Güneşe Uzanan Eller Gibi…

“Olumluya odaklanmak, tüm insanların düşlediği olumlu bir geleceğin oluşturulmasında en etkili itici gücü oluşturmaktadır. Olumlu kavramlar insanların sahip olduğu kendi kendini iyileştirme gücünü uyandırır. Olumlu öneriler ve inançlarla oluşan beklentiler plasebo etkisi yapar ve gerçekliğin olumlu yönde değişmesini sağlar. Araştırmalar, insanların olumlu tutum karşısında heliyotropik davranışlar gösterdiğini, daha fazla çaba, dikkat, katılım ve işbirliği sergilediklerini göstermektedir. Sonuç olarak olumlu yaklaşımlar insanların performansını artırmaktadır. Üstelik olumlu yaklaşımların sistemli bir hale getirildiğinde, olumlu sonuçların uzun ömürlü olduğu da görülmektedir.”

Merdivenlerimizin çengelini güneşe asarak,
yükseliyoruz güneşe doğru!
Akın var
güneşe akın!
Güneşi zaptedeceğiz
güneşin zaptı yakın!.

Olumlayıcı bir göz dünyaya, “ne değil” diye değil, “ne” diye bakar; baktığının içindeki cevheri görür. Aslına bakarsanız her kurum, her ürün ya da yenilikçi her uygulama bir rüyayı gerçekleştirmek için yola çıkmıştır. Atılan her ilk adımın başında o rüyanın peşine düşme arzusu, insanların içinde uyanan olumlu beklentilerle ateşlenmiştir. 

İnsan zihni geleceği tasarlama ve şekillendirme gücüne sahiptir. Beklentilerimiz, değerlerimiz, planlarımız, niyetlerimiz, inançlarımız, hepsi bize, gerçeği yeniden yapılandırma olanağı verir. Bilişsel faaliyetlerle beyin arasındaki etkileşimi inceleyen araştırmalar ve sinirbilim, insana dair bilgilerimizde köklü bir devrim yarattı. İnsan sistemlerine maddeci bir anlayışla yaklaşımın yetersizliğini gösterdi, öznel zihinsel olguların beynin işleyişi üzerindeki etkilerine dikkat çekti. 

Olumluya odaklanmak, tüm insanların düşlediği olumlu bir geleceğin oluşturulmasında en etkili itici gücü oluşturmaktadır. Goleman “Araştırmalar Olumlu Düşüncenin Gücünü Doğruluyor” başlıklı bir yazısında, insan sistemlerinin kendiliğinden ve gözlemlenebilir bir şekilde, gelecekle ilgili olumlu beklentilere yöneldiğini savunur ve bu özelliği “insanın heliyotropik karakteri” olarak niteler. Heliyotropik sözcüğü, eski yunan tanrısı Helios tarafından simgelenen, bitkilerin güneş ışığı yönünde büyümesine verilen isimdir. İnsanlar da güneşe uzanan bitkiler gibi olumluya uzanırlar

Olumluya İnanmanın Plasebo Etkisi

Şiddetli mide bulantısı ve kusmadan muzdarip bir kadına yapılan hiçbir tedavi fayda etmemektedir. Şikâyetlerin sindirim sitemindeki olağandışı kasılmalardan kaynaklandığı tıbbi tetkiklerle de doğrulanmıştır. Sonunda doktorlar kadına “yepyeni ve çok güçlü harika bir ilaç” tan söz ederler. Bulantısının kesinlikle son bulacağını söylerler. İlacı aldıktan 20 dakika sonra gerçekten de bulantı ve sindirim sistemindeki kasılmalar kaybolur. İlaç söylendiği gibi bulantıya karşı yeni bir ilaç değil, zehirlenmelerde hastayı kusturmak için kullanılan bitkisel bir şuruptur. Ancak bulantıya karşı olağanüstü etkili olduğunun söylenmesi hastada plasebo etkisi yapmış ve onu rahatlatmaya yetmiştir. Hastanın inanç sistemi, hastalıklara karşı organizmanın tüm kaynaklarını seferber eden iyileştirici sistemini harekete geçirmiştir. . 

