Bu makalede, bir terapistin terapiyi uygulaması için danışanın motivasyon kaynağını nasıl bulabileceği ve bulduktan sonra terapi sürecinin etkilerinin neler olabileceği anlatılıyor.
Motivasyon bir hedefe ulaşmak için sonuç alana kadar hareket etmektir. İç motivasyon kişinin bir aktiviteyi zevk aldığı için, özgür iradesi ile başlatması ve sürdürmesidir. Psikoterapide motivasyon söz konusu olduğunda iç motivasyon kavramıyla çalışmak anlamsızdır. Çünkü kimse psikoterapiye zevk almak için başvurmaz. Psikoterapi, bir sorun çözme yöntemidir. Bu yönüyle, kendi başına bir dış motivasyon kaynağıdır. Bu nedenle, psikoterapide danışanların motivasyonunu, terapi şekli ya da terapistin motive edici unsurlarını araştırırken bahsi geçen dış motivasyon çeşitleridir.
Dış motivasyon
Motivasyon kuramı ilk ortaya atıldığında, dış motivasyon, kişinin dışarıdaki bir kaynak tarafından sağlanan bir faydaya ulaşması amacıyla aktiviteyi başlatması ve sürdürmesi olarak ele alınmıştı. Dış motivasyonla güdülenmiş kişinin herhangi bir davranışı, yalnızca sonucunda ödüle ulaşmak ya da bir kısıtlama ya da cezadan kaçmak için sergilediği düşünülmüştü. Örneğin bu tanımdan yola çıksaydık, her danışanın terapiye bir nevi zevkten yoksunluk durumu olan olumsuz duygu durumdan kurtulmak için başvurduğunu söylerdik. Ancak kuram geliştirildikçe dış motivasyonun bu tanımı değişmiştir. Güncel bilişsel değerlendirme kuramı dış motivasyonu, içinde barındırdığı özgür irade derecesine göre sınıflandırır. Güdülenen kişinin dış kaynaklara ulaşmak kadar, içinden gelerek, özgür iradesiyle de davrandığını savunur. Bu kurama göre, dış motivasyon kaynakları, iç motivasyonda olduğu gibi kişide özgür irade ile seçim yapma inancı, özerklik ve kendi kaderini tayin edebilme yeterliliği inancı uyandırdığı ölçüde sergilenmiş davranışı sağlayabilir.
Dış motivasyonun sınıflandırılması
Bilişsel değerlendirme kuramında dış motivasyon, “kendi kaderini tayin etme yeterliliği inancı” derecesine göre 4 grupta sınıflandırılmıştır (1’den 4’e inanç artmaktadır):
1. Dış düzenleme*, kişinin davranışının dışsal ödül veya ceza ile güdülenmesidir. Terapiye gitmezse karısının kendisinden boşanacağını bilen kocanın terapiye gitmesi bu duruma örnek olabilir.
2. İçselleştirilmiş düzenleme*, kişinin dışsal ödül veya cezayı içselleştirerek, duygularıyla hareket etmesidir. Örneğin, evliliğinde şiddet gören kadının çocuklarının olumsuz etkilendiğini düşünmesi, suçluluk ve kaygı hissederek terapiye başvurması.
3. Özdeşleşmiş düzenleme*, kişinin bir davranışı değer ve hedefleriyle uyumlu olduğu için sergilemesidir. Evliliğinde mutsuz bir kişinin, “Evliliği yürütmek için her şey denenmeli” inancından yola çıkarak bir boşanma avukatı yerine terapiste başvurması bu durumun iyi bir örneğidir.
4. Son olarak, yine bir dış motivasyon türü olan ancak içinde en yüksek özgür iradeyi barındıran bütünleşik düzenlemede* ise kişi, davranışı kendisini tanımlayan tüm hedef ve inançlarıyla uyumlu olduğu için sergiler. Örneğin alkol bağımlılığı tedavisi görmüş ve faydalanmış bir kişinin ihtiyaç hissettiği her durumda ruh sağlığını korumak önceliği ve tercihi ile yeniden terapiste başvurması da bu durumun iyi bir örneğidir.
Danışanın motivasyonunun psikoterapi sonucuna etkisi
Açıkça görülüyor ki danışanın terapiye başvurma seçimi, dış düzenlemeden iç motivasyona kadar uzanan bir seçme özgürlüğü devamlılığı içinde sınıflandırılabilir. Tartışmasız gerçek, her zaman ne kadar seçme özgürlüğü varsa, bir davranışın sergilenerek sonuca ulaşılmasının da o denli olası olduğudur. Bu durumda, terapinin türü ya da terapistin tarzından önce, danışanın hangi türde bir motivasyonla terapiste başvurduğu bilgisi ile bile süreçten ne kadar fayda göreceği ile ilgili bir öngörüde bulunabiliriz.

