett-Koehler.

Diğer Makaleler

Yorum Bırakın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmiştir

Son Makaleler

En Çok Yorumlanan

Öne Çıkan Videolar

Hayatın Hakkını Vermek

Hayatın Hakkını Vermek | Prof. Dr. Acar Baltaş | TEDxIzmir

Mesleğimi nasıl seçmeliyim?

Kurumların yönetim felsefesini hayata taşıyan insan ve değişim projeleri üzerine çalışan Prof. Dr. Zuhal Baltaş, mesleğinizi nasıl seçmelisiniz konusu üzerine bilgi veriyor.

Hayalini Yorganına Göre Uzat

Prof. Dr. Acar Baltaş, TEDxAnkara'da yaptığı konuşmada istek ve başarı arasındaki ilişki ile "yatkın olduğumuz şeyleri hayal etmenin" önemini anlatıyor.

Öne Çıkan Kitaplar

Personova Kişilik Envanteri Testi