Olumlu kavramlar insanların sahip olduğu kendi kendini iyileştirme gücünü uyandırır. Olumlu öneriler ve inançlarla oluşan beklentiler plasebo etkisi yapar ve gerçekliğin olumlu yönde değişmesini sağlar. Rosenthal’in Pygmalion çalışması, öğretmenlerin üstün zekâlı olduğuna inandırıldıkları öğrencilere karşı beklentilerini değiştirirken, öğrencilerin de kendilerinden beklenen üstün başarıyı göstermelerine neden olmuştur. Öğrencilerin performansları artmakla kalmamış, özsaygıları da artmıştır. 

Yine araştırmalar, insanların olumlu tutum karşısında heliyotropik davranışlargösterdiğini, daha fazla çaba, dikkat, katılım ve işbirliği sergilediklerini göstermektedir. Sonuç olarak olumlu yaklaşımlar insanların performansını artırmaktadır. Üstelik olumlu yaklaşımların sistemli bir hale getirildiğinde, olumlu sonuçların uzun ömürlü olduğu da görülmektedir. 

Organizasyonlar, onu kuran ve sürdüren kişilerin olumlu beklentileri paylaşmaları, organizasyonun ne olduğu, nasıl işleyeceği ve ne olacağı konusunda ortak tasarımlarasahip olmaları sonucunda yaşar ve gelişir. Olumlu beklentiler kurumsal hayatın temelidir ve organizasyonlar kendi gerçeklerini bu doğrultuda yaratırlar. 

Mustafa Kemal Atatürk ve Churchill gibi büyük liderlerin gücü, olumluyu takdir etmenin değerini anlamış olmaları, halklarının sahip olduğu olumlu gücü harekete geçirmeleri, geleceği bu güç üzerine kurmayı başarmış olmalarıdır. Kurumlarda da gerçekçi temele dayanan bir takdir kültürü yaratmak, olumlu bir geleceğin en büyük güvencesidir. 

İş hayatında olumlayıcı tutum sayesinde çalışanlar hem kurumlarını hem de kendilerini değerli hissederler. Olumlayıcı sorgulama, kişilerin kurumları ve kendileriyle ilgili yeni içgörüler kazanmasına ve paylaşmasına neden olur. Paylaşma öğrenmeyi ve araştırmayı özendirir. Diyalog yeni bilgilerin ve yeni kavramların açığa çıkmasını sağlar. Yeni bilgi ve kavramlar heliyotropik etki yaratır ve yeni fırsatların peşinde yeniliklerin yaratılmasına olanak verir.

Kaynak:

  1. “Olumlu bir söz, insanın önce zihninin, sonra da bedeninin yönünü değiştirir, onu olumlu bir hedefe yönelten bir tohuma benzer.”(Jaffe ve Bresler ,1980)
  2. Cooperrider, David L. (2001). “Positive Image, Positive Action” Cooperrider et. al.(ed) Appreciative Inquiry, Stipes Publishing, L.L.C., http://www.stipes.com/

Diğer Makaleler

Yorum Bırakın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmiştir

Son Makaleler

En Çok Yorumlanan

Öne Çıkan Videolar

Hayatın Hakkını Vermek

Hayatın Hakkını Vermek | Prof. Dr. Acar Baltaş | TEDxIzmir

Mesleğimi nasıl seçmeliyim?

Kurumların yönetim felsefesini hayata taşıyan insan ve değişim projeleri üzerine çalışan Prof. Dr. Zuhal Baltaş, mesleğinizi nasıl seçmelisiniz konusu üzerine bilgi veriyor.

Hayalini Yorganına Göre Uzat

Prof. Dr. Acar Baltaş, TEDxAnkara'da yaptığı konuşmada istek ve başarı arasındaki ilişki ile "yatkın olduğumuz şeyleri hayal etmenin" önemini anlatıyor.

Öne Çıkan Kitaplar

Personova Kişilik Envanteri Testi