Psikoterapinin faydasının araştırıldığı çalışmalarda, terapinin işe yarayacağına inanan ve bu inanç doğrultusunda terapiye başvuran danışanların, aldıkları terapi sonucunda daha az depresyon, kaygı ve strese bağlı fizyolojik problemler yaşadıkları anlaşılmıştır. Bir çalışmada terapiye başvurmayı kendisi seçmiş çocuk ve ergenlerin, mahkeme, okul ya da velisi tarafından terapi alması zorunlu kılınmış çocuk ve ergenlere göre, aynı terapi şekli ve terapistten daha çok fayda gördüğü bulunmuştur. 1 Terapiye katılma ya da devam etme kararını kendileri alan yetişkin danışanların terapi bittikten sonra gündelik hayatlarındaki sorunların üzerine daha çok gittikleri, bu sorunlarla aktif bir yöntem izleyerek başaçıktıkları ve terapi öncesine göre daha girişken ve kararlı oldukları gözlemlenmiştir. 2
Terapistin ilişki stili ve terapi yönteminin danışanın motivasyonu ve psikoterapi sonucuna etkisi
Motivasyon kavramı, ikili ilişkinin olduğu her yerde, yani oyun ve çalışmanın olduğu her durumda önemlidir. Psikoterapinin özü ilişki yoluyla tedavi etme ve hatta bizzat terapistin danışana yeniden özerklik ve kendi kaderini tayin etme yeterliliği inancı, yani motivasyon kazandırmaya çalışmasıdır. Bu sebeple, terapistin iyi bir terapi yöntemi kullanması ve danışana düşük motivasyonunu nasıl kazandıracağının farkında olması şarttır.
Yapılan araştırmalarda, terapistin özerkliğe ve danışanın seçim hakkına vurgu yapan, destekleyici, ilişki kuran, katılımcı, bilgi veren ve soru soran bir ilişki tarzının oluşu, danışanların tedaviye sonuna kadar devam etmesi ve yüksek oranda fayda görmesi ile ilişkili bulunmuştur. Kontrol eden, bilgi vermeyen, katılımcı olmayan, yardımcı rolünden daha ziyade bilirkişi rolünde olan terapistle devam eden danışanların çoğu terapiyi yarıda kesmiş, sonuçlandıranlar ise daha az fayda gördüklerini bildirmişlerdir. 3
İyi bir terapist, hangi konularda değişim gerektiğini danışanına bildirmektense sorar. Seansa başlamadan önce özerklik hissi ve seçme hakkı sağlamak amacıyla danışanın seansın gündemini oluşturmasını bir teknik olarak uygulayan psikoterapi yöntemleri vardır. Danışanın kendi iradesi ve becerilerini aştığını düşündüğü her konu için “Peki, siz bu koşullar karşısında neyi farklı yapabilirsiniz?” sorusunu sormak, danışanın kendi kaderini tayin etme yetisi olduğuna işaret eder ve onu motive eder.
Sonuç
Tüm bunlardan yola çıkılarak, “sizi daha fazla üzmemek için” terapiye başlama kararı almış yakınınızın kendi kararıyla değişmeyi isteyen birisine kıyasla terapiden daha az fayda göreceği söylenebilir. Ancak terapiye başladıktan sonra da süreç içinde değişim için motive olmak mümkündür.
*Düzenleme kelimesi, regülasyon kavramının karşılığında kullanılmıştır. Örneğin dış regülasyon, dış düzenleme olarak aktarılmıştır.
Kaynakça:
1. Zuroff DC ve ark. Autonomous motivation for therapy: a new common factor in brief treatments for depression. Psychotherapy Research 2007; 17(2): 137-147.
2. Luc, GP, Kim MT, Haddad NK. Client motivation for therapy scale: a measure of intrinsic motivation, extrinsic, and amotivation for therapy Journal of Personality Assessment 1997; 68(2): 414-435.Zuroff DC, Blatt SJ. The therapeutic relationship in the brief treatment of depression: contributions to clinical improvement an enhanced adaptive capacities. Journal of Consulting and Clinical Psychology 2006; 74: 130-140.

Leave a Comment
Your email address will not be published. Required fields are marked with *